FINANSGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ
Bankaların müşterilerine yönelik sistemleri ve insan kaynakları gibi uygulamaları giderek daha fazla cloud (bulut) temelli olmaya başlasa da, çalışanların kullandığı sistemler için aynı şey söylenemez. Arka planda yürütülen faaliyetlerde, kredileri ve mevduatları, aynı zamanda ödemeleri işleyen teknoloji sistemleri halen eski teknolojileri kullanıyor. Maaşınızın zamanında yatması ya da mortgage kredinizi ödemeniz şimdilerde sayısı giderek azalan yazılımcıların bildiği ağ bağlantılarıyla gerçekleştiriliyor.
Bankalar bu geleneksel teknolojiden iki nedenle vazgeçmek istemiyor: Birincisi sistem işliyor, ikincisi kullanımı kolay ve oldukça tanıdık. Ancak ‘bulut göçü’ dalgası daha fazla engellenemeyecek. Tamamen dijital ortamda faaliyet gösteren fintek şirketleri, geleneksel bankalardan çok daha hızlı olabildiklerini gösterdiler. Bunun nedenlerinden bir tanesi de bu şirketlerin bulut teknolojilerini benimsemiş olması. Bulut teknolojisi olmaksızın, ‘şimdi al sonra öde’ şirketi Afterpay, ödeme alanında faaliyet gösteren Stripe ve yeni nesil bankalar, bugüne kadar elde ettikleri ölçeği yakalayamazdı.
Forbes’un haberine göre korona virüs pandemisinin ilk ayları da birçok geleneksel bankaya bulut sistemlerinin önemi konusunda ders oldu. Birçok yönetici ekibi, aksi takdirde benimsenmesi yıllar alacak ürünleri ve sistemleri, hızlı bir şekilde yürürlüğe koydu. Bankaların ‘bulut göçü’ engellerle karşılaşacak olsa da, bankaların iş modellerini sonsuza dek değiştirecek. ‘Bulut göçünü’ başlatan faktörler arasında, Thought Machine, Mambu, Finxact gibi bulut temelli bankacılık yazılımı uygulamalarının olgunluk seviyesine ulaşması da yer alıyor.
Bu şirketler henüz tüm ürünlerde geleneksel sistemlerin fonksiyonelliğine erişememiş olsa da, bulut sistemine geçişin sağladığı faydalar, zorluklarından fazla. Bu şirketlerin ve sağladıkları yazılımların olgunlaşmasının yanı sıra bulut altyapısı sağlayıcıları da güvenlik konusunda ilerleme kaydediyor. Bu da bankaların bulut sistemlerinden güvenlik riskleri nedeniyle kaçınma argümanını geçersiz kılıyor.
Bulut sağlayıcılar şimdi banka müşterilerine, işlem hacmindeki en sert yükselişleri dahi yönetebilecekleri konusunda garanti veriyor. Aynı zamanda en büyük hacker saldırılarından dahi koruma vaat ediliyor. Ancak teknik olgunlaşma, bankaların bulut göçünü başlatması için tek başına yeterli değil. Bu dönüşüm aynı zamanda fintek şirketleri ve büyük teknoloji şirketlerinin müşterilerine yeni ürünler sunmasını izleyen geleneksel bankaların üzerindeki rekabet baskısı nedeniyle de gerçekleşiyor. Bu tür şirketler giderek artan bir şekilde bankaları inovasyona zorluyor.
finansgundem.com'un derlediği bilgilere göre eylül ayında JPMorgan Chase, ABD’deki tüketici bankacılığı sistemlerini Thought Machine platformuna taşıma kararı aldı. Dev bankanın hamlesi, büyük ‘bulut göçünün’ başlangıç noktası oldu. Bankanın kararının en büyük nedenlerinden biri de müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere inovasyon yapabilme imkanı tanınması. Ancak bu değişimin daha az bilinen nedenleri de var. Geleneksel bankaların kullandığı teknolojiler eskirken, bu sistemleri anlayan teknik çalışan sayısı da azalıyor.
Aynı zamanda bulut teknolojisi konusunda uzman çalışan sayısı hızla artıyor ve Web3 (metaverse) gibi yeni teknolojilerde de donanım sahibi oluyor. Son olarak düzenleyiciler de eskimiş sistemleri potansiyel risk olarak görmeye başladı ve birçok bankaya güvenlik nedeniyle sistemlerini yenilemeleri hususunda baskı yapıyor.
Powell'dan dijital para açıklaması
Rusya’nın internet yasakları 1.2 milyar dolar kaybettirdi