Ekonomist Ali Ağaoğlu ve gazeteci Hakan Güldağ, Dünya'daki haftalık sohbetlerinde bu kez, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan kur destekli mevduat hesabını masaya yatırdı. İkili, paketin ilk yansımalaranının olumlu olduğunu ancak bir an önce mevzuatın da açıklanması ve soru işaretlerinin giderilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
İşte Ağaoğlu ve Güldağ'ın sohbeti:
Güldağ: Üzerinde bir süre daha tartışacağımız kur korumalı TL mevduat ürünü devreye girdi. Ancak görüyoruz ki bu ürün için mevzuat arkadan gelecek. Bir de tasarruf sahiplerinin döviz hesabını TL vadeliye çevirdiğinde Merkez Bankası'nın destek sağlayıcı bir ürünü var. Yeni düzenlemelere ilişkin yanıt bekleyen soru çok. Piyasa yansımasına baktığımızda ise pazartesi akşamından bu yana 8 liralık düşüş gördük. Bu arada Kapalıçarşı’da ayrı, bankalarda ayrı döviz fiyatı var; ikili piyasa oluştu gibi…
Ağaoğlu: Yeni ürüne ‘tasarruf sahiplerinin kur riskinin kamulaştırıldığı bir durum’ diyorum ben. Senin de bahsettiğin gibi ortada TL için bir ürün, döviz için bir ürün var. Birinde Hazine, diğerinde Merkez Bankası sorumlu. Bana çok mantıklı gelmedi. Ürünün mümkün olduğu kadar tek olması lazım. Ortada iki ürün varsa da, tek muhatabı olmalıydı. Ancak dövize olan talebi azaltma açısından fena durmuyor. Bir ara ‘Türk doları basalım’ denildi. Aslında bireyler için Türk doları bastık şu anda. Ve kur riskini de kamuya aktardık. İşe ilk başladığımda Merkez Bankası bilançosunda yükümlülük olarak sürekli görünen Dövize Çevrilebilen Mevduat (DÇM) rakamı vardı. Buna benzer bir şey.
Güldağ: Doların kaybını da telafi edecek bir para birimi olarak ifade edersen daha doğru bir tanımlama olacak diyeyim.
Ağaoğlu: Aslında bu mevduat sahibi açısından sıfır primli bir opsiyon. Döviz alım opsiyonu alıyor mevduat sahibi ve bunun için hiç prim ödemiyor. Eğer faizden daha yukarıda değer kaybederse TL, o zaman aradaki farkı kamu üstleniyor. Kamuya güveniniz de varsa bireyler açısından gayet mantıklı bir ürün. Fakat işin ‘ahlaki erozyon’ diyebileceğimiz başka bir boyutu var. Mevduat sahibinin olası kaybını tüm halka yaydığınız olası bir enstrüman haline geliyor. Bu belli bir kesime verilmiş ayrıcalık.
Güldağ: Hepimizin vergilerinden kur farkı karşılanmış olacak yani. Peki bu paket tutar mı sence?
Ağaoğlu: Şu anda TL tarafı için pek net değil, mevzuatı görmek lazım. Örneğin dövizi bankalara satıp mevduat hakkından faydalanacaksam bankalar bu dövizi doğrudan Merkez Bankası’na mı satacaklar? Sonuç olarak güvensizlik ortamını azaltıcı bir enstrüman. Bir halel gelir mi benim bankadaki parama, bankadan paramı çeksem mi çekmesem mi gibi endişeleri de azaltan bir ürün oldu. En azından piyasayı sakinleştiren, ‘bir durup düşünün’ dedirten bir hareket. Ama pratikte dediğim gibi TL’lere bu tarz bir mevduat uygulanacak mı? Veya öyle bir mevduat tercihi olabilecek mi sorusu yanıt bekliyor.
Güldağ: Bir yandan da biz bedava para dağıtmış, bir anlamda döviz likiditesi de piyasaya vermiş olmuyor muyuz?
Ağaoğlu: Ne Hazine’nin ne de Merkez Bankası’nın döviz satma taahhüdü olmadığı için döviz vermiyoruz. Ama her şeyi dövizle ölçmeye başlayacağız. Döviz tevdiat hesaplarını dövizle ölçüyorduk zaten. Ama TL tarafında kalmış olanlara da bedava opsiyon verdiğimiz için onlar da bir bakıma dövizle ölçecek. Yani servetini dolarda hesaplamayanlar için de dolarda hesaplayacakları bir şey kafalarına işlemiş durumdayız.
