Avrupa Birliği’nin 2050 yılında karbon emisyonlarını net sıfır seviyesine indirme hedefi, Almanya ve Belçika gibi ülkelerdeki büyük nükleer santrallerin kapatılması, 2030-2050 yılları arasında AB genelinde kömürle çalışan elektrik santrallerinin de kademeli olarak sonlandırılması ve yenilenebilir enerjinin şu andaki ihtiyaca göre ölçeklendirilmesi için yeterli yatırımların olmaması, nükleer enerjinin yeşil dönüşümün ana unsurlarından biri olup olmaması gerektiğine ilişkin tartışmaları tekrar gündeme getirdi.
“Herkes Almanya kadar hızlı dönüşse bile yetmez”
Enerjisinin yüzde 80’ini fosil yakıtlardan sağlayan küresel ekonominin karbon emisyonlarını hızla azaltması için Wall Street Journal hesaplamalarına göre 100 trilyon kilowatt saat temiz enerji üretilmesi gerekiyor. Dünya'da Hilal Sarı imzasıyla yer alan habere göre bu hedefe 30 yıl gibi kısa bir sürede ulaşılması için her yıl 3,3 trilyon kilowatt saat temiz enerji artışı lazım. Fakat yeşil dönüşümün öncülerinden Almanya’da bile yenilenebilir yatırımları ihtiyaç duyulan hızda değil. 2021 yılı için rüzgar enerjisinde hedefi 4GW olan Almanya 1 GW üretim bile yapamadı. Öte yandan herkes Almanya kadar hızlı yenilenebilir enerji yatırımı yapsa bile WSJ hesaplarına göre bu 0,7 trilyon kilowatt saat temiz enerji getirecek - 3,3 trilyon kilowatt saat/yıl hedefinin 5’te biri...
Fermi Energia CEO’su ve kurucusu Kalev Kallements’in World Nuclear News için bu hafta kaleme aldığı yazısında da belirttiği gibi, yeşil dönüşümün parçası olması planlanan nükleer santraller Avrupa genelinde kapatılanlar veya Fukushima’da çevre felaketine neden olan gibi büyük nükleer santral değil, 4. nesil (Gen IV) gelişmiş “küçük modüler reaktörler” (small modular reactors - SMR).
“Doğalgaz fiyatı onlarca yıl düşmeyebilir”
Kallements, enerji dönüşümünde kömür ve doğalgaz santrallerinin hiç olmadığı hızda kapanmaya başladığı ve temiz enerji talebinin hükümet hedefl eri doğrultusunda hiç olmadığı kadar arttığı bir ortamda, nükleer enerjinin gerçek değerinin anlaşılacağı görüşünde. Kömürden doğalgaza geçişin doğalgaz talebini onlarca yıl çok güçlü seyrettireceğini ve bunun doğalgaz maliyetlerini uzun bir süre 80 Euro/MWh üzerinde tutacağını öngören Kallements, 3 nükleer santralini kapatmak üzere olan Almanya’da elektrik fiyatlarının 302 Euro/MWh‘ye ulaştığını, birçok sektörde kapanmalar olabileceğini, Avrupa için enerji krizinin daha yeni başladığını ve bunun siyasi sonuçlar da doğuracağını söylüyor.
Ergimiş tuz reaktörler ve diğer 4. nesil reaktörler üzerine çalışmaları olan Fermi Energia kurucusu, politika yapıcıların nükleer teknolojiler konusunda bilgisinin yetersiz olduğuna ve mevzuat tarafında işlerin aksayabileceğine vurgu yapıyor. Ergimiş tuz reaktörleri yüksek basınçla çalışmıyor ve reaktör içi soğutma su ile değil, bu nedenle de geçmiş nükleer facialarda ortaya çıkabilecek reaktör patlaması, soğutma kaybı gibi kaza risklerinin tamamen önlenebilir olduğu belirtiliyor. Ayrıca ihtiyaca göre reaktör düşük veya yüksek güçte çalıştırılabiliyor. Ayrıca modüler reaktörlerin fosile alternatif olarak öne çıkmaya başlayan yeşil hidrojen ve amonyak üretiminde ve petrokimya sektöründe “cracking” işleminde de kullanılabileceği belirtiliyor. Kallements, Avrupa’da bir nükleer tesisin başkan yardımcısıyla ergimiş tuz reaktörlerini anlatmak için yaptıkları bir toplantıda tesisin teknik müdürünün bile bu yeni teknolojilerin nasıl çalıştığını bilmediğini aktarıyor.
AB Taksonomisi’ne girecek mi hala net değil
İngiltere’nin Glasgow kentinde yapılacak COP26 BM İklim Değişikliği Zirvesi’ne haftalar kala, sanayisini 30 milyar Euro yatırım içeren hidrojen ve nükleer enerjiyle dönüştürme planları açıklayan Fransa, Avrupa’da giderek yoğunlaşan nükleer temiz mi değil mi tartışmalarında nükleerci cephenin bayrak taşıyıcısı. Avrupa Birliği önümüzdeki aylarda nükleer enerji ve doğalgaz yatırımlarının Yeşil Mutabakat ve finansmanın nereye gideceğini belirleyecek iklim taksonomisinde yeşil bir yatırım olarak kabul edilip edilmeyeceğine karar verecek.
Fransa-Almanya karşıt cephelerde
Çekya, Macaristan, Plonya, Romanya, Slovakya, Slovenya, Hırvatistan ve Bulgaristan da Fransa’yla aynı cephede. Bu ülkeler uzun bir süredir kıtanın iklim hedefl erinin tutturulması için nükleerin de temiz enerji olarak tanınması için bastırıyor. Hatta ülkeler ortak bir açıklama ile “İklimle mücadeleyi kazanmak için nükleer enerjiye ihtiyacımız var” dedi. Açıklamada “Avrupa Komisyonu’nun nükleer enerjinin çevresel sonuçları üzerine talep ettiği tüm bilimsel değerlendirmeler aynı sonuca varıyor: Nükleer enerjinin taksonomiye dahil edilen diğer enerji türlerinin hiç birinden daha az iklim dostu olduğunu gösteren bilimsel bir kanıt yok” ifadeleri yer aldı. Avrupa’da enerji maliyetlerinin rekorlara koşması, bu cephenin elini güçlendiriyor. Nükleer cephenin başındaki Fransa elektriğinin yüzde 70’ini nükleer enerjiden üretiyor ve 2020 yılında Çekya’nın elektrik üretiminin yüzde 37’sini gerçekleştirdi. Kıta genelinde ise elektriğin neredeyse yüzde 25’i nükleer enerji üretimi yapan 13 ülkeden geliyor. Almanya’nın başı çektiği - Danimarka, Lüksemburg ve İspanya’nın yer aldığı - nükleer karşıtı cephe ise zararlı atık endişelerine ve mevcut projelerde yaşanan gecikmelere ve artan maliyetlere vurgu yapıyor.
Türkiye de yeni nesil reaktör çalışmalarına başladı
Türkiye’nin de üzerinde çalışmaya başladığı ve Yeni Nesil Nükleer Teknolojiler Çalışma Grubu’nun Cumhurbaşkanlığının onayına sunduğu politika raporunda da Kallements’in bahsettiği 4. nesil nükleer reaktörlerin inşa edilmesi planlanıyor. Gemilerde bile kullanılması planlanan ve 40Mwth gücünde Ergimiş Tuz Reaktörler’in devlet desteğiyle yerli bir proje olarak hayata geçirilmesi hedefleniyor.
Enerji krizinin faturası şirket bilançolarında hissedilecek