Ticaret Bakanı Mehmet Muş, bu yıl 210 milyar doları geçmesi beklenen ihracatı önümüzdeki dönemde daha ileri noktalara taşımak için hizmet ihracatına ağırlık vereceklerini söyledi. Turquality programını daha etkin hale getirileceklerini, yazılım ve oyun ihracatı ile ilgili ayrı bir Turquality programı oluşturacaklarını belirten Bakan Muş, uzak ülke stratejisi üzerinde çalıştıklarını, ihracatçıların menzilini 2 bin 500 km’nin üzerine çıkaracaklarını söyledi.
Avrupa Yeşil Mutabakatı’na ilişkin olarak “Biz ne çok öne çıkmak istiyoruz ne de çok geride kalmak istiyoruz. AB ile süreci beraber götürmek istiyoruz” diyen Muş, bu konuda özel sektörün de içinde yer aldığı çalışma başlattıklarını kaydetti. Muş, geçiş belgeleri konusunda yaşanan sorunu çözmek için görüşmelerin sürdüğünü bildirdi. Ankara Sohbetleri’ne konuk olan Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Ankara Temsilcimiz Maruf Buzcugil’in sorularını yanıtladı:
TÜRKİYE İYİ BİR TEDARİKÇİ OLARAK ORTAYA ÇIKTI
Aşılamaların başlamasının ardından küresel ticarette bir canlanma yaşanıyor, özellikle ihracat hedefl erinde hangi noktaya gidiyoruz?
Türkiye’nin ihracatında bir artış olduğu aşikar. Bu durum Türk ihracatçısının uluslararası piyasada hem rekabet hem kalite noktasında belli bir yere geldiğini gösteriyor. Tedarik edilemeyen ürünler konusunda yaşanan problemler nedeniyle Türkiye iyi bir tedarikçi olarak ortaya çıkmış vaziyette. Türkiye hem kalitesi hem de pazarlara konumu itibariyle ürünlerini kısa sürede sevk etme kabiliyetine sahip. O nedenle sanayide kapasite kullanım oranlarımız şu anda çok yüksek, ayrıca ilave yatırımlar da söz konusu. Nereden biliyorum bunu? Çünkü ihracatçı birlikleri geliyor, sektörler geliyor ve yatırımlarını anlatıyor. Bu ilave yatırımlar da önümüzdeki dönemde Türkiye’nin ihracatına yansıyacak. Biz 2021’in tamamında ciddi bir rakama ulaşmayı hedefliyoruz.
2021’in geri kalan 4 aylık döneminde bir kapanma olmazsa, taleple ilgili bir sorun yaşanmaz, olağanüstü bir durum olmazsa Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği 210 milyar dolar rakamını rahat yakalayacağımızı düşünüyoruz. 2022 yılında da bunun üzerine koymaya çalışacağız. Şimdi arkadaşlarımızla üzerinde çalıştığımız önemli konular var. Turquality programını elden geçiriyoruz, çünkü yapıldığı günden bugüne o program ihracatçımıza önemli katkılar sundu, şimdi daha etkin daha güçlü hale getiriyoruz. İkinci olarak; uzak ülke stratejisini çalışıyoruz. Türkiye’nin ihracatının menzili ortalama 2 bin 500 km. Vietnam 8 bin km. Dolayısıyla bizim ihracatçımız daha çok yakın pazarları seviyor. Fakat biz bu ihracatı belli bir rakamın üzerine çıkartmak istiyorsak, uzak pazarlara gitmek zorundayız, gideceğiz. Bakanlık olarak bu strateji üzerinde çalışıyoruz, belli bir noktaya geldi, paydaşlarımızla, ilgili odalarla ve ihracatçı birliklerimizle paylaşıp bunu bir belge haline getirip hareket edeceğiz.
2500 KM STRATEJİSİNDE HEDEF ÜLKELER
Uzak ülke olarak hangi pazarlar hedefleniyor?
