VOLKAN KARSAN – FINANSGUNDEM.COM / KAZANDIRAN SOHBETLER
Dünyanın gözü haklı olarak yanı başımızdaki savaştan başka bir şey görmüyor. Ama bir başka konu var ki gelecekteki birçok savaşın ana nedeni olabilir. Bu da enerji konusu… Daha birkaç gün önce ülkemizde konvansiyonel teknolojilerle elektrik üretimine ham madde sağlamak için zeytinlikleri gözden çıkaran yönetmelik önemli tartışma konusu oldu. Buna karşılık Türkiye’de bazı girişimciler de yenilenebilir enerji konusunda ciddi adımlar atıyorlar. "Kazandıran Sohbetler"in konukları bu kez, Koray Holding ve iştirakleri ile Kartal Yenilenebilir Enerji Üretim A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı Orhun Kartal ve bu şirketin Genel Müdürü Burhan Karademir…
“DÜNYANIN EN AKILLI BEYİNLERİ, MÜHENDİSLERİ KAFA YORUYORLAR VE BU İŞİ NASIL İLERİYE GÖTÜRÜRÜM DİYE ÇABA HARCIYORLAR”
- Sayın Kartal, dünya elektrik ihtiyacı sorununu aşma konusunda nerede, Türkiye’yi yakın gelecekte elektrik sektörü özelinde neler bekliyor?
- Yenilenebilir enerjinin önemi çok büyük oranda artmış durumda. Özellikle, Avrupa nükleer santralleri kapatma kararı aldı. Kömürden elektrik üretme konusunda da benzer bir kararı aldılar. Temiz enerji onlar için her şeyden çok önemli. Bir de doğal gaz fiyatlarındaki artış onun da üstüne Ukrayna-Rusya savaşı derken şu anda Avrupa çok yüksek maliyetlerle karşı karşıya. Ama onlar geri dönüşü olmayan bir yola girdiler ve de çok önceden bu konuda hazırlıklı olmaları konusunda yasaları çıkarttılar. Öyle bir yola girdiler ki, en geç 2030 yılında yenilenebilir enerjiyle üretilmemiş bir malın Avrupa'da satışı ya mümkün olmayacak ya da ancak çok yüksek bedellerle mümkün olacak. Almanya da 2026 yılından sonra karbon sertifikasını mutlaka zorunluluk olarak uygulamaya koyma kararında.
Bu şu demek: BMW, Mercedes, Siemens malını üretirken kullandığı elektriğin bir şekilde yeşil elektrik olduğunu, yeşil enerjiyle ürettiğini kanıtlamak zorunda olacak. Bunun için karbon sertifikası almak zorunda kalacak. Bu sertifikanın mutlaka Almanya'da olması gerekmiyor. Hindistan'daki bir yeşil enerji şirketiyle anlaşabilir, eşleştirebilir, Türkiye'yle eşleştirebilir. Türkiye'yle yapması her açıdan büyük bir kolaylık.
Tabii bu karbon sertifikasının da bir bedeli olacak. Şu anda örneğin biz kilovat başına 13,3 $ cente elektriğimizi satıyoruz. Bir megavat başına yıllık 220-230 bin dolar brüt satış gelirimiz var. Bundan işletme maliyetleri düşüldüğünde 160-170 bin dolar net kar kalır. Burada hesapta olmayan bir yeşil sertifika satışı olacak. Bu konuda da biz şirket olarak çalışıyoruz. Şu anda yeşil sertifika için megavat başına 5 bin Euro gibi bedeller söz konusudur. 2026’dan sonra Almanya'nın bu işleri devreye sokacağı dönemde bu bedelin 60 bin Eurolara kadar çıkacağı konuşuluyor. O kadar önemli bir konu olacak. Bir megavatın 60 bin dolar daha ilave geliri olduğu düşünüldüğünde bu durum şirketin değerine çok büyük bir katkı olacak. Dolayısıyla zaten dünyanın neresinde bir yeni elektrik üretimiyle ilgili lisans konuşulsa bu yüzde 80 oranında yenilenebilir enerjiye verilmiş bir lisans oluyor. Bu bir zorunluluk haline geldi.
Bu niçin önemli? Hem arz güvenliğini sağlıyor. Bakın güneş her zaman çıkar. Artı eksi yüzde 1-2 ile ne üretecekse üretir. Hem de “net sıfır” diye bir kavram var. Yani tükettiğinizi mutlaka yenilenebilir enerjiyle eşleştirmeniz gerekiyor.
