Yazdır

Turgay Artam, koleksiyoncu olmanın büyük kazancını anlattı

Tarih: 28 Mart 2023 - 08:14

Türkiye’de antika, müzayede ve sergi denilince ilk akla gelen isimlerden olan, son G.Saray müzayedesi ile konuşulan Turgay Artam, 42 yıllık meslek hayatını süzgeçten geçirdi, borsacılardan iş dünyasına 'tarihi' yatırımın sırlarını anlattı...

VOLKAN KARSAN – FINANSGUNDEM.COM / KAZANDIRAN SOHBETLER

Asrın felaketi ülkemizi, halkımızı derinden sarstı… Ancak yardımlaşma ve dayanışma için sürdürülen çabalar hepimiz için gelecek açısından bir umut ışığı oldu… Bu konuda birçok sivil toplum kuruluşu oldukça öne çıktı… Bunların arasında spor kulüpleri de oldukça önemli bir yer tuttu… Galatasaray’ın depremzedeler yararına başlattığı “Birlikte 1905” kampanyası kapsamında yaptığı müzayede ise dünyada bir ilk sayılan niteliği ile ayrı bir başlık oluşturdu… Bu girişim, müzayede, antika ve değerli sanat eseri konusunu da farklı bir boyutta gündeme taşıdı… Daha önce de çeşitli sivil toplum kuruluşları adına müzayede düzenleyen konunun önde gelen ismi Turgay Artam’ı “Kazandıran Sohbetler”e konuk ettik…

“SADECE GALATASARAYLILAR DEĞİL FENERBAHÇELİLER, TRABZONLULAR, BEŞİKTAŞLILAR DA MÜZAYEDEYE İLGİ GÖSTERDİLER”

- Sayın Artam önce çok güncel olan deprem yararına yapılan müzayede ile sohbetimize başlayabilir miyiz?

- Galatasaray, bu korkunç depremden sonra çok güzel organizasyonlar yaptı. Sanki bunun tatbikatını yapmış gibi Ali Sami Yen Stadı'nda müthiş bir yardım organizasyonu vardı. Herkes canla başla çalıştı. Herkes evinde bulunan değerli objeleri getirip kulübe bağış yapmış. Dolayısıyla koleksiyonluk ürünler de ortaya çıktı. Bunları da biz hem Tevfik Fikret Salonu'nda canlı müzayedede hem de on-line’da ilgi duyanların ilgisine sunduk. Canlı müzayedede 17 milyon 800 bin TL, on-line’da ise yaklaşık 3,5 milyon lira toplandı.

En önemli tarafı da bugüne kadar hiç sporla ilgili müzayede yapılmamıştı. Kartpostaldan, imzalı formalara, toplara hatta Ali Sami Yen'in çimine kadar birçok anı eşyası sunuldu. Ali Sami Yen Stadı’nın 20 santimlik çimi inanılmaz bir fiyata satıldı.  Fakat şunu da gördüm. Sadece Galatasaraylılar değil Fenerbahçeliler, Trabzonlular, Beşiktaşlılar da müzayedeye ilgi gösterdiler. Bu da futbolun dostluğu simgelemesi açısından da hoş bir görüntü oldu.

“BUGÜNE KADAR 383 MÜZAYEDEYE GERÇEKLEŞTİRDİK. BU HİÇ DE KOLAY ULAŞILABİLECEK BİR RAKAM DEĞİL”

- Yaklaşık 40 yıldır bu sektörde büyüyerek çalışıyorsunuz. Nasıl başladı nasıl gelişti?

- Bizim işimizin geçmişi tam 42 yıllık. 1981 yılında Ankara’da bir para koleksiyonu ile başladık. Önce para koleksiyonu satarken koleksiyonerlerden eşleriyle gelenlerin hanımları “Bize göre bir şey yok mu” dediler… Başladık onlara göre de objeler koymaya, porselenler, biblolar derken tablolar ve böylece kendiliğinden çok şükür gelişti. 1986 yılında İstanbul'da Yıldız Sarayı'nda antika fuarı ve müzayedesi organize ettik. Sonra da hep İstanbul'da kaldık. Bugüne kadar 383 müzayedeye gerçekleştirdik. Bu hiç de kolay ulaşılabilecek bir rakam değil. Galatasaray gibi çeşitli yardım kuruluşlarına da müzayedeler düzenledik ki onlar bu sayıya dahil değil. Mesela Türk Eğitim Vakfı, UNICEF gibi kuruluşlara müzayedeler düzenledik ve Galatasaray dahil hiçbirinden gelir talep etmedik. Sıfır komisyonla yapıyoruz bunları.

