VOLKAN KARSAN – FINANSGUNDEM.COM / KAZANDIRAN SOHBETLER
Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren Spor Yasası önemli tartışmalara neden oluyor… “Kazandıran Sohbetler”de İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Helvacı’yı bir kez daha konuk ediyoruz. Prof. Helvacı ile bu konuyu konuşmak istememizin nedeni ise Hoca’nın bu yasanın ruhunu en iyi bilenlerden biri olması ve bu konunun mimarı denilebilecek kadar hukuki metnin onun izlerini taşıması…
Yasanın spor kulüpleri bölümü bütünüyle kurmuş olduğum ve başkanlığını yaptığım komisyonun eseridir. Yasalaşan halinde bizim taslağın tamamı değilse de önemli bir bölümü aynen kullanılmıştır.
“BİZİM ÖNERİLERİMİZ ARASINDA HUKUKİ SORUMLULUK OLMAKLA BERABER CEZAİ SORUMLULUK YOKTU”
- Sayın Helvacı, Spor Yasası’nın temellerini sizin attığınızı biliyoruz. Bize bu önemli çalışmaya katkılarınızı, çizdiğiniz yolu genel hatlarıyla anlatır mısınız?
- İltifat ve tabirler için teşekkür ederim ama özellikle mimarlığını tek başıma kabul edersem 2011 yılında zamanın Spor Bakanı Sayın Suat Kılıç’ın talebi üzerine kurmuş olduğum ve başkanlığını yaptığım komisyonda yasanın hazırlığında çalışan o zamanın genç asistanı şimdinin doçent ve profesörleri olan Prof. Dr. Serkan Ergüne, Prof. Dr. Ali Paslı, Dr. M. Göktürk Yıldız ve Dr. İ. Cem Soykan’a haksızlık yapmış olurum. Yasanın spor kulüpleri bölümü bütünüyle bu komisyonun eseridir. Yasalaşan halinde bizim taslağın tamamı değilse de önemli bir bölümü aynen kullanılmıştır.
Hemen belirteyim ki bizim önerilerimiz arasında hukuki sorumluluk olmakla beraber cezai sorumluluk yoktu, biz hapis cezasının varlığını doğru görmemiştik. Ancak bizden sonra eklendiğini biliyorum çünkü biz hazırlığı tamamlayıp 2011’de teslim ettikten sonra aynı metin üzerinde bu kez Sayın Hüsnü Güreli’nin Başkanlığında tekrar 2019 yılında çalıştık. Nihayet yasanın yürürlüğe girişinden bir yıl önce 2021 yılında ve 2022 yılının başında nihai metin üzerinde tekrar görüşüme başvurdular.
Aslında ben yasanın şimdiki halinde bulunan hukuki sorumluluk ve karar alma prensiplerini 2015 yılında sayın İrfan Aktar’ın benim başkanlığımda kurduğu tüzük komisyonun ortaya çıkardığı metne dahil etmiştim. O komisyon da oldukça verimli bir çalışma yapmıştı. Üyelerinden daha sonra bir başkan, bir ikinci başkan ve bir başkan adayı çıkardı. O tüzük taslağına bakanlar şimdi yasalaşan metnin hükümlerini göreceklerdir. Tüzük taslağı tüzük haline gelebilseydi, Galatasaray Spor Kulübü yine bir ilke imza atmış, yasanın çıkmasından önce tüzüğünü yasaya uydurmuş olacaktı.
“HALKA AÇIK BORSADA HİSSELERİ İŞLEM GÖREN ŞİRKETLER AÇISINDAN YASANIN HİÇBİR ETKİSİ OLMAYACAK”
- Değerli Hocam öncelikle yayın mecramızı en yakından ilgilendiren konuyla başlasak. Borsa İstanbul’da bulunan dört büyük kulübün sportif şirketleri var. Kasımpaşa, Adana Demirspor gibi ticari şirketler var. Yeni yasa ile bunlar nasıl etkilenecekler?
- Halka açık borsada hisseleri işlem gören şirketler açısından yasanın hiçbir etkisi olmayacak, bunlar Sermaye Piyasası mevzuatına ve dolayısıyla TTK’ya tabi olmaya devam edecekler.
Yasanın 1. Maddesinin 3. Fıkrası, “Payları borsada işlem gören spor anonim şirketleri de dâhil olmak üzere tüm halka açık spor anonim şirketleri sermaye piyasası mevzuatına tabidir. Bu Kanunda spor anonim şirketleri için getirilen hükümler, Sermaye Piyasası mevzuatının halka açık şirketler için getirdiği düzenlemelerden ayrılmadığı sürece uygulanır. Aynı konuda farklı hükümler olması durumunda halka açık spor anonim şirketlerine sermaye piyasası mevzuatı hükümleri uygulanır.” diyerek bunu düzenliyor.