Uzak Doğu da var, Latin Amerika da var, Kuzey Amerika da var. Şu anda ABD’ye ihracatımız gayet iyi, oraya da ciddi şekilde odaklanmak ve ticaretimizi artırmak istiyoruz. Türk İhracatçısını 2 bin 500 km’nin üzerine taşımak istiyoruz. Orada gidebileceğimiz yeni pazarlar yeni piyasalar var ve bu pazarlara gitmek istiyoruz. Buraya gitmeyi başarırsak, ihracatımızı bugün konuştuğumuz 210 milyar doların üzerine koyarak devam edebiliriz.
E-İHRACAT
Dünya e-ihracata yöneliyor
Dış ticaretle ilgili çalıştığımız üçüncü konu e-ihracat. Şu anda dünya elektronikleşiyor, ülkeler, insanlar, şirketler, e-ihracata yöneliyor. Bununla alakalı Bakanlığımızda güçlü bir daire başkanlığı oluşturuldu, stratejimizi belirliyoruz. Buraya hem firmaların yönelmesi hem de bunun bir altyapısı gerekiyor. e-ihracat yapacağınız ülkedeki en önemli konu hız. Hangi ülkeye malınızı satıyorsanız, ne kadar sürede bu malın teslimatını yapacaksınız, gümrüklemesini nasıl yapacaksınız, iade ettiği zaman o iade işlemleri ile ilgili meseleleri nasıl çözeceksiniz. Bunların üzerinde çalışıyoruz. Bunların çözülmesi lazım ki, biz e-ihracatta mesafe kat edebilelim. Ciddi şekilde bunu da gündemimize aldık ve destekleyeceğiz. Çünkü dünya yavaş yavaş oraya doğru gidiyor ve biz bunun dışında kalmak istemiyoruz.
“Hizmet İhracatçıları Birliği kuruldu, kadrolarını verdik”
Dördüncü konu hizmet ihracatı. Uluslararası Hizmet Ticareti Genel Müdürlüğü’nü kurduk. Hizmet ihracatı konusuna ciddi şekilde eğilmek istiyoruz. Turizm de bir hizmet ihracatı. Bu alanı Turizm Bakanlığı yönetiyor, biz bu alana girmiyoruz. Yazılım, oyun, siber güvenlikle ilgili ihracata çok ciddi destek vereceğiz. Sağlık turizmine çok ciddi destek vereceğiz, bu işin ticarileştirilmesi Ticaret Bakanlığı’nın görevi. Bundan sonraki aşama ise Sağlık Bakanlığı›nın alanına giriyor. Türkiye’nin çok ciddi bir altyapısı var, bu konuda çok rekabetçiyiz. Hizmet İhracatçıları Birliği kuruldu. Buranın kadrolarını da verdik, yakında faaliyete geçecek. Dolayısıyla burada biz bir istatistik de oluşturmak istiyoruz. Daha çok Merkez Bankası’ndaki verilerle ne kadar hizmet ihracatı yaptığımızı görüyoruz. Ama Hizmet İhracatı Birliği üzerinden ihracatı destekleyeceğimiz için bir anlamda burada ne kadar ihracat yaptığımızı istatistiki olarak görme imkanına da kavuşmuş olacağız.”
“AB İLE EKONOMİK İLİŞKİLER POLİTİK TARTIŞMALARA FEDA EDİLMESİN”
Gümrük Birliğinin güncellenmesi konusunda bir gelişme sağlanabilecek mi?
