FINANSGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ
Almanya, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden hemen sonra savunma harcamalarını artıracağını duyurdu. Savaşı kendi tarihleri açısından bir dönüm noktası olarak gören Almanya’da yaşanan bu kırılmanın, siyasi olmaktan çok ekonomik değişikliklere neden olması bekleniyor. Zira, Almanya, silahlanma ve askerileştirme adını verdiği bu sürece savunma harcamalarında 100 milyar euroluk bir artış yaparak başlamayı taahhüt ediyor.
Yüksek enflasyon, enerji krizi, tedarik zinciri sorunları gibi dünya ve Avrupa ekonomisini yakından ilgilendiren zorlukların ortasında Almanya’nın yeni stratejisinin işe yarayıp yaramayacağı merak ediliyor.
Dönüm noktası
Münih Teknik Üniversitesi Uluslararası Ekonomi Profesörü Dalia Marin’in The Jordan Times’ta yer alan yazısına göre, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden üç gün sonra, 27 Şubat 2022’de, Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Federal Meclis özel oturumunda işgali, Alman tarihinde bir ‘dönüm noktası’ ilan etti. Scholz konuşmasında ayrıca savunma harcamalarını 100 milyar euro artırma sözü vererek Almanya'nın on yıllardır silahlanmaya karşı duyduğu nefreti yeniden tersine çevirdi.
Finansgundem.com’un derlediği bilgilere göre, Scholz, Ağustos ayında Prag'da Charles Üniversitesi'nde yaptığı uzun konuşmada ‘dönüm noktası’ nitelemesinin anlamını daha da netleştirdi. Scholz, Almanya liderliğinde Avrupa'nın ‘askerileştirilmesi’ vizyonunu ana hatlarıyla açıkladı. Scholz, savunma ve yabancı güçlerin etkisine karşı rekabet etmede daha etkili, daha güçlü ve daha ‘egemen’ bir Avrupa Birliği çağrısında bulundu.
Almanya onlarca yıldır ordusuna çok az harcama yaptı. ABD ve diğer NATO ortaklarını üzecek şekilde Almanya, korunma için ABD'ye güvenmeyi tercih etti. Ancak Rusya'nın saldırgan tutumunun ardından, Almanya'nın NATO'nun askeri harcamalar için GSYİH'sının yüzde 2'si hedefinin gerisinde kalmaya devam edemeyeceği açıktı. Politika yapıcıların, özellikle de siyasi düzlemde, ülkenin silahlı kuvvetlerini desteklemeyi taahhüt etmekle yükümlü oldukları da bu sayede bir kez daha görülmüş oldu.
Ekonomiyi de dönüştürme zorunluluğu
Ancak Almanya'nın ulusal savunma harcamalarına yönelik yeni taahhüdü pratikte ne anlama geliyor? Avrupa'nın yeniden silahlandırılmasında öncü bir rol üstlenecekse, savaşın her zaman mevcut bir tehdit olduğu jeopolitik bir çağın zorluklarını karşılamak için ekonomisini de dönüştürmesi gerekiyor. Alman hükümeti bu yeni gerçeğe uyum sağlamak için ise öncelikli birkaç adım atabilecek durumda gözüküyor.
Almanya ve Avrupa’nın yüksek teknoloji odaklı yenilikleri teşvik etme konusunda onlarca yıllık bir geçmişe sahip olan ABD İleri Savunma Araştırma Projeleri Ajansı'nı (US Defence Advanced Research Projects Agency - DARPA) model alan AB düzeyinde bir askeri araştırma ve geliştirme ajansı kurması, atılacak adımların ilki olabilir. Almanya, ABD ve Çin'den gelen teknolojik rekabete ayak uydurmak için gerekli olan Avrupa DARPA'sının yaratılmasında başı çekebilir, çekmelidir de.
Almanya son üç yılda bu yönde küçük adımlar attı. 2019 yılında Alman hükümeti, devrim niteliğindeki yenilikleri finanse etmekle görevli yeni bir ajans kurdu. Ancak yeni teşkilat çok küçük çaplıydı ve DARPA'nın aksine orduyla bağlantılı değildi. Bu nedenle, çığır açan keşifler yapma yeteneği, çok daha büyük bir yenilikçi havuzuna erişimi olan AB düzeyindeki bir ajansa kıyasla çok sınırlı kaldı.