Güldağ: Bankacılık sistemi ve kredi faizleri açısından nasıl bir durum ortaya çıkacak?
Ağaoğlu: Bankaları teknik olarak çok ilgilendiren bir durum yok. Hatta bankalar bunun üzerine çeşitli ürünler de geliştirebilirler. Bankacılık açısından vade uyumsuzluğunu görece azaltabilecek faydaları da olacak. Kredi faizlerine de bir yansıması olmaz.
Güldağ: Riskleri bakımında ne görürsün; neyi kerteriz alacağız? Daha önce Cenevre bankalarının bize bakış açılarıyla ilgili örnekler vermiştin. Bir tavır değişikliği bekler misin?
Ağaoğlu: Döviz kurunun 18’lerden 11’lerin altına gelmesi, paketin ilk yansımasının olumlu olduğunu gösteriyor. Ama vaatlerin yerine getirilmesi ve günün sonunda tasarruf sahibine güven hissi verilmesi önemli. İşin yurtdışı bankacılık tarafı için bir iyi bir kötü haber var. İyi haber; ‘sermaye kontrolü uygulamasına geçilir mi’ diye bir endişe vardı. Türk bankacılık sistemine bakışları negatifti, ama en azından riskler bir nebze azaldığı için bankacılık tarafına bakışları bir nebze olsun pozitif etkilenecektir. Ama yine de bir süre bekleyip görmek isteyeceklerdir, bu iyi haber. Kötü haber de; belirsiz bir miktardaki kur riski Hazine’nin üzerine yüklenmiş durumda. Bunun zaten oldukça düşük olan Türkiye’nin kredi notunu olumsuz etkileme ihtimali söz konusu.
Güldağ: İş dünyası olumlu karşıladı ama dışarıdan gelen bazı yorumlar ‘freni patlamış kamyon’ gibiydi. Sen bu olumsuz değerlendirmeleri neye bağlıyorsun?
Ağaoğlu: Bütçe üzerinde yaratacağı yüke dair bir belirsizlik var. Ödemeler dengesi olarak baktığımızda ise çok majör bir değişiklik yaratmıyor. Yurtiçi bilançoda evet ama yurtdışı bilançoya hiçbir katkısı olmayan bir iş. Onlar yurtdışı bilanço gözüyle baktıklarında, durumda bir değişiklik görmedikleri gibi, üstüne devletin üstleneceği risk arttığı için, daha negatif görüyorlar. Örneğin Meksika ve Arjantin tarafında da bu tür adımlar atılıp bunların da çok iyi çalışmadığına tanıklar. DÇM’lerden gelen tecrübe de bunun çok iyi çalışmadığını, astarı yüzünden pahalı bir iş olduğunu biliyorlar.
Güldağ: Kapalıçarşı’da fiyatlar hemen hemen 1 lira daha yukarıda. Bir de ciddi bir alım talebinden söz ediliyor. 31 Aralık’ı nerelerde kapatırız?
Ağaoğlu: Bir hafta için tahmin yapamama zorluğu gerçekten üzüyor. İki kur olması zaten yeterince keyifsiz bir durum, o da ayrı. Nerede kapatırız sorusunda hakikaten bu uyumun netleşmesi gerekiyor, şu anda net değil. Anladığım kadarıyla 18 TL fiyat bir şekilde kafalara nakşedildiği için altındaki her kur bazılarına ucuz geliyor. Büyük ihtimalle de ‘ben nakit olarak alayım’ diyenler Tahtakale’ye gidiyor. Kurun seviyeleri için önümüzdeki hafta daha net bir yorum yapabiliriz diye düşünüyorum.
Güldağ: Sonuç itibariyle atılan bu yeni adıma ‘faizin kurla çapalanması’ dersek ilk etapta iyi sonuç verdi diyebilir miyiz?
Ağaoğlu: Kesin bir yargıyla yola çıkmak çok doğru değil. Döviz tutanların kafalarındaki öncelikli saikleri şimdilik büyük oranda değişecek mi sorusuna evet demek gerekiyor. Ama ben onu demek için erken olduğunu düşünüyorum. Kurun üzerinde önemli bir baskı geldi. İlk günkü arka kapı satışları etkili oldu. Kur korumalı TL mevduatına ilgi de yükseliyor. Bunun da getirdiği bir etki var. Gördüğüm kadarıyla DTH’larda şimdilik ilk günün dışında önemli bir satış olmadı. Birkaç hafta bu 11-12 seviyelerinde sallanabilir. Ama uzun süre kalıcı olması için bu son hamleden farklı bir şeyler de yapmak gerekiyor. Kur korumalı TL mevduatı hem riskli hem de sürdürülebilir değil. Kurların bu seviyeye gerilemesi ihracatçıya da sıkıntı getirdi. Doğrusu zaten ihracatçı 17-18 dolar kurunu baz alıp da fiyat vermedi. Çoğu ihracat erbabı o seviyelerin köpük olduğunu hesap etti. Ama 14-15 seviyesinden fiyat veren çok oldu. Onlarda da şimdi zarar var.