Türkiye olarak, AB hedefini koruyoruz. AB’ye üye olmak, Gümrük Birliği’nin güncellenmesini, ekonomik ortaklığı güçlendirmek istiyoruz. AB ile karşılıklı ticaret bu yıl 160 milyar doları bulacak, dengeli bir ticaretimiz var, bunu dengeli büyütmek her iki tarafta da refahın büyümesi anlamına gelir. Son AB zirvesi öncesinde de ‘rakamları dengeli olarak büyütelim’ dedik. Gümrük Birliği 1994 yılında imzalandı, 1995’te yürürlüğe girdi, bugün e-ihracatı, dijitalleşmeyi konuşuyoruz dolayısıyla güncellenmesi gerekiyor. AB yetkililerine, ‘ekonomik ilişkilerin, ekonomik refahın, bazı politik tartışmalara feda edilmemesi gerektiğini’ söyledim. AB ile anlaşamadığımız politik meseleler var, ama bu nedenle ihracatımızı, ticaretimizi, ekonomik faaliyetlerimizi niye akamete uğratalım? Toplumlarımızın, ülkelerimizin refahı niye geride kalsın, niye yükselmesin? Türkiye’de nominal olarak milli gelir 9 bin dolar. Satın alma paritesine göre; 28-30 bin dolar arasında değişiyor. Nominal olarak milli gelirin 40 bin dolara çıktığını düşünün, nüfus 100 milyona yaklaşmış bu ülkenin tüketim gücünü düşünün. Avrupa’da kaç tane ülkeyi toplasan bu kadar üretim ve tüketim gücüne ulaşacak. AB’ye çok ciddi bir katkı sunabiliriz. Türkiye’nin kültürel etkisi de çok ciddi bir güç katacaktır. AB ile bunları oturup konuşuyoruz, hak veriyorlar mı, veriyorlar. Kiminle görüşüyorsam bunu desteklediğini söylüyor ama adım atılmıyor, güncellemenin iki tarafa da katkısı var. AB hedefinden Türkiye vazgeçmiş değil, Türkiye Avrupalı, kurumları ile Avrupa’nın bir parçası. Toplumumuzun geldiği eğitim ve kültürel birikimi ile Avrupalı bir ülkeyiz. AB’ye üye olmak istiyoruz. Bazı konularda herkes tabii ki birbirini eleştirebilir, bizi de eleştirebilir ama daha objektif olunmasını istiyoruz ve daha adil bir yaklaşım bekliyoruz.
“AKDENİZ’DEKİ HAKLARIMIZDAN FERAGAT ETMEYİZ”
AB sürecinde bu objektifl ikten uzak kararlar alındı ve üyelik sürekli uzadı. Dolayısıyla bir anlaşma yapacağımız zaman yumruklar sıkılı olmaz, eller açık olur. Biz elimiz açık şekilde bakıyoruz meseleye. 90 milyona yaklaşmış nüfusu ile Avrupa’nın en büyük 5. ekonomisine sahip bir Türkiye’yi, Birlik içerisindeki bir iki ülkenin insafına bırakırsanız olmaz. Bunu da biz kabul edemeyiz. Akdeniz’de haklarımız var, bunlardan feragat edemeyiz. Bir iki ülkenin itirazına ilişkiler kurban ediliyor. Ben onlara da söyledim ‘Gümrük Birliği güncellenecek, ne kadar erken o kadar iyi, ne kadar geç o kadar kötü bunu güncelleyeceğiz. Siz de o noktaya gelecekseniz bunun ihtiyaç olduğunu görecekseniz. Bugün olmaz belki ama 5 sene sonra olur Gümrük Birliği güncellenecek, niye 3-5 yıl kaybediyoruz, bugün yola çıkalım ortaya çıkacak refahı paylaşalım’ dedim.
