Denetim, danışmanlık, finansal danışmanlık, risk danışmanlığı, vergi ve ilgili alanlarda, birçok farklı endüstride faaliyet gösteren özel ve kamu sektörü müşterilerine dünya çapında hizmet sunan Deloitte, bu yıl 11’incisini yayımladığı 2022 Y ve Z Kuşağı Araştırması’nın sonuçlarını açıkladı. Türkiye dahil toplam 46 ülkede Y Kuşağı’ndan 8 bin 412, Z Kuşağı’ndan da 14 bin 808 kişi ile gerçekleştirilen araştırma sonuçları; gençlerin yaşam maliyeti, iklim değişikliği, gelir dağılımı eşitsizliği, jeopolitik çatışmalar konusunda endişeli olmalarına karşın, olumlu toplumsal değişimleri yönlendirmeye kararlı olduklarını ortaya koydu. Araştırmaya göre Y ve Z Kuşağı bununla birlikte, finansal kaygı, iş/yaşam dengesi eksikliği ve sürekli yüksek stres seviyeleri gibi günlük yaşam zorluklarıyla mücadele ediyorlar. Araştırmaya Türkiye’den katılan Y ve Z Kuşağı, özellikle finansal konulardaki endişeleri ve stres seviyeleriyle globaldeki yaşıtlarını geride bıraktı.
ANKETTEN SATIRBAŞLARI
Ankete göre bu sene Y ve Z Kuşağı en büyük endişeleri olarak yaşam maliyetlerini görüyorlar. Dikkat çekici bir şekilde katılımcıların önemli bir kısmı ise siyasi istikrarsızlığı, savaşı ve ülkeler arasındaki çatışmaları en büyük endişeleri arasında belirtiyor.
Z Kuşağı’nın yüzde 46’sı ve Y Kuşağı’nın yüzde 47’si sadece aldıkları maaş ile geçiniyor ve masraflarını karşılayamayacaklarından endişe ediyor. Aynı zamanda Z Kuşağı’nın yüzde 72’si ve Y Kuşağı’nın yüzde 77’si, ülkelerindeki zenginlik ve yoksulluk arasındaki uçurumun giderek arttığını belirtiyor.
Bu finansal sorunlar nedeniyle birçok Y ve Z Kuşağı çalışma modellerini yeniden tanımlıyor. Z Kuşağı’nın yüzde 43'ü ve Y Kuşağı’nın yüzde 33'ü ikinci bir yarı veya tam zamanlı ek işte çalışıyor.
Türkiye’deki Y ve Z Kuşağı’nın finansal endişeleri, globaldeki ortalamalara göre yüksek seyrediyor. Z Kuşağı’nın yüzde 28’i, Y Kuşağı’nın ise sadece yüzde 30’u kendilerini mali açıdan güvende hissettiklerini belirtiyor.
İşe bağlılık bir önceki yıla göre biraz artsa da, Z Kuşağı’nın yüzde 40’ı ve Y Kuşağı’nın yaklaşık yüzde 25’i, iki yıl içinde işlerini bırakmak istiyor, bunların da yaklaşık 3'te biri, başka bir iş bulmadan ayrılmayı düşünüyor.
Y Kuşağı’nın ve Z Kuşağı’nın son iki yılda mevcut pozisyonlarını bırakmasının bir numaralı nedeni maaşlar. Aynı zamanda bir işveren seçerken iş/yaşam dengesi oluşturmak ve öğrenme/gelişim fırsatlarını değerlendirmek de en önemli öncelikleri arasında.
Ankete göre Y ve Z Kuşağı’nın önem verdiği bir başka konu ise işyerlerinin ve görev tanımlarının kendi değerleriyle uyuşması. İşverenlerinin toplumsal ve çevresel konulara ilişkin tutumlarından memnun olanların aynı işte beş yıldan fazla kalmak isteme olasılıkları daha yüksek görünüyor.
Bunlara ek olarak daha esnek çalışma için açık bir talep var. Z Kuşağı’nın yüzde 49'u ve Y Kuşağı’nın yüzde 45'i kısmen de olsa uzaktan çalışıyor, yüzde 75’i ise bunun tercih ettikleri çalışma şekli olacağını ifade ediyor. Tasarruf yapabilmek, ilgilendikleri diğer şeyler için zaman yaratabilmek ve aileleriyle daha fazla vakit geçirmek, Y ve Z Kuşağı’nın uzaktan çalışma seçeneğine olumlu bakmasının en önemli nedenleri olarak göze çarpıyor.