Son yıllarda yapılan yatırımların çok büyük bir kısmı da hep yenilenebilir enerji oldu. Teknoloji çok hızla gelişiyor bu konuda. Elektrikli arabaların hayatımıza girmesi çok şey değiştirdi. Bu da bizim çocukluğumuzdan beri hiç ilerleme kaydetmemiş olan pil teknolojisine büyük yatırımları beraberinde getirdi. Yıllar önce kalem pil vardı, şimdi gene kalem pil var. O ne kadar gidecekse hep o kadar giderdi. Ama şimdi öyle değil. Çevre dostu olmakla ilgili elektrikli arabalar önem kazanınca şimdi pil teknolojisine büyük bir yatırım yapılıyor. Hem Avrupa'da hem Amerika'da... Örneğin Tesla aldı yürüdü, bütün otomobil fabrikaları yeni modeller üretme çabası içinde.
BMW, Mercedes, Siemens malını üretirken kullandığı elektriğin bir şekilde yeşil elektrik olduğunu, yeşil enerjiyle ürettiğini kanıtlamak zorunda olacak. Bunun için karbon sertifikası almak zorunda kalacak. Bu sertifikanın mutlaka Almanya'da olması gerekmiyor. Hindistan'daki bir yeşil enerji şirketiyle anlaşabilir, eşleştirebilir, Türkiye'yle eşleştirebilir. Türkiye'yle yapması her açıdan büyük bir kolaylık. Tabii bu karbon sertifikasının da bir bedeli olacak...
Hatırlatmak isterim, bazı otomobil üreticileri ilk elektrikli üretimlerle ilgili, ‘sürücüler yakıt istasyonlarına gidecekler, orada boşalan akü çıkarılacak, yerine dolu akü takılacak, bu şekilde işleyecek’ demişlerdi. 150-160 kilometrelik menzillerden bahsediliyordu. Şimdi üretilenler 300 kilometreler civarında gidiyor. Amerika'daki bazı Tesla modelleri 600 kilometre kadar menzilli. Son olarak Mercedes’in bir modelin (EQS) bin kilometre menzili olduğu iddia ediliyor.
Çok büyük bir ilerleme bu ve bunları yapmak gerçekten zor… Dünyanın en akıllı beyinleri, mühendisleri kafa yoruyorlar ve bu işi nasıl ileriye götürürüm diye çaba harcıyorlar.
Özetlemek gerekirse bunları anlatmamın nedeni şu, bunun şöyle bir etkisi olacak:
Cep telefonlarımızdan bilirsiniz. Bir cep telefonunu alırsınız. İlk önce bir buçuk gün hiç şarj etmeseniz de olur. Ama aradan birkaç ay geçtikten sonra bir gün zor dayanır. Bir sene geçtikten sonra 12-13 saatte bir şarj etmeniz gerekir çünkü pil ömrünü yavaş yavaş doldurur. Bu otomobiller için de geçerli. 500-600 kilometre gidecek diye alınan bir aracın aküsü bir süre sonra o kadar değil 300-400 kilometre gitmeye başlar. Bu da kullanıcıyı rahatsız eder, konforunu bozar. O noktada aküyü değiştirip yeni sıfır akü almak gerekir. Onunla devam edilir…
Bu güneş sektöründe biz sonsuz arazilerin üstünde üretim yapmaktayız. Bunlar tarım dışı alanlarda, dağlarda, bayırlarda kurulmuş tesisler. Bu tesisler ilk kurulurken bir megavatlık güneş santrali 20 dönüme kuruluyordu. Son zamanlarda yeni panel teknolojisindeki ilerlemelerle bu 14 dönümlere kadar indi. Ama yine çok çok büyük alanlardan bahsediyoruz. Bu elektrikli araçların ömrünü doldurmuş, atılacak akülerini alıp kendi sahalarımızda paralel bağlayıp elektrik sattığımız saatleri uzatabiliriz. Bir megavat için yanına bir megavat ilave tesis kurup orada ürettiğimiz elektriği bu akülerde depolayıp gece de elektrik satışı yapabiliriz. Satışlarımızı arttırabiliriz. Bunlar çok uzak, ham hayaller değil. Çok yakın gelecekte yapılabilecek girişimler.
Ayrıca hidrojen teknolojisine büyük yatırım yapılıyor. Avrupa bunun peşinde... Suyu ayrıştırıp ortaya çıkan hidrojeni depolayıp fosil yakıt yerine bu kullanılacak. Çok yakın bir tarihte bu da devreye girecek. Cruise gemileri, yük gemileri hidrojen yakıtıyla çalışacaklar. Çok çok uzun mesafelere gidebilecekler. Uçaklar da bu yakıtla çalışacak.
