Yazdır
FINANSGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ
Hong Kong’a sürpriz ziyaretinden yalnızca birkaç gün sonra JPMorgan Chase CEO’su Jamie Dimon, ABD Bankası’nın Çin’in Komünist Partisi’nden daha uzun ömürlü olabileceğini söyledi. Dimon’ın söylemleri geçtiğimiz haftaki ziyareti gölgede bıraktı ve CEO çarşamba günü özür diledi. Açıklamasında JPMorgan’ın ve diğer Wall Street devleri ile Avrupa bankalarının Çin’de başarılı omak için uzun bir yola çıktığını söyledi. Batı bankaları için Çin’de zafer kazanmak bu zamana kadar erişilebilir bir hedef değildi.
Operasyonel engeller ve katı düzenlemeler endeniyle JPMorgan’ın Çin’de yatırım bankacılığı girişimleri, ortalamanın altında getiriler için büyük maliyetler anlamına geliyordu. Milyonlarca dolarlık yatırıma ve çok sayıda bankacıyı işe almasına rağmen, şirket geride bıraktığımız iki yılda 40 milyon dolarlık zarar bildirdi. Bankalar Çin’deki zararlarını telafi etmek için oldukça istekli ve gelecekte yüksek kar elde etmek için bedel ödemeye hazır. Bankalar aynı zamanda Çin şirketlerinin New York ve Hong Kong borsalarında gerçekleşecek halka arzları için sundukları danışmanlık hizmetlerinden oldukça iyi getiriler sağladı. Ülkede herhangi bir merkez bulundurmadan bu hizmeti sunmak ise şirketler için oldukça zor. Bu nedenle de maliyetler görmezden gelinebiliyor.
Bu nedenle Wall Street bankaları yüksek maliyetlere rağmen girişimlerinin sonuç vereceğini ve Çin’de para kazanabileceklerini düşünüyor. JPMorgan Asya Pasifik CEO’su Filippo Gori Financial Times’a yaptığı açıklamada, “geleceğe yatırım yapıyoruz. Bunun bir yıl ya da 25 yıl sürmesinden endişeli değiliz” dedi. JPMorgan Çin’de yaptığı yatırımlarından getiri sağlayamayan tek banka değil. Morgan Stanley’nin de Çin’de bulunan yatırım bankası geçtiğimiz yıl yalnızca 160 bin dolar kar bildirdi ve bunun öncesindeki iki yılda toplam 33 milyon dolar zarar etti.
Goldman Sachs ise 2018 yılından bu yana toplamda 30 milyon dolar kar elde etti. finansgundem.com'un derlediği bilgilere göre Çin’de operasyonları bulunan yedi küresel bankadan yalnızca üçü Goldman, UBS ve Deutsche Bank son üç yılda kar sağladı. JPMorgan, Morgan Stanley, Credit Suisse ve HSBS ise zarar etti. Ancak bankaların umutlu olması için de bazı nedenler var. Geçtiğimiz iki yılda Çin’in düzenleyicileri finansal piyasalarını yabancı rekabetine açık hale getirdi.
2020’nin ocak ayında ülkenin ABD ile imzaladığı bir ticaret anlaşması kapsamında Çin küresel bankaların ülkedeki ortak girişimlerinde hisse çoğunluğunun sahibi olmasının yolunu açtı. Bu da yabancı bankalara 31 trilyon dolarlık ve hızla büyüyen sermaye piyasalarının kapılarını araladı. Yedi bankadan birinin yöneticisi Financial Times’a yaptığı açıklamada, “gerçekte hiçbir uluslararası banka henüz Çin’de anlamlı bir etki yaratmadı ancak bu nokta çok önemli değil” dedi.
Devamında, “Çin’in devam eden açılması ve piyasaların olgunlaşması göz önünde bulundurulduğunda bir fırsat ortaya çıkıyor” ifadesini kullandı. Çin düzenleyicilerinin hamlesinin ardından bankalar ülkede büyüme hedefiyle iddialı planlar açıkladı. JPMorgan ve Goldman Sachs, Çin’de bulunan yatırım bankalarının çoğunluk hissesini devralmak üzere düzenleyicilerin onayını aldı. Gori, “strateji öncelikle tüm lisansları ve kontrolleri almak, daha sonra bir platform oluşturmak. Bunun ardından gelirler sağlanmaya başlanacak” dedi. Devamında, “elbette bir miktar volatilite ve engelle karşılaşılacak” ifadesini kullandı.
Wall Street uluslararası ölçekteki boyutlarının müşteri çekme konusunda yardımcı olacağını düşünüyor. Çin hükümeti birçok şirketin offshore stratejilerini kısıtlamayı hedeflese de, Çin’in hızla büyüyen şirketleri aradıkları hizmeti Wall Street devlerinde bulabilir. JPMorgan için öncelik, Çin’de uluslararası anlaşmalar yapan küresel müşteriler.
Gori, “yerel rakiplerimize kıyasla başarılı olduğumuz alan burası, biz de bunun üzerine çalışıyoruz” dedi.
Yabancı kurumların Türkiye ekonomisi görüşleri!
JP Morgan'dan Türk ekonomisi değerlendirmesi
ING’den ihracat işlemlerine dijital çözüm