Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’yı işgali, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa’daki en büyük ölçekli savaş olarak kayıtlara geçti.
Pek çokları için tahayyül etmesi zor olan bu savaşın beklenmeyen etkileri küresel çapta hissedildi. Ukrayna savaşı dünyayı nasıl değiştirdi? 5 maddede inceledik.
Sığınmacı akını
Rusya saldırısından bu yana 6,8 milyon Ukraynalı ülkesini terk etti, en az 7,7 milyonu da ülke içinde yerinden edildi.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin (UNHCR) verilerine göre, ilk etapta komşu ülkelere kaçan 3 milyon kişi, sonrasında başka ülkelere geçiş yaptı. Polonya’dan sonra, en çok Ukraynalı sığınmacı alan ülkeler 727 bin kişiyle Almanya iken ve 348 bin kişiyle Çekya. Savaştan kaçan yaklaşık 2 milyon Ukraynalının ise ülkesine geri döndüğü kaydedildi.
Ukraynalıların Avrupa Birliği’ne (AB) gelişi, hem büyük bir desteği harekete geçirdi hem de sistemlerinin zorlanmasına neden oldu. Yeni bir ülkeye yerleşen sığınmacılar, en azından bir süre için, sosyal güvenlik ağlarına bağlı durumda hayatlarını sürdürüyor.
Gıda krizi
Ukrayna önemli bir tahıl üreticisi ve dünyanın ayçiçek arzının yarısından fazlasının da üreticisi. ABD Tarım Bakanlığı verilerine göre, Ukrayna küresel mısır arzının yüzde 15'i ve buğday ticaretinin yüzde 10'undan sorumlu. Savaşın başlamasının ardından Rusya’nın Ukrayna’nın Karadeniz limanlarına girişini engellemesiyle tahılların ihracatı durmuş durumda.
İhracatın engellenmesi en çok Mısır ve Hindistan gibi, Ukrayna’nın tahıl ve ayçiçek yağı ithalatına bağımlı olan ülkeleri etkiledi. Dalga etkisiyle de yayılmaya devam ediyor.
Bazı uzmanlar, savaşın iklim değişikliği nedeniyle oluşan sert hava koşulları, pandemi nedeniyle gerçekleşen ekonomik krizle beraber, küresel bir gıda krizine neden olabileceği konusunda uyarıyor.
Geçtiğimiz Mayıs ayında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, açlık oranlarının küresel ölçekte yeni bir rekor yakaladığı konusunda uyarmış, on milyonlarca insanın savaş nedeniyle uzun süreli kıtlık ile karşılaşabileceğini söylemişti. Mayıs ayında, 23 ülke gıda ihracatını durdurmuş durumdaydı, bu da azalan gıda güvenliğinin bir göstergesi olarak görülüyor.
Enerji güvenliği
Rusya, dünya çapında en büyük doğal gaz ihracatçısı olma konumunda. Aynı zamanda, en büyük ikinci ham petrol ve üçüncü en büyük kömür ihracatçısı. Savaş başlayana kadar, gazının dörtte üçü ve ham petrolünün neredeyse yarısı Avrupa’ya ihraç ediliyordu. 2020 yılında, AB’nin toplam enerji tüketiminin çeyreğini Rus gazı, petrolü ve kömürü oluşturdu.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrasında AB, Rus enerjisine bağımlılığını azaltma yollarını aramaya başladı. Avrupa Komsiyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Mart ayında "Bizi açıkça tehdit eden bir tedarikçiye güvenemeyiz” demişti. Komisyon Mart ayında AB’nin 2030 yılına kadar Rus fosil yakıtlarını almayı bırakması niyetini açıklamış, Rusya’dan alınan gazın da üçte ikisinin bu yıl sonuna kadar kesilmesi planlarını belirtmişti.
