Dünyanın en büyük üreticileri olan Çin’in lojistik dezavantajı, Hindistan ve Vietnam gibi ülkelerin lojistik sorunlarının yanı sıra salgın nedeni ile üretimlerinde aksama yaşanması, Avrupa’da son haftalarda rafl arın boşalmasına yol açtı. İngiltere ve İtalya’da kendini iyiden iyiye hissettiren ithalat ihtiyacı, alıcıların başka ülkelere yönelmesine neden oldu. Türkiye bu ortamda tedarikçi ülke olarak öne çıktı ve Türk ürünlerine olan talep arttı. Ancak, hazır giyim, mobilya ve züccaciye gibi birçok sektörde artan talep hammadde sorununa takıldı.
İçeride üretilen hammaddenin büyük oranda ihraç edilmesinin, hatta iç piyasadan daha ucuza satılmasının, Türk üreticilerin yurtdışında fiyat tutturmasını zorlaştırdığı belirtiliyor. Bu durumun artan talebin karşılanmasını engellediğini belirten sektör temsilcileri, büyük oranda yurtdışına bağlı olunmasına rağmen birçok ithal ürüne uygulanan ek gümrük vergisi uygulamasını da eleştirerek, söz konusu gelişmelerin ihracattaki potansiyel büyümeyi yüzde 50’ye yakın düşürdüğünü öne sürdü. Rif Line Türkiye Genel Müdürü Mehmet Serkan Erdem, Kovid-19 vakalarındaki yükselişe bağlı olarak, tedarik zincirinde yaşanan problemlerin arttığına dikkat çekerek, özellikle Uzakdoğu limanlarında büyük sıkıntı olduğunu dile getirdi.
“Avrupa'da raflar hızla boşalıyor”
Avrupa’da rafların boşaldığını, ürün tedarikinin giderek zorlaştığını belirten Erdem, “İngiltere’de raflar boşaldı. İtalya’da da başladı. Kıta Avrupa’sına yayılıyor. Uzakdoğu limanlarında yaşanan bu sıkıntılar nedeniyle son bir yılda yüzde 300’den fazla artan Uzakdoğu- Avrupa navlununu da yeniden yükselişe geçti” dedi. Erdem, Akdeniz havzasında ise TIR ve Ro-Ro alternatifl erine bağlı olarak sorunların azaldığını, Türkiye gibi ülkeleri tedarikte avantajlı konuma getirdiğini söyledi. Uzakdoğu ülkelerinden mal tedarik edemeyen Avrupalı alıcıların alternatif pazar arayışlarına girdiğini, bir kısmının da Türkiye’ye yöneldiğini ifade eden Erdem, ancak bu konuda Türkiye’nin mevcut potansiyeli tam olarak değerlendiremediğini dile getirdi.
“Hammaddeyi daha pahalı alıyoruz”
Sanayici ve ihracatçıların açıklamaları da söz konusu iddiaları destekler nitelikte. Züccaciyeciler Derneği (ZÜCDER) Başkanı Mesut Öksüz, hammadde tarafında fiyat oynaklığı, hammaddenin ihraç edilmesi, hatta kimi üründe yurtdışına daha ucuz satılması gibi nedenlerle söz konusu talebi karşılamakta zorlandıklarını anlattı. Öksüz’ün verdiği bilgilere göre son bir yılda plastiğin ton fiyatı bin 200 dolardan 2 bin 500 dolara, çeliğin bin 600 dolardan 3 bin dolara ve demir sacın da 550 dolardan bin 500 dolarlara çıktı. Üstelik plastikte yüzde 87, çelikte ise yüzde 60’tan fazla yurtdışına bağımlı olunmasına rağmen söz konusu ürünlerin ithalatında yüzde 6 ile yüzde 12 arasında değişen oranlarda ek vergi uygulanıyor. Bunun yanı sıra üretici ülkelerin de ek vergi koyduğunu anlatan Öksüz, “Özellikle demirde bazı üreticiler yurtiçine bin 500 dolara verirken yurtdışına bin 200 dolardan veriyor. Yurtdışından alıcılar bize bin 300 dolara satmaya çalışıyor. Fırsatçılık var bu alanda. Hiçbir ülke dışa bağımlı olduğu hammaddeye ek vergi uygulamazken biz hem vergi ödüyor hem de hammaddeye ulaşamıyoruz. Bu da gelen talepleri karşılamamızı engelliyor” açıklamasında bulundu. İhracatın bu gelişmelere rağmen iyi gittiğini ancak hali hazırda devam eden fırsatların bu tarz nedenler ile kaçırıldığını belirten Öksüz, şöyle devam etti: “Şu an ihracat her yıl yüzde 10-15 artıyor. Ancak bu sorunlara çözülmesi halinde ihracattaki büyüme yüzde 25’i bulur.”