Bir seferinde “Bir Dilek Tut” Derneği bir gece yapmıştı smokinli. O müzayedede 30-40 çok ünlü hanımın yaptığı mücevherler yer almıştı. Bir yandan eşler kaçırmamak için arttırıyordu, bir yandan da almak isteyenler arttırıyordu, inanılmaz meblağlara ulaşıldı. Milyon doların üzerinde paralar toplanmıştı…

“YARDIM AMAÇLI ORGANİZASYON YAPMAK İSTEYENLER GELİP DANIŞIYORLAR, HER ŞEYİ DE SATMAK TABİİ KOLAY OLMUYOR”

- O zaman müzayede yardım amacı için çok güzel bir uygulama değil mi, siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

- Tabii iyi organize edilirse çok güzel bir şey. Mesela bir seferinde “Bir Dilek Tut” Derneği bir gece yapmıştı smokinli. O müzayedede 30-40 çok ünlü hanımın yaptığı mücevherler yer almıştı. Bir yandan eşler kaçırmamak için arttırıyordu, bir yandan da almak isteyenler arttırıyordu, inanılmaz meblağlara ulaşıldı. Milyon doların üzerinde paralar toplanmıştı… Yardım amaçlı organizasyon yapmak isteyenler gelip danışıyorlar. Her şeyi de böyle satmak tabii kolay olmuyor.  Biz, normal müzayedelerimizde mümkün olduğu kadar piyasası olan piyasada satılan objeleri koymaya çalışıyoruz. Onun dışında da bazen oturmuş sanatçıların çok önemli eserlerini koyuyoruz. O zaman onlar çok yüksek fiyatlara çıkabiliyor. Yardım müzayedelerinde de “şunu aldım getirdim bunu koy” şeklinde talepler oluyor. Onlara satış ilgisi fazla olmuyor, o zaman da hem sanatçı için hem de getiren için kötü bir sonuç ortaya çıkabiliyor. Bu nedenle biraz seçici davranmak gerekiyor.

“BİR ÜLKEDE NE KADAR ÇOK KOLEKSİYONER VARSA O ÜLKEDE O KADAR ÇOK MÜZE AÇILABİLİR DEMEKTİR”

- Genel olarak antika ve müzayede dünyasına bakarsak, ekonomi dünyada çeşitli nedenlerle çok kötü gidebiliyor. Ülkemizde de kötü gidebiliyor. Yatırım aracı olarak önemli bir sektör mü sizin konunuz?

- Antika ve sanat eserleri özellikle tablolar yatırım için çok tercih ediliyor. Bu 42 yıl içerisinde birçok krizler oldu. Çoğu krizden bu sektör çok fazla etkilenmedi. Etkilenmemesinin nedeni de her dönemde bir de satan oluyor. Krizde, o krize yakalanmış kişi satıyor, krize yakalanmamış kişilerin de durumu iyi oluyor, onlar alıyor bu sefer. Dolayısıyla dengeli bir alışveriş devamlı yükselerek devam ediyor.
Tabii yatırımın dışında koleksiyon amacıyla alanların sayısı da çok. Öyle olunca tablolar da dağılmış oluyor. Dağılınca ileriye dönük olarak daha çok aranır hale geliyor. Koleksiyonerlik çok önemli. Biz yani kırk iki yıldır bu koleksiyonerliğin Türkiye'de gelişmesi için çok uğraşıyoruz. Çünkü koleksiyonerler dünyada müzelerin temel taşlarını oluşturmuştur. Bir ülkede ne kadar çok koleksiyoner varsa o ülkede o kadar çok müze açılabilir demektir. Bugün baktığınız zaman ülkemizde açılan müzelere mesela İstanbul Modern, Eczacıbaşı koleksiyonuyla ortaya çıkmıştır. Sadberk Hanım Müzesi, Sevgi Gönül- Suna Kıraç’ın ortak koleksiyonlarıyla ortaya çıkmıştır. Şimdi Arter, Ömer Koç'un koleksiyonuyla ortaya çıkmıştır. Tüm koleksiyonerlerin sonunda müzeye veya müzede bir gruba katkısı olmuştur. Bu da çok sevindirici oluyor. Çünkü o zaman insan koleksiyonunu başkasıyla paylaşmış oluyor. Biz zaman zaman Antik Palas’ta çok önemli sergiler açtık. Bu sergileri de hep koleksiyonerlerdeki eserleri toplayarak yaptık. Tombaktan tutun, tabloya kadar. Bu yaptığımız sergilerin en büyük özelliği de bir sanatseverin yüz tane ev dolaşarak göreceği eserleri biz bir kerede aynı yerde gösterdik. Onun için çok büyük ilgi gördük.

