Yazdır

Resesyon, ABD hegemonyasının sonu anlamına mı geliyor?

Tarih: 19 Ekim 2022 - 17:46

ABD ekonomisindeki yavaşlama ve artan resesyon ihtimali, bir dönemin kapandığını işaret ediyor olabilir.

FINANSGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ

ABD ekonomisinin resesyona gireceğine kesin gözüyle bakılıyor. Peki bu ABD’nin dünya ekonomisi üzerindeki hegemonyasının da sonu anlamına mı geliyor?

Pazartesi günü açıklanan yeni Bloomberg Economics projeksiyonlarına göre, ABD ekonomisinin önümüzdeki 12 ay içinde resesyona girme olasılığı yüzde 100'e yakın bir seviyeye yükselmiş durumda. Tahminler, önceki güncellemedeki yüzde 65’lik ihtimalden keskin bir sıçramaya işaret ediyor.

Finansgundem.com’un derlediği bilgilere göre, bu verilere ek olarak, Wall Street ekonomistlerinin ABD'de resesyon olasılığına ilişkin tahminleri de yükseliyor. 42 ekonomistin katılım sağladığı bir başka Bloomberg anketi, önümüzdeki 12 ay içinde bir resesyon olasılığının bir ay önceki yüzde 50 seviyesinde yüzde 60'a yükseldiğini gösteriyor.

Enflasyon yükselmeyi sürdürüyor

Global Times’ta yayınlanan makaleye göre, ABD Başkanı Joe Biden, ABD'nin bir resesyondan kaçınacağını ve herhangi bir gerilemenin ‘çok hafif’ olacağını söylerken resesyon beklentilerindeki artış, Biden yönetiminin hem ekonomiyi canlandırmak hem de enflasyonu düşürmek açısından ne kadar kötü bir yol izlediğini gösteriyor. Fed, artan yaşam maliyetini dizginlemek için faiz oranlarını defalarca artırmış olsa da, ABD’de enflasyon Eylül ayında bir önceki yıla göre yüzde 8,2 artarak, tüketici fiyat endeksinin yüzde 8'in üzerine çıktığı art arda yedinci ayı işaret ediyor.

Çin’e uygulanan baskı

ABD'nin ekonomik sorunlarının potansiyel bir gerilemeye dönüştüğü bu dönemde, Biden yönetiminin Çin teknolojisine yönelik baskısını artırmaya devam etmesi de Washington'un genel dış politikasında ciddi sorunlar olduğunu gösteriyor. Bu hamlesiyle ABD Hükümeti aslında, ekonomik sorunlarını daha da ağırlaştırmaktan başka bir şey yapmış olmuyor.

Esasen ABD'nin dış politikada yaptığı her şey hegemonyasını sürdürmek amacına hizmet ediyor. Maliyetleri göz ardı eden Washington, ABD'nin küresel tedarik zincirlerindeki avantajlı konumunu korumak için açık bir girişimde bulunarak Çinli teknoloji şirketlerine yaptırımlar uyguluyor. Çin imalatını çökerten bu hamleler, küresel endüstri zincirlerinde de bölünmeler yaratıyor.

Bu ay ABD hükümeti, Çin'i, ABD ekipmanlarıyla üretilen belirli yarı iletken çiplerden uzak tutmak için daha kapsamlı bir ihracat kontrolleri seti açıkladı. ABD, yarı iletken sektöründeki ‘ayrışma’ ve yüzleşmenin Çinli şirketlere zarar verebileceği ancak aynı zamanda ABD'de enflasyonu körükleyerek olası bir resesyonun daha da erken gerçekleşmesine neden olabileceği gerçeğini kasıtlı olarak görmezden geliyor.

ABD, petrol ve silah gruplarının yararına olacak şekilde Avrupa'ya silah gönderirken, küresel enerji piyasalarını kendi stratejik çıkarlarına hizmet edecek şekilde manipüle ediyor.

Enerji piyasalarını kendi çıkarları için manipüle ediyor

Avrupa'da da varlığını hissettiren Washington, Rusya-Ukrayna ihtilafındaki alevleri körükleyen taraf olmayı da sürdürüyor. ABD, petrol ve silah gruplarının yararına olacak şekilde Avrupa'ya silah gönderirken, küresel enerji piyasalarını kendi stratejik çıkarlarına hizmet edecek şekilde manipüle ediyor. ABD bu politikasıyla Avrupa'nın acılarına, kayıplarına ve jeopolitik olayların gelişmekte olan dünyaya verdiği ekonomik zararı görmezden gelmiş oluyor.

Fed, ABD çıkarlarına hizmet ediyor

Ekonomik düzeyde ise Fed, agresif faiz artırımlarıyla enflasyonu düşürmeye çabalayarak ABD’nin ekonomik hegemonyasını sürdürmeyi amaçladığını ve yalnızca ABD ekonomisini nasıl yükselteceği ile ilgilendiğini gösteriyor.

Dolar hegemonyasıyla Fed, ABD'nin sınırsız para basımının neden olduğu sorunları çözmek yerine süper güçlü dolardan yararlanarak krizi dünyanın geri kalanına ihraç etmeye çalışıyor.

ABD dış politikasının hem siyasi hem de ekonomik açıdan küresel kalkınma yaklaşımından ciddi şekilde ayrılması, aslında hegemonyasının düşüşünün de başlangıcını müjdeliyor.

Doların güvenilirliği zedeleniyor

Ancak, enflasyonu düşürmek amacıyla doların anormal değer kazanmasına katkıda bulunan agresif faiz artışları, artan finansman maliyetleri ve artan ihracat fiyatları ile geri tepme tehlikesi yaşıyor. Daha da önemlisi, ABD, ekonomik hegemonyasını sürdürmek için güçlü bir dolar politikası benimserken izlediği sorumsuz politikayla da doların güvenilirliğinin tükendiğini kendisi de görüyor.

ABD dış politikasının hem siyasi hem de ekonomik açıdan küresel kalkınma yaklaşımından ciddi şekilde ayrılması, aslında hegemonyasının düşüşünün de başlangıcını müjdeliyor.

Giderek artan sayıda ülke, Washington'un hegemonik politikasının yayılma etkilerinden kaçınmayı umarak ‘doları düşürme’ yolunu araştırıyor. Bu amaç, diğer ülkelerin karar verme süreçlerinde giderek en önemli önceliklerden biri haline geliyor ve bu ülkeler uluslararası para sisteminin çeşitlendirilmesi yolunu seçerek kendi çıkarlarını ABD politikasından nasıl koruyacaklarını planlıyor.

Tüm bunlar ise açık şekilde ABD hegemonyasının kendini adım adım yok ettiği anlamına geliyor.

Çin ve ABD arasındaki 'çip savaşı' en çok hangi sektörleri etkiliyor?

 

ABD ekonomisinin gelecek yıl resesyona girmesi bekleniyor

 

ABD ekonomisi batıyor mu?

 

ABD ekonomisinin ‘mucizeye’ ihtiyacı var

 

Dünya ekonomisi borç tuzağında mı?

 

Küresel ekonominin resesyona sürüklendiğinin 5 kanıtı

 

Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/resesyon-abd-hegemonyasinin-sonu-anlamina-mi-geliyor/1696388