Yazdır
FINANSGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ
Şirketlerde yönetim değişiklikleri yatırımcılar için oldukça olumlu olabilir. Ancak bunun için iyi bir zamanlama ve erken dönemlerde karşılaşılacak engellere karşı sabır gerekir. Credit Suisse ise içinde bulunduğumuz dönemde yatırımcılarının sabrını sınıyor. Adı ard arda skandallarla anılan İsviçre bankası salı günü, yargı alanında yapılan harcamaların maliyeti ve yatırım işlemlerinde düşüşün, aralık ayında sona eren çeyrekte başa baş bir bilanço anlamına geldiğini açıkladı.
Wall Street Journal’ın haberine göre bu bilançoya daha önce açıklanan 1,75 milyar dolarlık iyi niyet anlaşması dahil edilmedi. Bankanın en endişe verici haberlerinden biri de, bankanın stratejik odağı ve en değerli birim, uluslararası varlık yönetimi biriminin son çeyrekte net varlık çıkışlarıyla karşı karşıya kalmış olması oldu. Kâr uyarısı da yatırımcıların hoşuna gitmeyen bir başka sürpriz oldu.
Bilanço açıklamasından yalnızca sekiz gün önce, bankanın skandalların ardından dönüşümünü gerçekleştirmesi beklenen Yönetim Kurulu Başkanı António Horta-Osório, beklenmedik bir şekilde bankadan ayrıldığını açıkladı. Ardından bankanın hisselerinde yaklaşık %2’lik düşüş görülürken diğer bankaların hisselerinde yükseliş gerçekleşti. Credit Suisse’e yatırım yapmak, şimdi İsviçreli rakibi UBS’e ya da diğer Avrupa rakiplerinin birçoğuna yatırım yapmaktan çok daha mantıksız görünüyor.
Buna rağmen bankanın gelişen Asya piyasalarında payı olan güçlü bir varlık yönetimi birimi ve yatırım bankacılığı birimi var. Aynı zamanda İsviçre bankacılığında da sağlam temellerle ilerliyor. Bunun karşısında finansgundem.com'un derlediği bilgilere göre bankanın hisseleri bir dizi skandalın ardından defter değerinin yaklaşık yarısı seviyesinde işlem görüyor.
Bankanın sorunlarını çözebilmesi için planları da var: Kasım ayında banka girişimci ruhunu korurken risk yönetimini geliştirmek ve toplam riskleri düşürmek için bir yol haritası açıkladı. Ancak bu zorlu bir denge hamlesi olacak ve dışarıdan bakanlar için değerlendirmesi güç bir sürece işaret ediyor. Bazıları daha keskin bir dönüşümün gerekli olduğunu savunuyor. Bu ay bankadan gelen olumsuz haberler de yatırımcı güveninin yeniden inşa edilmesinde olumlu bir rol oynamayacak.
Her şeye rağmen, bu yılın skandalları geçtiğimiz yıl patlak veren Greensill ve Archegos skandallarıyla boy ölçüşemiyor. Bankanın her şeyden önce yol haritasına devam edebilmesi için iyi bir lidere ihtiyacı var. António Horta-Osório sürece oldukça müdahil bir yönetici olsa da, bankanın son çeyrek sonuçları hayal kırıklığı yarattı. Aynı zamanda Greensill skandalının ardından bankanın başlattığı iç soruşturmanın etkin bir şekilde yönetilmesi de gerekiyor ve bankanın dönüşümünün başlaması için uygun bir nokta olduğu düşünülüyor. Şimdilik birçok yatırımcı Credit Suisse’in yeni yönetim kadrosunu izleyecek.
Deutsche Bank'tan 2011’den bu yana en yüksek yıllık net kar
Garanti BBVA, 6. kez Bloomberg Cinsiyet Eşitliği Endeksi’nde