Yazdır

‘Ekonomi Doktoru’ Hikmet Baydar, Türk ekonomisinin nabzını tuttu

Tarih: 01 Haziran 2023 - 07:48

Usta ekonomist Hikmet Baydar’a, yeni dönemin başında, “Türkiye’nin sorunları neler, nasıl bir yol izlenmeli?” diye sorduk. Bir elinde neşter, bir elinde defter, enflasyon, faiz, cari açık, KKM, büyüme, döviz tek tek anlattı, analiz masasına yatırdı.

VOLKAN KARSAN – FINANSGUNDEM.COM / KAZANDIRAN SOHBETLER

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 28 Mayıs seçimini kazandı, şimdi gözler yeni kabineye ve sonrasında ekonomide nelerin nasıl yapılacağına çevrildi. Bu soruların cevaplarını alabilmek için, Finansgundem.com yazarı, SPK ileri lisans belgesine sahip, CME&DePaul Summer sertifika programında ''The Best Mega Trader'' ödülünü kazanmış olan 3. Göz Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı ve Ekonomist Hikmet Baydar’ı “Kazandıran Sohbetler”e konuk ettik.

“SON ZAMANLARDA MEVDUATA VERİLEN FAİZLERİN KREDİ FAİZLERİNİN ÜZERİNE ÇIKMASI OLUMSUZ SİNYALLERDİR”

- Sayın Baydar finansgündem okurları sizi yazılarınızdan çok iyi tanıyor, orada da ekonominin son durumu ile ilgili görüşlerinizi paylaşıyorsunuz. Ancak seçimler sonrası gelinen durumda geniş bir ufuk turu yapmak isteriz. 29 Mayıs itibariyle Türkiye’nin önündeki en önemli ekonomik sorunları tekrar sıralamak mümkün mü, nelerdir?

- Bir yandan deprem, diğer yandan seçim nedeniyle yapılan harcamalar önemli ekonomik sorunları da beraberinde getirmiştir. En önemli sorun herkesin düşündüğünün aksine krediye ulaşamama sorunudur. Gerek yurt dışı borçlanmada piyasa koşullarının iyi olmaması, gerekse içeride TL kaynağın yeterli miktarda artmaması, büyümekte olan Türk ekonomisinde ciddi kaynak sıkıntısının oluşmasına yol açmıştır. Bu durum sürdürülebilir değildir. Eğer çözülmezse büyümede önemli bir azalış söz konusu olacaktır. Uygulanan düşük faiz politikası nedeniyle tasarrufların konut, altın, borsa gibi alternatif alanlara yönelmesine neden olmuş, kredi portföyleri mevduat kaynağının yetersizliği nedeniyle de piyasa ihtiyaçlarına cevap veremeyecek duruma gelmiştir. Liralaşma stratejisi çerçevesinde verilen hedeflere uyulamaması nedeniyle bankaların tahvil alıp teminata vermek zorunda kalması, düşük faizli tahvil alımları nedeniyle getirilerini de kredi portföyüne ayrılan rakamı da azaltmıştır.

Bir diğer sorun bankacılık sektörünün yaşadığı varlık ve yükümlülük vade uyuşmazlığından kaynaklanan likidite riskidir. Mevduat yükümlülüklerinde vade kısa, ancak kredi alacaklarında vade uzun olduğundan, söz konusu dengesizlik likidite dengesinde risk oluşturmaktadır. Son zamanlarda mevduata verilen faizlerin kredi faizlerinin üzerine çıkması son derece olumsuz sinyallerdir.

Enflasyon hem global hem de yurtiçinde önemli bir sorun olmaya devam etmektedir. Gıda enflasyonunun aylık %3 lerin üzerinde olması baz etkisi bittikten sonra enflasyonun %30 lar civarında takılabileceğini göstermektedir. Bu durum gelir dağılımını bozmakta ve emekli ve ücretli kesimin aldığı ücretlerin enflasyonla hızla erimesine sebep olmaktadır.

Merkez Bankası net rezervlerinin 2 milyar dolar civarına düşmesi dövize karşı hassasiyeti de artırmaktadır. Yurt dışı borç ödemelerinin sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için TCMB net rezervlerindeki düşüşün durması ve hatta rezerv artışlarının olması son derece önemlidir.

Deprem bölgesinde yaşanan yıkımın bir an önce düzeltilmesi harcama anlamına gelmektedir. Bu nedenle bütçe açığının rekorlar kırması söz konusu olabilir. O zaman enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskı yaşanması muhtemel olacaktır.

