FINANSGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ
İsviçre bankası UBS, Avrupa bankalarının geçmişten bu yana zorluk yaşadığı ABD pazarındaki payını büyütmek istiyor. Ancak İsviçreli varlık yöneticisi bu mücadeleye birçok Avrupa bankasından daha güçlü bir şekilde başlayabilir. Şirket yeni stratejisini salı günü gerçekleştirdiği bilanço açıklaması esnasında duyurdu. Güçlü gelirler, hisse başı 50 cent temettülere imkan tanıdı. Bunun toplam maliyeti ise 1,7 milyar dolar oldu. Bankanın bu yıl 5 milyar dolarlık hisse geri alımı gerçekleştirmesi gerekiyor.
Buradaki tek sorun ise UBS’in Fransa’daki vergi davası nedeniyle 1,1 milyar euro ceza ödeyecek olması. Wall Street Journal’ın haberine göre Avrupa’nın en yüksek performanslı bankalarından biri olan UBS’in ürünlerini dijitalleştirmesinin maliyetleri düşürmesi ve gelirleri yükseltmesi bekleniyor. Banka Avrupa’daki birimlerine yeniden odaklanırken, Asya, İsviçre ve ABD’de de büyüme hedefliyor.
Bankanın ABD’deki yeni stratejisinin bir kısmı ise kitle pazarına yönelmek. Milyarderlerin bankası, ABD’nin süper zengin olmasa da, varlıklı müşterilerine hizmetlerinin daha düşük maliyetli bir versiyonunu sunacak. Bunun için müşterilerin yaklaşık 1 milyon dolarlık varlığının bulunması şartı aranacak. Dijital platformda kişiselleştirilmiş varlık yönetimi hizmetleri, bankacılar tarafından uzaktan çalışma modeliyle yürütülecek. Aynı zamanda ABD’nin şirket müşterileri için de daha kapsamlı hizmetler sunulacak.
Bunlar arasında nakit yönetimi ve krediler de bulunuyor.
Bu strateji ise UBS’i ABD’nin dev kurumları Morgan Stanley, Charles Schwab ve JPMorgan ile doğrudan rakip haline getiriyor. Büyük ABD oyuncularının ülkede sahip olduğu ölçek oldukça etkin olmalarını sağlıyor. Morgan Stanley’in maliyet/gelir oranı geçtiğimiz yıl %67 olurken, JPMorgan için bu rakam %57 oldu. UBS de İsviçre ve Asya’da benzer bir başarı gösteriyor ancak bankanın ABD biriminin maliyeti %79.
Belki de bu nedenle ABD pazarı birçok Avrupa bankası için oldukça yüksek maliyetli oldu. Geçtiğimiz yıl BNP Paribas ve HSBC ABD’deki operasyonlarını sattı. Buna rağmen ABD dünyanın en büyük ve hızlı büyüyen varlık yönetimi pazarına sahip. Bu da bankaların buradaki fırsatları görmezden gelmesini engelliyor.
UBS de ABD’de karlı bir niş alan bulabileceğini düşünüyor. Bankanın halihazırda ABD’de iki milyon emeklilik müşterisi bulunuyor. Banka ABD’deki operasyonlarını organik olarak büyütmek için gelecek birkaç yılda 250 milyon dolarlık yatırım yapmayı hedefliyor. Aynı zamanda ABD’de şirket alımlarını da değerlendirecek.
finansgundem.com'un derlediği bilgilere göre yakın zamanda bankanın otomasyon yatırım danışmanlığı şirketi Wealthfront’u satın alması yaklaşık yarım milyon genç müşteriyi neredeyse garantiledi. Bu da banka için güçlü bir başlangıç anlamına geliyor.
Varlık yönetimi, UBS için tamamen yabancı bir alan değil. Çünkü banka İsviçre’nin zenginlerine yönelik varlık yönetimi faliyetlerinden yüksek kar elde ediyor. Bu tür bankacılık faaliyetleri maliyet açısından hafif ve banka ABD’deki operasyonlarının 2028 yılında karlılığa ulaşacağını düşünüyor. Bankanın göreve yeni başlayacak yönetim kurulu başkanı ve finans direktörü de ABD konusunda deneyime sahip. ABD planı yolunda gittiği takdirde UBS Çin ve diğer hızlı büyüme gösteren pazarlara da yönelebilir.
KPMG çalışanlarını uyardı: Sıkıntılı günlere hazırlıklı olun
Londra’nın fintek patlamasının bedelini kim ödüyor?
Euro Bölgesi'nde enflasyon rekor seviyeye çıktı