“HER ONLİNE MÜZAYEDEDE BİLE 300-400 ESER SERGİLİYORUZ, BU SAYIDA ESERİ BİR FUARDA BİLE GÖREMEZSİNİZ”

- Antik Palas çok özel bir yer adeta bir karma müze… Tam olarak amaçlananı açıklar mısınız?

- Antik Palas’ı bir kültür evi gibi yapmaya çalıştık. Burada antika seminerleri, çeşitli sergiler, konferanslar, sempozyumlar, müzayede eserlerinin sergilenmesi gibi etkinlikler düzenliyoruz. Mesela her online müzayedede bile 300-400 eser sergiliyoruz. Bu sayıda eseri bir fuarda bile göremezsiniz. Onun için bunlar satılmasa bile, görülmesi bilgi dağarcıklarını artırıyor, kişilerin göz zevkleri gelişiyor. Sanat eserleri kültürü adına bir fırsat oluyor.

“BAZI BORSACI GRUPLAR TABLOLAR ALIYORLAR, BU TABLOLAR İLERİYE DÖNÜK OLARAK DAHA YÜKSEK FİYATLAR EDECEK”

- Yatırım aracı olarak altın, döviz, borsayı sayarken büyük yatırımcılar için antika ve sanat eserleri de bunların yanında yer alabilir mi?

- Tabii, yatırımcıların bir kısmı da birikimlerini antika ve sanat eserlerinde değerlendiriyorlar. Özellikle çağdaş sanata çok büyük bir ilgi var. Çağdaş sanatta değerlendirmeyi daha çok öne çıkarıyorlar. Hatta bazı borsacı gruplar var, aralarında gruplar yaratıp tablolar alıyorlar. Bu tablolar ileriye dönük olarak daha yüksek fiyatlar edecek. Türkiye'de koleksiyoncu sayısı da krizlere rağmen her zaman artıyor. Biraz evvel de konuştuğumuz gibi her krizde de o krizden iyi bir şekilde çıkan insanlar var. Bir gün ben rahmetli Vehbi Koç'la aynı masada yemek yiyordum. Bana dedi ki “Krizlerden korkma, krizler en çok para kazanılan dönemdir” dedi. Hakikaten söylediği doğru çıktı. Yani kriz olduğu zaman bile bu sefer elindekini satmayı getiren oluyor. Tekrar onu alan oluyor. Dolayısıyla bu iş böyle devam ediyor. Hareketlilik sürüyor. Bizim meslekte de bir laf vardır. Dedeler toplar, oğullar satar, torunlar yeniden toplar. Bu çark devam ettiği sürece de çok şükür müzayedeler iyi gidiyor.


Artam Ailesi...

“GENÇLER KOLEKSİYONA PULLA BAŞLAYABİLİRLER, PARADANSA PUL DAHA ÖNEMLİ ÇÜNKÜ, PULDA BAŞKA BİR TARİH VAR”

- Efendim bizim zamanımızda çocuklara koleksiyon alışkanlığı kazandırmak için ya pul ya da para ile başlatılırdı. Sizin gençlere öneriniz nedir?

