Yeşilköy'de bir otelde, sosyal bilimler liseleri okul yöneticilerine yönelik düzenlenen "Tarih Kültür ve Medeniyet Bilinci Semineri"nde konuşan Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Kovid-19 salgınına karşın 2021-2022 eğitim öğretim dönemini kesintiye uğratmadan tamamladıklarını dile getirerek, bu süreçteki katkılarından dolayı eğitimcilere teşekkür etti.
Bu süreçte eğitim camiasıyla birlikte okulları açık tutma iradesini ortaya koyduklarına dikkati çeken Özer, "Çünkü birinci dönemin sonunda sömestir tatilinin uzatılmasıyla ilgili, bana karşı 2 milyon tweet atılması ve oradaki nezih olmayan dillerin bizi bir karar almaya doğru yönlendirmesinde, hiç kararlılığımızdan vazgeçmeyip kendi politikamızı rasyonel bir şekilde oluşturabilme melekesini topluma gösterme anlamında çok önemli bir deneyim oldu." diye konuştu.
Son 20 yıl içerisinde eğitim alanında önemli atılımlar yapıldığını ifade eden Özer, eğitimde erişim sorununu çözdüklerini kaydetti.
"EĞİTİMDE EVRENSELLEŞME SÜRECİ 20 YILDA TAMAMLANDI"
Eğitime ve okula erişim konusunda yaptıklarını aktaran Özer, şöyle devam etti: "Bugün sıklıkla eğitimdeki başarı göstergelerinde karşılaştırma yaptığımız OECD ülkelerinin İkinci Dünya Savaşı sonrası, 1950'li yıllarda tamamlamış olduğu süreci biz 70 yıl gecikmeyle yaşadık. Bunu çok kıymetli buluyoruz. Yani son zamanlarda şöyle bir söylem var. Bunu gerçekten yapılanları hükümsüzleştirme olarak algılıyordum ben: 'Bir şey yapılmadı.' Okullar yapıldı, binalar yapıldı, şu oldu, bu oldu. Daha önceden niye yapılmadı yani? Daha önceden niye vatandaşın bulunduğu lokasyonlarda eğitime erişimi sağlanmadı? 300 binlik derslik sayısından şu anda bu 855 binlere ulaştık. Okul öncesi eğitimdeki okullaşma oranları yüzde 11'lerken şu anda yüzde 92'lere ulaştı. Biz 1970'li yıllardan bahsetmiyoruz, 2000'li yıllardan bahsediyoruz. 20 yıllık bir hikaye. Bugün eğitimin kalitesinden bahseden bir kesim niye o zaman imkanları varken, o zaman çocuklara eğitim erişimiyle ilgili imkanları arttırmadı? Bunu cevabını sizlere bırakıyorum."
Bakan Özer, okul öncesinden ortaöğretime kadar eğitimde kitleselleşme ve evrenselleşme sürecini Türkiye'nin 70 yıl gecikmeyle son 20 yılda tamamlandığını, ilk olarak bundan ekonomik gelir seviyesi düşük dezavantajlı kesimin istifade ettiğini vurguladı.
"KIZ ÇOCUKLARININ OKULLAŞMA ORANI ERKEK ÇOCUKLARINI GEÇTİ"
Türkiye'de uzun yıllardır kız çocuklarının eğitimiyle ilgili spekülasyon yapıldığını belirten Özer, şu ifadeleri kullandı: "Yıllardan beri 'Kız çocukları eğitime eriştirilmiyor, muhafazakar kesim kız çocuklarını okula göndermiyor, haydi kızlar okula' gibi birçok kampanya yapılıyor. Hem okul yapmıyorsun hem de diyorsun ki 'Kız çocukları okula gitmiyor.' Son 20 yılda ilk defa kız çocuklarının okullaşma oranı erkek çocuklarını geçti. Demek ki imkan sağlandığı zaman halkımız çocuklarını okula gönderebiliyormuş. Bunların haricinde 20 yıl öncesinden kaynaklanan toplumsal mühendislik projelerinin, antidemokratik biçimde uygulanmasının yol açtığı hasarlar da tamir edilmeye çalışıldı. Eğitim toplumsal taleplere cevap üretebilir hale getirildi, demokratikleştirildi. Başörtüsü yasağından katsayı uygulamasına, başörtülü öğretmenlerin derse girmesine kadar birçok normalizasyon süreci yaşandı. Ben bu vesileyle Sayın Cumhurbaşkanımıza en içten şükranlarımı sunmak istiyorum, bu süreçteki katkıları ve destekleri, yiğitliği, liderliği için."
