FINANSGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ
Putin’in Ukrayna’yı işgalinden bu yana Batı dünyası tarafından yaptırımlara maruz kalması, Rusya’nın elindeki enerji kozunu daha sert oynamasına neden oluyor.
Finansgundem.com’un derlediği bilgilere göre, Rusya, hem Ukrayna Savaşı hem de enerji konusunda geri adım atacağa benzemiyor. Avrupa ise soğuklar bastırmadan önce ikame gaz bulmak için yoğun bir uğraş içinde.
Enerji şantajı
Fortune’dan Tristan Bove’un haberine göre, Enerji Tarihçisi Daniel Yergin, Putin'in Avrupa'ya enerji şantajının ‘küresel petrol piyasasının sonunu’ temsil ettiğini söylüyor.
Vladimir Putin'in bu yıl küresel enerji piyasasına köstek olduğunu söylemek yetersiz kalıyor. Rusya'nın Şubat ayında Ukrayna'yı işgalinden bu yana, Putin'in Ukrayna’ya olan desteği aşındırmak için en sevdiği araç enerji oldu. Batı’nın uyguladığı yaptırımlara karşılık olarak Rus enerji şirketleri, Rusya'nın en büyük enerji müşterilerinden biri olan Avrupa'ya sınırlı doğal gaz akışına sahip bulunuyor. Bu da fiyatların yükselmesine ve ülkelerin kış başlamadan önce ikame gaz bulmak için çabalamasına neden oluyor.
Bu arada, dünya çapındaki ülkeler daha yüksek hacimli Rus petrol ve doğal gazı için fazla ödemeye istekli olduklarından, Rusya'nın petrol ve gaz gelirleri yükseliyor. Putin yıllardır bu tür bir enerji şantajıyla Avrupa'yı tehdit ediyor ama bunun netleştiği yıl 2022 olmuş gibi gözüküyor.
Yine de bu stratejide bir zayıflık bulunuyor: Enerji piyasası çok küreselleştiği için Rusya ekonomisi ayakta kalabiliyor. Ancak Putin'in 2022 yılı boyunca sergilediği saldırgan tutum Yergin’e göre geri tepme tehlikesi barındırıyor.
Strateji geri tepebilir
Enerji Tarihçisi ve S&P Global Başkan Yardımcısı Daniel Yergin, Pazartesi günü Wall Street Journal’da yayınlanan köşe yazısında, 1990'larda Sovyetler Birliği'nin dağılmasından ve Rusya ve Çin gibi ülkelerin küresel ekonomiye dahil olmasından bu yana, enerjinin küresel bir emtia haline geldiğini ve petrolün de bu noktada başı çektiğini yazıyor. Böylece, Rusya gibi büyük tedarikçiler, petrollerini satın almak için dünyanın herhangi bir yerindeki ülkelere güvenerek, ülke ekonomisini yıllarca ayakta tutan istikrarlı bir gelir kaynağı sağlayabiliyor.
Ancak Yergin, Ukrayna Savaşı’nın ve Batı'nın Rusya'dan enerji ithalatına karşı giderek artan nefretinin, uluslararası petrol piyasasının altın çağının sonunu getirebileceğini ve yerini sınırların siyaset tarafından belirlendiği çok daha parçalanmış ve bölgeselleşmiş bir versiyona bırakabileceğini savunuyor. Yergin, “Avrupa'nın Rus petrolü üzerindeki yasağı, ABD'nin Rusya petrol fiyatlarına getirdiği 'üst sınır' ile birleştiğinde, küresel petrol piyasasının sonuna işaret ediyor. Onun yerini, sınırları sadece ekonomi ve lojistik değil, aynı zamanda jeopolitik strateji tarafından da şekillendirilen bölünmüş bir pazar alıyor” diye yazıyor.
Yergin, Rusya'nın AB'nin yeni enerji önlemlerine petrol üretimini kısarak ve fiyatları artırarak misilleme yapabileceğini ve bunun Ukrayna'yı destekleyen ülkeler için işleri daha da karmaşık hale getirebileceğini savunuyor. Ancak mevcut petrol piyasasının parçalanmış ve öngörülemez doğası, bu stratejinin geri dönüp Putin'i vurabileceği anlamına da geliyor. Yergin, “Moskova, aksamaya, paniğe ve Ukrayna'ya desteğin kesilmesine neden olmayı umarak karşı saldırıya geçecek. Ancak mevcut piyasa koşulları göz önüne alındığında Rusya beklenenden daha zor bir dönem geçirecek” diye yazıyor.
Putin'in oyununu bozmak
Avrupa ve ABD'den gelen güçlü birlik gösterisi karşısında Rusya, Ukrayna'ya verilen desteği azaltmak için ‘kritik küresel enerji tedarikçisi’ statüsünden yararlanmaya çalışıyor. Ancak Batılı müttefikler şimdiye kadar sağlam durmayı başarmış gözüküyor.