- En önemlisi ki, ben de bu yoldan geçtim, pul koleksiyonudur. Çünkü pul koleksiyonu öyle lalettayin pulları alıp da bir deftere yerleştirmek değildir. Pul koleksiyonu bir tema veya bir dönem seçip onları bir koleksiyon haline getirmektir. Örneğin benim böyle birkaç tane koleksiyonum var. Bir tanesi mağara devrindeki resimlerden başlıyor ve Andy Warhol’a kadar geliyor. Bu arada bütün dönemleri ister istemez araştırıp öğrenmiş oluyorsunuz ve bununla ilgili dünyadaki bütün pulları, ilk gün zarflarını, maksimum kartları topluyorsunuz. Bu size bir bilgi birikimi yapıyor. Ben çocukluğumdan başlayarak uzay pulları toplardım ve o zaman uzayla ilgili çok bilgilerim vardı. Daha sonra yaptığım şimdilerde müzik konulu yeni bir koleksiyon var. Tamtamdan başlıyor, Michael Jackson'a kadar geliyor. Arada operalar, baleler birçok şey var. Başka bir keyif, başka bir heyecan. Gençler de pulla başlayabilirler. Paradansa pul daha önemli. Çünkü pulda başka bir tarih var. Ama dediğim gibi bir miktar pulu alıp sadece deftere koymakla değil, bir konu elde edilmeli. Mesela spor da olabilir bu konu ya da dünya ünlüleri olabilir. Müthiş bir bilgi dağarcığı oluşuyor. Bir de koleksiyoncunun en önemli özelliklerinden birisi de koleksiyonunuzu başkasıyla paylaşıyorsunuz. O da sizinle kendi koleksiyonunu paylaşıyor. Bugün dünyanın en önemli koleksiyoncuları olarak İngiliz Kraliyet ailesinden söz edebiliriz. Bütün aile pul koleksiyonu yapmıştır.


Ece-Olgaç Artam

“ALLAH NASİP ETTİ, TÜRKİYE'DE SATILAN EN DEĞERLİ TABLOLARIN SATIŞI HEP BİZE NASİP OLDU”

- 42 yıllık meslek geçmişinizde “Ben şunu da yaptım” diyebileceğiniz neler oldu? Örneğin hep “Kaplumbağa terbiyecisi” konuşulur…

- Allah nasip etti, Türkiye'de satılan en değerli tabloların satışı hep bize nasip oldu. Osman Hamdi Bey’in Kaplumbağa Terbiyecisi’nden tutun, Bursa Ulu Camii'ye kadar… Ondan sonra Şeker Ahmet Paşa'nın tabloları, Halil Paşa'nın tabloları, çağdaş sanatta Burhan Doğançay'ın, Erol Akyavaş'ın en önemli eserleri Antik AŞ müzayedelerinde satışa çıktı…
Bunları çıkarabilmek de önemli çünkü bu tamamen güven işi. Biz kendimize ait eserleri müzayedeye koymuyoruz. Sadece başkalarına ait eserleri koyuyoruz. Bunları seçerken de sanki kendimiz alacakmış gibi seçiyoruz. Dolayısıyla hep güzel şeyler ortaya çıkıyor. Sattıklarımızın yüzde 95’i hep iyi eserler oluyor. Onun için de çok fazla talep oluyor. Bunun dışında değişik şeyler de yaptık. Mesela şarap müzayedesi, saat müzayedesi, Rahmi Koç Müzesi’nde üç kez antika otomobil müzayedesi yaptık. Bütün bunların hepsi çok büyük ilgi gördü. Antika otomobilde otomobil sayısı yeterli değil. Satılanlar gittikleri yerde duruyor. Sonra Türkiye'de bazı şeyler yanlış biliniyor. Mesela özellikle otomobil konusunda her şeyin antika olduğu zannediliyor ama bakıyorsunuz ki aracın birçok yeri yenilenmiş ve de uygun parçalarla değil. Halbuki orijinal parçalarıyla yenilenebilir ve antikalığını kaybetmez. Biraz bilinçsizce bazı şeyler toplanmış. Onun için otomobil müzayedesi yapmak tekrar zor oluyor. Önümüzdeki günlerde tekrar saat müzayedesi yapacağız. Böyle konulu müzayedeler de bizim hoşumuza gidiyor…

