Yazdır

Kılıçdaroğlu: Devleti bir kişiye teslim etmeyeceğiz

Tarih: 06 Mayıs 2023 - 18:57

Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, İstanbul Maltepe'de düzenlenen Millet İttifakı mitinginde "Devleti bir kişiye teslim etmeyeceğiz. Beraber, akılla, bilgiyle, birikimle, ahlakla, erdemle yöneteceğiz" dedi.

Millet İttifakı'nın 14 Mayıs Genel Seçimleri öncesindeki “Büyük İstanbul Buluşması”, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun 2017 yılında Ankara'dan İstanbul'a gerçekleştirdiği “Adalet Yürüyüşü”nün bitiş noktası olan Maltepe'de gerçekleştirildi.

Millet buluşması, İstanbul'un CHP'li ilçe belediye başkanları, Millet İttifakı'nın milletvekilleri, yeni dönemin milletvekili adayları ve il başkanlarının halkı selamlaması ile başladı. Mitingde ilk konuşmayı Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu yaptı.

Karamollaoğlu coşkulu kalabalığı “Sizin şu ortaya koyduğunuz tablodan inşallah 14 Mayıs'ta mührü Millet İttifakı'na vereceğinizin işaretini görüyorum” sözleri ile selamladı.

KARAMOLLAOĞLU: BİZİM DERDİMİZ BELLİ

Karamollaoğlu “İnşallah 15 Mayıs yeni bir dönemin başlangıcı sayın Kılıçdaroğlu’nun da cumhurbaşkanlığının tescili olacak. Biz 6 siyasi parti olarak bir araya geldik. Sırf ülkemizin son 21 yıldır içine sürüklenmiş olduğu sıkıntılardan kurtulabilmek için. Sizin sıkıntılarınızı biliyoruz. Onlara derman olacak projeleri, ilkeleri de son 1.5 yıldır  hazırladık ve inşallah 15 Mayıs’tan sonra da bunları tatbikata başlayacağız. Bizim derdimiz belli bir makama, belli bir mevkiye gelmek değil. Bizim derdimiz; sizin derdinizle dertlenebilmek, sizin içine sürüklenmiş olduğunuz problemlerden bir an önce kurtulmanızı sağlayabilmek” diye konuştu.

“MAĞDUR İNSANIN DERDİYLE DERTLENMEYİ İLKE KABUL ETTİK”

Karamollaoğlu şöyle devam etti:

"Hislerimiz değil, aklımız, vicdanımız, tecrübelerimiz bu ülkenin içine sürüklenmiş olduğu problemlerden nasıl kurtulacağımızı bize gösterecek. Bizim her konuda,KHK mağdurları, atanamayan öğretmenler, bunun dışında farklı sebeplerle mahkemelere gidip haklarını almalarına rağmen haklarını mahkemede alıp devlet nezdinde alamayanların derdi de bizim derdimiz. Her mağdur insanın derdiyle dertlenmeyi kendimize ilke kabul ettik. Elbette toplum kesimleri her birinin birbirinden farklı sıkıntıları var.

Söz gelimi esnaf bizim memleketimizin bel kemiğini oluşturur. Türkiye’mizin tamamını düşündüğümüzde milyonun üzerinde esnaf kardeşlerimiz var. İstanbul’da 300 binden fazla esnafımız var. Esnafımız aslında toplumun temel direklerinden bir tanesi ama dertliyle dertlenenler maalesef şu anda yok. İktidarda bulunanlar, onların derdini kendilerine sadece hatırlatmak için bir vazife olarak görüyorlar. Ama 21 yıllık iktidarları esnasında esnafın problemini çözmediler. Çözemediler. Tam tersi artırdılar. Bundan dolayıdır ki söz gelimi esnafın derdiyle dertlenmek, onun kredi problemlerini halletmek bizim en önemli görevimiz olacak.

“HERKESİN DERT BABASI OLACAĞIZ”

Biz sadece vaatte bulunmuyoruz. Biz çok farklı programları olan 6 siyasi parti genel başkanları olarak bir araya geldik. Meselelerimizi mütalaa ettik. Mağdur olan kim olursa olsun, siyaseten bizimle aynı duygu ve düşünceleri paylaşmasa bile onun derdini biz kendi derdimiz bileceğiz. Bundan emin olun. Herkesin dert babası olacağız.

“BAŞKANLIK SİSTEMİ YÜZÜNDEN 2 GÜN GEÇ MÜDAHALE EDİLDİ”

Bir deprem yaşadık. 11  ilimiz yerle bir oldu. Sırf bugünkü başkanlık sisteminden dolayı müdahaleye bu iktidar 2 gün geç teşebbüs edebildi? Düşünebiliyor musunuz? Bir depreme bile bugünkü sistemden dolayı iki gün geç müdahale eden bu iktidar. Mutlaka değişmesi icap eden bir yapı haline geldi. Mecburuz. Sizin dertlerinizle dertlenebilmek için bu değişiklikleri yapmaya mecburuz. Şunu bilin bütün dertler sıralandı. Adalet başta olmak üzere her konuya el atacağız."

Karamollaoğlu'nun ardından Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Mansur Yavaş kürsüye çıktı. Yavaş'ın açıklamalarından önce çıkanlar şöyle oldu:

“SEÇİM Mİ YAPIYORUYZ, SAVAŞA MI GİDİYORUZ?”

“Bu kalabalıklar bir şey söylüyor; İnşallah 14 Mayıs'ta değişimin müjdesini veriyor. Seçime gidiyoruz fakat nasıl bir seçim anlamadık. 21 yıllık iktidar, yaptıklarını anlatıp, yeni vaatler ileri sürmesi gerekirken tankları, tüfekleri gösteriyor, gemileri gösteriyor. Seçim mi yapıyoruz, savaşa mı hazırlanıyoruz belli değil.

“BAŞKA ŞEY KONUŞULMASIN İSTİYORLAR”

Bu eserlerin hepsi bizim eserlerimiz, gurur kaynağımız ama 14'ünden sonra insanlar şununla karşı karşıya kalacak: Kiracı-ev sahibi, kredi kartları, pahalılık, enflasyon, uyuşturucu, mülteci. Bu sorunlarla karşı karşıya kalacak. Ama bunların konuşulmasını istemiyor. Seçim zamanı mevsimlik biraz milliyetçilik sosu, birazcık muhafazakarlık sosu… İnsanlar bununla tartışsın, başka şey konuşulmasın istiyorlar. Sorunlar görülmesin istiyorlar.

