Yazdır

Sağman: Türkiye olarak tamamen olağanüstü bir dönemden geçiyoruz

Tarih: 26 Temmuz 2022 - 07:28

ABD ve AB’nin faiz politikası piyasaları nereye götürüyor? Sermayenin yeni rotası ne? Türkiye’nin enflasyonu durdurmak için aldığı önlemler etkili mi? Kripto paralara yatırım yapılır mı? ‘Ekonomi Kahini’ Murat Sağman anlatıyor.

VOLKAN KARSAN - FINANSGUNDEM.COM / KAZANDIRAN SOHBETLER

Pandemi ve savaş sonrası ekonomide çok sert rüzgarlar esiyor. Amerika ve Avrupa’da enflasyon, faizler ve parite sorunsalında “Neler oluyor daha neler olabilir?” sorusunu bir bilene sorma gereği doğdu. Ekonominin kahini Murat Sağman’ı bir yıl aradan sonra "Kazandıran Sohbetler"e bir kez daha konuk ettik.

“AMERİKA FAİZ ARTTIRDIĞI VE AVRUPA ARTTIRMADIĞI İÇİN FAİZ FARKI AMERİKA ALEYHİNE GELİŞTİ VE SERMAYE DAHA ÇOK DOLARA GİTMEYE BAŞLADI”

- Sayın Sağman bu “ekonominin kahini” unvanına bir de enflasyon tahminleri ve Fitch not indirimi tahmini de eklendi galiba… Önce dünyada neler oluyor kısa bir özetle başlayalım sonra detayları tek tek konuşalım mı?

- Tam pandemiden çıktık derken Rusya-Ukrayna savaşı başladı. Sonuçta bir de küresel enflasyon sorunu ile karşılaştık. Küresel enflasyon daha çok üç nedenden ötürü gerçekleşti…

Pandemi sonrası ertelenmiş talebin devreye girmesi… Başta petrol olmak üzere bütün emtia fiyatlarının artması ve arz şoku yaratması… Üçüncüsü de tedarik zincirlerin bozulması… Bu durumda merkez bankaları devreye girdi ve faiz arttırmaya başladı. Bunu öncülük yapan yine Amerikan Merkez Bankası FED ve İngiltere Merkez Bankası oldu. Bu durumda Dolar/Euro paritesi de birebir eşitlendi. Hatta birin altına da indi. Şimdi tekrar biraz daha yukarıya dönmesinin bir sebebi de Amerika'daki resesyon endişeleri...

Bu endişelerin nedeni belki de gelecekte daha az faiz arttırması ihtimali. Çünkü Amerika faiz arttırdığı ve Avrupa arttırmadığı için faiz farkı Amerika aleyhine gelişti ve sermaye daha çok dolara gitmeye başladı. Onun için parite aşağı indi. Şimdi Avrupa da faiz artırdı ve paritede tekrar 1,04 – 1,05 seviyelerini görme ihtimalimiz var. Enflasyonla birlikte aynı zamanda resesyon olma ihtimali de konuşuluyor. Buna iktisat dilinde de stagflasyon diyoruz. Hem durgunluk, ekonominin yavaşlaması hem de enflasyonun yüksek kalması.

“ASLINDA, AVRUPA'NIN TARİHSEL OLARAK BAKILDIĞINDA DAHA ÇABUK DAVRANMASI GEREKİRDİ ÇÜNKÜ ONLARIN EN BÜYÜK KABUSLARINDAN BİRİ ENFLASYONDUR”

- Avrupa Merkez Bankası faiz artırımında çok mu gecikti, bunun özel bir nedeni var mıydı?