Gaz stoğunu arttırmak, sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ithalatını, ABD gibi ülkelerden artırmak geçici tedbirler arasında bulunuyor. Bazı uzmanlar ise gaz kıtlığının ve rasyonlamanın (karne ile dağıtma uygulaması) imkan dahilinde olduğunu söylüyor.Pek çok kişi bu krizi AB’nin Rus enerjisine bağımlılıktan kurtulmasının ve Birlik’in yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğini artırarak gerçekleştirmeyi planladığı iklim koruma hedeflerinin önünde bir fırsat olarak görüyor. Ancak bu hedeflerin ne kadar hızlı gerçekleştirilebileceği konusunda bazı sınırlamalar mevcut. Rus olmayan enerji kaynaklarına olan talebin artması da, enerji fiyatlarını artırmış durumda.
Fiyat artışları ve enflasyon
Savaş başladığından bu yana yaşanan gıda ve enerji sıkıntıları pek çok kişinimn hayatını büyük ölçüde değiştirdi: Fiyatlar arttı.
Bir şeyin arzı azaldıkça, değeri artar. Gıda ve yakıt pahalılaştıkça, diğer ürünler de pahalılaştı. Özellikle gıda fiyatları tırmanışta. BM Gıda ve Tarım Örgütü'nün gıda fiyatı endeksi (bir sepet gıda ürününün aylık fiyat değişimlerini ölçer) Mart ayında en yüksek oranları gördü.
Enflasyon, yani fiyatlar arttıkça alım gücünün azalması ise ekonominin her boyutunu etkileyen anahtar kriterlerden.
Uluslararası Çalışma Örgütü'ne göre 2021 yılının Mart ayından bu yana, enflasyon iki kattan daha fazla yükseldi. Avrupa Bölgesi'nde enflasyon geçen ay yüzde 8,1'i gördü, yeni bir rekor kırıldı.
Enflasyonun düşük gelirli ülkeleri daha çok etkilemesi tahmin ediliyor. Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) sanayileşmiş ülkeler için enflasyon tahmini yüzde 5,7 iken, gelişmekte olan ülkeler için yüzde 8,7.
NATO'nun canlanması
Rusya’nın Ukrayna saldırısı jeopolitikada da izlerini bıraktı. Bazı uzmanlar, Doğu’da Rusya ve Çin'in olduğu, Batı’da ABD ve AB’nin olduğu yeni bir Doğu ve Batı jeopolitik / ekonomik blok ayrımı bekliyor.
NATO, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra 1949 yılında, ABD, Kanada ve 10 AB ülkesini bir araya getirmek için kuruldu. Soğuk savaş ürünü olan örgüt, Avrupa için demokrasi ve serbest piyasa şemsiyesi haline gelirken, 2004 yılında doğuya genişledi.
NATO’nun kolektif savunmayı düzenleyen 5. maddesi, bir üye ülkeye saldırı olması durumunda, diğer üye ülkelere de saldırıldığı anlamına geleceğini, askeri misillemenin bütün üye ülkeler tarafından üstlenileceğini söyler. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un 2019 yılında NATO için "beyin ölümünün gerçekleştiğini” söylemesinin ardından, Ukrayna savaşı'nın dünyanın en güçlü askeri ittifaklarından olan örgütü yeniden sahneye taşıdığı söyleniyor.
Putin'in Rusya için tasarladığı emperyalist projeden korkulması nedeniyle Finlandiya ve İsveç geçtiğimiz haftalarda, 70 yıllık tarafsızlığın ardından ittifaka katılma niyetlerini belirtti.
Putin, NATO’yu Rusya’ya bir tehdit olarak görüyor ve ittifakın Ukrayna’yı kabul etmesi durumunda olacaklar konusunda uyarılarda bulunmuştu. İttifakı eleştirenler ise doğu genişlemesinin provokasyon anlamına geldiğini söylüyor.
NATO, Ukrayna'ya silah ve ekipman desteği sağlıyor. Hassas dansına devam ediyor. Kararlı duruyor ancak hafif adımlarla ilerliyor, Üçüncü Dünya Savaşı’nı tetiklemekten kaçınıyor.
(Sonya Angelica Diehn DW)