1- Galatasaray Sportif Sınai ve Ticari Yatırımlar AŞ. (Kodu: GSRAY)
2- Trabzonspor Sportif Yatırım ve Futbol İşletmeciliği Ticaret AŞ. (Kodu: TSPOR)
3- Fenerbahçe Futbol AŞ. (Kodu: FENER)
4-Beşiktaş Futbol Yatırımları Sanayi ve Ticaret AŞ (BJKAS)
bu tür şirketler olduğu için bunlara bir etkisi yoktur.
Kasımpaşa ve Adana Demirspor ise bu kanun hükümlerine tabi olacaklardır. Ancak onlar açısından da genel herkese uygulanan kurallardan farklı bir sonuç meydana gelmeyecektir. Mali ve cezai sorumluluk dışında yasanın getirdiği tek farklılık spor dernekleri ve spor şirketlerini İçişleri Bakanlığı’nın denetiminden alıp Spor Bakanlığı denetimine vermektir. Bunun dışında bir fark yoktur.
“KULÜBÜ ZARARA UĞRATMAMAYI PRENSİP OLARAK SEÇMİŞ HERKES BU YASANIN VARLIĞINDA BAŞKAN VE YÖNETİCİ OLMAYI SEÇECEKTİR”
- Yeni yasa daha konuşulurken, şu anda görevde olan bazı başkan ve yöneticilerin yeni dönemde görevi bırakacakları, birçok alternatif kişinin ise bu şartlarda gelecek de aday olmayacakları iddia edildi… Bu ne derece doğru bir yaklaşım, yeni yasa iş adamlarını caydırıcı bir işlev mi taşıyor?
- Yeni yasa başkan ve yöneticilerin kulüplerin parasını kendi paralarını harcadıkları kadar özenle harcamaları gereğini ortaya koyuyor. Elbette ceza hükümleri ve bazı noktalarda biraz marjinal hükümler taşıdığını söylemek şartıyla, ama ben bu kanaate katılmak istemem. Bu kanaate katılanlar farkına varmadan bu yasadan önce başkan ve yöneticilerin kulüplerin parasını özensiz har vurup harman savurduğunu söylemiş oluyorlar. Bu yasadan sonra başkan ve yönetici olmak istemeyenlerin de bu şekilde düşündüğü sonucu ortaya çıkacak, hele bunlar eski başkan ve yöneticisi ise haklarında iyi düşünebilir miyiz bilmem.
Ben kendi adıma burada bir sakınca görmüyorum başkan ve yönetici olmak açısından, kaldı ki ben aday olduğum 2011 seçimlerinde ortada ne bu yasa ne de zorunluluk varken yönetim kurulu adayı arkadaşlarımla beraber kulübün divan başkanlığına bu yasaya benzer bir metni taahhüt olarak imzalayıp teslim etmiştim. Kulübü zarara uğratmamayı prensip olarak seçmiş herkes bu yasanın varlığında başkan ve yönetici olmayı seçecektir.
“BENCE YASA LÜZUMUNDAN AĞIRDIR VE TIPKI BANKACILIK KANUNU’NDA OLDUĞU GİBİ BİR TEPKİ KANUNU OLARAK ORTAYA ÇIKMIŞTIR”
- Yönetici veya yönetici adaylarını en çok ilgilendiren konu sanırım borçlanma ve kulübü zarara uğratma konuları… Hapis cezaları bile konuşuluyor. Bu konu kendi işlerinde servet sahibi olan ama kulüp yönetirken borç batağına saplanan yönetici tipine önlem mi?
- Tamamen evet demek zorundayım. Kendinizi disipline etmezseniz sonunda birileri çıkıp sizi disipline eder. Bunu yaparken de kantarın topuzunu bu yasada olduğu gibi kaçırabilir. Hiçbir sorumluluk taşımadan ve daha önemlisi hissetmeden kendi çıkar ve popülariteniz için yönettiğiniz kurumun parasını har vurup harman savurursanız olacağı budur ve olmalıdır. Bence yasa lüzumundan ağırdır ve tıpkı Bankacılık Kanunu’nda olduğu gibi bir tepki kanunu olarak ortaya çıkmıştır. Tepki ile yapılan kanunlar uzun soluklu olmaz çünkü objektif değildirler. Bu yüzden bu yasanın da değişip normalleşeceğini ve bizim hazırladığımız ilk taslağa uygun bir hal alacağını düşünüyorum. Elbette hukuki sorumluluk hükümlerinden kesinlikle taviz verilmemelidir.
Tepki ile yapılan kanunlar uzun soluklu olmaz çünkü objektif değildirler. Bu yüzden bu yasanın da değişip normalleşeceğini ve bizim hazırladığımız ilk taslağa uygun bir hal alacağını düşünüyorum.
“KULÜP ÜYELİĞİ MADDESİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ İÇİN ÇABA GÖSTEREN HERKESE TEŞEKKÜR EDİYORUM”
- Kulüp üyeliği maddesi de çok tartışıldı. Son haliyle madde nasıl işleyecek?
