WHO’dan dün yapılan açıklamada, küresel sağlık kurumları arasındaki ortaklığın, virüs ile mücadelede en savunmasız ülkelerin Eylül 2022’ye kadar Kovid-19 ile mücadele araçlarına erişmeleri ve söz konusu araçları kullanmalarına yardımcı olmak için 23,4 milyar dolara ihtiyacı olduğunu söyledi. Pandeminin neden olduğu milyarca dolarlık ekonomik kayıp ve ekonomiyi canlandırmaya planlarının maliyeti ile karşılaştırıldığında bu miktarın çok küçük olduğunu vurguladı.
WHO, Avrupa’nın geçen hafta Kovid-19’a bağlı yeni vaka ve ölümlerin sayısında önemli bir artışa tanık olan tek bölge olduğu uyarısında bulundu. WHO tarafından hazırlanan raporda, sağlık yetkililerinin 18-24 Ekim tarihleri arasında gözlemlediği vaka sayısının 2,9 milyona ulaştığı ve bu sayısının yarısından fazlasının Avrupa’da kaydedildiği belirtildi.
Dün yayınlanan raporda, Avrupa ve diğer bölgelerdeki epidemiyolojik sahnenin gelişimi arasındaki ‘net farklılığa” dikkat çekildi. Zira Afrika’da yeni vaka oranı yüzde 21’e, Doğu Asya’da yüzde 17’ye, ABD ve Güneydoğu Asya’da da yüzde 9 düştü.
Avrupa ülkeleri, geçen ayın ortalarında seyahat, toplanma ve kapalı kamu alanlarıne ilişkin kısıtlamalarını ve koruyucu tedbirleri hafifletmeye başladı. Tedbirlerin yerine aşıya ağırlık veren Avrupa enfeksiyonun atlatıldığını veya negatif test sonuçlarını gösteren sertifikaların kullanımına başladı.
WHO, Avrupa hükümetlerine koruyucu tedbirlerin hafifletilmemesi için çağrıda bulundu ve halkın büyük bir kısmının aşı olmasının salgına sona erdiği anlamına gelmediğini bildirdi. Bu durumun sonuçları konusunda uyarıda bulunulan raporda ‘her an sürprizler olabileceği’ kaydedildi.
WHO uzmanları virüsün kontrolünün kaybedilmesine yol açabilecek olası tehditlere, özellikle de uzmanların bu yıl daha da şiddetli olmasını beklediği grip mevsiminin zirveye ulaşması ile Kovid-19 vaka sayısındaki artış sonucunda ortaya çıkabilecek yeni mutasyonlara karşı günlerdir uyarıda bulunuyor.
WHO’nun Epidemiyolojik ve Bakteriyel Bilimler Bölümü ekim ayının başından bu yana Delta varyantının İngiltere’deki yeni vakaların yüzde 6’sından fazlasına neden olan yeni alt varyantının gelişimini takip ediyor. Söz konusu varyanta bağlı olarak İspanya, İtalya, Yunanistan ve Portekiz’de şimdiye kadar onlarca vaka tespit edildi. sSöz konusu varyantın, virüsün ilk mutasyonuna göre yüzde 15 daha hızlı yayıldığı tahmin ediliyor. Ancak aşı bağışıklığına karşı direnci henüz bilinmiyor.
Avrupa Bulaşıcı Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi (ECDC) tarafından yürütülen çalışmalar ise söz konusu varyantın daha tehlikeli olduğunu gösteriyor. İlk kez Hindistan’da ortaya çıkan Delta varyantının daha önce ortaya çıkan Alfa’dan yüzde 50 daha hızlı yayıldığı bildirildi. Alfa varyantın da Wuhan’da ortaya çıkan ilk varyanttan yüzde 50 daha hızlı yayıldığını bilgisi paylaşıldı.
ECDC söz konusu alt varyantı ‘gözlem altındaki varyantlar’ listesine aldığını duyurmuştu. Bu da söz konusu varyantın yayılma hızı, enfeksiyon riski ve bağışıklık direnci üzerindeki etkileri bakımından listede yer alan diğer varyantlar ile benzer özelliklere sahip olduğu anlamına geliyor. Ancak ECDC uzmanları, şimdiye kadar elde edilen kanıtların, varyantın tam olarak özelliklerini belirlemek için yeterli olmadığı görüşündeler. İngiltere’den gelen verilerin dikkatli bir şekilde ele alınması çağrısında bulunuyor. Uzmanlar varyantın Delta’nın yerine baskın varyant olmasına ihtimal vermiyorlar.
ECDC’nin Epidemiyoloji Bölümünün Müdürü Bernard Charbonneau konuya dair şu açıklamalarda bulundu:
“Bunun yeni bir varyant değil. İyi bilinen bir varyantın alt dalı. Bu nedenle özelliklerinin üst varyanta benzer olması bekleniyor. Önümüzdeki aylarda baskın hale gelip gelmeyeceğini, ortadan kaybolup kaybolmayacağını veya biri diğerine baskın hale gelmeden önce ikisinin bir süre birlikte var olup olmayacağını henüz bilmiyoruz.”
Birleşik Krallık Sağlık Güvenliği Ajansı tarafından yayınlanan son raporda, sağlık otoritelerinin şu an bu alt varyantın Delta’dan daha ölümcül olmasını ihtimal vermediği ve şu ana kadar elde edilen kanıtların aşı bağışıklığına Delta’dan daha fazla direnç göstermediği belirtildi. Yayılan virüslerin takip edildiği veri tabanı olan GISAID’in bu varyantın şimdiye kadar 30’dan fazla ülkede tespit edildiği aktarıldı.
Charbonneau İngiltere’deki yeni vaka sayısındaki artışın bu alt varyanttan değil, kısıtlamaların ve koruyucu tedbirlerin kaldırılmasından ve normal yaşam döngüsüne tam bir dönüşten kaynaklandığı görüşünde. Aşının iki dozunu da alan kişi sayısının nüfusun yüzde 67’sini aşmadığı Birleşik Krallık’ta düşük aşılama oranına rağmen kapalı alanlarda maske takılmamasına, siyasi ve ekonomik koşullara dayalı bir önlem paketi benimsemesi, ülke içindeki epidemiyolojik sahnenin diğer Avrupa ülkelerinden daha farklı ve karmaşık hale gelmesine neden oldu.
WHO tarafından yayınlanan raporda, sağlık otoritelerinin yeni varyantların ortaya çıkmasına alışması gerektiği, zira aşıların sağladığı bağışıklık basıncının artmasıyla virüsün insanlara bulaşmak için özelliklerini mutasyona uğratacağı ve değiştireceği kaydedildi.
İtalya’daki Padova Üniversitesi Epidemiyoloji Bölümü Başkanı Claudia Monti şu değerlendirmelerde bulundu:
“Pandeminin sonunun yakın olduğu doğru. Ancak bu virüs uzun yıllar bizimle kalacak. Aşılama kapsamı tamamlandığında hızla mutasyona uğrayacak ve bizi aşıları farklı bir şekilde yeniden geliştirmek durumunda bırakacak. Mevcut aşıların sağladığı koruma, enfekte olma riskine değil, enfeksiyonun getirdiği risklere karşıdır. Dolayısı ile yeni mutasyonlar bizi yeniden aşı olmaya zorlayacak.”
Kırım’da Kovid tedbirleri sıkılaştırıldı! Karantina uygulanacak
Ukrayna'nın başkentinde Kovid-19 tedbirleri artırılıyor
Kovid-19 aşısız çocuk ve gençlerin hastalığı oldu