“HUKUK HERKESE ADİL İŞLEYECEK”

Gerçeklerin konuşulmasını istemiyorlar, bir sürü iftiralar atıyorlar. Kulak asmıyoruz. Neden korkuyorlar? Hesap vermekten. Biz 15 Mayıs'ı bekliyoruz. İnşallah 14 Mayıs'tan sonra hukukun üstünlüğü de mutlaka yerini bulacak ve hukuk herkese adil işleyecek.

“6 PARTİ UZLAŞTI, BİR ARAYA GELDİ”

6 siyasi parti genel başkanı bir araya geldi. 6'sı da iki yıl uğraştı ve uzlaştı. Uzlaşmak çok güzel bir kelime değil mi? ‘6 tane birbirine benzemez bir araya geldi', ‘Bunlar ne yapacak' falan… Ama sonuç itibariyle kendileri de 6'yı buldular. Fakat Millet İttifakı'ndaki altı parti, uzlaştı, bir araya geldi.

“MEVSİMLİK MİLLİYETÇİLİK VE MUHAFAZAKARLIKLARINIZI REDDEDİYORUZ”

Öbür taraftakiler hakikaten bir acayip. HÜDAPAR var. Bir kısmı ‘ittifakta', bir kısmı ‘değil' diyor. E berabersiniz. Dün sayın Binali Yıldırım'a sordular; ‘Yok ittifakta değil.' Spiker de çok güzel cevap verdi; ‘içinizde' dedi. Öyle mi? Dolayısıyla seçime giderken milli-gayrimilli laflarını reddediyoruz. Mevsimlik milliyetçiliklerinizi, mevsimlik muhafazakarlıklarınızın hepsini reddediyoruz.

“UZUN YILLARDIR AĞZINDAN BÖYLE CÜMLE DUYMAMIŞTIK”

Dün akşam birden bire bir tweet… Biz 31 Mart'ta bekledik o tweeti. ‘Yarından itibaren bize düşen, hep beraber ülkemiz için çalışmak' sözünü cumhurbaşkanından beklerken ‘topal ördek' ithamlarıyla karşı karşıya kalmıştık. Bugün seçime giderken ilk defa hepimizi kucaklayan bir mesaj attı. ‘Oy versin, vermesin herkes bizim vatandaşımız' gibi bir şey oldu… Çok şaşırdık. Uzun yıllardır sayın Cumhurbaşkanı'nın ağzından böyle güzel bir şefkatli cümle duymamıştık.

“UÇAĞA BİNDİK GELİRKEN GÖRDÜK Kİ HEPİMİZİ SANDIKTA MEZARA GÖMECEKMİŞ”

Bugün Aydın'da da söyledim bunu. Uçağa bindik gelirken gördük ki, hepimizi sandıkta mezara gömecekmiş. Ne diyeyim ben? Artık tatlı dilli, azarlamayan, herkesi kucaklayan, oy versin-vermesin herkesin cumhurbaşkanı olacak bir cumhurbaşkanına ihtiyacımız var. O da geldi… Az kaldı. İnşallah 14 Mayıs'ta sandığa gidiyoruz ve birleşe birleşe kazanıyoruz.”

İMAMOĞLU: TÜRKİYE DEĞİŞİYOR

Maltepe'deki Büyük İstanbul Buluşması'nda İBB Başkanı ve cumhurbaşkanı yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu coşkulu kalabalığı eşi Dilek İmamoğlu ile birlikte selamladı.

Mitingin ev sahibi de olan İmamoğlu konuşmasına “İstanbul, tarihi mitinglerle iz bırakmış  bir şehirdir. Kurtuluş Savaşı döneminin Sultanahmet mitinglerinden bugüne, bu milletin en güçlü, en gür sesi İstanbul'dan yükselir. İstanbul mitingleri, Türkiye'nin tarihini değiştirmiştir, değiştirmeye devam edecek. Tarihi bir buluşma yaşıyoruz. Bu muhteşem tablo gösteriyor ki…Türkiye değişiyor dostlar, Türkiye değişiyor. Kazanıyoruz” sözleri ile başladı.

“MİLLET ÖYLE BİR DEMOKRASİ TOKADI ATTI Kİ…”

31 Mart 2019 İstanbul seçimlerinin iptal edildiği tarihin 6 Mayıs olduğunu hatırlatan İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü;

"Bugün, Türkiye tarihinin unutulmaz 6 mayıslarından birini yaşıyoruz. Bundan 4 yıl önce, 6 Mayıs 2019 günü, bir yargı darbesiyle karşı karşıya kalmıştık. (Yuh sesleri yükselince) Genelde yuhalamayın derim ama bu kararı alanları yuhalayın ki bir daha cesaret edemesinler.

İstanbulluların iradesini beğenmeyenler seçimi iptal ettirmişlerdi. O gün utanmadan ‘sandıktan biz çıkmazsak, o seçim geçerli sayılmaz' dediler. Sonra millet onlara öyle bir demokrasi tokadı attı ki, Osmanlı tokadı, yerle bir ettiler.

Hem milletin kararına saygı duymayı hem de tek tek oyları saymayı öğrendiler. 23 Haziran'da, 806 bin oy farkını millet onlara tek tek saydırdı.

Bu millet onlara 14 Mayıs'ta da milyonlarca oy farkını tek tek sayacaklar. Milletin iradesine saygı duyacak, iktidarı millete teslim edecekler, millete. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir sözü altı dolu bir sözdür."

“EKONOMİNİN E'SİNİ AĞIZLARINA ALMAYA CESARET EDEMİYORLAR”

“Bugün hep beraber ekonomiyi konuşacağız” diyen İmamoğlu şunları söyledi:

Ama onlar, onlar ekonominin e'sini ağızlarına almaya cesaret edemiyorlar. Tarihin en büyük ekonomik krizini unutturmak için, kötü dillerini fütursuzca milletimizi bölmek için kullanıyor. Sanıyorlar ki; bu milleti kandıracaklar. Yemez kardeşim.

Artık yemiyor bu numaralar, yemiyor. Millet uyandı. Millet her gün yaratıcı bir slogan buluyor: ‘Patates – soğan güle güle Erdoğan.' Güle güle kardeşim, güle güle. Evinize yollayacağız sizi evinize.