Altında yeni yılda 1860’ları görebiliriz
Güldağ: Spot altından bağımsız olarak kurla birlikte gram altın da aşağı doğru indi. Ons tarafında ne bekliyorsun?
Ağaoğlu: Spot altının normal koşullar altında 1835 üzerinde kapatmasını bekliyordum yılı. Şu anda başarılı bir trendin üzerinde kalmaya çalışıyor. Ama 1815’lerin üzerinde kapatabilirse 1860’lara doğru yeni yılın başında bir hamle ihtimali var. 21,50’lerdeki gümüş için de benzer bir hamle söz konusu. Orada da 22,70 – 22,80’ler var aşılması gereken. Onun üzeri 23,50’ye gidiyor. Daha fazla yukarı gideceklerini şimdilik zannetmiyorum.
Güldağ: Madencilerle sohbetimizde altını çıkarma maliyetinin arttığını söylediler. 1000 – 1100'den, 1550-1600 dolarlara gidebileceği ifade ediliyor…
Ağaoğlu: 6-7 sene önce yaptığım bir çalışmada 136 dolar çıkartmıştım. Buna enfl asyonu da eklerseniz 800-850 doları aşmasını çok beklemem. Dünya ortalamasında dedikleri rakamlar yüksek. İncelemek lazım ama 1500-1600 dolarlık maliyet olursa dünyanın her yerinde üretim durur. Bir de üstüne üstlük altın ve gümüş bu yıl kripto paralara yenildi. Güvenli liman gibi bir şeyi de kalmıyor.
Enflasyonla dünyadan daha fazla uğraşacağız
Güldağ: Türkiye’de ve dünyada enfl asyon kaygıları devam ediyor. Bir de Fed’in alacağı faiz aksiyonu önemli olacak. Nasıl bir ilk çeyrek bekliyorsun?
Ağaoğlu: Tedarik zinciri içinde yaşanan sıkıntılardaki fi yat risk priminde bir miktar azalma olacak. Ama bunun 2022’de tamamen ortadan kalkacağını beklemiyorum. Yani dünyada enfl asyonu konuşmaya devam edeceğiz. Türkiye açısından dünyadan ithal ettiğimiz enfl asyon ve kur geçişkenlik etkisi ile yüzde 25’lere kadar sirayet edeceğini düşünüyorum. Biz önümüzdeki yıl enfl asyonla dünyadan daha fazla uğraşmak zorunda kalacağız. Cumhurbaşkanı’nın açıklamış olduğu önlemler, asgari ücretteki artış oranı, kurla ilgili getirilen bu yeni ürün, BES’te payın yüzde 30’a çıkarılması, öğrencilerin burslarında getirilen adımlar, Merkez Bankası’nın ihracatçılara forward kur açıklayacak olması gibi başlıklar enfl asyon görünümünü etkileyecek. ABD cephesinde ise Fed’in olası faiz artırım kararında; 1’i garanti, 2’yi büyük olasılık, 3’ü düşük olasılık görüyorum.
2022 bütçesinde kur ne olmalı?
Güldağ: 2022 bütçelerine nasıl bir kur projeksiyonu konulabilir?
Ağaoğlu: Kurun önümüzdeki hafta nasıl bir denge bulacağını ve yılı nasıl kapatacağımızı göreceğiz. Ama benim gördüğüm yüzde 85 gibi bir kur artışıyla kapatacak olursak, çok büyük ihtimalle önümüzdeki yıl bu yıl kapanışının üzerine dörtte 1'lik bir kur artışını da eklemek gerekebilir.
Güldağ: 2022 bütçesi demişken, kurumlar vergisi düzenlemesi, ihracatçı ve ithalatçı fi rmalara TL uzlaşmalı vadeli döviz satımı yapılması gibi iş dünyasını rahatlatacak gelişmeler de var. Önümüzdeki hafta bu başlıkları da dahil ederek, daha geniş bir projeksiyon çizebiliriz.