CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Bakırköy'de CHP İstanbul İl Başkanlığı'nın düzenlediği Üye Katılım Töreni'nde konuştu.
CHP'li olmanın niteliklerinden bahseden Kılıçdaroğlu, “CHP’li olmanın ağırlığı vardır. CHP’li olmak omuzlara yük almak demektir. CHP’li olmak kul hakkı yememek dememektir. CHP’li olmak demek yurttaşlar arasında hiçbir ayrım yapmamak demektir. Ayrım yaparsanız, insanları ötekileştirirseniz bu da olmaz. Herkesi kucaklamamanız lazım. Sizinle aynı şeyleri düşünmeyenleri de saygıyla dinlemeniz gerekir.” dedi.
“BEN HER ŞEYİ BİLİRİM DİYEN SİYASETÇİDEN UMUDUNUZU KESİN”
“Ben her şeyi bilirim diyen siyasetçiden umudunuzu kesin” diyen Kılıçdaroğlu şöyle devam etti: “Akıl akıldan üstündür. Siyasetçi 'Ben her şeyi bilirim' noktasına gelirse o siyasetçiden umudunuzu kesmeniz lazım. O nedenle ben her şeyi bilirim mantığıyla yola çıkarsanız ülkeyi yönetemezsiniz. O nedenle biz tek adam rejimine karşıyız. Benim görmediğimi bir başkası görebilir. Zaten mesleklerin dağılmasının temelinde de bu var. Doktorun yaptığı ben yapamam ama ben bir siyasetçiyim. Ekonomiyi bana sorarlar ben yapabilirim. Ama ben kendi alanımda uzmanlaşırsam topluma faydam olur. Ben her şeyi bilirim mantığıyla yola çıkanlar ülkeyi yönetemez.”
Devlette liyakatin önemine vurgu yapan Kılıçdaroğlu, “Siyasetçi olmanız için, bir ilkokul diplomanız olacak, bir de savcılıktan iyi hal kâğıdı alacaksınız. Siyasetçi olabilirsiniz, bakan da olabilirsiniz. Ama devlette en küçük kademe olan şef olabilmek için, üniversite mezunu olacaksınız, KPSS sınavına gireceksiniz, sınavı kazandıktan sonra aday memur olacaksınız, bir süre sonra asaletiniz onaylanacak ve yine şeflik sınavına gireceksiniz ondan sonra şef olabiliyorsunuz. Devlet liyakat üzerine inşa edilmiştir. Liyakat üzerine inşa edilen devletlerde krizler olmaz. Çünkü işi ehline teslim ediyorsunuz. ‘Ben her şeyi bilirim' mantığıyla siyasete girenler büyük bir hata yaparlar. Siyasete girenlerin ve bizim partiye üye olanların bu felsefeden uzaklaşmamaları gerekir.” diye konuştu.
“8 SAVCI SESİNİ BİLE AÇMADI”
Kılıçdaroğlu, herkes için adaletin savunulması gerektiğine dikkat çekerek, “Adalet soylu bir kavramdır. Adaleti her yerde savunmak bizim temel görevlerimizden biridir. Adaletin içini boşaltmamaya öze göstermeliyiz. Bir kişi haksızlığa uğradığında o kişinin yanında durmalıyız. Benim Şenyaşar ailesine gitmem o anneyi kucaklamam, derdini dillendirmem… Sekiz savcı sesini bile açmadı ben gittikten sonra sesini açtılar ve ben gittikten sonra davalar açıldı. Olsun ben gideceğim. Bana oy versin vermesin diye değil, ben o annenin dramını dindirmek zorundayım. Bunu yapmadığınız zaman siyaseti niye yapıyorsunuz?” diye sordu.
Siyaset kurumunun ahlak temelli olması gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:
“Siyasete girenin de ahlaklı olması, kul hakkı yememesi lazım. Siyasete girdiğim gün mal varlığımı kendi internet siteme koydum. Bir kişi siyasete girdikten sonra zenginleşmişse bilin ki malı götürmüştür. O kişiye asla itibar etmeyin. İnançları siyasete alet edenlere de asla itibar etmeyin. Efendim siyasete girerken yüzüğüm vardı şimdi gökdelenlerim var, olmaz…
Kul hakkı yemek en büyük günahtır. Kul hakkı eğer yenmeyecekse, kul hakkı yiyenlere oy vermeyeceksek ve biz inançlı insanlarsak oturup bunu düşünmek zorundayız. Siyaset aynı zamanda vatandaşına hesap vermek demektir. Siyasetçi hesap vermiyorsa bilin ki başka şeyler yapıyordur. Siyasetçi niye hesap vermesin? Vatandaş hesabını soracak. Siyasetçi de onun hesabını verecek. Yeni bir siyaset kültürünü başlatmak zorundayız.”
Kılıçdaroğlu 'Şişli Sofrası'nda konuştu
Kılıçdaroğlu: Mutabakat olursa adayım