Türk Medeni Kanununun Üçüncü Bölümünde “taşınır mülkiyeti” düzenlenmiştir. Buna göre, “ Taşınır mülkiyetinin konusu, nitelikleri itibarıyla taşınabilen maddî şeyler ile edinmeye elverişli olan ve taşınmaz mülkiyetinin kapsamına girmeyen doğal güçlerdir.”
Taşınır mülkiyeti ile menkul mal mülkiyeti aynı şeyi tarif etmekle birlikte Türk Medeni Kanununda taşınır mülkiyeti ibaresi kullanılmıştır.
Menkul mal ibaresi, birçok kanunda o kanun düzenlemesinde ifade ettiği anlamı ile geçmektedir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 292’nci maddesine göre menkul mal, “vergilendirilecek bir servete dahil ticari sermayenin unsurlarından bulunan emtia, gemiler ve taşıtlar, tesisat ve makinalar, demirbaş eşya, ve diğer menkul mallar…” şeklinde ifade edilmiştir. Yine 293’üncü maddede de, “ticari sermayeye dahil olmayan ev eşyası, mücevherat, sanat eserleri gibi menkul kıymetler…” denilerek menkul kıymetlere örnekleme yapılmıştır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Korunması Hakkında Kanunun 82’nci maddesinde, “Haczedilen para, kıymetli maden, mücevher, ticari senet, hisse senedi ve tahvil gibi menkul mallar…” şeklinde düzenleme ile menkul mallar tarif edilmiştir.
Türk Sivil Havacılık Kanunu Madde 65’inci maddesinde, “bu kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, hava araçları menkul mal hükümlerine tabidir” denilerek hava araçları menkul mal kabul edilmiştir.
Yine Türk Ticaret Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu, Sermaye Piyasası Kanunu ve diğer kanunlarda da menkul kıymet/mal kavramına doğrudan veya dolaylı olarak atıfta bulunulmaktadır.
Menkul malı kavramını hukuksal olarak her kanun kendi özelinde değerlendirmiş olmakla birlikte menkul mal kavramının temel tanımı, Türk Medeni Kanunununda yapılmış olup, “ Taşınır mülkiyetinin konusu, nitelikleri itibarıyla taşınabilen maddî şeyler ile edinmeye elverişli olan ve taşınmaz mülkiyetinin kapsamına girmeyen doğal güçlerdir.”
Menkul mal kavramını tartışma nedenimiz, aşağıda ele alacağımız üzere Hazine ve Maliye Bakanlığınca 19.04.2022 tarihli çıkarılan Tebliğ ile Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğde (Tebliğ No:2008 32/34) değişiklik yapılmasıdır.
Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2008-32/34)’in 8’inci maddesinin 9’uncu bendi;
“(9) Türkiye’de yerleşik kişilerin kendi aralarında akdedecekleri; taşıt satış sözleşmeleri dışında kalan menkul satış sözleşmelerinde sözleşme bedelini ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerini döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırmaları mümkündür. (Ek cümle:RG-19/4/2022-31814) Ancak sözleşme konusu ödeme yükümlülüklerinin Türk parası cinsinden yerine getirilmesi ve kabul edilmesi zorunludur” şeklinde değişmiş oldu.
Bu değişiklik sonrası, Türkiye’de yerleşik kişilerin kendi aralarında akdedecekleri; taşıt satış sözleşmeleri dışında kalan menkul satış sözleşmelerinde sözleşme bedelini ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerini döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırmaları mümkün, ancak sözleşme konusu ödeme yükümlülüklerinin Türk parası cinsinden yerine getirilmesi ve kabul edilmesi zorunlu olmuş oldu.
Yani menkul satış sözleşmeleri döviz cinsinden veya dövize endeksli yapılabilecek ancak ödemeler Türk parası cinsinden yapılabilecektir. Bu nitelikteki sözleşmeler için döviz cinsinden ödeme yapılamayacaktır.
Diğer yandan yine bu Tebliğ ile aynı Tebliğ maddesinin on beşinci fıkrasında yer alan “kararlaştırılması” ibaresi “kararlaştırılması, ödenmesi ve kabul edilmesi” şeklinde değiştirilmiştir.
Buna göre, kamu kurum ve kuruluşlarının veya Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı şirketlerinin taraf olduğu gayrimenkul satış ve gayrimenkul kiralama dışında kalan sözleşmelerde, sözleşme bedelinin ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması, ödenmesi ve kabul edilmesi mümkündür.
Bu düzenleme nezdinde dikkat edilmesi gereken konu menkul satış sözleşmeleri ile ilgili olarak gelen sınırlamadır. Yoksa örneğin bu kısıtlama hizmet sözleşmelerine yönelik bir kısıtlama değildir. Hizmet sözleşmelerini kendi içinde değerlendirmek gerekir. Hizmet sözleşmeleri Tebliğin 8’inci maddesinin 7’nci bendinde düzenlenmiştir.
Söz konusu 32 sayılı Kararara ilişkin Tebliğin 8’inci maddesinin 7’nci bendine göre, Türkiye’de yerleşik kişiler kendi aralarında akdedecekleri; aşağıda belirtilenler dışında kalan danışmanlık, aracılık ve taşımacılık dâhil hizmet sözleşmelerinde, sözleşme bedelini ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerini döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştıramazlar.
a) Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile vatandaşlık bağı bulunmayan kişilerin taraf oldukları hizmet sözleşmeleri,
b) İhracat, transit ticaret, ihracat sayılan satış ve teslimler ile döviz kazandırıcı hizmet ve faaliyetler kapsamında yapılan hizmet sözleşmeleri,
c) Türkiye’de yerleşik kişilerin yurtdışında gerçekleştirecekleri faaliyetler kapsamında yapılan hizmet sözleşmeleri,
ç) Türkiye’de yerleşik kişilerin kendi aralarında akdedecekleri; Türkiye’de başlayıp yurtdışında sonlanan, yurtdışında başlayıp Türkiye’de
sonlanan veya yurt dışında başlayıp yurtdışında sonlanan hizmet sözleşmeleri.
d ) (Ek:RG-30/1/2021-31380) Türkiye’de yerleşik kişilerin Kültür ve Turizm Bakanlığından belgeli konaklama tesislerinde akdedeceği konaklama hizmet sözleşmeleri.
Dolayısı ile hizmet sözleşmeleri ile menkul satış sözleşmeleri ayrı ayrı düzenlenmiştir. Hizmet sözleşmelerinde yukarıda sayılan haller dışında sözleşmeler dahi döviz cinsinden ya da dövize endeksli düzenlenemezken, menkul satış sözleşmelerinde döviz cinsinden veya dövize endeksli sözleşme düzenlenebilirken ödeme Türk parası cinsinden yapılacaktır.