FINANSGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ
Son yıllarda, rüzgar ve güneş enerjisi üretim maliyeti önemli ölçüde düştü. Bu durum, ABD Enerji Bakanlığı'nın yenilenebilir enerji kaynaklarının 2050 yılına kadar en hızlı büyüyen ABD enerji kaynağı olacağını öngörmesinin ciddi bir sebebi.
Ancak ABD Ulusal Yenilenebilir Enerji Laboratuvarı (NREL) Araştırma Sorumlusu Kerry Rippy’nin MarketWatch’taki yazısına göre, enerji kaynaklarının depolanması halen pahalı bir sorun. Rüzgar tribünleri sadece rüzgar estiğinde, güneş panelleri ise sadece güneşli havalarda tam kapasite çalışabilir. Yenilenebilir enerji yılın her anı mevcut olmaması nedeniyle depolama problemi kafa karıştırmaya devam ediyor.
Rippy özel sektörle ve kamu sektörüyle birlikte yenilenebilir enerji depolama teknolojileri konusunda araştırmalar yapıyor. Rippy NREL’in en son raporunda ise, ABD’nin 2050’ye kadar yenilenebilir enerji depolama kapasitesinin %3000’e kadar artırma potansiyelinin olduğunu belirtiyor.
Rippy bu hedefin gerçek olabilmesi içinse gelişmekte olan batarya teknolojilerine dikkat çekiyor.
Küçük elektronik cihazlar için kullanılan alkali pillerden otomobiller ve dizüstü bilgisayarlar için lityum iyon pillere kadar, birçok insan günlük yaşamlarının neredeyse her alanında batarya kullanıyor. Ancak araştırma sorumlusuna göre bu alanda geliştirilmesi mümkün çok fazla alan var.
10 saat gibi uzun şarj sürelerine sahip yüksek kapasiteli piller gece saatleri için güneş enerjisi depolamak veya elektrikli araçların yelpazesini genişletmek için kullanılabilir. Bugün bunu gerçekleştirebilen az sayıda batarya mevcut. Ancak Rippy bu alanda yapılan yakın dönem çalışmalar sonucu 100 gigavat yük taşıyan bataryaların büyük olasılıkla 2050’ye kadar görüleceğini belirtiyor. Bu miktar ABD’deki Hoover Barajı’nın üretim kapasitesinin 50 katını işaret ediyor.
Bilim insanlarının karşı karşıya olduğu en büyük engellerden biri ise hafif ve güçlü bataryalar üretmek için lityum ve kobalt madenlerine ihtiyaç duyması. Bazı tahminlere göre, 2050'ye kadar dünyadaki lityumun yaklaşık %10'u ve dünyadaki kobalt rezervlerinin tamamına yakını tükenecek.
Ayrıca, dünyadaki kobaltın yaklaşık %70'i uzun zamandır insanlık dışı yaşam şartları olduğu belgelenen koşullar altındaki Kongo'da çıkarılıyor.
Bilim insanları lityum ve kobalt pillerin geri dönüşümü için teknikler geliştirmek ve pilleri diğer malzemeler üzerinden tasarlamak için çalışıyor. Tesla önümüzdeki birkaç yıl içinde kobalt içermeyen piller üretmeyi planlıyor. Diğerleri lityum yerine lityuma çok benzeyen ancak çok daha verimli özelliklere sahip sodyum elementini kullanmayı amaçlamaktadır.
Diğer bir öncelik ise pilleri daha güvenli hale getirmek. İyileştirilen alanlardan birisi de elektrolit. Genellikle sıvı olan bu madde elektrik yükünün pilin negatif elektrodundan pozitif elektorduna doğru akmasını sağlar. Bir pil kullanımdayken, elektrolitteki yüklü parçacıklar, aküden akan elektriğin yükünü dengelemek için hareket eder. Elektrolitler genellikle yanıcı maddeler içerir. Sızıntı yaparsa, pil aşırı ısınabilir ve alev alabilir veya eriyebilir.
Bilim insanlarıysa, pilleri daha sağlam hale getirecek katı elektrolitler geliştiriyorlar. Parçacıkların katı maddelerde hareket etmesi sıvılardan çok daha zordur. Ancak çalışmaların laboratuvar ölçeğindeki sonuçları teşvik edici nitelikte. Rippy’e göre bu pillerin önümüzdeki yıllarda elektrikli araçlarda kullanıma hazır olabilir ve 2026'nın başları bu tip pillerin ticarileştirilmesi için hedef tarihler olarak gösteriliyor.
Katı piller, tüketici elektroniği ve elektrikli araçlar içi çok daha uygun olsa da bilim insanları büyük ölçekli enerji depolama faaliyetleri için akış pilleri adı verilen tamamen sıvı tasarımlara öncelik veriyor. Bu cihazlarda hem elektrolit hem de elektrotlar sıvı halde kalıyor ve söz konusu durum süper hızlı şarja izin verirken ciddi anlamda büyük piller yapmayı da kolaylaştırıyor. Şimdilik, bu sistemler çok pahalı olsa da araştırmalar daha uygun bir üretimin sağlanması için devam ediyor.
Finansgundem.com’un derlediği bilgilere göre bu teknolojilerin geliştirilmesi yenilenebilir enerjinin en önemli problemi olan depolama sorununun tarihe karışmasını sağlayabilir. Doğal kaynakların ucuza depolanabilir hale gelmesi konusundaki gelişmeler küresel enerji pazarını kökünden değiştirebilecek nitelikte.
İklim krizi sorunları nedeniyle bol miktarda karbon salınımı üreten fosil enerji kaynaklarını terk etmek dünya çapında bir yatırım trendine dönüşüyor. Alternatif çevre dostu enerji arayışında olan yatırımcılarsa yenilenebilir enerji alanındaki gelişmeleri dikkatle takip etmeyi sürdürüyor.
Nükleer enerjiye talep arttı, uranyum fiyatları fırladı
Harvard Üniversitesi’nden 42 milyar dolarlık dönüşüm hamlesi
Kuraklık nedeniyle derin kuyularda su kalmadı