FINANSGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ
Piyasa değeri açısından dünyanın ikinci büyük kripto parası Ethereum’un kurucusu Vitalik Buterin, yakın zamanda kaleme aldığı yazıda birçok ulusal hükümetin toplumların, şehirlerin ve devletlerin değişen ihtiyaçlarına yanıt verme konusunda “yetersiz ve yavaş” olduğunu ifade etti. Aynı zamanda bu değişen ihtiyaçlara daha esnek ve dinamik yanıtlar verilmesi gerektiğini de ekledi.
Bazı şehirlere bakan Buterin, şehirler arasında devasa kültür farklılıklarının olduğunu ve bu nedenle de ülkelerin tamamını ikna etmektense, “kamunun bir fikri benimseme konusunda ilgili olduğu tek bir şehir bulmanın” daha kolay olacağını söyledi.
Bu oldukça etkileyici bir perspektif. Dijital Para ve Kimlik Uzmanı David G. W. Birch Forbes’ta yayınlanan yazısında bu fikre sempatiyle baktığını söyledi.
2017 yılında yayınlanan kitabı “Babylon’dan önce, Bitcoin’den Sonra”da geleceğin birden fazla sayıdaki para biriminin, çeşitli topluluklarla ilişkilerinin bulunacağını öne sürdü. Bunun ardındaki neden ise Birch’e göre ‘şehir kimliği’. Avrupa şehir merkezlerinde yaşıyor ve ulus devletler topluluğu olmaktan pratikte oldukça uzak. Bu nedenle geleceğin parası, birçok açıdan geçmişin parasıyla benzerlik taşıyabilir. Ekonomilerin ve ekonomik büyümenin odak noktasında olan şehirler, tüm fiziki lokasyonların üzerinde yer alıyor.
Fütürist Gill Ringland, 2050 yılı için açıkladığı finansal senaryolarında şehirlere giriş, şehirlerde ticaret yapma ve yaşama gibi hakların, değer kazanacağını söyledi. Dahası şehirlere giriş ve şehirlerde yaşama hakkı, birçok demografik varlık sınıfının da temelini oluşturacak. Geçtiğimiz yıl Londra’da gerçekleşen FS Club panelinde, şehirlerin ulus devletlerin politikalarını ve yönünü belirleyebilecek güce erişebileceği de dile getirildi.
finansgundem.com'un derlediği bilgilere göre bu çerçevede Gill’in, en zengin 50 ülkeden oluşan G20 ülkelerinin yerini alacağını düşündüğü en zengin 50 şehir devlet, yani “C50” dünya ekonomisini yöneten mekanizma haline gelebilir. Bu gelecek tasvirinde başarılı ve fonksiyonel bir dünyanın gelecekteki ekonomik organizasyonu konusunda sağlam temeller oluşturuluyor. Yıllar önce Martin Wolf’un Financial Times’da kaleme aldığı yazıda dediği gibi, “şehirlerin çağında yaşıyoruz, ulusal ekonomilerin değil.”
Şehirlerin ve çevrelerinin para konusunda hakimiyet sahibi olduğu bir dünya ekonomisi, elbette daha farklı finansal hizmet ve kurumlara ihtiyaç duyacak. Bu kurumlar ve hizmetler ise ulusal ekonomileri temel alan mevcut sistemden çok daha farklı olacak. Bu fikir daha önce, 1984 yılında Jane Jacobs’ın kitabı, “Şehirler ve Ulusların Serveti” isimli kitapta dile getirilmişti. 2017 yılında Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından yayınlanan raporda ise, “geleceğimizi ulus devletler değil, şehirler belirleyecek” dendi.
NATO’nun siber güvenlik tehditleri açıklandı
Küresel finansta dijital devrimin ayak sesleri
Hawaii’de Zuckerberg huzursuzluğu: Bu yeni monarşidir