- Avrupa Merkez Bankası resesyonun ihtimalini ve var olan enflasyonun geçici olacağını düşündü. Başta FED olmak üzere merkez bankaları neredeyse bir yıl boyunca “Enflasyon geçici olabilir, kalıcı görmüyoruz” şeklinde baktılar, sonra da “Bu enflasyon bir süre daha hayatımızda olacak” diye değiştirdiler. Bunda enflasyonun daha çok arz kaynaklı olmasında etkisi var. Bu gerçek bir talep enflasyonu değil. Arz tarafından gelen enflasyona da merkez bankaları çok fazla müdahale edemiyor. Şu anda yaşanılanın büyük kısmı maliyet enflasyonundan ileri geliyor. Şimdi siz faizi istediğiniz kadar arttırın, maliyetler arttığı için petrol fiyatları, doğal gaz fiyatları arttığı için merkez bankalarının da hareket kabiliyeti azalıyor. Ama bir şekilde de enflasyonu sınırlamak için elindeki bütün araçları da kullanmak zorunda. Başlıcası da faiz politikası bunu da kullanmaya başladılar. Avrupa da devreye girdi ve onlar da faiz artırmaya devam edebilirler. Avrupa'nın beklemesinin özel bir nedeni yoktu, sadece enflasyonun geçici olacağı öngörüsü etkili oldu. Böyle durumlarda hep önce FED hareket ediyor, Avrupa da genellikle arkasından geliyor.

Aslında, Avrupa'nın tarihsel olarak bakıldığında daha çabuk davranması gerekirdi çünkü onların en büyük kabuslarından biri enflasyondur. Dünya savaşından sonra Almanya'da görünen o hiper enflasyon -Avrupa Merkez Bankası’nda Almanya'nın çok büyük ağırlığı var- onların daha da tedbirli olmasını gerektiriyordu.  Amerika'da ise daha büyük sorun büyüme, -büyük buhrandan dolayı- bu da tarihsel bir durum… Onlar da ekonominin küçülmesine tahammül edemiyorlar.

Başta FED olmak üzere merkez bankaları neredeyse bir yıl boyunca “Enflasyon geçici olabilir, kalıcı görmüyoruz” şeklinde baktılar, sonra da “Bu enflasyon bir süre daha hayatımızda olacak” diye değiştirdiler. Bunda enflasyonun daha çok arz kaynaklı olmasında etkisi var. Bu gerçek bir talep enflasyonu değil. Arz tarafından gelen enflasyona da merkez bankaları çok fazla müdahale edemiyor.

“TÜRKİYE OLARAK TAMAMEN OLAĞANÜSTÜ BİR DÖNEMDEN GEÇİYORUZ ÇÜNKÜ DÜNYANIN TERSİNE HAREKET EDİYORUZ”

- Türkiye bu gelişmelerden nasıl etkileniyor, neler yaşayabiliriz, yatırımcılar nasıl pozisyon almalı?

- Türkiye olarak biz bambaşka bir yerdeyiz. Tamamen olağanüstü bir dönemden geçiyoruz çünkü dünyanın tersine hareket ediyoruz. Dünya enflasyonu durdurmak için bazı önlemler alıyor. Bilinen önlemler alıyor. İki yüz yıllık iktisat kurallarına uyarak bu önlemleri alıyor. Biz ise enflasyonla mücadele etmiyoruz. Söylemlerde mücadele ettiğinizi belirtiyoruz ama etmiyoruz. Ne bir sıkı para politikası var, ne bir sıkı maliye politikası var. Hala genişlemeye devam ediyoruz. Son dönemde biraz azalmasına rağmen hala kredi vermeyi sürdürüyoruz.

Merkez Bankası en önemli silahı olan faizi kullanamıyor. Çünkü Merkez Bankası kendi politikalarını, artık kendisi oluşturmuyor. Onun için biz bambaşka bir yere gitmiş durumdayız. Yaklaşık 25 yıldır bu işlerin içinde olan bir kişi olarak ilk defa bu kadar yüksek negatif reel faiz görüyorum. Hiçbir ülkede bunu göremezsiniz. Yüzde 80’lere yaklaşmış bir enflasyonla yüzde 14 politika faizi olmaz. Burada vatandaş kendi birikimini TL'de tutarak koruyamıyor, çünkü çok anormal bir fark var. Negatif reel faizin çoğu ülkede olduğu söylemine de katılıyorum ama oradaki farklar yüzde iki, yüzde üç, yüzde dört, yüzde bir. Bizdeki gibi devasa bir fark yok. Aslında faizler yüzde 14 de değil. Mevduat faizleri yüzde 20’lere çıkmış durumda. Kredi faizleri yüzde 30 – 40 arası değişiyor sektörüne göre. Aslında piyasa faizleri yükselmiş durumda. Merkez Bankası’nın politika faizi tamamen artık siyasi bir faiz oldu ki ben bunun adını politika faizi olarak değil, politikacı faizi olarak değiştirdim. Artık seçime kadar Türkiye değişik şartlarda yoluna devam edecek. Seçimden sonra bir iktidar değişikliği olduğu takdirde bütün politikalarda da bir değişiklik olacak diye düşünüyorum. Eğer iktidar seçimden önce bir politika değişikliğine gitmezse.