“KUTSAL SAYDIĞIMIZ AİLELERİ OY UĞRUNA SEÇİM MEYDANLARINA KATMAYIZ”

Bunlar, kötülüğü o kadar büyüttüler ki artık miting alanlarında eşlerimizin görüntülerini yayınlayarak oy kapma ucuzluğuna başladılar. Bunlar ‘oy için her şeyi yaparız' ahlakını sahip bir avuç insan. Biz sana benzemeyiz, ‘eyy benzersiz kötülüklerin sahibi. Biz kutsal saydığımız aileleri, oy uğruna seçim meydanlarına katmayız.

Eşleri, çocukları siyaset mücadelesinden muaf tutarız. O yüzden, bugün buradaki yüzbinlerce insana görüntüler izletip, aileleri hedef yapmayız. Oysa çok kolay, çok malzeme verdiniz bu millete. Ama biz aileye kutsal olarak yaklaşırız. Siyasi rakiplerimizin eşlerini, çocuklarını hiçbir zaman hedef haline getirmeyiz.

Miting meydanlarında görüntülerini sergilemeyiz. Bizim aile terbiyemiz de, ahlakımız da, vicdanımız da bunu yapmaz. Bizde mertlik var. Kadına çocuğa dokunmayız biz. Allah kalbinde sevgi olmayana sevgi versin. Dua edeceğim faydası yok ama Allah, ona da doğru yolu göstersin inşallah. Ahlakı ve erdemi bulmasına vesile olsun inşallah. Allah senin iyiliğini versin be kardeşim, ne diyeyim…

“BİR DEVİR KAPANACAK”

Hak, hukuk, adalet mücadelesinin simgesi, 13'üncü Cumhurbaşkanı adayı  Kemal Kılıçdaroğlu'nun Türkiye'nin birleştirici gücü olduğunu dile getiren İmamoğlu “Kemal Kılıçdaroğlu'nun liderliğinde, Millet İttifakı bir devri  kapatacak.  Bir avuç insanın torpilli yaşamı bitecek, millet huzura erecek.

15 Mayıs'tan itibaren, Türkiye güçlü ülke olma yolunda büyük adımlar atacak. Güçlü ülke, herkesin ‘çalışır kazanırım, ne ihtiyacım varsa kendim alırım' diyebildiği ülkedir. Türkiye öyle bir ülke olacak. Eli ekmek tutanların, işiyle gurur duyanların ülkesi olacak.

“25 YIL ÖYLE BİR DERTLERİ OLMADI”

İBB'nin yeni yönetim döneminde bölgesel istihdam ofisleri açarak vatandaşa iş bulmaya başladığını anlatan İmamoğlu, şunları söyledi;

Bizden önceki 25 yılda İstanbul'u yönetenlerin, insanlara iş bulmak gibi bir derdi hiç olmadı. 110 bine yakın  yurttaşımıza iş bulduk.  Bu yönetimin, uyguladığı model istihdam yaratmıyor. Türkiye OECD ülkeleri arasında yüzde 54'e yakın oranla en düşük istihdam oranına sahip ülke. Ekonomide güven ve istikrar ortamını tesis edeceğiz.

İstihdamda ve eğitimde yer almayan gençlere öncelik vereceğiz. Gençlerin doğru istihdamı için ‘garantili yetenek programları' başlatacağız.  Kadınların iş gücüne daha aktif katılımını sağlamak amacıyla kreşlerin sayısını artıracağız. Liyakat zincirini bu ülkede yok ettiler. Mülakat çöpe, liyakat memleketin gündemine gelecek. Milyonlarca vatandaş hakkıyla işe girecek.

“KÖSTEK OLAN HÜKEMETE RAĞMEN…”

İBB'nin tarıma, hayvancılığa  verdiği destekleri aktaran İmamoğlu Millet İttifakı'nın iktidarında da bunların tüm Türkiye'de uygulanacağını ve üretenler kazanırken gıda fiyatlarının da düşeceğini belirtti. İmamoğlu “Bunların hepsi nasıl olacak?  Diyebilirsiniz ki ‘bunlar 20 yıldır iktidarda, siz daha yenisiniz.' Kaygı duyanlar olabilir. Bu kaygıların çok güzel bir yanıtı var. Bakın, İstanbul'da Ankara'da, değil 20 yıl bunlar 25 yıldır iktidardaydı. Onları evine yolladık. Ne oldu? İstanbul'a biz geldik, Ankara'ya Mansur başkanım geldi. Üstelik 25 yıllık kadrolaşmanın üstüne. Üstelik her işimize köstek olan hükümete rağmen Ankara da İstanbul da bugün en güzel günlerini yaşıyor. Ankara'da da İstanbul'da da bugün 4 yıl önce bize duyulan halk desteğinin 10 puan daha önünde destek alıyoruz” diye konuştu.

“İLK TURDA BİTİRELİM” ÇAĞRISI

İmamoğlu konuşmasını şöyle bitirdi:

Her işimize köstek olan hükümete rağmen, bu kadar iş yapıyorsak, şu iktidarı bize verin memleketin 81 ilini uçuracağız. Cümle aleme iş nasıl yapılır  gösterelim. Bu fırsatı verecek misiniz? O zaman bu iş ilk turda bitsin… Bakın bu alevereciler dalavereciler var ya, hani ‘bir iş oldu ama ne iş oldu' diye işi karıştıran insanlar, 2'inci tura gittiğinde ellerinden geleni yapacaklar.

Her şeye rağmen biz karşılığını veririz. Ama 2'inci tura bu işi bırakmayın. Her türlü numarayı çeker bunlar. Bunların fıtratında var. Bunun cevabı 31 Mart seçimidir. Bunlar dövize de, ekonomiye de her türlü zevali getirirler. İnanın emekliye de, işçiye de, memura da her türlü zararı verirler.

Beter işler yaparlar. Sonra da suçu bize atmaya kalkarlar. O yüzden size diyorum ki;  bizim kaybedecek bir günümüz bile yok. Bugünün işini yarına bırakmayacağız. O yüzden bu işi ilk turda bitirmek farzdır, farz.

Artık bu ülkede ‘ben' devri bitecek, ‘biz' dönemi başlayacak. Milletimiz dönemi başlayacak. Milletin ittifakıyla bu memlekete güneş bir başka doğacak. 15 Mayıs sabahı kalktığınızda  içinize derin bir nefes aldığınızda diyeceksiniz ki; ‘mis gibi demokrasi kokuyor, mis gibi cumhuriyet kokuyor, mis gibi eşitlik kokuyor.' Haksızlığa uğrayan herkese adalet istiyorum. Tayfun kardeşim bir yıldır Gezi davasında haksız yere hapiste tutuluyor.