Biz kendimize ait eserleri müzayedeye koymuyoruz. Sadece başkalarına ait eserleri koyuyoruz. Bunları seçerken de sanki kendimiz alacakmış gibi seçiyoruz. Dolayısıyla hep güzel şeyler ortaya çıkıyor. Sattıklarımızın yüzde 95’i hep iyi eserler oluyor. Onun için de çok fazla talep oluyor. Bunun dışında değişik şeyler de yaptık. Mesela şarap müzayedesi, saat müzayedesi, Rahmi Koç Müzesi’nde üç kez antika otomobil müzayedesi yaptık. Bütün bunların hepsi çok büyük ilgi gördü.

“ANTİKA KABUL EDİLECEK BİR OBJENİN O GÜNÜN SANAT ÖZELLİĞİNİ GÜNÜMÜZE YANSITMASI ÇOK ÖNEMLİ, BİR DE NADİR BULUNMASI...”

- Bir şeyin antika kabul edilmesi için, temel tanımı nedir?

- Normalde yüz senelik bir eskiliğin olması gerekiyor ama bunun dışında belli bir objenin o günün sanat özelliğini günümüze yansıtması çok önemli. Bir de nadir bulunması… Bazen de nadir bulunuyor diye mesela yıpranmış parça parça olmuş bir Kur'an getiriyorlar. Hiçbir değeri yok. Yani biraz da iyi korunması gerekiyor bunların. Birçok yerde bunların sahipleri kendileri satın almadıkları için iyi korumuyorlar. Ama iyi korunmuşsa bunlar yüksek para ediyor ve de yeni alanlar bunları daha iyi koruyorlar.

“TOMBAK USTASI BUNDAN ÇOK SAYIDA YAPARSA ZEHİRLENİP ÖLÜYOR,  DOLAYISIYLA ÇOK AZ YAPILMIŞ, BUNLAR HER ZAMAN DEĞERLİ OLUYOR”

- Neler çok değerli olabiliyor?

- Her konunun kendi içinde ayrı değerlileri var. Örneğin tombak, bu biliyorsunuz bakırın elde cıvada altınla eritilerek kaplanması… Bu işlem sırasında bir gaz oluşuyor. Bunun ustası bundan çok sayıda yaparsa zehirlenip ölüyor. Dolayısıyla çok az yapılmış. Bunlar her zaman değerli oluyor… Tuğralı gümüşler, her zaman revaçta. El yazması Kur'an'ı Kerimler, hatlar, fermanlar… Avrupa'nın Türkiye için yaptığı, Osmanlı pazarı için yapmış olduğu porselenler veya gümüşler. Bunların hepsi Türkiye'de ilgi gören eserler.

“ÇAĞDAŞ SANATLA İLGİLİ YURT DIŞINDA MÜŞTERİLERİMİZ VAR, BUNLAR MÜZAYEDELERİMİZDEN, ONLİNE MÜZAYEDELERİMİZDEN ESER ALIYORLAR”

- Bu konuda dünyayla ilişkiniz nasıl, yurt dışından ne tür talepler geliyor?

- Yurt dışıyla antika kısmında fazla ilişkiye giremiyoruz çünkü birçok objenin yurt dışına çıkması yasak. Tarihi eser kabul ediliyor. Halbuki bunların hiçbirisi o tarihi eser kapsamına girmiyor. Ama buna rağmen yasak, dolayısıyla sadece çağdaş sanatla ilgili yurt dışında müşterilerimiz var. Bunlar müzayedelerimizden, online müzayedelerimizden eser alıyorlar. Özellikle İngiltere, Avusturya Fransa, Almanya ve Amerika ağırlıklı. Bu şekilde Türk resmi de biraz dışarıya yayılmış oluyor.

