FINANSGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ
Kartların yeniden dağıtıldığı uluslararası sistemde Avrupa nerede duruyor? Avrupa, ABD’nin mi yoksa Çin’in mi yanında?
Bloomberg’den Chris Anstey’in haberine göre, yeni uluslararası sistemde taşlar henüz yerine oturmadı. O kadar ki, sistemin büyük oyuncuları hala hangi tarafta olacağına karar verebilmiş değil. Bazı oyuncular için ise taraf meselesi çoktan kapanmışa benziyor. Örneğin Rusya, Çin’in yanındayken, Japonya’nın da ABD’nin yanında olduğu kolaylıkla gözlenebiliyor.
Peki ya Avrupa? Avrupa’nın nerede durduğu uluslararası sistem için büyük önem taşıyor. Uluslararası sistemi ve gelişmeleri yakında takip edenler, Avrupa’nın, özellikle de Almanya’nın bir süredir Çin Başkanı Xi Jinping’in istediği yerde durduğunu söyleyecektir. Ancak Avrupa’nın ekonomik anlamda motoru kabul edilen Almanya’nın Çin ile ticaret ve yatırım bağlarını bir süredir yeniden değerlendirmek istediğine dair işaretlerin de olduğunu görmezden gelmemek gerekiyor.
Çin pazarına muazzam bağımlılık
Finansgundem.com’un derlediği bilgilere göre, Alman endüstrisi, Çin pazarına olan muazzam bağımlılığı göz önüne alındığında, herhangi bir politik kayma yaşanacağı ihtimali anlamında bir yanılsamaya izin vermiyor. Volkswagen AG’nin Çin pazarından sorumlu başkanı Stephan Wollenstein, şirketin ilk çeyrekte gerçekleştirdiği satışların yüzde 40’ını oluşturan ve Asya’nın en büyük ekonomisi olan Çin’in, Alman otomotiv devinin servetinin en önemli anahtarlarından biri olmaya devam ettiğini vurguluyor.
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Alman ekonomisinin Çin’e olan bağımlılığını azaltma konusunda ‘çok ciddi’ olduğunu söylüyor.
İç siyasette çatlak sesler
Ancak Berlin’deki siyasi eğilim pek de aynı paralelde düşünmüyor. Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, geçen ay yaptığı açıklamada, Alman ekonomisinin Çin’e olan bağımlılığını azaltma konusunda ‘çok ciddi’ olduğunu söylüyor.
Nisan ayına dönüldüğünde ise, Şansölye Olaf Scholz’un, Çin'i ilk sıraya koyan selefi Angela Merkel'in aksine, Asya'ya ilk seyahatini Japonya'ya gerçekleştirdiği görülüyor. Scholz, lider olarak ilk seyahatinin kendisini Tokyo’ya götürmesinin bir ‘tesadüf olmadığını’ söyleyerek gezisinde siyasi sembolizmin bir öncelik olduğunu vurguluyor.
Jeopolitiğin artan önemi
Bu arada, Alman milletvekilleri, ülkelerinin Çin ile ticari bağları konusunda daha fazla inceleme yapılması için baskı yapıyor. Milletvekilleri 2021 yılında, sanayi sektörünün lobicilik faaliyetlerine rağmen, şirketlerin tedarikçiler üzerinde gerekli özeni göstermelerini ve köle emeği kullanmamalarını gerektiren bir tedarik zinciri yasasını zorlamışlardı. Bu yasa ile milletvekilleri, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki uygulamalarla ilgili endişeler noktasında açıkça Çin'i hedef almışlardı.
Der Spiegel ve diğer basın yayın organlarında çıkan haberlere göre, Baerbock'un Yeşiller Partisi'nden meslektaşı Robert Habeck liderliğindeki Ekonomi Bakanlığı, Mayıs ayında Volkswagen'in Çin'deki yatırım garantilerini yenilemeyi insan hakları endişeleri nedeniyle reddetti. Bu ve benzeri çatışmalar, Almanya'nın Çin ile olan ekonomik ilişkilerinde jeopolitiğin artan önemini vurgulaması bakımından önem taşıyor.
Ticaret yoluyla değişim anlayışı terk ediliyor
Gaveka'da Çin politika analisti olan Yanmei Xie, “Almanya'nın bu yılın sonlarında Çin ile ilgili yeni bir stratejik oyun planı yayınlaması bekleniyor” diyor. Xie, bu yeni stratejiyle birlikte, Merkel'in ‘wandel durch handel’ yani ‘ticaret yoluyla değişim’ yaklaşımının resmi olarak terk edileceğini iddia ediyor. Xie, bu ay yayınladığı bir notta ise iki ülke arasındaki ilişkilerin ne kadar hızlı değişeceğini, değerleri ve stratejik özerkliği önemseyen Almanlar ile ilişkilere büyüme ve kazanç odaklı yaklaşan Almanlar arasındaki tartışmanın nasıl sonuçlanacağının belirleyeceğinin altını çiziyor.
Çin ABD'yi Tayvan konusunda uyardı
Çin ekonomisi için büyüme tahminleri düştü
Petrol fiyatları zayıf Çin ekonomik verileriyle düştü
İki kutuplu yeni dünya: ABD ve Çin
Rusya Çin yakınlaşması Batı’yı neden rahatsız ediyor?
Kaybedenler kulübü: Avrupa ve Rusya