Birleşme ve devralmalar dahil, gelişmekte olan ülkelere doğrudan yabancı sermaye girişi ile finansal istikrar ilişkisini inceleyen bir çalışmada, ödemeler dengesinin düşük olması, istikrarlı büyüme, dış borç ve rezerv gibi göstergelerdeki olumsuz durumların yabancı doğrudan yatırım girişine olumsuz etki ettiği ancak finansal istikrar açısından yine olumsuz bir gösterge olan takipteki alacakların artışının olumlu etki ettiği sonucuna varıldı.
Dünya'dan Mehmet Kaya'nın haberine göre Dumlupınar Üniversitesinden Ahsen Emir Bulut ve Dokuz Eylül Üniversitesinden Nilgün Acar Balaylar tarafından yapılan çalışmada, Brezilya, Arjantin, Türkiye, Güney Afrika, Meksika, Hindistan ve Endonezya’ya 20082019 yılları arasında yapılan yabancı doğrudan yatırımlarla finansal istikrarın ilişkisi araştırıldı. İzmir İktisat Dergisinde yayımlanan çalışma sonucuna göre, finansal istikrarın olumlu olması ile yabancı doğrudan sermaye girişinin arttığı sonucuna varıldı. Ülkelerin yatırımı desteklemesi ve kambiyo rejimindeki kolaylıklar da yine olumlu etki olarak belirtildi.
Takipteki alacaktaki artış yükseltiyor
Buna karşılık, finansal istikrarın negatif olduğu unsurlardan, ülkede takipteki alacakların artmasıyla oluşan olumsuz durumun yabancı doğrudan yatırımı artırıcı etkisi olduğu belirlendi. Çalışmada, “Reel ekonomide kötüye gidiş göstergesi olan takipteki kredi oranı ile doğrudan yatırımların pozitif ilişkili olması dikkat çekicidir. Bu ilişki yabancı yatırımcının, yerli firmaların zor durumda olduğunu takipteki kredilerdeki artıştan görerek satın alımlar yoluyla piyasayı ele geçirmeyi amaçladığı şeklinde yorumlanabilir” denildi. Çalışmaya göre, bu durumun ortaya çıkmasında, zor durumda olan şirketler yabancı ortakla durumunu düzeltme isteği de olasılıklar arasında bulunuyor. Çalışmada bu durumdan hareketle, ekonomi yönetimlerinin yabancı doğrudan yatırımcının pazarı ele geçirme-monopol olmasını önlemeye odaklanması gerektiği vurgulandı.
Çalışmada özellikle kriz anlarında çok sayıda yerli firmanın yabancı yatırımcıların eline geçtiğine işaret edilerek bu durumun önlenmesi gerektiği belirtildi.
Yabancı sermaye bağımlılığı sıkıntı
Çalışmada, gelişmekte olan ülkelerin, büyümek için yabancı sermaye yatırımına bağımlı halde olduğunu, bu ülkelerin ekonomik performanslarının dış kaynak girişine bağlı olduğu belirtildi. Çalışmada, “Gerek 1990’lı yıllarda yaşanan gelişmekte olan ülke krizleri gerekse 2008 küresel krizi sonrasında sermaye hareketlerindeki istikrarsızlığın gelişmekte olan ülkelere yansımaları, yabancı yatırıma bağlı ekonomik büyümenin sürdürülebilir olmadığını göstermiştir. Gelişmekte olan ülkeler yabancı kaynak desteğiyle ekonomik büyümeyi sağlamak yerine makro ekonomik istikrarı sağlamayı ve bunun içinde kurumsal sağlamlığı önceliklendirmelidir. Aksi halde, özellikle ekonomiye reel anlamda katkı sağladığı düşünülen ve bu nedenle daha çok tercih edilen doğrudan yabancı yatırımların girişleri yerli şirketleri ele geçirme ve ulusal piyasaların yabancılaşması gibi bir sonucu beraberinde getirecektir” görüşüne yer verildi. Çalışmada, benzer görüşe BM Ticaret ve Kalkınma Konferansının (UNCTAD) Covid-19 raporunda da yer verildiği, özellikle ulusal paraları değer kaybeden gelişmekte olan ülkeler için yerli firmaların yabancı yatırımcılarca ele geçirilme riskinin daha yüksek olduğu görüşünün raporda yer aldığı hatırlatıldı.
Şirketler işgücü bulmakta zorlanıyor
Şirket notları yükseliş eğiliminde
Leasing şirketlerinin karı arttı