Askeri bir araştırma kurumu kurmak, savaş zamanında bir zorunluluk olarak kabul ediliyor. ABD ve İsrail gibi ülkelerde savunma sektörü, inovasyonun önemli bir itici gücü konumunda bulunuyor ve her iki ülkede de GPS, Siri ve dokunmatik ekran gibi teknolojik yenilikleri yaratan askeri fonlu araştırmalar önemli rol üstleniyor. Ancak savaş, farklı türde bir yenilik gerektiriyor ve Avrupa'nın kendi gelişmiş askeri donanımını geliştirebilmesi gerekiyor.
Almanya, her ikisi de Avrupa güvenliği için hayati önem taşıyan yarı iletkenler ve yeşil piller gibi kritik girdilerin tedarikini güvence altına alma konusunda da öncülük etmek durumunda. Kendi haline bırakılan pazar, küresel tedarik zincirlerini daha esnek hale getirmeyecek. Bu nedenle ABD ve Avrupa hükümetlerinin, her iki kıtada da alternatif tedarikçilerin bulunmasını sağlayarak Asya'dan uzaklaşması gerekiyor. Bunun gerçekleşmesi durumunda, Tayvan Yarı İletken İmalat Şirketi'nin (Taiwan Semiconductor Manufacturing Company) tedarikleri kesintiye uğrasa da, dünya çapında otomobil veya makine üretiminin Kovid-19 salgını sırasında olduğu gibi durmaması sağlanabilir.
Stratejik özerklik
Ancak savaş zamanında sadece küresel tedarik zincirlerini güçlendirmenin yeterli olacağını düşünmek doğru olmayabilir. Buna en güncel örnek, ihtilaflı bir mesele olan Tayvan'ın Çin tarafından işgal edilmesi durumunda, Almanya ve Avrupa’nın pil ve çip talebini karşılamakta büyük güçlük çekeceği tartışma götürmez bir gerçek olarak önümüzde duruyor.
Stratejik özerkliğe ulaşmak, Avrupa'nın Rusya'nın Ukrayna'yı işgal ettiğinde içine düştüğü tuzaktan kaçınmasına da yardımcı olacağa benziyor.
Çin şu anda dünyadaki pillerin yaklaşık yüzde 80'ini üretiyor ve nadir toprak elementlerinin yüzde 80'i ve lityum ve kobaltın yaklaşık yüzde 60'ı dahil olmak üzere, önemli minerallerin ve metallerin işlenmesini kontrol ediyor. Tayvan ise Güney Kore ile birlikte yarı iletken üretimine hakim konumda bulunuyor. Olası tedarik zinciri şoklarına karşı kendini korumak için Avrupa’nın, zincirleri daha fazla stratejik özerklik hedefiyle uyumlu hale getirmesi gerekiyor.
Dahası, stratejik özerkliğe ulaşmak, Avrupa'nın Rusya'nın Ukrayna'yı işgal ettiğinde içine düştüğü tuzaktan kaçınmasına da yardımcı olacağa benziyor. Rusya yıllarca ordusunun teknolojik ve ekonomik temellerini oluşturmayı ihmal etti ve bunun yerine ağırlıklı olarak Almanya merkezli otomotiv parça üreticisi ve savunma şirketi olan Rheinmetall’den yapılan ithalata bel bağladı. Rusya'ya son yedi ayda uygulanan çok taraflı yaptırımlar, cephaneliğini hızla tüketmesine ve yeteneklerini yeniden inşa edemez hale gelmesine nede oldu.
Rusya'nın teknolojik zayıflığı, Almanya ve Avrupa'nın geri kalanı için bir uyarı anlamına gelmelidir. Savaş zamanı ekonomisinde, Avrupa hükümetlerinin kamu tarafından finanse edilen askeri araştırma ve geliştirmeyi artırması, savunma alanında kamu-özel sektör ortaklıklarını ve girişimlerini teşvik etmesi ve kesintisiz hammadde tedarikini güvence altına alması gerekiyor. 2030 yılına kadar dünya çip arzının yüzde 20'sini Avrupa'da üretmeye yönelik iddialı bir hedef belirleyen AB Çip Yasası ve Avrupa Pil İttifakı, doğru yönde atılmış adımlar olarak öne çıkıyor. Ancak bu karanlık zamanların zorluklarını karşılamak için çok daha fazlasının yapılması gerektiği gözüküyor.
Almanya Başbakanı Scholz, ABD Başkanı Biden ile görüştü
Almanya'da şirket iflasları enerji kriziyle hızla artıyor
Almanya'da emlak vergisi beyannamesi zorunlu hale geldi
Almanya ekonomisi yerinde saydı
Almanya Ukrayna'ya ordu envanterinden sevkiyat yapmayacak