“OYUN-YAZILIM İHRACATINDA HEDEFİMİZ 10 MİLYAR DOLAR”
Bizim tanıtım fonlarımız var bu fonlardan hizmet ihracatını desteklemek istiyoruz. Benim tahminim hizmet ihracatı birkaç yıl içerisinde çok gözle görülür hale gelecek. Bizim 2 milyar dolarlık oyun ihracatımız var, siber güvenlik, yazılım, oyun ihracatını 10 milyar dolara çıkartmak istiyoruz. Bu sektörler finansal olarak güçlendiği zaman içerideki ihtiyaçları da karşılayacaklar. Bu adımlar Türkiye’nin yeni unicorn’lar çıkarmasına da katkı sağlayacak…
Evet, çok daha fazlası çıkacak. Ülkenin potansiyeli var, insan kaynağı da var, bir hukuk mekanizması da var. Bunlar bir ülkenin kalkınması için önemli hususlar. Biz devlet olarak oturup bir yazılım şirketi kuramayız, bu bizim görevimiz değil. Bizim görevimiz idari ve düzenleyici işlemleri yapmak, kuralları belirlemek ve özel sektörün önünü açarak ihracatçıyı desteklemek.
YURTDIŞI MÜŞAVİRLİK HİZMETLERİNDE EKSİĞİMİZ VAR
Müşavirlik hizmetlerinde bu sene bir firmayla ikinci sıradaki yerimizi ABD’ye kaptırdık, ancak aldığımız pay yüzde 4,4. Müşavirlik hizmetlerinde biraz eksiğimiz yok mu? Aslında bu durum müşavirlik hizmetlerinde eksikliğimizden kaynaklanıyor. Müşavirlik hizmetlerine ciddi şekilde eğileceğiz çünkü burada uzmanlaştığınız zaman sizin malzemeniz gidiyor, ürününüz gidiyor, şirketleriniz gidiyor ve işi alma kabiliyetiniz daha yüksek oluyor. Dolayısıyla müşavirlik hizmetlerinde belli destekler var ama bu destekleri artırmak istiyoruz. Dolayısıyla bunları da beraber aldığınız zaman şu anki uyguladığımız para ve maliye politikası ile birlikte biz önümüzdeki dönemden itibaren ‘cari açık şu kadar’ diye konuşmak istemiyoruz. Bu sene açık vermek istemiyoruz, ama bir nebze düşük de olsa gelme ihtimali var. Birkaç ay sonra bu rakamları daha iyi görürüz. Ama önümüzdeki yıldan itibaren hem turizm gelirleri hem hizmet ihracatı hem de ihracatın ithalatı yüzde 82 ile yüzde 85 arasında değişen karşılama oranını yüzde 85’e çekmek istiyoruz. Bu orana çektiğimiz zaman turizm ve hizmet ihracatıyla birlikte artık cari açığı gündemden çıkaran bir ülke noktasına gelmek istiyoruz.
“AB YEŞİL MUTABAKATTA KENDİ KURALLARIYLA ÇELİŞMEMELİ”
Ticaret Bakanlığı, Yeşil Mutabakat Eylem Planı ile çok önemli bir görevi daha üstlendi. AB ile ilişkileri de dikkate alarak bu konuda nasıl bir yol haritası ortaya koydunuz?
Eylem Planımız da 82 eylem açıkladık. Cumhurbaşkanı Genelgesi de yayımlandı. Bizim Bakanlığımız koordinasyonunda diğer bakanlıklarla ve özel sektörle çalışmaları yürütüyoruz. Buradaki yaklaşımımız şu; biz ne çok öne çıkmak istiyoruz ne de çok geride kalmak istiyoruz. AB ile süreci beraber götürmek istiyoruz. Bunun tarife dışı bir engel olmaması gerektiğini onlara söyledik. Dolayısıyla biz bunun böyle olmasını istemiyoruz. İlk etapta sınırda karbon düzenlemesi ile ilgili 2023 yılında gündeme almak istedikleri bir çalışmaları var, alabilirler mi alamazlar mı bilmiyorum. Dolayısıyla demir-çelik, gübre çimento üretimi ile ilgili biz bunları yakından takip ediyoruz. Niye tarife dışı engel diyorum, DTÖ var, Gümrük Birliği var. DTÖ’de kurallar belli, yeşil mutabakatı kullanarak bir engel çıkarılmasını istemediğimizi söyledik. Günümüz dünyasında rekabet o kadar sert ki, AB buna yönelir mi? Ben açıkçası standartların, hukukun bu kadar yukarıda tutulduğu bir AB’de dünya ile ilgili gelecekle ilgili bir konunun tarife dışı engel olarak kullanılmayacağını ümit ediyorum, bekliyorum. Aksi AB’nin kuralları, kurulları, değerleri ile çelişir.