Bir ara ne alsanız yükseliyordu. Belki de kripto paraların yüzde 90-95’i gelecekte hayatımız olmayabilir. Ama bazıları da hayatımızda olacak. Bunun için bunları da bir yatırım olarak görülmeli, portföylerde bir miktar bulundurmalı. Ama 'al-sat' yapmak için çok riskli bir piyasa olduğunu düşünüyorum.

“TABİİ Kİ BLOCKCHAİN TEKNOLOJİSİ ARTIK HEP HAYATIMIZDA OLACAK FAKAT ÇIKIŞ ÇOK HIZLI OLUNCA GENELLİKLE DÜŞÜŞ TE ÇOK HIZLI OLUYOR”

- Son dönemde farklı bir noktada da sarsıcı gelişmeler oldu. Kripto varlıklar önemli bir kesim için büyük hayal kırıklığı mı yarattı, yoksa bu düşüş o piyasada beklenen bir gelişme miydi? Pozisyonlar korunmalı mı?

- Geçtiğimiz dönemde kripto paralarda çok önemli getiriler elde edildi. Özellikle de pandemi döneminde insanlar evde kaldı, devletlerde çok ciddi mali genişlemelere gidildi. Merkez bankaları tarafından çok ciddi miktarda paralar basıldı. Kripto varlıklar da bu trendden faydalandı. Tabii ki Blockchain teknolojisi artık hep hayatımızda olacak. Fakat çıkış çok hızlı olunca genellikle düşüşte çok hızlı oluyor. Bu bütün finansal varlıklar için de geçerli. Çok hızlı bir çıkış oldu ve böyle de çok ciddi bir düşüşle sonuçlandı. Bundan sonrası için daha dikkatli olmak gerekecek. Bir ara ne alsanız yükseliyordu. Belki de kripto paraların yüzde 90-95’i gelecekte hayatımız olmayabilir. Ama bazıları da hayatımızda olacak. Bunun için bunları da bir yatırım olarak görülmeli, portföylerde bir miktar bulundurmalı. Ama 'al-sat' yapmak için çok riskli bir piyasa olduğunu düşünüyorum.

“EĞER RESESYON GELİYORSA Kİ GELME İHTİMALİ VAR, DEĞERLİ METALLERDE DE BİR DÜŞÜŞ OLMASI BEKLENİYOR. TABİİ ÇİN BURADA ÖNEMLİ”

- Bu noktada kıymetli metaller konusunda neler söylemek istersiniz?

- Resesyon burada çok önemli bir belirleyici. Eğer resesyon geliyorsa ki gelme ihtimali var, değerli metallerde de bir düşüş olması bekleniyor. Tabii Çin burada önemli. Çin dünya emtialarının yüzde 50’sini ithal eden bir ülke. Çin'in yavaşlamaya başlaması bu değerli metallerdeki fiyatları indirecektir. Tabii burada başka bir bilinmeyen Rusya-Ukrayna savaşı. Savaşın sona ermesi olumlu bir gelişme olacak.

Son 50 yılda büyük merkez bankaları 18 kez faiz arttırdı, Bunun sekizini FED, beşini İngiltere, üçünü de Avrupa Merkez Bankası yapmış. Bu faiz artırım süreçlerinden 13’ünde ekonomiler resesyon yaşamış. Bunun için arkasında mutlaka bir resesyon ihtimali olduğunu söyleyebiliriz. Bu da tabii ki bütün değerli metalleri etkileyecektir.

