FINANSGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ
Küresel ekonomi özellikle aktörler bazında şekil değiştiriyor. Kartların yeniden dağıtıldığı bu geçiş döneminde şirketler stratejilerini küresel iş birliği düzeylerindeki farklılıkları dikkate alarak yeniden değerlendiriyor.
Finansgundem.com’un derlediği bilgilere göre, küreselleşmenin ne yöne evrileceği, özellikle küresel şirketleri bir süredir endişelendiriyor. Bu endişeler ise yeni stratejilerle nihayet rotasını bulmuş gözüküyor.
Yeni küreselleşmenin kodları çözülüyor
Fortune’dan Andrea Guerzoni’nin haberine göre, CEO'ların yüzde 97'si jeopolitik zorluklar karşısında yatırım stratejilerini değiştiriyor. Şirketlerin neredeyse üçte biri şimdiden en az bir projeyi durdurma yoluna gidiyor.
CEO'larla konuşan herkes, şu anda akıllarındaki soruyu hemen fark edecektir: Küresel iş birliği düzeylerindeki değişimler ve bunların ticaret, yatırım ve büyümeyi nasıl etkileyeceği? Küreselleşmenin yönüne ilişkin korkular ise yeni değil. Ancak, bu korkular nihayet katı politikalarda kodlanmış hale gelmiş gözüküyor.
2022 yılında ABD hükümetinin iki önemli mevzuatı, Yarı İletken Üretimi İçin Yararlı Teşvikler Yaratma Yasası (Creating Helpful Incentives to Produce Semiconductors and Science Act) ve Enflasyon Azaltma Yasası (Inflation Reduction Act), jeopolitiğin şirket stratejilerini şekillendirdiği yeni bir çağı başlatmış gözüküyor. Bu dönüşen küresel faaliyet ortamında, ‘jeopolitik dinamikler’ iş kararlarında giderek daha önemli bir rol oynuyor.
Yatırım stratejileri değişiyor
CEO'lar bu zorluğun üstesinden gelmeye ve cepheden liderlik etmeye hazır görünüyor. En son üç ayda bir yapılan Ernst & Young CEO Outlook Pulse anketine katılan 1.200 CEO'nun yüzde 97’lik oranla neredeyse tamamı, bu zorluklara yanıt olarak planlanan yatırım stratejilerini değiştiriyor ve yüzde 32’lik oranla neredeyse üçte biri planladıkları bir yatırımı durdurma kararı alıyor. Diğerleri de tedarik zincirlerini uyarlamayı, operasyonel varlıkların yerini değiştirmeyi ve hatta belirli pazarlardan çıkmayı seçiyor.
Üç yıldır ilk kez, kısıtlayıcı düzenlemelerin yanı sıra ticaret ve yatırım politikaları da, uluslararası yatırım planlarını değiştirmenin temel nedeni olarak başı çeken Kovid-19 ile ilgili sorunların yerini alıyor. CEO’ların yüzde 28'i bu durumu ana itici güç olarak gösteriyor.
Jeopolitik mercek
CEO'lar, küresel ayak izlerini, operasyonlarını, varlıklarını ve adreslenebilir pazarlarını artık jeopolitik mercekle inceliyor. CEO'lar, hükümetlerin yükselttiği artan engelleri aşmak için değer zincirlerine ve bulundukları konuma derinlemesine bakıyor.
Bunu hem belirli bir ülkeyle artık ticaret yapamayacakları durumda risk yönetimi açısından hem de bir ülkeden başka bir ülkeye taşınmayı tercih etmeleri durumunda iş yapmanın önündeki destek düzeylerini veya engelleri değerlendirmek açısından fırsat olarak görüyorlar. Riski ve ödülü doğru bir şekilde tartıyorlar ve şirketlerini maksimum seviyede seçenek yaratacak ve daha hızlı büyüme sağlayacak şekilde konumlandırıyorlar.
Sınır ötesi birleşme ve satın almalar
Bu değişimler aynı zamanda sınır ötesi birleşme ve satın almaları da etkiliyor. 2022'de sınır ötesi anlaşmalara tahsis edilen anlaşma değerinin ortalama payı sadece yüzde 25 iken 2022'den önceki on yıl için bu oranın yüzde 30 olduğu görülüyor. 2007-2011 yılları arası için ise bu rakam, yüzde 34 ile küreselleşmenin şu an geldiği aşamayı da anlatıyor.
2023'te planlanan işlemlerin temel özelliklerinden biri, jeopolitik mülahazalarla uyumlu CEO yatırım planları ile ‘müttefikten tedarik’ (friendshoring) olarak öne çıkıyor. CEO'ların yüzde 78 ile büyük bölümü jeopolitik ve ekonomik olarak anavatanlarıyla uyumlu olan ülkelerde şirket birleşmelerini ve satın almalarını yürütmeye çalışmayı planlıyor. Önümüzdeki 12 ay içinde satın alma planlayan CEO’ların 10'da birden azı, anavatanlarının güçlü bir jeopolitik ve ekonomik ilişkiye sahip olmadığı bir pazarda satın alma yapmayı düşünüyor.
Politik risk analizi
Birleşme ve satın alma akışlarındaki en büyük geri dönüş, Çin ile ABD ve Avrupa arasında gerçekleşiyor. 2016 yılında Çinli yatırımcıların bu alanda 135 milyar dolar değerinde varlık satın aldığı görülüyor. 2022'de ise bu rakamın sadece 8 milyar dolar olduğu tespit ediliyor. Hükümetler tarafından artan gözetim ve müdahale ile, özellikle denizaşırı varlık satın alan Çinli şirketlerle ilgili olarak, bu akışların yakın zamanda küreselleşme aşamasının zirvesinde görülen seviyelere geri döndüğünü görmek zor olacağa benziyor.
CEO'lar ve yönetim kurulları, gelecekteki stratejilerini belirlemeden netlik bekleyemez ve beklememeli. Politik risk analizi artık, en azından vergi kredileri gibi mevcut ve gelecekteki coğrafi ayak izi risklerini ve fırsatlarını değerlendirirken, günümüzün stratejik planlamasının kritik bir parçası konumunda bulunuyor. Cesur adımlar atan CEO'ların, pazarlarında, iş modellerinde ve tedarik zincirlerinde şirketlerini olası çalkantılı zamanlarda büyüyecek şekilde konumlandıracak stratejik yatırım ve operasyonel kararları alabilecekleri görülüyor.
Yeni küreselleşme Çin’den mi yayılıyor?
Ticaret savaşları ile küreselleşmenin sonu yıkıcı olacak
Kovid, savaş ya da enflasyon, ticaretin küreselleşmesini engelleyemiyor
Küreselleşmenin yerini bölgeselleşme alıyor