FINANSGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ
‘Sessiz istifa’ trendi gerçekten çok ses getirdi. Öyle ki, patronlar bile neredeyse çalışanların bunu yapmaya hakkı olduğunu söyleyecek duruma geldi. Peki patronlar ve çalışanlar arasındaki bu sessiz uzlaşma gerçekten samimi mi?
Özellikle Z kuşağının önderlik ettiği ‘sessiz istifa’nın her işveren tarafından onaylandığını söylemek oldukça zor gözüküyor. Bazı patronlar bunu, ofise dönmek istemeyen, çalışma koşullarında esneklik isteyen ve ücret taleplerini buna göre ayarlamak için mücadele veren Z kuşağının eğlenceli bir oyunu, bir çeşit küslük işareti olarak değerlendiriyor olabilir ancak böyle bir işverene sahip olmanın büyük bir şans olduğunu bilmeniz gerekir. Çünkü her patronun bir görünmeyen yüzü olabilir ve istifanızın sessizliğine uyumlu bir şekilde sessizce her an kapıya konabilirsiniz.
Üretkenliğin etkisi
The Wall Street Journal’dan Callum Borchers’ın haberine göre, bazı patronlar ‘üretkenlik’ kavramına oldukça takıntılı olabiliyor. Her ne kadar ‘sessiz istifa’ yöntemini tercih eden ve çalışma temposunu ve iştahınızı buna göre frenleyen çalışanlar, bunun üretkenliklerini etkilemediğini iddia etseler de, patronların gözünde durum böyle olmayabilir. Bunun sonucunda ekip listesinden çıkarılmanız an meselesi haline gelebilir.
Bu bir şaka değil. İnsan kaynakları uzmanlarına göre bu durum gerçekten de yaşanmaya başladı bile. Finansgundem.com’un derlediği bilgilere göre, Medtronic PLC'de ve Honeywell International’da İK direktörlüğü yapan Victor Assad, “Birdenbire eskiden dahil olduğunuz toplantılara davet edilmediğinizi veya projelerde isminizin önerilmediğini fark ederseniz, bu, işvereninizin sizin için eskisi kadar olumlu düşünmediğinin bir göstergesidir” diyor.
Sıkı bir iş gücü piyasasında, iş gören bir çalışan, hiç çalışan olmamasından daha iyi bir seçenek olarak kabul ediliyor.
Sessiz işten çıkarma
İş yeri için gösterilen çabayı azaltmak amacıyla kullanılan moda bir terim olan ‘sessiz istifa’ gibi, ‘sessiz işten çıkarma’ da bir çalışanın önemini en aza indirmeyi ifade ediyor. Şirketlerin çalışanlarıyla yollarını ayırmak için her zaman incelikli yolları olmuştur. Şimdi ise durum farklı ve bu farklılığın adı ise ‘ölçeklendirme’. Artık birçok şirket, çalışanların ortaya ne koyduklarına odaklanırken birçok çalışan da şirketleri için ne ölçekte katkıda bulunduklarını yeniden ayarlamak durumunda kalıyor.
Yöneticiler iki yıldır çalışanlara katlanıyor
Gallup, bir şirkete bağlı olan çalışanların aktif olarak bir kuruma bağlı olmayan çalışanlara oranının son on yılın en düşük seviyesinde olduğunu ve ABD iş gücünün yarısının sessizce iş bıraktığını, yani yalnızca iş tanımlarında belirtilenleri yaptığını ve daha fazlası için çaba sarf etmediğini gösteriyor. Son iki yılın çoğunda, yöneticiler büyük ölçüde buna katlanıyor. Sıkı bir iş gücü piyasasında, iş gören bir çalışan, hiç çalışan olmamasından daha iyi bir seçenek olarak kabul ediliyor.
Ayrıca, Fidelity Investments'ta uzun bir insan kaynakları kariyerinden sonra geçen yıl bir yetenek danışmanlığı şirketi kuran Paul Lesser, şirketlerin dengeli iş ve kişisel yaşam arayan çalışanlara karşı duyarlı gözükmek istediklerini söylüyor. Lesser, içinde bulunulan ekonomik şartların birçok kişiyi önceliklerini yeniden değerlendirmeye ittiğini ve işverenlerin en akut dönemlerde işe daha fazla odaklanma talep etmesinin kötü bir iş modeli ve şirket görüntüsü vereceğini ifade ediyor.
Lesser, “Daha fazla işletme resesyon beklerken, her şirketin kötü performans gösteren veya o kadar da üretken olmayan ortakları ya da çalışanları olabilir. Ve şu anda içinde olduğumuz piyasa şartlarında, onları tekrar gözden geçirmek kurumsal hijyen anlamında doğru tercih olabilir” diyor.
Yönetici Koçu Jay McDonald, her düzeydeki yöneticinin, daha iyi veya daha çok çalışan yeni yetenekler ortaya çıktığı takdirde, işten çıkarılacak çalışanların listelerini yenilemesi gerektiğini belirtiyor. McDonald, “Bir lider her zaman bu listeye sahip olmalıdır, en azından kafasında” diyor.