“Korunan yerli üretici yatırım yapmıyor”
Hiçbir ülkenin üreticisinin hammadde çekerken ek vergi koymadığını vurgulayan ZÜCDER Başkanı Öksüz, “Yurt içinden zaten alma imkanımız yok. Yurtdışından peşin alıyor hem içerde hem dışarda vergi ödüyoruz. Yerli üreticiyi koruyalım diyorlar ama yıllardır yurt içinde hiçbir yatırımın yapıldığını da görmedik. Ek vergiler olmazsa dünyanın yeniden şekillendiği bir dönemde hammaddeye imkan sağlanması, teşvik edilmesi ve hatta Eximbank kredisi verilmesi lazım” değerlendirmesinde bulundu. Söz konusu talep önümüzdeki ay yapılacak olan ZÜCHEX fuar katılımında da kendini hissettiriyor. Öksüz’ün verdiği bilgilere göre, önceki gün itibari ile yabancı katılımcıların kayıt sayısı rekor kırarak 2019’a göre yüzde 24 artış gösterdi ve başvuru her geçen gün de artmaya devam ediyor.
“En büyük üretici olma avantajımızı kullanamıyoruz”
Mobilya Sanayi İşadamları Derneği (MOBSAD) Başkanı Nuri Gürcan da hammadde konusunda aynı dertten mustarip olduklarını iletti. Özellikle AB ve ABD pazarından büyük bir talep aldıklarını söyleyen Gürcan, ancak bu talebi karşılamakta sıkıntı yaşadıklarını vurgulayarak, “Türkiye mobilyada Avrupa’nın en büyük hammadde üreticisi. MDF ve suntada dünyada ikinciyiz. Ama bu avantajımızı tam anlamıyla kullanamıyoruz. İç piyasaya ürün vermiyor hammadde üreticileri. Yüzde 70’ini ihraç ediyorlar. Sektör olarak çözümle alakalı teşebbüste de bulunduk ama hala çözülebilmiş değil. Üstelik hammadde fiyatları her ay yüzde 10-15 artmaya devam ediyor. Hem hammaddeye ulaşmakta hem de fiyat tutturmakta zorlanıyoruz. Bu da yurtdışından gelen talepleri karşılamamamızı engelliyor” ifadelerini kullandı. Kimi ürünün de karaborsaya düştüğünü öne süren Nuri Gürcan, 100 liralık ürünü 150 liraya almak durumunda kaldıklarını sözlerine ekledi. En büyük rakip olan Çin’e ürün satıldığını ancak kendilerinin alamadığından yakınan Gürcan, bir diğer sorunun da büyük tesis sayısının yetersiz olması ve yetişmiş ara eleman sıkıntısı olduğu bilgisini verdi. Öksüz, bu sorunların aşılması halinde sektör ihracatının ikiye katlanabileceğini aktardı.
“Hammadde ihracatı son ürünü ikiye katladı”
Hammadde ile ilgili sıkıntı yaşayan başka bir sektör de hazır giyim sektörü. En büyük rakipler olan Hindistan ve Vietnam’da salgın nedeni ile üretim tesislerinin kapalı olması ve teslimat sürelerinin uzamasının, talebi Türkiye’ye kaydırdığını anlatan İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Mustafa Gültepe, hammaddenin büyük oranda dışarı verilmesinin yanı sıra ithalatta da ek vergi uygulamasının artan talebi karşılamayı engellediğini anlattı. Gültepe, bu kapsamda hammadde ithalatında uygulanan ek verginin kısa süreli olsa da kaldırılması talebini yineledi. Söz konusu iddialar ihracat rakamlarında da açıkça görülüyor. Örneğin 2021 yılı Ocak-Temmuz döneminde Türkiye’nin hazırgiyim ve konfeksiyon ihracatı 2020 yılının aynı dönemine kıyasla yüzde 26,8 oranında artarak 11,1 milyar dolara çıkarken tekstilde ise söz konusu oran yüzde 40’ı aştı ve sektörün hammaddesi niteliğindeki ihracatı 7,1 milyar dolara ulaştı.
