Ağustos ayında tüketici güveni önceki aya göre 1,6 puan düşüşle 78,2’ye geriledi. Endeksin bulunduğu düzeyin düşüklüğü ve yukarı gitme konusundaki zayıflığı sadece tüketici güveni açısından değil, ekonomi ve toplumsal dinamikler açısından da önem taşıyor.
Tüketici güven endeksinde düşüş
Tüketici güveni bugüne dek en düşük seviyesine 2020 Mayıs’ında (76,9 puan) inmişti. Diğer pek çok gösterge geçen süreçte hızlı bir toparlanma göstermesine rağmen, tüketici güveninde zayıf seyir devam ediyor. 2021’in Nisan ve Mayıs aylarındaki sıkı kapanma tedbirlerinin ardından gelen normalleşme ile birlikte Haziran ve Temmuz döneminde cılız artışlar gördük. Son açıklanan Ağustos verisi ile yön yeniden aşağı döndü.
Tüketici güvenindeki değişime hangi faktörün ne kadar etki ettiği bilinmezken, uygulanan ankette yöneltilen sorular olay bazlı değil. Bütün bunların üzerinde, enfllasyondaki yükseliş, devam eden işsizlik, güven endeksini en çok zedeleyen faktörlerin başında geliyor.
Tüketici güven endeksi esasen dört endeksin ortalaması ile hesaplanıyor. Bunlardan birincisi mevcut dönemde hanenin maddi durumu. Diğerleri ise gelecek bir yıl içinde hanenin maddi durum beklentisi, genel ekonomik durum beklentisi ve dayanıklı tüketim malı satınalma düşüncesi.
Hanenin mevcut maddi durumu endeksi, uzun süredir ve hızlı bir şekilde geriliyor. Temmuz’da tarihinin en düşük düzeyinde iken, Ağustos’ta bir miktar yükseldiğini gördük. Buna rağmen hanenin gelecek bir yıl içindeki maddi durum beklentisinde az da olsa düşüş yaşandı. En sert gerileme tüketicilerin gelecek bir yıl içinde ülkenin genel ekonomik durumuna yönelik beklentilerinde oldu. 83,2 puandan 75,3 puana düşen bu endeks, tüketici güvenini de aşağı çekti. Dayanıklı tüketim malı satınalma düşüncesinde ise hafif bir artış yaşandı.
Alt endeksler içinde en hızlı gerilemenin yaşandığı “gelecek bir yıl içinde genel ekonomik durum beklentisi”, kelime anlamından daha büyük bir öneme sahip. Gelecek için iyimserliğin azalması, tüketimin, yatırımın ve istihdamın da yavaşlaması anlamına geliyor. Bunun TL’nin değeri ile de yakın bir ilişkisi var. Gelecek beklentilerindeki bozulmanın, normalleşme sürecine rağmen gerçekleşmesi de soru işaretleri doğuran başka bir gelişme. Bu nedenle önümüzdeki aylarda tüketici güvenini artırmaya yönelik adımlar atılması ekonominin geleceği açısından büyük önem taşıyor.