Bizden örnek vermem gerekirse, 100 megavat güneş santrali sahibi buraya 200 megavat kapasiteli tesis kurup 100 megavatıyla şebekeye elektrik satıp 100 megavatıyla hidrojen enerjisi üretip depolayıp satabilecek. Elektrik sektörü bu kadar ileri gidiyor, dünyanın göz bebeği sektör haline geldi.
- “HALKA ARZA VERDİĞİMİZ TAAHHÜT KAPSAMINDA 9,5 MEGAVATLIK BİR YATIRIM YAPTIK”
- Sayın Kartal, memleketiniz Manisa başta olmak üzere toplam altı kentte güneş enerjisi santralleriniz var. İzin verirseniz, bunlar hakkında yerleri ve kapasiteleri konusunda bilgileri Sayın Karademir’den alalım. Bunlar kaç hanenin yıllık elektriğini karşılar ne kadar ağacın hayatta kalmasına ne kadar karbondioksit salınımının engellenmesine neden olur?
- Kartal Yenilenebilir Enerji’nin bugün itibariyle toplam kurulu gücü 51,1 MWp’dir. İlk halka arıza çıktığımız zaman 41,7 megavattı. Daha sonra biz halka arzda verdiğimiz taahhüt kapsamında 9,5 megavatlık bir yatırım yaptık. Bununla beraber bizim şu an an itibariyle 51,1 megavat toplam kurulu gücümüze altı ildeki toplam santrallerimizden ulaşıyoruz. Şöyle sayabiliriz: Manisa'da 27,7 mwp yatırımımız var. Denizli'de 2,8 megavat, Aksaray'da 2,39 megavat. Antalya'da 4,75 megavat, Sivas'ta 8,82 megavat en sonunda Ankara'da 4,7 megavat… Peki bu kurulu güçle biz kaç hanenin ihtiyacını karşılıyor derseniz toplam 45 bin 900 hanenin yıllık elektrik enerjisi ihtiyacını karşılıyoruz. Toplam 200 bin adet ağacın kesilmesini önlüyoruz 82 bin ton karbon salınımını engelliyoruz.
“2021 YILINDA HEDEFLERİMİZİ YÜZDE 100’E YAKIN TUTTURDUK, 2022 YILI İÇİN CİRO HEDEFİMİZ 11 MİLYON DOLAR”
- Kartal Enerji’nin internet sitesinin tepesinde bir dijital gösterge yıllık gelir hedefinizi ve şu anda ulaştığınız rakamları gösteriyor. Yatırımcılarınız için oldukça heyecan verici… Yapılan halka arzlar öncesi hedefleriniz neydi? Şu anda hangi noktaya ulaştınız ve 2022 itibariyle yeni hedefleriniz neler?
- Biz web sitemizde anlık olarak bizim hangi santralimizde ne kadar elektrik enerji enerjisi ürettiğimiz ve bunların bir gün önceki Merkez Bankası döviz alış kurundan ne kadar bize gelir kazandırdığını görebiliyoruz. Bu yöntemle biz yatırımcılarımıza her şeyimizin şeffaf ve anbean izlenebilir olduğunu sergiliyoruz. Yılın başında koyduğumuz hedeflerimizi ne kadarının gerçekleştiğini her an takip etmek mümkün… 2022 yılı için ciro hedefimiz 10 milyon 989 bin USD’dır.
2021 yılında hedeflerimizi yüzde 100’e yakın tutturduk. Güneş enerjisi santrallerinde bütçenin sapması yüzde 1-2 ancak olur. Eğer hava çok ekstrem bulutlu veya kapalı yağışlı değilse sapma bu seviyede kalır.
Güneş enerjisi santrallerinin kurulu olduğu bölgelerde, havanın nasıl olacağını tahmin eden bir sistemimiz var. İzmir merkezli bir (O&M) şirketimiz var. Yani, operasyon yönetim şirketi. Bu şirketinin verilerine göre bütçelerimizi, hedeflerimizi yıllık olarak belirleriz ve sapmamız en fazla yüzde 1-2 olur.
“BİZİM ŞİRKETİMİZ GARANTİLİ GELİRİ OLAN, EUROBOND GİBİ, TAHVİL GİBİ BİR İŞ YAPIYOR ASLINDA. DÖVİZ BAZINDA GELİRİ OLAN BİR ŞİRKET”
- Sayın Kartal bu konuda sizin açıklamalarınız neler olabilir?