Günleriniz sayılı olabilir
Peki, siz patronun listesinde misiniz? Özellikle şimdi, bazı yöneticilerin çalışanların yüzde 150’lerini vermelerini pek de umursamadıklarını söyledikleri bir dönemde buna cevap vermek zor olsa gerek. Gerçekten de fazla çaba sarf etmenizin istenmemesi ya da yöneticilerinizin koyduğunuz sınırları ciddiye aldığını ifade etmesi, her ekipte bulunan yıldız oyuncuların yanı sıra sizin gibi rol oyuncularına da ihtiyaç olduğunu gösteriyor olabilir. Ya da günleriniz sayılıdır ve siz bunun farkında bile olmayabilirsiniz.
Cowen Partners Executive Search Başkanı Ash Wendt, patronların da risk altında olduğunu söylüyor. Wendt, pandemi sırasında liderlik anlamında yeniliklere ayak uyduramayan bazı işletmelerin, şirketlerinin tekrar ayağa kalkması için gizlice kendisine başvurduğunu itiraf ediyor.
Bir projeden ayrılmanız illa patronun gözündeki statünüzün azaldığını göstermek zorunda değildir.
Gizli dolgu
Yakında çıkış kapısına yönelmek zorunda kalacak olan yöneticilerin yerini alacak bu arayışlara ‘gizli dolgu’ deniyor. Wendt, bu yöntemin geçen yılki işlerinin yüzde 15’ini kapladığını belirtiyor; bu yıl ise bu oran yüzde 30’a yükselmiş.
Ruh sağlığı hizmetleri sunan LifeStance Health Baş Tıbbi Yöneticisi Dr. Anisha Patel-Dunn, şirket için konumlarının ne olduğundan veya yeterince katkı verip vermediklerinden emin olmayan çalışanların işle ilgili kaygıları konusunda yardım aradıklarını söylüyor. Patel-Dunn, yine de her kararı aşırı analiz etmeye karşı uyarıyor ve “Bir projeden ayrılmanız illa patronun gözündeki statünüzün azaldığını göstermek zorunda değil” diyor.
Üretkenlik paranoyası
Yine de, birçok endüstrideki belirsizlik, hibrit ve uzaktan çalışanları, yönetilme belirtilerine karşı özellikle yüksek alarm durumuna getirmeye yetiyor.
Microsoft Corp. tarafından bu ay yayınlanan geniş ölçekli bir anket, çalışanların kendi uzaktan üretkenliklerine ilişkin değerlendirmeleri ile yöneticilerin ofis dışında ne kadar çok iş yapıldığına ilişkin algıları arasında büyük bir fark olduğunu ortaya koyuyor. Ankete göre, çalışanların yüzde 87'si evde de aynı derecede etkili olduklarını söylerken patronların yüzde 80'inin onlarla aynı fikirde olmadığı gözüküyor. Microsoft İcra Kurulu Başkanı Satya Nadella, “Yöneticilerin ‘üretkenlik paranoyası’ ve insanların evde çok çalışmadığı varsayımları nedeniyle bazı çalışanlar, gözden düşmekten korkuyor” şeklinde konuşuyor.
Yöneticilerin ‘üretkenlik paranoyası’ ve insanların evde çok çalışmadığı varsayımları nedeniyle bazı çalışanlar, gözden düşmekten korkuyor.
Gözetim sistemleri tozlu raflardan indiriliyor
Goldman Sachs ve Meta Platforms dahil olmak üzere bazı firmalar, performans ölçümü uygulamalarını pandemi sırasında askıya aldıktan sonra, başarısız olanların belirlenmesine ve elenmesine yardımcı olması için eski rutinlerine geri dönüyor.
Gartner'a göre, orta ve büyük ölçekli işletmelerin üçte biri, 2020'den beri çalışan gözetim sistemlerini benimsiyor ve halihazırda bu tür araçları kullanıyor.
WorkForce Software'de Küresel İnsan Kaynakları Kıdemli Başkan Yardımcısı Leslie Tarnacki ise, “Gemiye binen çalışanları henüz işten atılmadıysa, bunun nedeni patronun küçülme zamanı geldiğinde kolayca kesilebilecek bir yağ tabakası depolamak istemesi olabilir” diyor.
Tarnacki, “Bir durgunluğa doğru gittiğimizi düşünmüyorsak kendimizle dalga geçiyoruz demektir ve yöneticiler, kesintilerin yolda olduğunu gördüklerinde bu yastığa sahip olmaktan hoşlanırlar. Her yöneticinin vasat olarak kabul ettiği çalışanları olabilir, ancak şimdilik onları etrafta tutmak bu kesintilerle uğraşmak zorunda kalmayı biraz daha kolaylaştırıyor” şeklinde konuşuyor.
Z kuşağının ‘sessiz istifa’ trendi geri tepiyor
Z Kuşağı ofisin avantajlarını fark etti
Z kuşağının önerisi: İş yerinde tembellik
Z kuşağının ofise dönmek için tek şartı var: Yüksek maaş