Türkiye’yi incelediğimizde ise mevcut işlerinde devam etmek isteyen Y ve Z Kuşağı’nın sayısı 2021 yılına göre artış gösteriyor. Z Kuşağı için bu oran yüzde 28, Y Kuşağı’nda da yüzde 51. Ayrıca tercih ettikleri çalışma düzenine baktığımızda Z Kuşağı yüzde 60 ve Y Kuşağı yüzde 63 oranında hibrit çalışma düzenine geçmek istiyor.
Çevreyi korumak Y ve Z Kuşağı için önemli gündem maddeleri olmaya devam ediyor. Ankete katılanların yaklaşık yüzde 75’i, dünyanın iklim değişikliğine yanıt vermede kritik bir noktada olduğuna inanıyor, ancak yarısından daha azı gezegeni koruma çabalarının başarılı olacağı hakkında iyimser düşünüyor.
Z Kuşağı’nın ve Y Kuşağı’nın büyük çoğunluğu (yüzde 90) çevre üzerinde oluşturdukları etkileri azaltmak için çaba sarf ediyor. Birçoğu sürdürülebilir seçimler yapmak için daha fazla para ödemeye hazır olduklarını belirtiyor. Z Kuşağı’nın yüzde 64'ü, çevresel açıdan sürdürülebilir bir ürün satın almak için daha fazla para ödeyeceğini söylerken, yüzde 36'sı o kadar sürdürülebilir olmayan daha ucuz bir ürün seçeceğini belirtiyor.
Y ve Z Kuşağı, işletmelerin ve işverenlerin çevre konusunda daha fazlasını yapmasını istiyorlar. Z Kuşağı’nın yalnızca yüzde 18'i ve Y Kuşağı’nın yüzde 16'sı, işverenlerinin iklim değişikliğiyle mücadeleye güçlü şekilde bağlı olduğuna inanıyor. Y Kuşağı ve Z Kuşağı, işverenlerin tek kullanımlık plastiklerin yasaklanması ve insanların daha iyi çevresel kararlar almasına yardımcı olacak eğitimler sağlanması gibi çalışanların doğrudan katılımını sağlayan görünür iklim eylemlerine öncelik verdiğini görmek istiyor.
Araştırmaya göre Z Kuşağı düzenli olarak stresli ve endişeli. Neredeyse yarısı çoğu zaman kendilerini stresli hissettiklerini söylüyor. Y Kuşağı’nın stres seviyesi de yüksek ancak geçen yıla göre az da olsa azalma söz konusu. Uzun vadeli finansal konular ve günlük finansal durum, her iki nesil için de en önemli stres faktörleri olmaya devam ediyor.
Stres konusunda Türkiye’deki Y ve Z Kuşağı’nın ortalaması, global ortalamaya göre daha yüksek. Z Kuşağı’nın yüzde 56’sı, Y Kuşağı’nın ise yüzde 52’si çoğu zaman kendilerini stresli hissettiklerini belirtiyor.
Bu arada, tükenmişlik her iki nesilde de çok yüksek. Z Kuşağı’nın yüzde 46'sı ve Y Kuşağı’nın yüzde 45'i çalışma ortamlarının son derece yoğun olduğunu ve artan talepler nedeniyle kendilerini tükenmiş hissettiklerini vurguluyor. Ayrıca Z Kuşağı’nın yüzde 44'ü ve Y Kuşağı’nın yüzde 43'ü, birçok kişinin iş yükü baskısı nedeniyle yakın zamanda şirketlerinden ayrıldığını söylüyor.
Pandemi sonrası dönemde Y ve Z Kuşağı’nın genel ruh hali, globalde iyileşme gösterse de Türkiye’de bozulmaya devam ediyor. Araştırmaya göre Türkiye’deki Z Kuşağı’nın iyimserlik seviyesi 100 üzerinden 21, Y Kuşağı’nınki ise 19 seviyesinde. Globalde bu oranlar 35 seviyelerinde.
Araştırmaya göre iş yerinde zihinsel sağlığa ve esenliğe öncelik verme konusunda işverenler ilerleme kaydediyorlar. Ankete katılanların yarısından fazlası pandeminin başlangıcından bu yana işyerinde refah ve zihinsel sağlığın işverenleri için daha fazla odak noktası haline geldiğine katılıyor. Bununla birlikte, artan odaklanmanın gerçekten olumlu bir etkisi olup olmadığına dair karışık yorumlar söz konusu.