İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, burada yaptığı konuşmada, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ne göre yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliğinin herkesin hakkı olduğuna, insanların birbirlerine kardeşlik anlayışıyla davranması gerektiğine işaret etti.
Dünyada zorla yerinden edilenlerin sayısının 84 milyon olduğuna, 2014'ten beri sadece Akdeniz'de en az 23 bin 801 mülteci veya sığınmacının göç ederken yaşamını yitirdiğine dikkati çeken Soylu, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ndeki maddelerin karşılandığını söylemenin mümkün olmadığını vurguladı. Soylu, sorunun yazılı metinde değil, küresel samimiyette olduğunu ifade ederek "Sorun, sorunlarını doğuya yıkan, sürekli istikrarsızlık üreten, işin ucu kendine dokununca da sırtını dönen, değil yaşama hakkı, bir bardak suyu dahi kimseye reva görmeyen ve tarihlerinde sömürgecilik damgasıyla damgalanmış Batılı zihniyettedir." diye konuştu.
Türkiye'nin son 4 yılda dünyada en fazla insani yardım yapan ülke olduğunu belirten Soylu, "Türkiye, göç meselesine hayalci veya ütopik bakıyor değildir. Yaşananlar, bizim sebep olmadığımız bir güvenlik sorununun, coğrafi konumdan dolayı bize yansımasıdır. Biz sadece, bu sorunu akla, mantığa, vicdana ve medeniyet değerlerimize uygun şekilde yönetmeye çalışıyoruz." dedi.
Bakan Soylu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, batılı muhataplarına bölgede güvenli bölge oluşturma çağrısını sürecin en başından beri yaptığını hatırlatarak "Onlar, her zamanki gibi kulak tıkadılar. Sonrasında gelen her göçmen dalgasında da panik yaşadılar. İnsanlık dışı ve kendi değerlerine aykırı tepkiler ortaya koydular. Bugün İdlib'de ve Suriye'nin kuzeyinde güvenli bölge oluşturma, bölgeyi terörden arındırma, PKK'nın burada demografiyi değiştirmesine engel olma politikamızı aynı kararlılıkla sürdürüyoruz. Bu bölgede hayatın normalleşmesi hem bizim güvenliğimiz hem de bu insani dramın bitmesi için elzemdir." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin yeni bir göç dalgasını kaldırabilmesinin mümkün olmadığının altını çizen Soylu, şöyle devam etti:
"Bu anlamda kapasitemizin sınırında olduğumuzu birçok kez söyledik, söylemeye devam ediyoruz. Öte yandan karşımızdaki yangın sönmüş değil. Terör örgütleri hala Batı'dan destek almaya devam ediyor. Avrupa'nın cicili bicili ülkelerinde, terör örgütlerinin yürüyüşlerinin, kamplarının ve onlara yapılan maddi ve manevi desteklerin aynen sürdüğünü biliyoruz, görüyoruz, yaşıyoruz. Hala komşumuz olan iki ülkede devlet otoritesinin tesis edilmediğini biliyoruz. Ülkelerinin kuzeyini fiilen terör örgütlerine teslim ettiklerini de biliyoruz. Burada özellikle ABD'nin bu meseleye ev sahipliği yapmaya devam ettiğini, bir taraftan terörle mücadele ediyormuş gibi gözükürken diğer taraftan terör örgütlerine binlerce tırlık, aynı zamanda lojistik, terör örgütlerine eğitim, insan kaynaklarını terörü devam ettirsinler diye daha eğitilmiş bir noktaya getirmeye çalıştıklarını, daha da önemlisi PKK terör örgütünün aynısı olan, Suriye kolu olan PYD terör örgütünü meşrulaştırmaya çalışan bütün uluslararası sistemi yönettiklerini de biliyoruz."
"BU İŞ SINIRI AÇMA, KAPAMA MESELESİ DEĞİL"
Soylu, bu tabloya bakıldığında İdlib konusunda çok karmaşık bir stratejiye gerek olmadığını anlatarak şöyle konuştu:
"İşin matematiği basit. Çevremizde, sınırlarımızın yanı başında göçe hazır, 2 milyonu İran sınırında Afgan var, 6 milyonu Suriye sınırında olan Suriyeli kardeşimiz toplam 8 milyon insan var. Eğer biz sınırlarımızı duvarlar ve sınır entegre sistemimizle korumazsak, sınırlarımızın ötesinde insani yardımlarımızı, orada insani yaşamın çok daha iyi olmasını ve normalleşmeyi tesis etmezsek, o bölgede güvenli bir alan oluşturmazsak bu insanlar doğal olarak bize gelecekler. Çünkü yolun üzerinde biz varız. Bu iş sınırı açma, kapama meselesi değildir. Dolayısıyla bu projeyle hem bir göç yönetimi ve strateji ortaya koyuyoruz hem kendi güvenliğimizi sağlıyoruz hem de yanı başımızdaki insanlık dramına hem güvenli bölgeyle hem o insanların yaşayabileceği bir alanla hem de bütün dünya sırtını dönerken o bölgeleri normalleştirmeye çalışarak insani bir çözüm üretmeye çalışıyoruz. Her şey bir yana, sınırımızın dibinde karnı aç çocukların soğuktan donarak hayatını kaybetmesi bizi rahatsız eder."