“TARIMSAL ÜRETİMDE İÇ PİYASADA BOLLUĞUN OLMASI VE TARIM GİRDİ MALİYETLERİNİN DÜŞÜRÜLMESİ ENFLASYONLA MÜCADELEDE SON DERECE ÖNEMLİDİR”

- Yeni hükümetin enflasyon ve faiz konusunda öncelikle alması gerek tedbirler neler olabilir?

- Faizleri aşağı yönde baskılamak yerine piyasa koşullarında belirlenmesine destek vermek önemlidir. Bu durumda bankalar yurt dışından kaynak bularak kredi olarak dağıtabileceklerdir. Merkez Bankası politika faizini dilediği gibi belirleyebilir. Ancak mevduat ve kredi faizlerini piyasadaki arz talep belirlemeli, kredi çeşitlemesine müdahale etmek yerine kredinin amacına uygun kullanılması konusundaki hassasiyete devam edilmelidir. Enflasyonu düşürmek için arzı artırıcı politikalar güdülürken özellikle kredi hacminin yeterince artamaması bu politikaların işe yaramasını engellemektedir. Özellikle tarımsal üretimde iç piyasada bolluğun olması ve tarım girdi maliyetlerinin düşürülmesi enflasyonla mücadelede son derece önemlidir. Tarım ihracatına fiyatı artan ürünlerde kota uygulanırken, maliyet düşürücü tedbirler değerlendirilmelidir.

Mevduat ve kredi faizlerini piyasadaki arz talep belirlemeli, kredi çeşitlemesine müdahale etmek yerine kredinin amacına uygun kullanılması konusundaki hassasiyete devam edilmelidir.

“DURGUNLUK ARTTIKÇA İŞSİZLİK DAHA DA ARTABİLİR ANCAK TURİZMDE BEKLENEN CANLILIK BU SORUNU ŞİMDİLİK İKİNCİ PLANA İTEBİLİR”

- Büyüme ve işsizlik konularında alınması gereken acil önlemler neler olmalı?

- Büyümede yavaşlama beklenmektedir. Bunun bir sebebi yurt dışı resesyon riskinin artması nedeniyle ihracatın yavaşlayabilme riski, diğeri de kur kaynaklı yaşanan yüksek enflasyon nedeniyle fiyatların aşırı yüksek olmasının iç talebi yavaşlatmasıdır. Deprem nedeniyle iç talepte daha da yavaşlama olacağı aşikardır. Makro veriler de bu olasılığı desteklemektedir. Durgunluk arttıkça işsizlik daha da artabilir. Ancak turizmin emek yoğun olması ve canlı bir dönemin beklenmesi bu sorunu şimdilik ikinci plana itebilir.

Maliyet tutturma problemi olduğundan bazı ara malı üretimi yapılamamaktadır. Çin ile benzer ölçek büyüklüğüne sahip fabrikalar yapmadığımız, maliyetleri o noktalara getirmediğimiz sürece üretme şansımız kalmamaktadır.

“ÇİN İLE BENZER ÖLÇEK BÜYÜKLÜĞÜNE SAHİP FABRİKALAR YAPMAZ,   MALİYETLERİ O NOKTALARA GETİRMEZSEK ÜRETME ŞANSIMIZ KALMAZ”

- İthalata dayalı ihracat belimizi büküyor, bu konuda ne tür müdahaleler gerecek?

- İthal ikame üretim hale hazırda desteklenmektedir. Ancak maliyet tutturma problemi olduğundan bazı ara malı üretimi yapılamamaktadır. Çin ile benzer ölçek büyüklüğüne sahip fabrikalar yapmadığımız, maliyetleri o noktalara getirmediğimiz sürece üretme şansımız kalmamaktadır. Bazı ürünlerde ise korumacılık ile bu sorun aşılsa da daha pahalıya mal edilen ürünü kimse almak istemeyecektir. O yüzden firmaların ancak birleşerek daha büyük ölçekte yatırımlarla Çin ile rekabet etmeleri mümkündür. Enerji üretimi yapmaya başlamamız gelecekte enerji ithalatını azaltıcı etki yapacaktır.

“ENERJİ DIŞ ALIM ÖDEMELERİNİ AZALTIRSAK CARİ AÇIKTA DA DAHA OLUMLU BİR TABLO YAKALAMA ŞANSIMIZ OLACAKTIR”

- Ekonomimizi çok derinden etkileyen enerji konusunda ne tür gelişmeler olması göstergelere olumlu etki yapabilir?