Hiçbir suçu yokken, Gezi davası dahil haksız yere, hukuksuz yere hapiste tutulan herkese adalet istiyoruz. Adalet kişiye göre olmaz. Adalet iktidara yakınlığına göre olmaz. Adalet millete göre olur, millete adalet olur. Devlet insanı, vatandaşına iyi davranır, düzgün davranır. Devlet güçlü olur. Devletimiz güçlü olacak. Ama devletimiz, insanına gücünü değil, şefkatini, vicdanını, adaletini, erdemini gösterecek.

BABACAN: TÜRKİYE 1’DEN BÜYÜKTÜR

Maltepe'de Millet İttifakı'nın Büyük İstanbul Buluşması'nda konuşan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan “Değerli İstanbullular siz bu ülkenin ekonomisini en iyi bilenlersiniz. Bu pahalılığı da yoksulluğu da yolsuzluğu da en iyi hissedenlerdensiniz, bilenlerdensiniz. İstanbul 2010'da  Avrupa Kültür Başkenti olmuş muydu? Tek haneli enflasyonla ve Avrupa Birliği standartlarına ulaşmak için yaptığımız reformlarla başarmıştık bunu. Şimdi ülkeye getirdikleri şu hale bakın çok yazık” dedi.

200 TL'LİK BANKTONU ÇIKARIP HİKAYESİNİ ANLATTI

Sahnede cebinden 200 TL'lik banknot çıkaran Babacan, şunları söyledi;

"Bunun hikayesini anlatmak istiyorum. 2009 yılında tedavüle çıktı. 134 dolar ediyordu. Bugün 10 lira bile etmiyor. Herkesin cebinden 124 doları kim çaldı?  Gerçekten bu enflasyon tam baş belasıdır. Ekonomiyi kötü yönetirseniz yüksek enflasyona mahkum edersiniz bu ülkeyi.  Şu an Türkiye’de  kurum murum kalmadı.

Patates, soğan diyoruz; gerisini siz tamamlıyorsunuz. Şu anda ülkede devlet kurumu neredeyse kalmadı. Her şey tek bir kişinin keyfine bağlı. Şu anda bu ülkenin bir ekonomi politikası yok. Ne var? Zırh cahillik var.

Merkez Bankası’ymış, BDDK’ymış, SPK’ymış, bu kurumlar neredeyse yok hükmüne geldi.  Devlet kadroları tek bir kişinin oyuncağı oldu. Ama arkadaşlar endişeye mahal yok. Ne yapacağız? Türkiye’yi hızla düzlüğe kavuşturacağız.

2 YILDA ENFLASYONU 2 HANEYE İNDİRECEĞİZ

2002'de ülke çok kötü bir durumdayken başarmıştık. Şimdi çok çok daha iyisini yapacağız. İlk bir ayda kurumları ayağa kaldıracağız. 6 ayda bu mevcut kriz iklimini sona erdireceğiz. En geç 2 yılda da enflasyonu tek haneye indireceğiz.

Ne kadar adalet, o kadar ekonomi. Ne kadar hak ve özgürlük, o kadar ekonomi. Ne kadar demokrasi, o kadar ekonomi. İşte siz ülkemizdeki demokrasi güçlendirmezseniz üstüne sağlam bir ekonomiyi asla inşa edemezsiniz. Olmaz. Olmuyor.

Siz her gün hukuku ayakları altına alıp, bu ülkenin ekonomisini büyütemezsiniz. Onun için olmuyor. Onun için yapamıyorlar. Bunu anlamıyorlar. Ve ülkemizi bir krizden diğerine savuruyorlar. İşte bunun için biz ne diyoruz? Hak, hukuk, adalet diyoruz.

İşte biz hakkı düştüğü yerden kaldıracağız. Hukukun üstünlüğü sağlayacağız. Ve adaletle yöneteceğiz. Ancak o sağlam zeminin üzerine sağlam bir ekonomi inşa edeceğiz. Çürük zemine sağlam ekonomi inşa edemezsiniz.

“HALININ ALTINA SÜPÜRÜLEN HER ŞEYİ ORTAYA ÇIKARACAĞIZ”

İktidara geldiğimiz gün hemen bir durum ve hasar tespit çalışması yapacağız. Halının altına süpürülen her şeyi ortaya çıkaracağız. Enflasyonla mücadele temel önceliğimiz olacak. Çünkü çağımızın bu en büyük hırsızlık yöntemine dur demek zorundayız.

Merkez Bankası’nın bağımsız ve itibarlı bir kurum olmasını sağlayacağız. Tüm kadroları bilgili, deneyimli, dürüst isimlerle donatacağız. Reel sektör ve bankacılık sektöründeki sorunların hepsini tek tek çözmeye başlayacağız.

Bu ülke şu anda içinde bulunduğu duruma, bu kötü yönetim sebebiyle düştü. Dürüst ve  ehil insanlar yönetmeye başlayınca derhal ayağa kalkacak bu ülke.

86 milyon, 1'den büyüktür arkadaşlar. Türkiye 1'den büyüktür. Güven olmayınca olmuyor. Güveni sağlamadan bir ülkenin ekonomisini ayağa kaldıramazsınız.

“MERKEZ BANKASININ ARKA KAPISINDAN 250 MİLYAR DOLARI SATMAYACAKSIN”

Güveni nasıl kazanacağız? 1 dakikada 8 madde özetliyorum. Bir; konuşunca doğruyu söyleyeceksin. Merkez Bankası’na yalan yanlış işler yaptırmayacaksın. TÜİK’e yalan yanlış enflasyon açıklattırmayacaksın. İki, söz verince tutacaksın. Üç, emanete hıyanet etmeyeceksin. Dört, adaletle yöneteceksin.

Beş, ehliyetli, liyakatli kadroları göreve getireceksin. Altı, istişareyi asla elden bırakmayacaksın. Yedi, şeffaf olacaksın. Merkez Bankası'nın arka kapısından 250  milyar doları gizli saklı satmayacaksın. Sekiz, her zaman hesap vermeye hazır olacaksın. Bu sekiz maddeyi yerine getirin,  korkmayın, güveni kazanırsınız. Güveni kazandıktan sonra da sırtınız yere gelmez.