MUŞ: REKABETİ BOZUCU EYLEMLERE ASLA İZİN VERMEYİZ
Rekabet konusunda kamuoyuna iş dünyasına mesajınız olacak mı?
Kurallı ekonomiye herkesin uymasını istiyoruz. Kurallı ekonomiden kastım idare düzenlemeleri yapar, herkes buna uyar. Kimse, üç kişi bir araya gelirim fiyatları belirlerim anlayışında olmasın, hiç tavsiye etmem. Rekabet ortamını istiyoruz. Kim daha kaliteli üretiyorsa kim daha ucuza üretiyorsa o satsın ürününü. Rekabeti bozucu iş ve işlemlere asla tahammül edemeyiz. İş dünyasının derdi bizim derdimiz, uluslararası arenada markaların güçlenmesini istiyoruz, imkanlarımızı seferber ediyoruz, tek bir şey bekliyoruz rekabet ortamının bozulmamasını, kurallara uyulmasını istiyoruz. Bunun haricindeki uygulamaları asla tasvip etmiyoruz, doğru bulmuyoruz. Böyle bir tablo ortaya çıktığı zamanda kanunların verdiği yetkiyi sonuna kadar kullanacağız. Çünkü bu haksız rekabet, haksız kazanç oluyor, düzgün çalışan firmaları da eziyor. Kısa vadede kazançlı görünse de orta ve uzun vadede kendilerini sıkıntıya sokuyorlar. Ticaret Bakanlığı olarak sorumluluk alanımızda buna asla müsaade etmeyeceğiz. Biz bununla ilgili tespitleri yaptığımız vakit hangi yetkimiz varsa sonuna kadar kullanacağız.
“STUDY IN TURKEY KAVRAMINI YERLEŞTİRECEĞİZ”
Eğitimle ilgili Türkiye’nin çok ciddi bir altyapısı söz konusu, çok fazla üniversitemiz var. Özel üniversitelerimiz, vakıf üniversitelerimiz var, bunların ciddi bir altyapısı bulunuyor. Dünyada ‘Study in Turkey’ kavramını yerleştireceğiz. Hitap ettiğimiz ciddi bir bölge var. Bu alan dışında kalmak istemiyoruz. Yine oyun yazılım ihracatı ile ilgili ayrı bir Turquality programı oluşturmak istiyoruz. Çünkü bunlar mamul üretenlerden farklı, kod yazıyorlar. Yazılım bambaşka bir dünya ve bunun ihracatı ile ilgili teşviklerin de farklı olması gerekiyor. O yüzden onları Turquality programından ayrıştıracağız, buna ‘e-Turquality’ diyebiliriz, başka bir isim de verebiliriz. Onları yeni bir Turquality programı dizayn ederek destekleyeceğiz. Yine Tasarım hizmetleri gündemimizde. Çünkü tasarım yaparsanız katma değeri ülkede bırakıyorsunuz. Burada belli teşviklerimiz var ama artırmak istiyoruz. Güçlü bir genel müdürlük oluşturduk. Yine lojistik hizmetleri bu kapsamda olacak, müteahhitlik hizmetleri ve müşavirlik hizmetleri burada olacak. Müteahhitlikte çok iyi bir noktadayız.
Eğitimle ilgili ‘study in Turkey’in detayları nedir?
