Global piyasalar bazında değerlendirecek olursak merkez bankalarının 'şahin' yaklaşımları soncu güçlenen dolar gölgesinde geçen bir yılın ardından 2023 yılında yüksek faiz, daralan ekonomiler,düşme eğilimi gösteren enflasyon bekleniyor. Türkiye açısından bakıldığında yeni yılda en azından seçim dönemine kadar uygulanması beklenilen düşük faiz politikası, popülizm odaklı asgari ücret zammı ve EYT ile emeklilik sorununa ilişkin çözüm alım gücünde artışa neden olacak. Büyümede yavaşlama beklentisi, global bazda enflasyonist bekleyişlerin düşmeye başlamasıyla canlanma emareleri gösterebilecek dış talep, düşük kur politikası, seçim ekonomisi beklentiler dahilinde şekillenen unsurlar. Uzmanlar bu koşullar altında yatırımcıların riskleri en aza indirmesi ve büyüme fırsatlarından yararlanabilmeleri için portföylerinde Global hisse, emtia ve Euroborondlara yer vermeleri görüşündeler. Barış Erkaya'nın Ekonomim'deki konuyla ilgili haberi şöyle:
2023’ü özetlersek…
Global bazda:
Yüksek faiz, yılın ilk yarısında direnç gösterse de ikinci yarısında yavaş yavaş düşmeye başlaması beklenen enflasyon, daralan ekonomiler, azalan büyüme, ekonomik faaliyetlerde yavaşlama, güçlü doların yerine güçlenen Euro ve yeniden yükselmesi beklenen Euro/dolar paritesi, büyümeyi ayakta tutma potansiyeli taşıyan Çin’in piyasalara dönüşü ihtimali…
Türkiye için:
En azından haziran-temmuza kadar düşük faiz, baz etkisiyle düşse de yıl ortasına kadar yüzde 40-50 arası enflasyon, yavaşlayan büyüme, global bazda enflasyonist bekleyişlerin düşmeye başlamasıyla canlanma emareleri gösterebilecek dış talep, düşük kur politikası, seçim ekonomisi…
Bu senaryonun içerisinde Türkiye için popülizm odaklı asgari ücret zammı ve EYT’lilerin emeklilik sorununun çözülmesiyle en azından ilk aşamada 1.8 milyon kişinin gelirindeki artışı da dahil edebiliriz. Bu ertelenmiş olan bazı taleplerin harcamaya dönüşme olasılığını beraberinde getiriyor.
Yani bugün gördüğümüzün neredeyse tam tersine dönebilecek bir süreç. Bunu hisse senedi piyasaları açısından yorumlamak gerekirse, bu durumda bugüne kadar yaşananların en azından hisse seçimi bakımından tam tersini değerlendirmek mümkün. Ertelenmiş harcamaların satışlara geri dönüşünün, özellikle zorunlu gıda dışında beyaz eşya, otomotiv, gayrimenkul gibi alanlarda yeni bir talep oluşmasına neden olabileceği düşünülüyor. Bunun da ötesinde parite etkisi belki de 2023’te ihracatçı şirketleri çokça konuşacağımız bir gündemimiz olabilir. Bugün Euro nedeniyle zarara uğrayan Avrupa’ya ihracat yapan şirketlerin giderek daha fazla öne çıkabileceği günler yakında olabilir. İlginçtir bu tarife uyan şirketlerin çoğu bugün undervalued, yani konjonktür nedeniyle borsanın genellikle gerisinde değerlenmiş hisse senetlerine sahip. Yani 2022’nin son günlerinde gördüğümüz manzara bu hisse senetlerinde önemli bir alım fırsatı demek.
2023’e damga vurması beklenen global hisse senedi piyasalarına yatırım yapılmalı
2023’te hem ana piyasalar hem de alternatif piyasalar için konuştuğum uzmanların ortalamasından aldığım sonuç ise şu: Hisse senedi ağırlığının çoğu daha az değerlenmiş endeks 100’e dahil hisse senetlerinden oluşmak üzere yüzde 40’lara çekilmesi, kurdaki baskılanmanın yarattığı yukarı potansiyeli de değerlendirebilmek için Eurobondlara portföyde yüzde 20’lerde bir pay ayrılması, yüzde 10’lar seviyesinde altın ve gümüş gibi değerli emtiaların portföye dahil edilmesi, yüzde 20 seviyelerinde ise 2023’e damga vurması beklenen global hisse senedi piyasalarına yatırım yapılması. Burada yararlanılabilecek en kolay enstrüman ise global hisse yatırımları yapan yatırım fonları. Bu portföyün hem içerideki riskleri minimuma indirebilecek hem de içeride ve global taraftaki büyüme fırsatlarını maksimuma çıkarabilecek bir portföy ağırlıklandırması olacağı inancı hakim.
Warren Buffett’ın portföyündeki hisseler
Geleneksel 60/40 portföyleri geri mi dönüyor?
Bitcoin’e yatırım, dengeli bir portföy için şart
Goldman: Altın, portföy çeşitlendirmek için Bitcoin'den daha iyi
Gümüş, çok varlıklı portföyde stratejik yatırım aracı