Seçime gidiyoruz. Ama aslında bu seçim özünde bir referandum. 2 seçenekli bir referanduma gidiyoruz. Önümüzde iki tane tercih olacak. Bu iki tercihi ben İstanbul’a soracağım. İstanbul cevabın nedir? Otoriterlik mi, demokrasi mi? Keyfilik mi, hukuk mu? Baskı mı, özgürlük mü. Tek akıl mı, ortak akıl mı? Korku mu, umut mu? Öfke mi, sevgi mi? Kavga mı barış mı? Kriz mi, huzur mu? Yoksulluk mu, zenginlik mi? Kara kış mı, bahar mı? İşte biz demokrasi diyoruz, zenginlik, huzur, özgürlük diyoruz. İstanbul cevabını veriyor.

Seçimlerin olacağı 14 Mayıs, Anneler Günü. Gelin bu 14 Mayıs’ta annelerimize baharı hediye edelim. ‘Oyumu sana hediye ediyorum anneciğim' diyelim. Ve adaleti, barışı, huzuru annelerimize hediye edelim.

Ama bu Anneler Günü aynı zamanda annelerden de çocuklara bir hediye bekliyoruz. Diyoruz ki; evlatlarımız için, çocuklarımız için en güzel hediye demokrasidir. Anneler de çocuklarına demokrasiyi hediye etsin diyorum."

UYSAL: YETER DİYECEKSİNİZ

Babacan'ın ardından Demokrat Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Gültekin Uysal kürsüye çıktı. Uysal'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle oldu:

"Çağlar açmış, çağlar kapatmış İstanbul; Bir dönemi kapatmaya, yeni bir dönemi açmaya var mıyız? Bir tarihi kavşağa doğru hep berber ilerliyoruz. 14 Mayıs 2023 milletin yeniden kaderine hakim olacağı bir gün olacak Allah'ın izniyle.

Kendilerini vazgeçilmez zannedenlere, kendi varlıklarını kaçınılmaz bir kadere dönüşmek için Türkiye'yi risklere mahkum edenlere, bu büyük ülkenin kaynaklarını 85 milyona değil de bir avuç insana sunanlara karşı ‘yeter' diyeceğiz.

“DEMOKRASİYİ YEGANE DEĞER HALİNE GETİRECEĞİZ”

Bugüne bir günde gelmedik. Güzel bir söz var; ‘Bir anın arkasında asırlar vardır.' İşte bu noktaya yürüne yürüne, mücadele edile edile, emek verile verile, alın teri akıtıla akıtıla sizler getirdiniz. İşte bu an, bugün bunu taçlandırma günüdür.

Sadece 4-5 yıllık bir siyasi dönemi değil, 20 yıllık bir iktidar dönemini değil, 1.5 asırdır sürdüregeldiğimiz gelişim çizgisi içerisinde bir devri kapatıyoruz. Demokrasimizi, Cumhuriyetimizin değerlerini kaybetmeye yüz tuttuğunda mücadele ede ede, birleşe birleşe içselleştireceğiz, kazanç haline getireceğiz. Demokrasiyi bu ülkenin yegane değeri haline getireceğiz.

“ONLARIN TOKLUK SINIRINI BİLMİYORUZ”

Bu büyük ülke tarihi fırsatları kaçıramaz. Çağın bize emrettiği demokrasisine, hukukuna, eğitim sistemine, ekonomisine, bu çağın icap ettiği derinliği katmak zorundayız. Ama bugün milyonlarca insanımız eğer sefalet içindeyse bunun sorumluluğu elbette yönetenlerdedir. Türk-İş açlık sınırını açıklıyor da biz bu ülkenin kaynaklarını kendisi için beytülmal zannedenlerin tokluk sınırını açıklayamıyoruz. Onların tokluk sınırını bilmiyoruz. Onların tokluk sınırını bilsek bir şey söyleyeceğiz.

“DEMOKRASİ MAFİŞ' DİYORLAR”

Allah'ın izniyle bu büyük ülke Cumhuriyetimizin 100'üncü yılını layıkıyla kutlayacaktır. Cumhuriyet ve demokrasiye lafzen inananlar var. Ruhen inanmıyorlar. Demokrasi ve hukuk onların lehine işliyorsa kabulleri; lehlerine işlemiyorsa kabulleri değil. Şimdi bunlar ‘devleti ele geçirdik' zannediyorlar ya; şimdi ‘demokrasi mafiş' diyorlar.

“BU MİLLETİN KALKINMASINA DAİR HİÇBİR HAYALLERİ YOK”

Birileri çıkmış diyor ki ‘14 Mayıs bir darbe girişimidir…' Bir İçişleri Bakanımız var; çıkmış aynen böyle diyor. Darbe ise sizin vazifeniz darbeyi önlemek. Seçimleri iptal mi edeceksiniz? O yüzden bunların düşünceleri, zihin dünyaları ortaya döküldü. Türkiye'ye dair, bu milletin kalkınmasına dair hiçbir hayalleri yok.

“SÖZLERİ BİTTİ, YALANLARI DA BİTTİ”

Geldikleri noktada söz bitmiş, yalanları da bitmiş. Sözü olanlar, kadroları olanlar, programları olanlar iktidara gelecek; ruhen, fikren, bedenen tükenmiş olanlar gidecek. Demokrasi buna diyoruz.

Bu ülkede nimeti de külfeti de eşit paylaşan bir Türkiye'yi özlemimiz var. Millet İttifakı olarak Allah'ın izniyle yarınki Türkiye'nin cumhurbaşkanı Kemal Kılıçdaroğlu önderliğinde Türkiye'nin bu hasretini gidereceğiz.

“HARAM SALTANATI KURDULAR”

Bir haram saltanatını Türkiye'de kurdular. Dünümüzü çalanlara yarınımızı çaldıracak mıyız? Çaldırmayacağız. Bu ülkenin kaynaklarını hak edenlerle buluşturacağız. 14 Mayıs'ı bir bahar günü, milletimizin derinden nefes aldığı bir bayram gününe çevirmek adına, o güne kadar şafağımıza az kaldı.

Şafağın göründüğü gün kaderimize el koyacağız ve Türkiye'yi birbiriyle kucaklaştıracağız. Türkiye'ye korku vadedenlere umut vadediyoruz, baharlar vadediyoruz, güzel bir gelecek vadediyoruz."