- Sapma deyince hep negatif anlaşılmamalı… Bir yıl yüzde bir eksi gelirse öbür yıl yüzde bir artı gelebilir. Bunu çift taraflı artı eksi yüzde 1-2 sapma diye düşünmek lazım. Güneş çok güvenilir bir kaynak. Hiçbir özel çabaya gerek yok. Bir iş kurarsınız, insanlar malınızı beğenirse alır, beğenmezse almaz, dağıtabilirseniz satarsınız, dağıtamazsanız satamazsınız… Ama güneş böyle değil. Bizim şirketimiz garantili geliri olan, Eurobond gibi, tahvil gibi bir iş yapıyor aslında. Döviz bazında geliri olan bir şirket. Milyonlarca yıldır güneşin doğmadığı bir gün bile olmamış. Bulutlu olduğu gün hiç üretmez değil az üretir. Zaten bizim (pvsyst) denen bir sistem var. Sene içinde hangi günlerin güneşli, bulutlu olacağına göre, bir ayın içindeki tahminlere göre size tahmini güneş saatlerini verir. O saatlere uygun bir şekilde takip ederiz. Olur da hava bir hafta fazladan kapalı giderse, onu takip eden günlerde de bir hafta daha açık gider. Onlar birbirini götürür. Her zaman öngörülen üretimleri gerçekleştiririz.
“TARIMA ELVERİŞLİ OLMAYAN BİN KÜSUR DÖNÜM ALANDA DA GÜNEŞ SANTRALLERİ KURMUŞ VAZİYETTEYİZ”
- Grubunuzun ana şirketi Koray Holding çok güçlü bir kuruluş, Kartal Enerji dışında da yenilenebilir yatırımları var. Sayın Kartal onlardan da bahsetmek ister misiniz?
- Dediğiniz gibi grubumuz güçlü bir kuruluş. Temmuz ayında Kartal Yenilenebilir Enerji halkı arz edilmişti. Şubat ayında da Hun Yenilenebilir Enerji’yi halka arz etmiş olduk. Hun Yenilenebilir Enerji’nin içinde 58,5 megavat güneş santrali, 26,1 megavatlık hidroelektrik santrali var. İki tane ayrı santralden oluşuyor.
Bir de 10,5 megavatlık biyokütle tesisimiz var. Bu tesiste tavuk altlığı yakıyoruz. Organik atık ya da ürünleri yakarak elektrik üretmek demek biyokütle. Salihli bölgesi bizim ana bölgemiz. Etrafında 45 megavat güneş santralimiz var. Oradaki çiftliğimizde 1.600 dönümde tarım yapılıyor.
Tarıma elverişli olmayan bin küsur dönüm alanda da güneş santralleri kurmuş vaziyetteyiz. Bir senede 8 bin 760 saat vardır. (24 saat x 365 gün) Bunun ne kadarında elektrik üretebilirsiniz? Bizim güneş santrallerimizde 1.600 saatin üzerindedir. Biz santrallerimizi çok verimli çalıştırırız. Örneğin bu halka arzdan gelen kaynakla güneş santrali almaya yola çıktık. Sağa sola haber saldık satın almak için baktık. Türkiye'de bizim kadar güzel elektrik üreten çok az tesis olduğunu gördük. Bazı tesislerin ürettiği elektrik 1.500 saatlere kadar iniyor. Bizde ise 1.700 saatlere kadar çıkıyor. Bunda hem güzel bölgelerde kurmamız hem kullanılan ekipman ve malzemenin en üst kalite olması hem de kuran ekibin -EPC diyoruz o işe- çok tecrübeli olması, kendi bünyemizden bu işi yapıyor olmamız farkı yaratıyor. Biz 2014 yılında Türkiye'de ilk güneş santralini kuran firmayız. Bu işte önemli bir deneyim sahibiyiz.
Grubumuzun bir de inşaat bölümü var. Koray İnşaat'ın sahibiyiz. Şirketimizin, İstanbul'un Levent'in silüetinde yer etmiş Akbank'ın Genel Müdürlüğü, şu an içinde bulunduğumuz Türkiye'nin ilk gökdelenlerinden Yapı Kredi Plaza binaları, yine Türkiye'nin ilk gökdeleni olabilecek İş Bankası'nın Ankara'daki Genel Müdürlüğü, QNB Kristal Kule Finansbank'ın Genel Müdürlüğü, Sabancı Üniversitesi'nin kampüsü gibi, Ankara’da ve Moskova’da bakanlık binaları gibi çok değerli yapılarda imzası var.