Bu aydan itibaren, Rusya'nın tarihsel olarak en büyük enerji müşterisi olan Avrupa Birliği, Rusya'dan petrol ithalatını kademeli olarak durdurmaya başlarken, Rusya'dan yapılan ithalatlar için ‘tavan fiyat’ uygulamasını da onaylıyor. Putin'e göre, Batı'nın Rus enerjisinden artan bağımsızlığı ve genel olarak daha parçalanmış bir küresel petrol piyasası, Rusya'nın bağımlı hale geldiği enerji gelirlerinde önemli bir darbe ile sonuçlanabilir.
Batı'daki ülkeler artık güvenilir müşteriler olmadığı için, Rusya daha bölgesel bir petrol piyasası fikrine meyletmiş görünüyor.
Yergin'in ‘ustaca’ olarak nitelendirdiği ve varil başına 60 dolar olarak belirlenen petrol fiyatı üst sınırı, Rus petrolünü piyasada tutmak ve ülkenin ilk altı ayda benzin ve mazot dahil olmak üzere ham petrol ve petrol ürünlerinden elde ettiği gelirleri sınırlamak için tasarlanmış gözüküyor. Rusya’nın, savaş süresince, ham petrol ve petrol ürünlerinden 108,6 milyar dolar gelir sağladığı tahmin ediliyor.
Fiyatları yükseltmek için ihracatı kısıtlamak
Putin, fiyat sınırını ‘aptalca’ olarak nitelendirerek yanıt veriyor ve Kremlin, Rus petrol üretimini gelecek yılın başlarında yüzde 5 ila yüzde 7 oranında azaltmakla tehdit ederek küresel fiyatları yükseltme yolunu seçiyor ve Batı'yı daha fazla enerjiden mahrum bırakıyor. Bu ayın başlarında yetkililer, ülkenin tavan fiyatı kabul eden ülkelere petrol satmayacağının sinyalini bile vermeyi göze alıyor.
Batı'daki ülkeler artık güvenilir müşteriler olmadığı için, Rusya daha bölgesel bir petrol piyasası fikrine meyletmiş görünüyor. Geçen hafta Suudi haber kanalı Asharq'a verdiği bir röportajda Rusya Maliye Bakanı Anton Siluanov, ülkenin Batı'nın tavan fiyat uygulamasının ardından aktif olarak ‘yeni petrol müşterileri’ aradığını ve Rus petrol şirketlerinin tedariklerini Batı'dan doğuya, güneye ve diğer ülkelere yeniden yönlendirdiğini söylüyor.
Ancak analistlerin, Putin'in petrol fiyatlarını yükseltmek ve Batı'ya zarar vermek için yapabilecekleri konusunda uyardığı gibi, daha küçük bir petrol piyasasına yönelmek, üretimi kısmaya karar verirse Rusya'nın gelirlerine darbe vurabilir.
Nitekim, Brüksel merkezli bir düşünce kuruluşu olan Bruegel'den araştırmacılar da yakın tarihli bir raporda, “Kremlin, küresel petrol fiyatlarını yükseltmeye çalışmak için ihracatı kesebilir. İhracatı kısmak Rusya'ya zarar verse bile, Kremlin bunu ekonomik acı çekmeye istekli olduğunun bir işareti olarak yapabilir” deniliyor.
Gelirlerin geri tepmesi
Ancak Rusya petrol üretimini veya ihracatını kesmeye karar verirse, fiyatları Çin ve Hindistan da dahil olmak üzere mevcut Rus petrol alıcılarını geri çevirecek kadar yükselterek Putin'e yarardan çok zarar verebilir. Yergin, “Keskin petrol kesintileri ve buna bağlı fiyat artışları yalnızca Avrupa ülkeleri tarafından değil, aynı zamanda Aralık ayında ülkenin toplam deniz yoluyla yapılan ham petrol ihracatının yaklaşık yüzde 70'ini birlikte karşılayan Hindistan ve Çin gibi Rusya için önemli olan ülkeler tarafından da hissedilecek” diye yazıyor.
Aynı zamanda Batı da, yüksek petrol fiyatlarının acısını Putin'in umduğu kadar hissetmeyebilir. Yergin, 2023'te artan küresel durgunluk ihtimalinin petrol talebini aşağı çekme tehdidi oluşturduğundan, stratejik petrol rezervlerinden yeniden yararlanmanın bile gerekli olmayabileceğinden de söz ediyor.
Yergin, geçtiğimiz hafta CNBC'ye verdiği bir röportajda petrol fiyatlarının 2023'e girerken dalgalı olduğunu belirtmiş ancak ‘gerçek bir durgunluğun’ fiyatları aşağı çekebileceğini de sözlerine eklemişti. Ekim ayında Dünya Bankası da, bir durgunluğun talep üzerinde olumsuz bir etkisi olabileceği uyarısında bulunarak, küresel bir durgunluk ihtimalinin petrol tüketiminin çok daha zayıf olmasına yol açabileceği uyarısında bulunmuştu.
Rusya'dan kritik petrol kararı: Satışı yasaklandı
Petrol fiyat tavanı Rusya'nın bütçesine darbe vurabilir
Novak Rusya'nın ham petrol ihracatını artırabileceğini söyledi
Novak: 2023'te petrol üretimini kısabiliriz
Rusya'nın Baltık denizi petrol ihracatı azalabilir
2023’te petrol fiyatlarını bu 3 faktör belirleyecek