“BUGÜN PERA MÜZESİ DENDİĞİ ZAMAN MONA LİSA GİBİ OSMAN HAMDİ'NİN ‘KAPLUMBAĞA TERBİYECİSİ’ AKLA GELİR”

- Aklınıza hemen gelen bir rekor müzayede satışı var mı?

- Osman Hamdi Bey’in dört milyon doların üzerinde “Kaplumbağa Terbiyecisi” satışı var. Yine ardından yine aynı fiyatlara Osman Hamdi Bey'in Bursa Ulu Cami'si ondan sonra o zamanki parayla 2,4 trilyona Murat Ülker’in almış olduğu Mavi Senfoni Doğançay’ın, ardından Erol Akyavaş'ın yine 2,2 trilyona…
O dönemde daha Pera Müzesi açılmamıştı. Altı ay vardı. Pera Müzesi İstanbul Modern ile çarpışıp satın aldı. Pera Müzesi'nin daha açılmadan inanılmaz reklamı oldu ve bugün Pera Müzesi dendiği zaman Mona Lisa gibi Osman Hamdi'nin Kaplumbağa Terbiyecisi akla gelir. Bunun gibi Fahrünnisa Zeyd’in çok önemli eserlerini sattık. Bunlardan söz edilince İstanbul Modern akla gelir.

Çok rekorlar var, mesela bir Hilye-i Şerife sattık. O zaman yedi sekiz trilyondu. Biliyorsunuz İslam’da resim yasak olduğu için, Peygamber efendimizin resmi olarak tasvir edilen levhalardır.

“ÇOK SAYIDA ÜNLÜ KİŞİNİN KOLEKSİYONUNA KATKIDA BULUNUYORUZ,BUNLARIN İSİMLERİ SİGORTA AMACIYLA SÖYLENMİYOR”

- Bir kültür tarihi içinde yaşanmış 40 küsur yıl ne anlama geliyor?

- Kendimizi çok şanslı hissediyoruz çünkü bizde bu işin içinde bunu öğrendik. Kendimizi geliştirdik. Her seferinde değişik objeler görmek, değişik tablolar görmek bize ayrı bir keyif veriyor. Dayanıklı tüketim malları satan bir yer olsanız hep aynı şeyleri satacaksınız. Araba bayii olsanız hep aynı arabayı satacaksınız. Oysa burada her müzayedede değişik eserler ortaya çıkıyor.
Bunların içinde hiç görülmemiş şeylerle de karşılaşıyoruz. Çok keyifli… Tabii buna paralel olarak yurt dışına gittiğiniz zaman ona göre yurt dışındaki müzayedeler, müzeleri takip ediyorsunuz. Hepsi sizde bir bilgi birikimi yaratıyor zaten oğlumuz Olgaç Artam da bu işi devam ettiriyor. Çok sayıda ünlü kişinin koleksiyonuna katkıda bulunuyoruz. Bunların isimleri sigorta amacıyla söylenmiyor. Ama gerçekten başlangıçtaki dönemde mesela bir resim satın alanla alay edilirken bugün resim alana çok farklı gözle bakılıyor. Onun için Türkiye'de biz başladığımızdan beri bugüne kadar koleksiyoncu sayısı da inanılmaz bir şekilde arttı. Biz bu koleksiyonculara hem Türkiye'de hem yurt dışında hizmet veriyoruz. Bir şey almak istedikleri zaman nasıl bir şey alacaklarını, kaça kadar alacaklarını, neleri toplamaları gerektiğini bir koleksiyoncu birikimiyle anlatmaya çalışıyoruz.

Anonim şirket ortakları vergi avantajlarından nasıl yararlanır?

‘Efsane Mimar’ Hasol’dan İstanbul depreminde yıkılmayacak binanın formülü

Dev projelerin mühendisi Özdemir’den büyük deprem ve beklenen İstanbul depremi açıklamaları

Trafik Uzmanı Dr.Suat Sarı’yla İstanbul’un trafik çilesine el attık

Dr. Kaleağası ile Avrupa Birliği’ne ufuk turu

Buzlu denizlerin cesur, şampiyon ve rekortmen Türk kızı Kayadelen konuştu

Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/turgay-artam-koleksiyoncu-olmanin-buyuk-kazancini-anlatti/1730443