Bir de tracker dediğimiz ekipmanlar vardır. Bu trackerların en basiti manuel trackerlarla verim arttırırız. Yazın biliyorsunuz güneş dik gelir, kışın daha eğik bir ışık gelir. Sahadaki bekçilerimiz senede iki kere şu işlemi yaparlar. Kış geleceği zaman trackerları kaldırırlar. Daha dikleştirirler panelleri. Bahar geldiği zaman da onları tekrar eski yerine indirirler. Bu bile bizim üretimimizi yüzde beş arttırır. İşte o aradaki farklar bunlarla oluşur.
Biyokütleye dönersek, bu 8760 saatin, biyokütleyle 8 bin saatinde teorik olarak elektrik üretmeniz mümkün. 10,5 megavatlık bir biyokütle santrali yaklaşık üretim kapasitesi olarak 50 megavatlık bir güneş santraline tekabül eder…
Onun dışında grubumuzun bir de inşaat bölümü var. Koray İnşaat'ın sahibiyiz. Şirketimizin, İstanbul'un Levent'in silüetinde yer etmiş Akbank'ın Genel Müdürlüğü, şu an içinde bulunduğumuz Türkiye'nin ilk gökdelenlerinden Yapı Kredi Plaza binaları, yine Türkiye'nin ilk gökdeleni olabilecek İş Bankası'nın Ankara'daki Genel Müdürlüğü, QNB Kristal Kule Finansbank'ın Genel Müdürlüğü, Sabancı Üniversitesi'nin kampüsü gibi, Ankara’da ve Moskova’da bakanlık binaları gibi çok değerli yapılarda imzası var.
“BİZ YILDA 1.600 SAATİN ÜZERİNDE GÜNEŞTEN ELEKTRİK ÜRETEBİLİYORUZ. ALMANYA'DA BU RAKAM 900 SAATTİR”
- Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Fatih Birol kendisiyle yaptığımız söyleşide, “Ülkemiz yenilenebilir enerji zengini ve doğru yatırımla Türkiye güneşini ihraç edebilir” dedi. Bu konuda sizin görüşleriniz nedir? Topraklarımızda çok yüksek bir potansiyel var değil mi? Güneş enerji santralleri sadece tarıma uygun olmayan alanlara mı uygulanıyor? Buna uymayıp tarım arazilerinde kuranlar var mı?
- Cevaba sondan başlayayım, kesinlikle tarım arazisi olmayan bölgelere güneş santralleri kuruluyor. Tarım arazisine güneş santrali kurmak günah. Toprak çok değerli, tarım çok değerli ayrıca Türkiye'de de yeteri kadar tarım dışı arazi var. İstediğiniz yere güneş santrali kuracağım deyip bu santrali kuramazsınız. Bunun bir ÇED süreci var. Lisanslama süreci var. Oralarda ÇED raporu verilirken bölgenin tarım dışı bir bölge olmasına özellikle dikkat ediliyor. Aksi takdirde izin verilmiyor.
Türkiye açık ara Avrupa'nın güneşi en yüksek ülkesidir. O kadar değerli bir ülke toprakları üzerinde oturuyoruz. Biz yılda 1.600 saatin üzerinde güneşten elektrik üretebiliyoruz. Almanya'da bu rakam 900 saattir. Neredeyse yarı mertebesi… Polonya'da bin saattir. Güneşi bol denilen İtalya’da -bizim de oralarda yatırım araştırmalarımız olduğu için biliyoruz- ortalama 1.400 saati zor bulursunuz. Dolayısıyla güneş üretme konusunda Türkiye çok çok çok şanslı… Bu güneş sahaları kuracak topraklarımız da çok var. Dağa, taşa uygun yere kurmak lazım. Hatta bunları güneşin çok yoğun olduğu sıcaklığın çok arttığı bölgelerde elektrik üretimi biraz düşer. Sıcak panellerin yapısını bozar. Bu yüzden biraz yükseğe kurmakta da fayda var. Bizim en verimli sahalarımızdan birisi Tire'dedir. Orada 8,8 megavat bir santralimiz var. Tire’nin tepesinde dağların üstüne kurulmuş bir santraldir. Yüksekte olduğu için çok güzel elektrik üretir. Yükseğe çıktıkça doğal bir klima etkisi yapıyor, hava ısısı düşüyor. Türkiye elindekinin kıymetini bilmeli ve bu sürdürülebilir enerji, yenilenebilir enerji dediğimiz konseptte aslan payını almalı. Gelecek yatırımlarımızı da buna göre odaklandırmalıyız.