- Kulüp üyeliği maddesinin değiştirilmesi için çaba gösteren herkese teşekkür ediyorum. Tamamen kulüplerini sahiplenmekten ve korumaktan yana hareket etmişlerdir. Ancak yasanın bir önceki halinde de bahsedilen sakıncalar söz konusu değildi çünkü tehlikeli görülen hüküm hukukun genel bir ilkesidir ve yasa metninde yer alıp almaması arasında bir fark yoktur. Taslağın 6. Maddesi eskinden 4 fıkraydı ve 3. Fıkrası'nda, “(3) Spor kulüplerinin tüzüklerinde üyeliği hukuka aykırı şekilde sınırlayacak hükümlere yer verilmez." hükmü yer alıyordu.
Kısaca söylemek gerekirse bu hükmün yasada yer almaması tüzüklerde hukuka aykırı sınırlayıcı hükümler olmasına izin vermez. Varlığı ile yokluğu arasında bir fark yoktur. Ancak yukarda da belirttiğim gibi bunlar hukukçu olmayanların tespit edebilecekleri şeyler olmadığından iyi niyetle kulüplerini korumak arzusuyla hareket edip fıkranın yasadan çıkarılmasını sağlayanları takdir ve tebrik ediyorum. Zahmetleri boşa gitmemiştir, diğer üyelere kulübü korumak için hazır kimselerin var olduğunu göstermiştir.
“TRANSFER BAŞARISI DENİLEN BAŞARIYI SATIN ALMA DÖNEMİ VE O TİP YÖNETİCİLER TARİHE KARIŞACAKTIR”
- UEFA Finansal Fair Play ve Bankalar Birliği anlaşmaları ile belli ölçüde denetim altına alınan kulüpler yeni yasa ile daha değerli hale gelebilecek mi? Bu yasa özellikle son yıllarda piyasa değeri oldukça düşen futbol sektörünün yeniden değer kazanmasını sağlayabilir mi?
- Bence spor kulüplerini ve sportif şirketleri değerli hale getiren spor alanında elde ettikleri başarılardır. Elbette doğru idari ve mali yönetimin de bu sonuca katkısı olacaktır. Arzu edilen, başarıların satın alınması değil üretilmesidir. Elbette bazı kulüpler her şeye rağmen başarıyı satın almayı tercih edecektir. Önümüzdeki dönemlerde yöneticilerin değeri de bu fonksiyona yapacakları katkı ile ölçülecektir. Transfer başarısı denilen başarıyı satın alma dönemi ve o tip yöneticiler tarihe karışacaktır. Bu sağlanırsa kulüpler daha değerli olabileceklerdir. Yeni yasa bir disiplin getirmiştir ama bunda otomatik doğal sonuçlar beklememek gerekir. Tüm spor sektörü için geçerli olan bu prensip futbol açısından da geçerlidir.
“YASANIN YABANCILARA SATIŞ KONUSUNDA BİR KATKISI YA DA OLUMSUZLUĞU OLMAZ”
- Spor şirketlerinin daha kolay yabancılara satışı yeni yasa ile söz konusu olacak mı yoksa daha da mı zorlaşacak?
- Yasanın yabancılara satış konusunda bir katkısı ya da olumsuzluğu olmaz. Ancak yukarıda bahsettiğimiz yönetici tipini üretemeyenler açısından satış bir zorunluluk olacaktır. Bu anlamda yukardaki sorunun cevabına bağlı olarak başarılı olan kulüpler satış için ihtiyaç duymazken, başarısız olanlar satışı isteyeceklerdir. Duygusal bağın yerini alacak olan para kazanma ve çıkar isteği eninde sonunda kurumsal yapının ortadan kalkmasına sebebiyet verir. Dünyada taraftar tepkisinin başladığını da göz önüne alırsak yabancıya satışa hatta satışa mesafeli yaklaşma daha doğru bir sonuçtur.
İstanbul’un 'asırlık' şekerlemecisi Feridun Dörtler: Tatil şekerden daha tatlı!
Tarkan Akgül: BİST’te bundan sonra bir hareketin bankalarla başlayacağını düşünüyorum
Dr. Yaşaroğlu: Zekât ekonomik büyüme ve kalkınmaya destek olur
Prof. Dr. Yaşar Bilgin: Almanya’da hekimlik hayal değil ama prosedür çok zor
Ufuk Tarhan: Blockchain yerkürenin dijital hali, ikizi, izdüşümü
Levent Kenar: Nükleer ve kimyasal silahlardan korunmanın yollarını öğrenmeliyiz
Orhun Kartal: Kartal Yenilenebilir Enerji garantili geliri olan bir iş yapıyor
KBB uzmanlarından kritik uyarı! İşte iş dünyasını tehdit eden hastalık
Bu savaş nasıl biter? Ahmet Yavuz Paşa’dan 3 kritik Rusya senaryosu
Cevheri: Günden güne tarımda daha fazla ithalatçı ülke oluyoruz
Cemal Güzelci: Temiz enerjide alacağımız çok yol var
Prof. Dr. Helvacı: Kripto varlık düzenlemesi sınırlı, kapsamlı değil