FINANSGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ
ABD yatırımcıları şimdilerde Çin'e geçmişte olduğundan çok daha temkinli yaklaşıyor. ABD ve Çin arasındaki ilişkiler oldukça gergin ve Çin’in dev emlak geliştiricisi Evergrande’ın potansiyel iflası piyasalar üzerinde baskı oluşturmaya devam ediyor. Ancak aynı zamanda ABD’nin Çin’de faaliyet gösteren finans şirketleri için tarihi bir dönem yaşanıyor.
ABD Eski Başkanı Donald Trump’ın Çin’le imzaladığı ticaret anlaşması kapsamında, Çin finansal hizmetler şirketlerinde yabancı sahipliği konusunda baskılarını kaldırdı. Şimdi Goldman Sachs, JPMorgan Chase ve Morgan Stanley’in de aralarında bulunduğu bankalar, Çin partnerleriyle ortak girişim olarak yürüttükleri menkul kıymetler şirketlerinde hisse çoğunluğuna sahip olabiliyor. Wall Street Journal’ın haberine göre bu hamleler ABD bankalarına Çin’de yatırım bankacılığı ve borsa alanında daha büyük erişim sağlayacak.
Bu esnada BlackRock gibi önde gelen ABD merkezli varlık yönetimi şirketleri de, Çin’de daha önce olmadığı kadar büyük bir memnuniyetle karşılanıyor. Yatırımcılar Wall Street’in Çin’de daha büyük bir hakimiyet sahibi olma fikrinden hoşnut. BlackRock gibi büyük ve köklü şirketlerin Çin gibi devasa bir pazarda olmasının büyük potansiyelleri olduğu düşünülüyor. Ancak Çin’in finans sektöründe her şey kolay değil. Ülkede hakim olan siyasi ve düzenleyici baskıları, tam potansiyele ulaşılmasının yıllar alabileceği anlamına geliyor.
Yatırım bankacılığı ise bu alanda en belirgin fırsat olarak görülüyor. Geçmişte yerel yatırım şirketleriyle kurulan ortak girişimler büyük oranda fayda sağladı. Bu şirketler, Çin şirketlerine yurtdışında gerçekleştirecekleri halka arzlarda ya da şirket satın alımlarında danışmanlık hizmeti verdi. Ancak bir zamanlar yüksek getiri sağlayan bu faaliyetler önemli ölçüde geriledi. Bunun nedenlerinden bir tanesi de Çin ve batı dünyası arasındaki gerilimin giderek artması oldu.
Yurtdışında halka arzını gerçekleştiren Çin şirketlerinin sayısı 2014 yılında zirveye ulaştı ve toplamda 53 milyar dolar oldu. Ancak bu rakam 2021 yılının başından bu yana yalnızca 36 milyar dolara ulaşabildi. Çin şirketlerinin yurtdışında gerçekleştirdiği şirket birleşmeleri ve satın alımları ise 2016 yılında 201 milyar dolarla zirveye ulaşmış olsa da 2021 yılının başından bu yana 25 milyar dolarda kaldı. Bu nedenle Çin pazarının küresel bankalar için neden büyük bir çekiciliği olduğu anlaşılabiliyor.
Çin’de gerçekleştirilen halka arzların hacmi giderek büyüme kaydediyor. Ancak finansgundem.com'un derlediği bilgilere göre 2010 yılından bu yana hiçbir ABD bankasının ortak girişimi, yerel halka arzlarda en büyük 10 arasına girmeyi başaramadı. Ancak Zürih merkezli UBS, birkaç kez listeye dahil olmayı başardı.
Çin’in varlık yönetimi şirketleri halihazırda liderliğini sürdürüyor. Bu durum ise yabancı bankaların pazara girmesiyle değişmeyecek. Zira birçok işlem ABD bankalarının kurallarıyla uyum sağlayamayabilir. Perde arkasında ise otoriteler yerel şirketleri Çin’in varlık yöneticilerine yönlendirerek, yerel liderler oluşturmaya çalışıyor. ABD’nin şirketleri Çin’deki faaliyetlerinde tam kontrolü ele geçirse de, Çinli ortaklarıyla yürümeyi tercih etse de uzun vadede Pekin’in alana müdahale etme potansiyeli risk yaratıyor.
Çin geçmişte de yabancı şirketlere kapılarını açarak kilit sektörlerde yatırım yapmalarına imkan tanıdı. Ancak telekomünikasyon ve demiryolu gibi alanlarda altyapı ihtiyacı karşılandıktan sonra, ülke yerel liderler yaratmaya odaklandı.
Fintek şirketleri bankalar olmadan yapamıyor
Çin’de yüzlerce uçuş iptal edildi
ABD'li havayolu şirketlerinin Rusya hava sahası üzerinde ek uçuş talebi