"59 BİN 679 BRİKET EV TAMAMLANDI"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla AFAD'ın koordinasyonunda STK'lerin desteğiyle Ocak 2020'de başlatılan "Bir Aradayız, İdlib'in Yanındayız" kampanyası kapsamında ilk etapta 20 bin briket ev yapımının planlandığını hatırlatan Soylu, gelinen noktada bu sayının 100 bine ulaştığını vurguladı. Bakan Soylu, Suriye'nin çeşitli bölgelerinde inşa edilen yapılara ilişkin şu bilgileri verdi:
"Suriye'nin kuzeyinde belirlenen 259 noktada briket ev yapım çalışmalarına başladık. AFAD Başkanlığınca 7 bin 613, Türk Kızılay tarafından 2 bin 189, Türkiye Diyanet Vakfı tarafından 8 bin 16, İHH İnsani Yardım Vakfı tarafından 18 bin 601, Sadakataşı Derneği tarafından 5 bin 50, Hayrat Yardım Derneği tarafından 2 bin 58, Deniz Feneri Derneği tarafından 1720, Aziz Mahmud Hüdai Vakfı tarafından 587, Beşir Derneği tarafından 641, Fetih Vakfı tarafından 2 bin 86, KIYAMDER tarafından 256, ANDA tarafından 200, Yedi Başak tarafından 700, İDDEF tarafından 610, diğer STK'ler tarafından 9 bin 352 olmak üzere toplam 59 bin 679 briket ev tamamlandı. Tamamlanan bu briket evlerin 45 bin 903'ü İdlib bölgesinde, 13 bin 776'sı Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekat bölgesindedir. Bu evlere şu ana kadar 51 bin 427 aile yerleştirilmiştir. Ayrıca briket ev alanlarında 69 cami, 24 sağlık merkezi, 68 okul, 23 çocuk parkı, 26 sosyal tesis, 21 fırın, 95 su kuyusu, 3 aşevi yapımı tamamlandı. Halen 15 cami, 6 okul, 14 sosyal tesisin yapımı da devam etmektedir."
"503 BİN 150 SURİYELİ KARDEŞİMİZ ÜLKESİNE GÖNÜLLÜ OLARAK GERİ DÖNDÜ"
Bakan Soylu, İdlib bölgesine yapılan yardımları eleştirenlere tepki göstererek bir yandan bölgede hayatı normalleştirmek için çalıştıklarını diğer yandan da yalan ve iftiralarla uğraştıklarını dile getirdi. Bölgedeki operasyonların ve hayatı normalleştirme çalışmalarının sonuçlarının alındığını söyleyen Soylu, şunları kaydetti:
"Son verilere göre 503 bin 150 Suriyeli kardeşimiz ülkesine gönüllü olarak geri döndü. Bunu artırmak, oranın daha çok istikrara kavuşmasına, oradaki insanlara bir nefes alma imkanı, barınma imkanı oluşturulmasına bağlıdır. Bu noktadan hareketle 20 bin briket ev hedefiyle başladığımız ve şu anda 60 bini tamamlanan kampanyamızda vites yükseltiyoruz. Cumhurbaşkanımızın verdiği hedef doğrultusunda bugün itibarıyla 100 bin briket ev hedefine adım atıyoruz. Mantıklı, sonuç odaklı, tamamen hayırseverlerimizin bağışları, buradaki arkadaşlarımızın emek ve gayretleriyle gerçekleşen bir kampanyanın 100 bin hedefini aşması konusundaki planlamalarımızı da gerçekleştiriyoruz."
Soylu, projeye destek veren 19 STK ile diğer kurum ve kuruluşlara teşekkür ederek "100 bin briket evi yıl sonu gelmeden tamamlamış olacağız. 100 bin ev en az 600 bin kişiyi çadırdan kurtarmış olacak." dedi.
1 milyon Suriyelinin ülkesine dönmesine yönelik yürütülen proje için de STK'ler ile kurum ve kuruluşlarla değerlendirmeler yaptıklarını bildiren Soylu, yakın zamanda hayatını kaybeden İHH Yönetim Kurulu Üyesi Emre Yerli'ye Allah'tan rahmet diledi.
AFAD Başkanı Yunus Sezer de projeye destek sağlayan STK'lere teşekkür etti. Türk Kızılay Genel Müdürü İbrahim Altan da yapılan çalışmaların Türk milleti ve Suriyeliler için hayırlı olmasını diledi.
Projeye destek veren STK temsilcilerinin Suriye'de yürüttükleri çalışmalara ilişkin bilgi verdiği toplantıda, Suriye'deki iç savaş sürecinin ve Türkiye'nin bölgedeki yardım çalışmalarının anlatıldığı film de gösterildi.
Bakan Soylu açıkladı: Kaç Suriyeli vatandaşlığa geçti?
AB, Suriyelilere ek 1 milyar euroluk destek taahhüt etti