Türkiye’de güzel üniversiteler var. Türkiye çok iyi okullar var, çok daha iyi yere gidecek üniversitelerimiz var. Bunun birden fazla boyutu var. Dünya, artık buna yatırım yapıyor. Bu yurt dışı ticarileştirilebilir, ayrıca öğrenciler burada okuduğu zaman kültürel boyutu oluyor, ülkemizi tanıyor, uzun vadede ekonomiye ticarete ciddi katkısı oluyor. Gelen çocuklar belli sınavlara tabi olacaklar. YÖK’le konuşuyoruz, altyapısını hazırlamaya çalışıyoruz. Hangi kriterler olacağını belirleyeceğiz. Bu işi ticarileştirme boyutu biz de diğer konular ilgili kurumlarda. Dışişleri Bakanlığı, Turizm Bakanlığı destekleri de söz konusu iyi bir çalışma aritmetiğimiz var. Büyükelçiliklerin de bu işin içinde olması bize katkı sağlayacaktır. Önemli üniversitelerle görüşmelerim oldu onlarda bu işe hazır.
“GEÇİŞ BELGESİ SORUNU ÖNCELİKLERİMİZ ARASINDA”
İhracatta geçiş belgeleri ile ilgili sıkıntılar var. Türkmenistan kapısı açılacak mı? Bununla ilgili ihracatçıların beklentisi var.
Türkmenistan pandemiden dolayı ülkeyi kapattı. Bizim geçiş güzergahımız orasıydı. Türk ürünlerine de ciddi bir talep olunca bunu taşımanız gerekiyor, bir taraftan da burada taşımalarımız yoğunlaştı. Bu transit geçişlerde ülkeler belli kotalar veriyorlar. Bu kotalar Türkiye’ye yetmiyor. Dolayısıyla Kazakistan’dan bir ek kota aldık yeniden alıyoruz. Türkmenistan ile aslında belli bir noktaya kadar geldik. Hem aşılamada hem de sertifikaların tanınması konusunda müzakereler yürüyor. Bir taraftan Azerbaycan’ı takip ediyoruz belki Eylül ayında bir ziyaretimiz olacak. Hem geçişlerden aldığı ücretler hem de ro-ro ile ilgili ücretler yüksek geliyor, bizim lojistik hizmeti veren firmalara. Bu konu gündemimizde, sektör temsilcileriyle de görüşüyoruz. Orada bir mesafe katetmek istiyoruz. Bunu yapamazsanız ürettiğiniz ürünü taşıyamazsanız üretimin bir anlamı yok. Bu konu önceliklerimiz arasında birinci sırada. Ulaştırma Bakanlığı ile de koordinasyon içinde çalışıyoruz. Türkmenistan bizim için önemli, Türkmenistan açılırsa ciddi bir rahatlama gelecek. Görüşmelerimiz sürüyor.
KURAKLIK NEDENİYLE ÜRETİMDE SORUNLAR VAR
Ekonomik reform paketi açıklandı. Gıda enflasyonu sorununa ilişkin olarak gıda komitesi yer aldı. Burada bir erken uyarı sistemi var. Bundan kasıt nedir?
Üretim işi Tarım Bakanlığı, ticaret ayağı bizim Bakanlığımız da. Biz burada soğuk zincirle ilgili bir genelge yayımladık ve bir yıl süre verdik, belli teşvikler olacak, ‘belli ürünleri paketleyip soğuk zincirde taşıyacaksınız’ dedik. Buradaki zayiatı minimuma indirmek istiyoruz. Türkiye’nin üretimle ilgili sorunları var, kuraklık nedeniyle üretim çok düştü. Biz bu ihtiyacın karşılanması noktasında Ticaret Bakanlığı olarak üzerimize düşeni yapacağız.