Bu yatırımda hiçbir soru işareti yoktur. Kömür santrali kurarsınız, kömür biter. Kaza olur madende kömür çıkarılmaz, çevreyi kirletirsiniz. Doğal gaz santrallerine yatırımlar yaptılar, artan doğal gaz fiyatlarıyla işler zora girdi. Santrali çalıştırmamak üretici için daha karlı olduğundan kapatanlar var. Hidroelektrik santralleri çok da dönemseldir. Nisan, mayıs, haziran aylarında güzel elektrik üretirler. Dokuz ay minimum çalışırlar. Güneş ve rüzgâr Türkiye'nin yatırım yapması gereken yenilenebilir enerji alanları ve kıymetini bilmesi gereken alanlar.
Türkiye açık ara Avrupa'nın güneşi en yüksek ülkesidir. O kadar değerli bir ülke toprakları üzerinde oturuyoruz. Biz yılda 1.600 saatin üzerinde güneşten elektrik üretebiliyoruz. Almanya'da bu rakam 900 saattir. Neredeyse yarı mertebesi… Polonya'da bin saattir. Güneşi bol denilen İtalya’da -bizim de oralarda yatırım araştırmalarımız olduğu için biliyoruz- ortalama 1.400 saati zor bulursunuz. Dolayısıyla güneş üretme konusunda Türkiye çok çok çok şanslı…
- Sayın Kartal, son olarak yatırımlarınızla ilgili gelecek planlarınız hakkında da birkaç cümle alabilir miyiz?
- Biz daha da büyümek istiyoruz. Kartal Yenilenebilir Enerji, net yüzde 80’in üstünde FAVÖK marjı (faiz, amortisman, vergi öncesi kar) olan bir şirket. Bu hiçbir sektörde görülmeyen bir durum. Net banka borcunu anaparasını ve faizini ödedikten sonra dipte serbest nakit akım bırakır. Bu sayı 2022 yılında üç milyon dolara yakın olacak. Zaten kasasında para olan bir şirket. Geçen sene halka arz ettiğimiz Kartal Yenilenebilir Enerji, 9,5 megavat yeni tesis almakla aslında yüzde 23 büyümüş oldu. O hisseye yatırım yapanlar artık dolar bazında yüzde 23 daha değerli bir şirketin sahibi. O günlerde biz halka arza çıktığımızda şirket 8 liraydı, dolar da 8 liraydı. Bugün dolar 14 lira, şirket de 14 lira ama biz üstüne yüzde 25 daha büyük bir tesisin sahibiyiz. Üstüne her sene 3 milyon dolar da nakit para biriktiren bir şirket. Bu biriktirdiğimiz paralarla da yeni yatırımlar yapacağız. Yine organik bir şekilde büyüyeceğiz. Avrupa'da da iş geliştiriyoruz. Avrupa'da da elektrik fiyatları çok yükseldi ve Euro bazında fonlaması da kolay ve ucuz. Yani Euro bazında yüzde 2-2,2 ile kredi alabileceğiniz ülkeler İtalya ve Yunanistan. Buralarda iş geliştirme çabasındayız ve garantili bir satış imkânımız var. Kartal Yenilenebilir Enerji çok hızlı büyüyecek. Bunlar da uzun vadede değil, hemen bu seneden itibaren yeni santral alımlarını, yeni lisans alımlarını yatırımcılar duyacak.
KBB uzmanlarından kritik uyarı! İşte iş dünyasını tehdit eden hastalık
Bu savaş nasıl biter? Ahmet Yavuz Paşa’dan 3 kritik Rusya senaryosu
Cevheri: Günden güne tarımda daha fazla ithalatçı ülke oluyoruz
Cemal Güzelci: Temiz enerjide alacağımız çok yol var
Emre Alkin: FED faiz artırımı ABD için iyi bizim için kötü haber
Ev sahiplerine banka garantili kira hesabı
Naci Görür: En güvenli bölge İstanbul Anadolu yakası kuzeyi
Sevim: Teknolojiye, insana ve güçlü kurumlara yatırım çok önemli
Yurdakul: 2022 otomotiv sektörü açısından çözüm yılı olabilir
Fatih Birol: Doğru yatırımla ülkemiz güneşini ihraç edebilir