“RESESYON EN BÜYÜK ZARARI İSTİHDAM PİYASALARINA VERİR. EKONOMİ YAVAŞLADIĞI ZAMAN ŞİRKETLER DAHA FAZLA İŞİ, DAHA AZ ELEMANLA YAPMAYA ÇALIŞACAKLAR”

- Küçük yatırımcı ya da normal vatandaş resesyondan nasıl etkilenecektir?

- En önemli sonuç işsizliğin artması, bu çok önemli. Resesyon en büyük zararı istihdam piyasalarına verir. Ekonomi yavaşladığı zaman şirketler daha fazla işi, daha az elemanla yapmaya çalışacaklar. Burada bir sarmaldan bahsedebiliriz. İşsizlik arttıkça talep azalacak. Talep azaldıkça da işsizlik artacak. Ama resesyonun çok uzun süreceğini düşünmüyorum. Eski yıllarda belki resesyonlar çok uzun sürebiliyordu. 1929 Büyük Burhanı var, 2008’de nispeten önemli bir resesyon oldu ama merkez bankalarının ellerindeki o kadar farklı araçlar oluşmaya başladı ki bu durumdan daha hızlı çıkma ihtimali de var.

“BORSA İSTANBUL’DAKİ ŞİRKETLER HEM BİZİM TARİHİMİZE GÖRE HEM DE GELİŞMEKTE OLAN VE GELİŞMİŞ ÜLKELERE GÖRE ÇOK UCUZ KALMIŞ DURUMDA”

- Borsa İstanbul’da her şeye rağmen iyi gelişmeler mi oluyor? Başarılı halka arzlar yapıldı, hala çok uygun fiyatlı güçlü kağıtlar var mı?

- Biz her dönemde varlık dağılımı öneriyoruz. Mutlaka ‘tek bir enstrümana bağlı kalmayın varlığınızı dağıtın’ diyoruz. Borsa bunların en önemlilerinden bir tanesi… Borsa İstanbul’daki şirketler hem bizim tarihimize göre hem de gelişmekte olan ve gelişmiş ülkelere göre çok ucuz kalmış durumda. Özellikle de döviz bazında çok ucuz. Dolar bazında bugün endeksimiz 1,3 – 1,4 arasında gidip geliyor. 2013’te 5,1 doları görmüştük. Endeks 5,1’e göre çok ciddi bir şekilde düşmüş durumda. Genellikle 2 dolar seviyeleri makul seviyelerdir. Bugünkü kura göre yaklaşık 3600 olması gerekir. Bugün 2700’lerden endeksin 3600-3700’lere gitmesi önemli bir getiri demek. En az yüzde 30-40 arasında bir getiriden bahsedebiliriz ki bu enflasyondan kendinizi korumak demektir. Şimdi enflasyondan dolayı şirketler nominal olarak çok daha fazla kar edecekler ve bu da fiyatlarına mutlaka yansıyacak. Mesela bankacılık sektörü, gıda sektörü cazip… Sağlık sektörü önemli, teknoloji her gün gelişiyor bu sektör de önemli…  Genellikle dediğim gibi burada da bir dağılım yapılması çok önemli.

“BORSA BİR OYUN DEĞİL, BİRÇOK OYUNLAR VAR, ONLARI OYNAYABİLİRSİNİZ AMA BORSA BİR OYUN DEĞİL…”

- Borsadan laf açılmışken, “Borsada Oynanmaz” kitabınız yeni baskılar yapıyor, insanlar borsada oynamamayı öğreniyorlar mı?

Kitap yedinci baskıya gidiyor, bu konuda yoğun ilgi gösteren herkese teşekkür ederim. Bu kitapta anlatmak istediklerimiz özellikle daha çok yeni başlayanlar veya amatör yatırımcı dediğimiz kişiler için borsanın daha çok bir yatırım yeri olduğunu vurgulamak. Türkiye'de kullanılan bir tabir var. Belki bu sadece Türkiye'de kullanıyor; borsada oynamak, borsada oynuyorum, ben eskiden borsada oynardım, şimdi bıraktım, sen de borsada oynuyor musun?