Ticaret Bakanı Muş’tan net mesajlar
Bakanlık görevine geldiği 21 Nisan’dan bu yana kamuoyu önüne fazla çıkmamaya gayret eden Ticaret Bakanı Mehmet Muş, bakanlığının görev alandaki konularla ilgili ilk kapsamlı açıklamalarını DÜNYA’ya yaptı. DÜNYA Ankara Sohbetleri’ nin konuğu olan Mehmet Muş, iç ve dış ticaret, gümrükler, tüketici, esnaf ve rekabet alanlarını içine alan Ticaret Bakanlığı’nın geniş evrenindeki konularla ilgili önemli bilgiler ve mesajlar verdi.
Güçlü bir siyasi profile sahip Mehmet Muş’un Ticaret Bakanlığı görevini, doktoralı bir ekonomist olarak, siyasi birikimini değil teknik donanımını öne çıkaran bir yaklaşımla sahiplendiğini gözlemledik.
Muş, genç yaşta girdiği parlamentoda 10 yılı aşan sürede TBMM Dışişleri Komisyonu, Plan ve Bütçe Komisyonu, AB Uyum Komisyonu, NATO Parlamenter Asamblesi (NATOPA) Türk Grubu üyeliği görevlerinde bulundu. Meclis’te hararetli tartışmaların yaşandığı son 5 yılında da kesintisiz Ak Parti TBMM Grup Başkanvekili olarak görev yaptı. Muş, ayrıca 2014 yılında Ak Parti’nin ekonomiden sorumlu genel başkan yardımcılığı görevini de üstlendi.
Ticaret Bakanı Muş ile söyleşimizde “AB ile ticaret ve Gümrük Birliği’nin güncellenmesi süreci”, “AB’nin Yeşil Mutabakatı”, “ihracatta yeni hedefl er”, “Turquality programının çeşitlendirilerek güçlendirilmesi”, “Türkiye’nin ihracat menzilinin uzak pazarları kapsayacak şekilde 2 bin 500 kilometrenin üzerine çıkarılması”, “E-Ticaret ve ihracat”, “iç ve dış pazarda ürün güvenliği”, “hizmet ihracatının artırılması hamlesi”, Türkiye’yi uluslararası yükseköğrenim üssü yapmayı hedefl eyen “study in Turkey” projesi konuları öne çıktı.
Muş: “Gümrük Birliği er ya da geç güncellenecek”
Türkiye’nin ihracatında ve ithalatında ilk sırada bulunan AB ile Gümrük Birliği’nin güncellenmesi konusunun önemi her geçen gün biraz daha artıyor. Pandemi sürecinin hızlandırdığı E-ihracat, dijitalleşme ve AB’nin Yeşil Mutabakat direktifl eri, güncellemenin mümkün olan en kısa sürede yapılmasını zorunlu kılıyor. Bakan Muş, bu konuda AB’ye net mesajlar verdiklerini belirterek gelinen durumu, “Ben onlara da söyledim ‘ne kadar erken o kadar iyi, ne kadar geç o kadar kötü bunu güncelleyeceğiz. Siz de o nokta ya geleceksiniz bunun ihtiyaç olduğunu görecekseniz’ dedim” sözleriyle anlatıyor.
Yeşil Mutabakat, tarife dışı ticaret engeli haline gelmesin
Bakan Muş, ihracatçılarımızın haklı olarak akıllarına gelen “Yeşil Mutabakat ticaret engeline dönüşür mü ?” sorusuyla ilgili olarak, bu endişenin AB yetkililerine aktarıldığını söyledi. Muş’un AB’ye yönelik “Biz AB’ye bunun tarife dışı bir engel olmasını istemiyoruz. DTÖ var, Gümrük Birliği var dedik” mesajı bu konun Gümrük Birliği’nin güncellenmesi çabalarına yeni bir boyut kattığını ortaya koyuyor.
Edindiğimiz izlenim, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve Yeşil Mutabakat konularında Türkiye’yi zorlu bir süreç bekliyor.(dunya.com)
AB İklim Yasası kapsamında ihracatta ilave vergi yolda
Bakan Muş: Fırsatçılara en ağır cezalar verilecek