Uysal'ın ardından Gelecek Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Ahmet Davutoğlu kürsüye çıktı. Davutoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle oldu:

“MİLLİ İRADE DERSİ VERECEK MİYİZ?”

“İstanbul, anlayana bir hocadır; ders verir ders… Bugün İstanbullular bir milli irade dersi veriyor. Seçimlere ‘siyasi darbe' diyen bir Bakana, toplumu bölerek, kardeşi, kardeşe düşman kılan bir söylem kullananlara milli irade dersi veriyor İstanbul. Milli irade dersi verecek miyiz? Söz mü?

“14 MAYIS SİYASETİN HIDIRELLEZİ OLACAK”

Bugün bahar ve Hıdırellez. 14 Mayıs ise siyasetin Hıdırellez'i olacak. Siyasetin Hıdırellez'ine hazır mıyız? Siz niye pahalı et yiyorsunuz? Niye 350-400 liraya kıyma yiyorsunuz? Çünkü hayvancılığı öldürdüler. Çünkü bunlar toprakla savaşanlardır. Biz toprakla barışı olanlardanız.

“HADDİNİ BİL”

Bir eski Başbakan… Bugünlerde çok konuşuyor, bir ara susmuştu… Dedi ki, ‘14 Mayıs'ta bu ülkeyi yabancı istilacılara bırakmayacağız.' İstanbullular siz ona iki kere ders verdiniz değil mi? Bir yetmedi, iki kere… Girdiği her seçimi kaybeden, Başbakanlık makamını da gasp eden bir adam çıkmış bizi yabancı işgalcilerle bir tutuyor. Haddini bil haddini. Millet İttifakı yabancı istilacılara da, toprağı istila eden rantiyelere de karşı kurulmuştur.

“ANADOLU YİĞİTLERİ GERİ GELECEK”

Toprağı rant olarak gören bu zihniyet gidecek; toprağı bereketlendiren çiftçilerimiz toprağa geri dönecek.  İmar baronları gidecek, milletin efendisi köylü gelecek. Yiğidi bir kuru soğana muhtaç edenler gidecek; Anadolu yiğitleri geri gelecek. Bunlar kendileri manda yoğurduyla, ejder meyvesiyle beslenip; halka soğanı çok görenler. Sofralarında ejder meyveleriyle beslenenler gidecek; Anadolu'nun temiz gıdasıyla Türkiye'yi kendine yeten ülke yapanlar geri gelecek Allah'ın izniyle.

“CUMHUR İTTİFAKI GİDECEK, MİLLET İTTİFAKI GELECEK”

15 Mayıs sabahı, yargıya talimat veren hukuk anlayışı gidecek; hak, hukuk adalet gelecek. 15 Mayıs sabahı mülakat gidecek, liyakat gelecek. 15 Mayıs günü yalana, yolsuzluğa, yasaklara, yoksulluğa boğulmuş Cumhur İttifakı gidecek; milleti bereketle buluşturacak olan Millet İttifakı gelecek. 14 Mayıs gününü sandıkları yeni bir Türkiye ve yeni bir bahar için sandıkla buluşturacak mıyız? Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nu 13. Cumhurbaşkanı, bizleri Cumhurbaşkanı Yardımcısı yapmak üzere desteğinizi verecek misiniz? Haydi Türkiye.”

 

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, sahneye torunu Pars ile birlikte çıkarak İstanbulluları selamladı. “Başbakan” sloganları ile karşılanan Akşener “Öyle başbakan demekle olmaz. Oylarınızı istiyorum. Bir oy Kemal'e bir oy Meral'e” karşılığını verdi.

“ŞAK DİYE BASACAĞIZ”

Akşener “Burası gösteriyor ki; 14 Mayıs,  Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı sayın Kılıçdaroğlu’nun 13.Cumhurbaşkanı olarak seçildiği ve alkışlar içinde inşallah Çankaya Köşkü’ne beraberce götürdüğümüz bir akşam olacak. Sizin helal oylarınızla sayın Kılıçdaroğlu 13. Cumhurbaşkanımız olacak. Birleşe birleşe kazanıyoruz. Orada bir sorunumuz yok. Ama minicik bir isteğim var sizden. Her Cumhuriyet Halk Partili aileden sadece tek bir oy istiyorum. Bütün İYİ Partililer çok çalışıp bütün oylarımızı sayın Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı için oraya şak diye basacağız” dedi.

“BU KADAR REZİL BİR SEÇİME İLK DEFA GİDİYORUZ”

Akşener “Ben siyasi bir ailenin kızıyım. 30 yıldır kendim siyaset yapıyorum. Toplamında 50 yıllık bir hafızam var. Hayatımda bu kadar rezil bir seçime ilk defa gidiyoruz.  Hakaretlerin, küfürlerin, iftiraların, havada uçuştuğu bir seçim. Milletine ilk defa işgalci diyen bir dil. Türk milletine işgalci diyen, Türk milletine darbeci diyen bir dil. Allah’ım ya Rabbim bütün psikiyatrları, bu abileri tedavi için davet ediyorum. Gerçekten cezai ehliyetleri kalmadı. En tepesinden en bugün bakanlık makamında oturanlara hepsi aynı” diye konuştu.

CUMHURBAŞKANINA KASET ÇAĞRISI: 1 MİLYAR DOLAR KİMİN CEBİNE GİRMİŞ

Akşener konuşmasında sosyal medyada yayımlanan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yakınlığı ile bilinen Yeşildağ ailesinden Ali Yeşildağ'ın videosundaki çarpıcı iddialara değindi. Akşener, şunları söyledi;

"İkide bir kasetten bahsediliyor. Recep Bey, Recep Bey; var mıdır, yok mudur, ortada belli olmayan bir kasetten bizzat bahsediyorsun da yahu dün sizin en yakın aile dostunuz, seninle beraber başına bir iş gelmesin diye hapse giren Yeşildağ ailesinin bir ferdi bir kaset yayınladı. O kasette nasıl hırsızlık yapıldığını anlatıyor.

*Diyor ki Ali Yeşildağ;  2007'de Antalya Havaalanı’nı işletmesi satışa çıkıyor. Bir firma 5 milyar euro veriyor. Çok enteresan; buna karşılık o firmanın dosyasından evrak çalınıyor. Yakınlardan birine 3  euroya veriliyor. Bir milyar dolar cebellezi  ediliyor. Ve bu iddia;  bizatihi Recep Bey tarafından 1 milyar dolar alındığını söylüyor.