Türkiye çok hareketli bir ülke. Doğru hisselerde, doğru yatırımlar yapıldığı zaman hedefler konulduğu zaman ve varlık dağılımı yapıldığı zaman borsanın çok önemli bir yatırım aracı olduğunu söyleyebilirim. Onun için borsada oynanmaz. Borsada yatırım yapılır diyoruz.

Ama borsa bir oyun değil. Birçok oyunlar var, onları oynayabilirsiniz ama borsa bir oyun değil. Gerçekten bir şirkete ortak oluyorsunuz, o şirketin büyümesine, karına katılıyorsunuz. Zararına da tabii ki katılıyorsunuz. Uzun vadeli yatırımcı olmak gerekli, borsa uzun vadede kazandırıyor. Türkiye çok hareketli bir ülke. Doğru hisselerde, doğru yatırımlar yapıldığı zaman hedefler konulduğu zaman ve varlık dağılımı yapıldığı zaman borsanın çok önemli bir yatırım aracı olduğunu söyleyebilirim. Onun için borsada oynanmaz. Borsada yatırım yapılır diyoruz.

“ABD HAZİNE ESKİ BAKANI JOHN CONNALLY’NİN ÇOK GÜZEL BİR SÖZÜ VAR: DOLAR BİZİM PARAMIZ AMA SİZİN SORUNUNUZ…”

- Son soruda tekrar başa dönersek parite çok kişiyi ilgilendiriyor. Siz yeni gelişmelerle 1,04-1,05 yürüyeceğini söylediniz. Kimilerine göre de 0,80 gibi bir iddia vardı. Özetlersek?..

- 2000 yılından bu yana Dolar/Euro paritesi ortalama 1,20 civarında. Bunu belirtmek gerekiyor. 2008 yılında 1,60’a yaklaşmış. 2000 yılında da bu iddia edilen en düşük seviye 0,82 seviyelerini görmüştü. Ben açıkçası o seviyeleri beklemiyorum. Benim danışmanlık yaptığım şirketlerde, sene başında 1,20 iken bu yıl sonu için verdiğim hedef 1,03-1,04’tü. Bu hedefi hala koruyorum. Ama birin altında kalıcı olacağını hiç beklemedim, beklemiyorum da... 1,05’in altını ABD istemez… Dolar ne kadar güçlenirse özellikle yurt dışı ile iş yapan şirketlerde bilançolarda daha düşük karlar gözükür. Onun 1,05 – 1,10 arası iki tarafı da tatmin edebilir. Çok yukarıya gitmesini de Avrupa istemiyor. Mesela 1,15’in üzerinde de Avrupa rahatsız oluyor. Özellikle Almanya çok güçlü euroyla ihracat sıkıntısı yaşayabiliyorlar. Almanya ekonomisinin yüzde 50’si ihracat, güçlü bir euroyla ihracat azalacaktır. Kitabımda da belirtmiştim burada da söyleyeyim. ABD Hazine eski Bakanı John Connally’nin çok güzel bir sözü var: Dolar bizim paramız ama sizin sorununuz…

Türkiye’de elektrik ucuz mu, pahalı mı? Zaimler yanıtladı

Başkan Arıkan, Bodrum ormanlarını kurtaracak mucize çözümü anlattı

Kıyafetini avatarın seçsin, kripto parayla öde, drone eve getirsin

İnfo Yatırım’dan Metaverse daveti! İnfoVerse’de avatarlı tur

Tunçbilek: Pardus’un halka arz geliri yatırıma akacak

Serdar Eser: Yatırımcılar açısından GYO hisseleri iyi bir tercih

Prof. Dr. Üstün: Çiçek aşısı olanlar 'maymun çiçeği’nden korkmasın!

Sandık: Otomobil dövizden de altından da fazla kazandırıyor

 

Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/sagman-turkiye-olarak-tamamen-olaganustu-bir-donemden-geciyoruz/1676647