FINANSGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ
Çalışanların çalıştıkları şirketin hisselerine sahip olması, çalışanlar için bir motivasyon kaynağı işlevi görüyor. Bu, dikkatli yöneticilerin ve işverenlerin gözünden kaçmayan bir ayrıcalık olarak öne çıkıyor ve şirketin yararına sonuçlar doğurması oldukça muhtemel kabul ediliyor.
Finansgundem.com’un derlediği bilgilere göre, dünya üzerindeki pek çok ülkede şirketler ve hükümetler bu mekanizmayı işletiyor ve bundan çalışanlar kadar kendileri de kazançlı çıkıyor.
Tüm dünyada yaygın
Principles for Responsible Investment’ta (PRI) yayınlanan makaleye göre, çalışan hissesi sahipliği, çalışanlar için bir motivasyon ve tasarruf aracı olmasının yanı sıra, şirketler için de önemli bir finansman kaynağı işlevi görüyor. Pek çok ülkede şirketler ve hükümetler, hisse fiyatında indirimler, cazip işveren eşleştirme katkısı veya vergi avantajları yoluyla bu mekanizmayı teşvik ediyor.
Dünya üzerinde çalışanların hisse sahipliği çok yaygın şekilde uygulanıyor. Fransa'da çalışanlar, çalıştıkları şirketlerdeki sermayenin yaklaşık yüzde 3,5'ine sahipken, ABD’de bu oran yüzde 8 seviyesinde gerçekleşiyor. Avrupa Çalışan Pay Sahipliği Federasyonu'na (European Federation of Employee Share Ownership – EFES) göre, Fransa'daki yaklaşık beş çalışandan ikisi şirketlerinin hissedarı konumunda bulunuyor.
Çalışanları şirketlerine yatırım yapmaya motive eden nedenler
Hisse fiyatı indirimleri, işveren eşleştirme katkıları veya vergi avantajları gibi finansal faydalara ek olarak, şirket hisselerinin beklenen performansı da çalışanların motivasyonunda önemli bir etken olarak öne çıkıyor. Ayrıca, çalışanlar, şirket hissedarı olmaları sayesinde, genellikle şirketlerine daha aşina hale geliyor ve şirket hakkında piyasanın geri kalanından daha güvenilir bilgilere sahip olduklarını düşünebiliyor.
İşverenlere sadakat de bir itici güç işlevi görüyor. Örneğin, kendi bölümlerine doğrudan yatırım yapabilen bağımsız firmaların çalışanları, karar alma merkezinden daha uzakta olan holdinglerin çalışanlarına göre şirketlerine yüzde 10 daha fazla yatırım yapıyor. Çalışan sadakati, rekabet merkezli bir devralma durumunda şirketler için özel bir güç kaynağı niteliği taşıyor.
ESG performansı ve çalışan payları
Bir şirketin çevresel, sosyal ve kurumsal yönetişim (Environmental, Social, and Governance - ESG) performansının çalışanlarının hissedar olma motivasyonunu etkileyip etkilemediğine de eğilmek gerekiyor.
Fransa'da Amundi ESR tarafından yönetilen ve yaklaşık 400.000 çalışanın yatırımlarını değerlendiren büyük şirketlerin tasarruf planlarına, yani Fransız yasalarına göre çalışanların ve küçük şirket yöneticilerinin yatırım fonları satın almalarına izin veren toplu tasarruf planları, ilişkin veriler kullanıldığında bu soruya tatmin edici bir yanıt verilebildiği görülüyor.
Özellikle, şirket tarafından sunulan yeni bir çalışan hisse sahipliği fonuna abone olabildikleri bir zamanda, çalışanların işverenleriyle ilgili olumsuz haberleri duyduklarında nasıl tepki verdikleri de araştırmada önemli bir kriter olarak öne çıkıyor.
Bulgular
Bir şirketin ESG performansı ile hisse sahipliği planlarına yatırım yapan çalışanlar arasında çok güçlü bir bağlantı olduğu tespit ediliyor. Olumsuz ESG olaylarının sayısını ikiye katlamak, çalışanların işverenlerinin hisselerine yatırım yapma olasılığını yüzde 15'ten fazla düşüyor ve yatırdıkları tutarı yaklaşık 350 euro azaltıyor.
Çalışanlar, özellikle Fransa'daki çalışma koşullarıyla ilgili olaylar olmak üzere, işverenleri hakkında çıkan ve sosyal yönlerini ilgilendiren olumsuz haberlerden oldukça etkileniyor. Çevresel tartışmalara veya kurumsal yönetişim olaylarına karşı ise çok daha yumuşak tepkiler veriyorlar.
Piyasaların aksine, çalışanlar, işverenlerinin hisse fiyatı üzerinde en büyük etkiye sahip olan ‘ESG hataları’na çok güçlü tepkiler veriyor gibi görünmüyor. Çalışanların ‘ESG politikaları’ veya günlük yaşamlarını doğrudan etkileyen olaylar tarafından yönlendirilme olasılıkları ise daha yüksek gözüküyor.
Örneğin, çalışanlar yerel olaylara daha fazla tepki gösterirken, piyasalar Fransa'daki veya yurtdışındaki olaylara görece daha fazla tepki veriyor. Benzer şekilde, çalışanlar çalışma koşullarıyla ilgili olaylara çok sert tepki verirken, çocuk işçi çalıştırılması gibi insan haklarını ilgilendiren olayların ise piyasalar üzerinde en büyük olumsuz etkiye sahip olduğu gözleniyor.
Bu sonuçlar, çalışanların, belirli ESG olaylarının şirketlerinin finansal performansı ve yatırım portföyü üzerindeki olumsuz etkisini öngörerek tamamen finansal motivasyonlara göre tepki vermediklerini gösteriyor.
Her şey para değil
Günümüzde çalışanlar, şirketlerinin uyguladığı kurumsal sosyal sorumlulukla giderek daha fazla ilgileniyor. Son çalışmalar, örneğin, daha iyi kurumsal sosyal sorumluluk uygulamalarına sahip şirketlerde çalışanların elde tutulma oranlarının daha yüksek olduğunu gösteriyor. Ayrıca daha sürdürülebilir sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerde yaklaşık yüzde 9 oranında daha düşük ücretler görülebiliyor, çünkü daha genç ve daha kalifiye çalışanlar orada çalışmak için daha düşük maaşları kabul ediyor.
Sonuçlar, çalışanların işverenlerinin hisselerine yatırım yaptıklarında ESG politikalarına da oldukça duyarlı olduklarını gösteriyor. Bununla birlikte, ESG politikasının çeşitli yönlerinden çalışma koşullarıyla doğrudan ilişkili olanların, çalışan sadakati ile daha güçlü bir ilişkisi bulunuyor. Bu davranış, yatırım kararlarını alırken çevresel konulara özellikle duyarlı olan kurumsal yatırımcılardan farklı bir nitelik taşıyor. Çalışma koşullarına bu şekilde odaklanmak, çalışanların şirketlerinin toplum veya gezegen için iyi olup olmadığına dair özgecil bir endişeden çok kişisel çıkarları tarafından yönlendirildiği sonucuna varılmasına neden oluyor.
Uzmanların 2023 yatırım önerisi: Finansal planınıza sadık kalın
Daha iyi bir yatırımcı olmanın şifreleri
Finans sektöründe kariyer için aranan 8 özellik
Kariyerinizi uzatmanın altı yolu
Kariyer değişikliğinde 10 kusurlu hareket