Bakanlık olarak okul öncesi eğitim, mesleki eğitim ve öğretmenlerin gelişiminin çok boyutlu olarak desteklenmesini öncelediklerini aktaran Özer, öğretmenleri güçlü kılmak ve imkanlarını artırmak için ellerindeki her türlü imkanı seferber ettiklerini söyledi.
Öğretmenlik Meslek Kanunu'nu çıkardıklarını anımsatan Özer, amaçlarının öğretmenleri, sadece öğretenler değil, hayat boyu öğrenenler yapmak olduğunu bildirdi.
Bakan Özer, öğretmen başına düşen eğitim sayısının 44 saatle OECD ortalamasının çok altında olduğunu ifade ederek, bunu 94 saate çıkardıklarını belirtti.
"BÜTÇEYİ KULLANAMIYORUZ"
Okul temelli mesleki gelişim eğitimine de değinen Özer, şunları söyledi: "Bakanlık olarak artık biz okulların neye ihtiyaç duyduğunu, hangi eğitime ihtiyaç duyduğunu belirlemeyeceğiz. Siz değerli yöneticiler belirleyeceksiniz. Okulunuzdaki öğretmenler hangi eğitimleri almak istiyorsa onların çerçevesini oluşturacaksınız, Bakanlık olarak bütçesini vereceğiz. Diğeri, iyi uygulamaların görülmesi için öğrenci ve öğretmen hareketlilik programı. Bir diğeri öğretmen meslek toplulukları. İstiyoruz ki öğretmenlerimizi hiç yalnız bırakmayalım. Sürekli onların kendilerini geliştirecekleri, artık mazeret üretemeyecekleri, 'Ben şunu yapmak istiyorum ama Bakanlık destek olmuyor.' diyemeyecekleri bir ortama doğru gitmeye çalışıyoruz. Bunun için de bütçede çok ciddi bir artışa gittik. 2021 yılında öğretmenlerin eğitimi ile ilgili 8,9 milyon lira bütçe kullanılırken bu seneki ayırmış olduğumuz bütçe 292 milyon lira ama garip bir şekilde bütçeyi kullanamıyoruz. Çünkü alışkanlık yok. Yılın ortasına geldik, para kullanamıyorsunuz. Kullanın, eğitim düzenleyin, para verelim sizlere. Yeter ki isteyin. Bütçe ile ilgili hiçbir sıkıntımız yok."
Özer, öğretmenlere yönelik seminerlerinin devam edeceğini, okul ve yöneticilerle daha fazla mesai yapacaklarını sözlerine ekledi.
Seminerde, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, "Eğitim Felsefesi ve Okul İdarecilerine İçin Notlar" başlıklı bir konuşma yaparken eski bakan Prof. Dr. Sami Güçlü ise kurucusu olduğu Anadolu Mektebi'nin okuma faaliyetleri üzerine konuştu.
Programda, yazar ve emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Sadettin Ökten, okul yöneticilerine yönelik "Medeniyetimizin Dili" başlıklı seminer verdi.
Ek bütçede KKM'ye 40 milyar TL ödenek ayrıldı
Nebati: Bütçe fazla verdi, iyi performans sergileniyor