Recep Bey hazır kaset orada. Hazır video orada. Bu iddiaları soruşturman gerekiyor. Sen cumhurbaşkanısın. Bize sövme yerine, bize küfür etmek yerine, bize iftira atmak yerine sen bu videoyu bir sor bakalım, sorgula. Bu 1  milyar dolar kimin cebine girmiş? Ali Yeşildağ’ın iddiasına göre senin cebine girmiş.

“ADAMLA BENİ DÖVÜŞTÜRECEKSİNİZ”

Akşener alandan yükselen Erdoğan aleyhi sloganlar üzerine şunları söyledi;

Bak böyle diyorsunuz. Adam çıkacak diyecek ki ‘bu bayanın dokunulmazlığı da yok.  Bugünler daha iyi günlerin bayan' diyecek. Ondan sonra al başına belayı, adamla beni dövüştüreceksiniz.”

Akşener, KÖİ olarak yapılan havaalanı, tüp geçit, köprü projelerine de dikkat çekerek şunları söyledi;

Çok enteresan havaalanları, köprüler, 3 milyar dolara yapılacaktı, 11 milyar dolara yaptırıldı. 5 milyarlık yeri 3 milyara verdiğinde 1 milyar dolar cebelleziymiş. 3 milyara bitecek yeri 11 milyar dolara bitirttiğin zaman hesap şu; cebellezi ne kadar oldu?

“ATATÜRK'Ü HİÇ SEVMİYORLAR”

İşte aziz İstanbul, Fatih’in İstanbul’u, Atatürk’ün mavi gözlü bozkurtumuzun İstanbul’u…” derken alandan “Mustafa Kemal'in askerleriyiz” sloganı yükseldi. Akşener   “Bak işte bundan uyuz oldu adam şimdi. Kesin uyuz oldu. ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz' dediniz, gıcık oldu, uyuz oldu bilesiniz. Çünkü Atatürk’ü hiç sevmiyorlar. Hiç hoşlaşmıyorlar. Cumhuriyetten nefret ediyorlar.

“NİYE TORUNUMLA ÇIKTIM?”

Benim son söz olarak sizden ricam şudur.  14  Mayıs günü yani cebinizden giden paraların, çocuklarınızın geleceğinden giden paraların devam etmesini istiyorsanız ki istemiyorsunuz. Harama el uzatmayan, hakkında bu tarz asla dedikodu çıkmamış,  dürüstlüğüne, harama el uzatmamasına, hepimizin kefil olduğu 13.  Cumhurbaşkanımız sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu seçeceksiniz.

Burada bulunan kiminizin kardeşi, kiminizin validesi, kiminizin ablasına da minnoş bir oy rica ediyorum. Niye torunumla çıktım onu da söyleyeyim. Pars Akşener, bizim partimizin kuruluşuyla beraber büyüyen bir çocuk.

Bana yapılanların misli ona yapıldı. Onu tanımanızı istedim. Sadece o ve onun gibi çocuklar için bile seçime gideceğiz. Sandığı koruyacağız ve bu harami düzenini, hırsızlık düzenini  ortadan kaldıracağız."

“HİÇBİR ÇOCUĞUN YATAĞA AÇ GİRMEDİĞİ BİR TÜRKİYE'Yİ İNŞA ETMEYE HAZIR MISINIZ?”

Kürsüye son olarak; Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu çıktı. Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satırbaşları şöyle oldu:

“Değişime hazır mısınız? Türkiye'ye demokrasiyi getirmeye hazır mısınız? Alın terine değer vermeye hazır mısınız? Bu ülkede hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye'yi inşa etmeye hazır mısınız? Söz mü? Ben de size söz veriyorum, bu ülkede hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Bu ülkede hiçbir yoksul ailenin elektriği, suyu, doğal gazı kesilmeyecek. Bu ülkeyi cennet gibi yapacağız ve birlikte huzur içinde yaşayacağız.

“85 MİLYON İNSANA HAKKIYLA, HUKUKUYLA VE ADALET İÇİNDE HİZMET ETMEYE SÖZ VERİYORUM”

Şundan emin olmanızı istiyorum, 85 milyonun Cumhurbaşkanı olacağım. Hiçbir ayrım yapmadan, hiç kimseyi ötekileştirmeden, hiç kimsenin kimliğini, inancını, yaşam tarzını sorgulamadan 85 milyon insanın Cumhurbaşkanı olacağım. Ve 85 milyon insana hakkıyla, hukukuyla ve adalet içinde hizmet etmeye ben de size söz veriyorum.

“YAKLAŞIK 800 BİNİ AŞKIN GENÇ İSTANBUL'DA GİDİP SANDIKTA İLK KEZ OY KULLANACAK”

Ülkeyi huzura kavuşturmamız lazım. Çok kamplaştırdılar. Komşumuzun kimliğini sorgular hale getirdiler. İnsanların inançlarını sorgular hale getirdiler. Türkiye'yi buradan çekip çıkaracağız. Bunun için en büyük güç sizsiniz. Sizlerle beraber yola çıkacağız. Gençler, burada mısınız? Yaklaşık 800 bini aşkın genç İstanbul'da gidip sandıkta ilk kez oy kullanacak. Ve sizler otoriter bir yönetimi demokratik yollarla değiştireceksiniz. Sadece bizim siyasi tarihimiz değil, dünya siyasi tarihine de önemli bir armağan bırakacaksınız. Bu onur size yeter.

“TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİ BİR KİŞİYE TESLİM ETMEYECEĞİZ”

Birlikte mücadele ettiğimiz zaman Türkiye'nin çözülmeyecek hiçbir sorunu yoktur. Bütün sorunları çözülebilir. Az önce genel başkanlarımızı dinlediniz. Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlarımızı dinlediniz. Birlikte yola çıktık. Ortak akılla yola çıktık. Türkiye Cumhuriyeti devletini bir kişiye teslim etmeyeceğiz, bir kişinin iki dudağı arasından çıkan sözü hiç kimse kabul etmeyecek. Beraber ve birlikte yöneteceğiz. Akılla yöneteceğiz. Bilgiyle, birikimle, ahlakla, erdemle yöneteceğiz. Hiçbir ayrımcılık yapmayacağız. Bu ülkeye sözüm söz baharı getireceğim. Bu ülkeye huzuru getireceğim. Göreceksiniz. Herkesi kucaklayacağız. Hiç kimseyi mağdur etmeyeceğiz.