- Karadeniz doğal gaz rezervi oldukça yüksek olsa da çıkarılmakta olan kısmın ihtiyacı karşılama yüzdesi oldukça düşük. Gerek gaz ve petrolün daha fazla milli kaynaklarla çıkarılması, gerekse nükleer santraller yoluyla enerji tedariğinin yapılması gelecekte enerji dış alım ödemelerini azaltacaktır. Bu sayede cari açıkta da daha olumlu bir tablo yakalama şansımız olacaktır.

“KKM HESAPLARI OLMASAYDI EKONOMİ DAHA AĞIR BEDELLER ÖDEYECEKTİ, KUR KORKUSU OLDUĞU SÜRECE BU HESAPLAR  KALKMAMALI”

- Döviz ve altındaki olası gelişmeler sizce neler olabilir, kura endeksli hesapları sürdürülmesi gerekli olacak mı?

- Seçim öncesinde sürekli “dolar seçimden sonra yükselecek” yorumları yapıldı. Bu durum insanlarda ister istemez bir gerginlik oluşturdu. Ancak iddia edildiği gibi bir güçlü hareket gerçekleşmedi. Önümüzdeki dönemde seçim riskinin bitmesi ve TBMM ile Sayın Cumhurbaşkanı arasında uyum olacağı netleştiği için beklemekte olan yabancı yatırımcılar tekrar giriş yapmaya başlayacaktır. Bu durum hem Merkez Bankası rezervlerine katkı yapacak hem de döviz ihtiyaçlarına da cevap verecektir. KKM hesapları yeni rekorlar kırıyor. Kurun yükselmesi Hazine’nin maliyetini artıracaktır. Ancak bu hesaplar olmasaydı ekonomi daha ağır bedeller ödeyecekti. Kur korkusu bittiğinde bu hesaplar kendiliğinden azalacaktır. Kur korkusu olduğu sürece de kalkmaması daha doğru olacaktır. Altına gelince gerek ülkemizde gerekse tüm dünyada güvenli liman görevi görmekte olduğundan talebin devam etme ihtimali hala yüksektir. ABD borç tavanı limitinin ertelenmesi geçici rahatlama sağlasa da dolardan kaçış eğiliminin devam etmesi başta merkez bankaları olmak üzere yatırımcının altına olan ilgisinin devam edeceği anlamına gelmektedir.

“SEÇİM, MECLİS VE CUMHURBAŞKANI UYUMUNU, MEVCUT DÜŞÜK FAİZ POLİTİKASININ DEVAM EDECEĞİNİ GÖSTERDİ, BU NEDENLE BORSADA ALIMLAR GELMEKTE”

- Hafta başında başlayan özellikle borsa hareketleri neyi satın alıyor, olumlu beklenti uzun nefesli bir yukarı harekete neden olabilir?

- Borsa seçim öncesinde özellikle yabancı kuruluşların “sat” önerileriyle bir miktar düşmüştü. Ancak seçimin, Meclis ve Cumhurbaşkanı uyumunun ve mevcut düşük faiz politikasının devam edeceğini göstermesi nedeniyle alımlar gelmektedir. Ancak makro veriler 2022 yılı kadar başarılı bir yıl olmayabileceği sinyalleri verdiğinden, kârlar 2022 kadar iyi gelmeyebilir. O yüzden 2023 yılında borsanın yükselebilmesi dolar bazında yabancılar için ucuz görülmesi nedeniyle alım yapmalarıyla mümkün görünüyor. Şimdilik bu hareketin çok uzun soluklu olmayabileceğini düşünüyoruz.

Ünlü danışman Mehmet Göçmen’den 28 Mayıs sonrası Türk ekonomisi

Türkiye'de elektrikli otoyla seyahatin keyfi nasıl?

14 Mayıs’tan sonra ekonomi ne olur? Murat Sağman’dan şok yanıtlar

Serim: Türk kahvesi UNESCO'nun kültür mirası listesine giren ilk içecek oldu

Prof. Dr. Murat Şimşek: Felaketin yaraları zekat ile sarılabilir

Turgay Artam, koleksiyoncu olmanın büyük kazancını anlattı

 

Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/ekonomi-doktoru-hikmet-baydar-turk-ekonomisinin-nabzini-tuttu/1742489