Bir süredir tüm dünyanın ana gündem maddesi olan korona virüs, sebep olduğu can kayıpları, ağır vakalar gibi olumsuzlukların yanı sıra hayatın farklı alanlarını da doğrudan etkilemeyi sürdürüyor. Salgın, sosyal boyutta yarattığı sorunların yanı sıra küresel çapta ekonomik sorunların da artmasına neden oluyor. Üstelik salgının yarattığı bu sorun, farklı seviyelerde dahi olsa tüm ülkeleri bir şekilde etkisi altına alıyor. Tüm dünyada etkileri devam eden pandemi, zaten sinyalleri daha önceden de alınmaya başlayan çip krizinin, daha da büyümesine neden oldu. Tedarikte yaşanan sorunların yanı sıra üretimin aksaması nedeniyle pek çok sektörde üretim durma noktasına geldi.
Bilişim sektöründen otomotive kadar ekonominin önemli iş kollarında yaşanan bu ara mal sıkıntısının, pandeminin doğrudan neden olduğu kısıtlamaların kalkmasına rağmen bir süre daha devam edeceği öngörülüyor. Ekonomistler tedarikteki bu sorunun ekonomilerde aynı anda hem durgunluk hem enflasyona yani diğer bir deyişle stagflasyona yol açabileceği endişesi de taşıyor.
TÜM DÜNYA EKONOMİSİNİ ETKİLİYOR
Son zamanlarda sıklıkla duyulmaya başlanan bir kavram olan stagflasyonla dünya, geçmişte de pek çok kez karşı karşıya kalmıştı. Üstelik bunlardan bir tanesi doğrudan dünyanın en büyük ekonomilerini etkilemiş ve düzelmesi yıllar sürmüştü.
ARAP-İSRAİL SAVAŞI DÖNÜM NOKTASI
1973’teki Arap-İsrail Savaşı ya da diğer adıyla Yom Kipur Savaşı’nda, Batılı ülkelerin İsrail’i desteklemesi nedeniyle dünyanın en önemli petrol üreticisi ülkeleri konumundaki Arap devletleri ve İran, bir ambargo kararı alır. 6 Ekim 1973 tarihinde başlayan Arap-İsrail savaşında, ABD’nin İsrail’e verdiği açık destek ve yardımlar nedeniyle Arap devletleri ilk olarak bu ülkeye ambargo uygular. Karar, ardından başta Hollanda olmak üzere diğer Avrupa ülkeleri ve Japonya’yı da kapsayacak şekilde genişletilir.
ABD ve Hollanda’nın İsrail'e, lojistik destek noktasında kilit role sahip olmalarının yanı sıra dünyanın en önemli petrol şirketlerinin de bu ülkelerden olması sebebiyle 16 Ekim 1973'te ambargo kararı açıklanır. Bu ambargo kararı, 1944 yılından bu yana yürürlükte olan ve küresel piyasaların da belirleyicisi konumundaki Bretton Woods Anlaşması’nın ihlali olarak görüldüğü için Batı'da büyük yankı uyandırıp tepki çeker.
ABD ve Hollanda’nın İsrail'e, lojistik destek noktasında kilit role sahip olmalarının yanı sıra dünyanın en önemli petrol şirketlerinin de bu ülkelerden olması sebebiyle 16 Ekim 1973'te ambargo kararı açıklanır. Bu ambargo kararı, 1944 yılından bu yana yürürlükte olan ve küresel piyasaların da belirleyicisi konumundaki Bretton Woods Anlaşması’nın ihlali olarak görüldüğü için Batı'da büyük yankı uyandırıp tepki çeker.
PETROL İÇİN KARNE
Arap üyeleri ve İran’ın aldığı bu ambargo kararıyla üretimi durdurmalarının ardından kısa sürede ABD ve Amerika’da petrol kıtlığı yaşanmaya başlar. ABD, özellikle Alaska’da bulunan petrol yataklarıyla kendi ihtiyacını karşılama noktasında üretimi artırırken, aynı şansa sahip olmayan Avrupa ülkeleri daha sıkıntılı günler geçirir. Öyle ki pek çok ülkede petrol, karneyle verilmeye başlanır.
Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Irak, Katar, Kuveyt ve İran’ın tek taraflı olarak petrol fiyatlarını yüzde 17 seviyelerinde artırıp üretimi de azaltmalarıyla başlayan kriz, en çok da Avrupa’nın gelişmiş ülkelerini etkilemeye başlar. Yarattığı ekonomik sorunların yanı sıra siyasal ve toplumsal karışıklıklara yol açan ve literatüre de '1973 Petrol Krizi' olarak geçen hadisenin etkileri, Arap-İsrail Savaşı’nın bitmesinden sonra da devam eder.
Öyle ki Yom Kipur Savaşı olarak da bilinen ve İsrail ile pek çok ülkeyi karşı karşıya getiren savaş, 26 Ekim 1973’teki ateşkesle sona erer. Ancak Libya, kendi tasarrufuyla bu kararı uygulamayı sürdürür. Öte yandan 5 ay süren bu ambargonun yol açtığı ekonomik buhran hem daha uzun sürecek hem de etkilerini yıllar sonra bile hissettirmeye devam edecekti. Bu döneme dair en akılda kalıcı şeylerden biri benzin istasyonlarında yaşanan uzun kuyruklar olmuştu.
'EN ÇOK ETKİLENEN AVRUPA ÜLKELERİ OLUYOR'
İstanbul Rumeli Üniversitesi, İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Armağan Örki, bu süreçte yaşananları şöyle anlatıyor: “Süreci, Arap-İsrail Savaşı tetikledi. Savaş öncesinde de OPEC üyeleri üretimi azaltma niyetindeydi. Bu kararı aldıklarında da en çok etkilenenler İsrail’i destekleyen Avrupa ülkeleri oluyor.”
1973 Petrol Krizi'nde ciddi bir sanayileşmesi bulunmayan ülkelerin bu durumdan, gelişmiş ülkeler kadar çok etkilenmediklerini vurgulayan Dr. Armağan Örki, ambargonun etkilerinin 5 ila 10 yıl arası bir sürede devam ettiğini belirtti. Ancak sürecin uzun vadede Avrupa ülkeleri için bir avantaja dönüştüğünü hatırlatan Örki, bu dönemde Almanya gibi ülkelerin alternatif enerji kaynağı arayışlarına başladıklarını da sözlerine ekledi.
Almanya’nın öncülük ettiği bu arayışta ülkelerin güneş ve rüzgar gibi alternatif enerji kaynaklarına yöneldiği ifade eden Dr. Armağan Örki, benzeri bir hamlenin Japonya’dan da geldiğini hatırlattı. Almanya’nın Türkiye’den daha kuzeyde olmasına rağmen uzun yıllardır güneş enerjisi altyapısı bulunması nedeniyle hatırı sayılır bir miktarda enerji ürettiğini de vurgulayan Dr. Örki, yaşanan bu mecburiyetin ülkeleri alternatiflere yönlendirdiğini ifade etti.
Üretimde yaşanan bu aksamaların sanayiyi etkileyeceğini, bunun da hem işsizliğin hem de enflasyonun artmasına neden olacağını hatırlatan Dr. Örki, kısa sürede üretimin azalıp ürün fiyatlarında artışın gözleneceğini belirtti. Dr. Armağan Erki, son olarak ürünlerdeki bu fiyat artışının önüne geçilebilmesi için uzun vadede ya üretim artırılması ya da teknik boyutta bir muadilinin oluşturulması gerekliliğine vurgu yaptı.
Tıpkı 1973’teki petrol krizi gibi çip krizinin de etkilerinin benzer bir uzunlukta süreye yayılıp yayılmayacağını ilerleyen süreçte belli olacak. Ancak sorunun bir an önce çözüme kavuşturulabilmesi için tedarik sorunun çözülmesi öncelikli adım olarak karşımıza çıkıyor. Bununla birlikte salgına karşı aşılama çalışmalarının hız kazanması ve bu sayede toplumsal bağışıklığın oluşması normale dönüş için bir diğer öncelik.
(Milliyet) İhsan Dindar
Banka düzenleyicileri kriz hazırlığında
Küresel mal ticareti konteyner krizine takıldı
Fransa'da krizin adı 'kıtlık!'