“ADALETE SUSADIK, HEPİMİZ ADALETİ İSTİYORUZ”

KHK'lılara bahar gelecek mi? Evet, haydi bahar gelecek. Hiç endişe etmeyin. Bu kardeşiniz bu meydanda Adalet Yürüyüşü'nden sonra da gelmişti. Adalet Yürüyüşü'nü yapmıştım. Adalet devletin temelidir. Devletin dini adalettir. Adaleti her yerde, ortamda savunmak zorundayız. Sadi şöyle söyler; ‘Dünyanın bütün nehirleri adalete susamız bir insanın susuzluğunu gidermeye yetmez.' Hepimiz adalete susadık, hepimiz adaleti istiyoruz. Adalet sadece mahkeme salonlarında gerçekleşmez. Eğer bir çocuk yatağa aç giriyorsa 85 milyonumuz aç demektir. Bir çocuk eğer soğukta kaldıysa 85 milyonumuz soğukta kalmış demektir. Dolayısıyla biz beraber ve birlikte Türkiye'yi yeniden aydınlığa çıkaracağız. En büyük gücümüz sizsiniz ve kendinize güvenin.

“YERİMİZ ÇANKAYA OLACAK, GAZİ MUSTAFA KEMAL'İN MÜTEVAZI MEKANI OLACAK”

Türkiye'nin bütün sorunları çözülebilir. Benim saray merakım yok, 6 liderin de öyle bir saray merakı yok. Ben sizler gibi yaşıyorum. Sizler gibi mütevazı bir hayatım var. Sizler gibi yaşamaktan da onur duyuyorum. Saraya gitmeyeceğiz, Allah nasip eder sizlerin oyuyla Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduğumda yerimiz Çankaya olacak. Gazi Mustafa Kemal'in mütevazı mekanı olacak.

“ÇALIŞTINIZ, KAZANDINIZ, PRİM YATIRTMADILAR, BORÇLANMA İMKANI GETİRECEĞİM”

Söz verdim, en geç iki yıl içerisinde bütün Suriyeli kardeşlerimizi, Afgan kardeşlerimizi ülkelerine uğurlayacağım. Staj ve çıraklık… Meraklanmayın. Onu biliyorum ve çözeceğim. Çalıştınız, kazandınız, prim yatırtmadılar, borçlanma imkanı getireceğim. Her hakkı teslim edeceğim, her hukuku uygulayacağız. Asla ve asla birilerinden yana tavır almayacağız.

“YUH ÇEKMEYİN, SANDIĞA GİDİP OY KULLANIN”

Benim Cumhurbaşkanı olmamı istemeyen iki kesim var. Onları bilmenizi isterim. Birincisi beşli çeteler. Beşli çeteler istemiyorlar. Yuh çekmeyin, sandığa gidip oy kullanın. Ben sizden onu bekliyorum. Yuh çekmek en kolayı, zor olanı sandığa gitmek. Ama sandığa giderken bir arkadaşını beraber götürmek. Özellikle AK Parti'ye veya MHP'ye veya Cumhur İttifakı'ndan birisine geçen dönem oy veren bir kişiyi ikna edeceksiniz, beraber sandığa götüreceksiniz ve oy kullanacak. O zaman gerçek anlamda her bir birey görevini yapmış olacak. Bunun sözünü istiyorum. Söz mü? Yüz binlerin sözünü dinledik. Söz aldım. Onu da biliyorum.

“NERELERE GÖTÜRDÜKLERİNİ BİLİYORUM”

Beşli çetelerin yurtdışına kaçırdıkları paraları biliyorum. Nerelere götürdüklerini biliyorum. Amerika'da Manhattan'da gökdelenler yaptığını biliyorum. Muhammed Ali Clay'in çiftliğini nasıl satın aldıklarını biliyorum. Londra'da paraları nerelere yatırdıklarını biliyorum. Tamamını ama tamamını son sentine kadar getireceğim ve bu millete vereceğim. 418 milyar doları götürdüler. Az önce Meral Hanım söyledi, sadece bir işlemden 1 milyarın nasıl götürüldüğünü söyledi. Onların tamamını 418 milyar doları kuruşu kuruşuna getireceğim ve sizlere vereceğim, bu halka vereceğim.

“KUL HAKKI YİYENİN BURNUNDAN FİTİL FİTİL GETİRECEĞİM”

Söyledim bir daha ifade edeyim, kul hakkı yemem, kul hakkı yedirmem. Bakınız onlar hiç diyor mu ‘biz kul hakkı yemeyeceğiz' diye. Demiyorlar, söyleyemiyorlar. Ben onların neler yediğini biliyorum. Kul hakkı yiyenin burnundan fitil fitil getireceğim. Hiç kimse endişe etmesin. Beni istemeyen ikinci bir grup daha var. Uyuşturucu baronları… Söz veriyorum uyuşturucu baronlarının kökünü kazıyacağım. Uyuşturucu baronlarına da bir şey diyemiyorlar. Neredeyse kucaklaşacaklar. Ama bu ülkenin çıkarı için ne gerekiyorsa yapacağız. Bu ülkeyi aydınlığa çıkaracağız. Beraber, birlikte bunu sağlayacağız. Bundan emin olmanızı isterim.

“BÜTÜN SORUNLARI ÇÖZMEYE AHDETTİM”

Son söz; çünkü uzun süre beklediniz. Ekrem Başkanımızın mitingleri bitirirken söylediği bir şey var, güzel bir cümle var onu kullanarak izin verirseniz bu mitingimizi bitirmiş olalım. Her şey çok güzel olacak. Bütün sorunları biliyorum. Emin olun. Bütün sorunları çözmeye ahdettim. Ve ben bu ülkeye arkadaşlarımla birlikte baharı getireceğim. Huzuru getireceğim. Kim olursa olsun bu topraklarda yaşıyorsa sorunlarıyla ilgileneceğiz. Asla ayrımcılık yapmayacağız. Ondandır bundandır diye bir şey söylemeyeceğiz ve 85 milyonu kucaklayacağız. Benim de size sözüm 85 milyonun Cumhurbaşkanı olacağım. 85 milyona hizmet edeceğim. Hiçbir ayrım yapmayacağım. Herkesi kucaklayacağım.”

Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/kilicdaroglu-devleti-bir-kisiye-teslim-etmeyecegiz/1738163