Avrupa Birliği’nin 2050’ye kadar sera gazı emisyonlarını sıfırlama hedefi yeni bir dönemin kapılarını açtı. Sanayiden enerjiye, inşaattan tarıma kadar kirliği ortadan kaldırmayı odağına alan Birlik, ortaya koyduğu doğaya hassas büyüme stratejisi Avrupa Yeşil Mutabakat (European Green Deal) ile ticaret yaptığı tüm ülke ve bölgelerin de üretim süreçlerini sil baştan değiştirecek. Mutabakatla, enerji ve suyun hoyrat kullanımına son verilmesi, “kullan-at” mantığıyla plastik ve metal kutularla yükselen çöp yığınlarının geri dönüşümlü ürünle kaldırılması, hibrit ve hidrojenli motorla zehirli egzoz gazlarının bitirilmesi ve enerji ihtiyacının yenilenebilir kaynaklardan karşılanması hedefleniyor.
Zara, H&M, Mango, Damat, Tween gibi uluslararası ve ulusal birçok firma şimdiden plastik pet şişeleri hazır giyim sanayisinde gömlek, ceket, takım elbiselerle geri kazanmaya başladı. Su ve elektriğin daha az tüketimine de yönelim var. Doğal Hayatı Koruma Vakfı raporuna göre, bir tişört üretiminde 2 bin 700 litre su kullanılıyor. Bu da 13 bin 500 bardak su demek. Bazı markalar şimdiden sera gazı salınımını yüzde 30, su tüketimini yüzde 90 azaltan ürün ve üretimleri keşfediyor.
İKİ ÜRÜNDEN BİRİ AB’YE
Ancak bu yönelim henüz çok düşük. Yine çoğu kuruluş, kömür ve petrol yerine enerji ihtiyacını karşılamak için güneş ve rüzgar santralleri kuruyor. AB’nin doğa için kesin tavrını ortaya koyduğu Yeşil Mutabakat, Türk sanayisini de doğrudan etkileyecek.
Çünkü Türkiye, ürettiği her iki üründen birini AB’ye satıyor. AB ile karşılıklı dış ticaret hacmi 145 milyar doları, yedi aylık ihracat 50 milyar doları, yıllık 90-100 milyar dolara yaklaşıyor. Hazır giyim, otomotiv, gıda, çelik, kimya ürünleri ihracatta öne çıkıyor.
KÜRESEL ALARMA İLK HAMLE
Sürecin etkisini Oluklu Mukavva Sanayicileri Derneği (OMÜD) Genel Sekreteri Umay Yılmaz, Yeni Şafak'tan Hamide Hangül haberinde anlattı. Ticaret Bakanlığı, TOBB, İSO gibi bakanlık ve çatı kuruluşların konuyu takip ettiğini söyleyen Umay, kendisinin de gerek yurtiçinde, gerekçe yurt dışında çeşitli çalıştaylara katıldığını söyledi.
Yılmaz, “Avrupa bir inisiyatif kullandı. ‘Bizimle iş yapmak isteyen tedarikçiler, yeşil dönüşümü hep birlikte kurgulayalım’ mesajı verdi.” dedi.
VAHŞİ ÜRETİME AB’DEN YEŞİL DUVAR
Yeni kurallara AB’nin ticaret yaptığı tüm tedarikçilerin de uymak zorunda kalacağını bildiren Yılmaz, Avrupa Komisyonu’nun, Yeşil Mutabakat hedeflerine ulaşmak için 1 trilyon euroluk da fon koyduğuna dikkat çekerken, AB’ye ihracatta yeşil üretimin tedarikçiler arasında yarışa dönüşebileceğinin de altını çizen Umay, şunları söyledi:
Avrupa’nın ‘bunu hep birlikte yapalım’ çağrısı var. Bu noktada maddi destekte de bulunuyor. Yani Avrupa, ‘bana öyle ürünlerle gel ki geri dönüştürülebilir olsun, karbon salınımı az olsun’ diyor. İlerleyen süreç AB, yeni kurallara uyum sağlamayan firmalarla ticaret yapmayacak. Kriterlere uymayan ürün satamayacak. Firmalara karbon ayak izini ölçme, nerelerde iyileştirme yapılabilir. Bir ölçümle yola çıkmak gerekir.
‘SATIN AL KULLAN AT’ EKONOMİSİ BİTİYOR
Dünyada uzun süredir “satın al - kullan-at” mekanizmasına dayalı ekonomi modelinin doğal kaynakların hızla tükenmesine yol açtığına işaret eden Yılmaz, Avrupa Yeşil Mutabakatı ile artık her ürünün en az atık oluşturacak ve geri dönüşüme uygun şekilde tasarlanması gerekeceğini bildirdi. Mutabakatın, üreticilere, markalara, sanayi kuruluşlarına ve ticari kuruluşlara çeşitli sorumluluklar getirilebileceğine işaret eden Yılmaz, “Özellikle elektrikli ve elektronik ürünler, dayanıklı tüketim malları, tekstil ve hazır giyim sektörünün bu konuda çeşitli çalışmaları, AR-GE ve inovasyon yatırımları yaptığını biliyoruz. Çalışmalar sonucu çıkacak ürünlerin sürdürülebilirlik özellikleri markalar tarafından iletişim çalışmalarında mutlaka kullanılacak ve tüketicilere duyurulacaktır diye düşünüyoruz” diye konuştu.