Tedarik sıkıntısı fiyatları artırıyor
-
Türkiye Uzakdoğu’nun yerini doldurmak için iyi bir aday ancak endüstri zayıf. Fiyat ve kalite dengesi tutturulamıyor.
-
Son bir yılda plastiğin ton fi yatı bin 200 dolardan 2 bin 500 dolara, çeliğin bin 600 dolardan 3 bin dolara ve demir sacın da 550 dolardan bin 500 dolarlara çıktı.
-
“Geçen hafta büyük bir ithalatçı olan İtalyan bir müşterimiz Çin’den tedarik edemediği için Türkiye’den mobilya almaya geldi. Birçok yeri dolaştı ancak hammaddede yaşanan sorunlar nedeni ile fi yatlar çok yüksek.”
“Türkiye fiyat ve kalite dengesini tutturamıyor”
Serkan Erdem, “Türkiye Uzakdoğu’nun yerini doldurmak için iyi bir aday ancak maalesef endüstrimiz zayıf. Fiyat ve kalite dengesini tutturamıyoruz. Geçen hafta büyük bir ithalatçı olan İtalyan bir müşterimiz Çin’den tedarik edemediği için Türkiye’den mobilya almaya geldi. Birçok yeri dolaştı ancak fi yatlar çok yüksek. Hammadde Çin’den geldiği için sanayicimiz rekabetçi bir fi yat sunamıyor. Daha uygun fi yatlı ürün sunan küçük işletmeler ise ihracat yapmak konusunda çok zayıf maalesef. Bu nedenle Türkiye, Avrupa’daki alıcıların B planı olamıyor maalesef. Yıllardır AB’ye ihracat yapan büyük fi rmalarımız zaten şu dönemde kapasitelerini artırıyor. Ancak en fazla yüzde 10, yüzde 20 artırabilirler. Bu noktada önemli olan Anadolu’daki küçük ve orta ölçekli işletmelerin Avrupa’ya mal satma işlerini geliştirmeleri, ama o da çok kolay olmuyor. Dolaysıyla Çin, yüksek navlunlara rağmen bir yandan rekabetçiliğini devam ettiriyor” diye konuştu.
Yeni hedef 300 milyar dolar
Salgın nedeni ile değişen tedarik zinciri ve bu dönemde hammadde gibi sıkıntılar Türkiye’ye olan ilgiyi artırdı. Geçen yıl 184 milyar dolar olarak konulan hedef önce 200 milyar dolara, ardından da 210 milyar dolara çıkarıldı. Temmuz ayında 200 milyar dolarlık hedef, hammadde ihracatında yaşanan yüksek artışların da etkisi ile aşıldı. TİM Başkanı İsmail Gülle, bir açıklamasında, “Temmuz rakamlarımızla beraber ilk defa son 12 ayda 200 milyar doları geçtik. Böylece sadece 2021 yılı hedefi miz olan 184 milyar doları değil, 2022 hedefi olan 198 milyar doları da aşmayı başardık. Şimdi gözümüzü 2023 hedefi ne diktik. Mevcut yükseliş ivmemiz gösteriyor ki en fazla beş yıl içerisinde 300 milyar dolarlık ihracata hep beraber ulaşacağız. Bunu başaracak altyapı ve tecrübeye fazlasıyla sahibiz” değerlendirmesinde bulunmuştu. Sektör temsilcileri ise hammadde yaşanan sorunların aşılması halinde artışın çok daha hızlı şekilde gerçekleşebileceğini dile getiriyor.
Trakya'dan 6 ayda 1,44 milyar dolarlık ihracat
Hong Kong'un ihracat ve ithalatı arttı
İzmir'de tekstil ihracatı arttı