Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Borç İstatistiklerinde Yapılan Revizyonlar ile ilgili bilgi notu yayımladı.
Merkez Bankasından yapılan açıklamada şu bilgiler verildi:
TCMB, 19 Ağustos 2021 Perşembe günü yayımladığı Kısa Vadeli Dış Borç, Uluslararası Yatırım
Pozisyonu, Finansal Kesim Dışındaki Firmaların Döviz Varlık Ve Yükümlülükleri İle Haftalık Menkul
Kıymet İstatistiklerinde bazı revizyonlar yapmıştır. Revizyonlarla ticari krediler verilerinde tespit
edilen yanlılıklar veri kalitesinin artırılması yoluyla düzeltilmiş, menkul kıymet istatistiklerinde
uluslararası standartlara uyum artırılmış ve yurt dışı yerleşiklerin mevduatlarında kısa-uzun vade
ayrımı istatistiklere yansıtılmıştır.
Dış Ticaretten Kaynaklı Ticari Kredilerin Firmalardan Doğrudan Raporlama Yoluyla Derlenmesi:
Dış borç istatistiklerini etkileyen başlıca revizyon ticari kredilerin firmalardan doğrudan raporlama yoluyla derlenmesi olmuştur. Firmaların dış ticaretten kaynaklı ihracat alacakları ve ithalat borçları daha önce gümrük beyannameleri esas alınarak belirli varsayımlar altında borç istatistiklerine yansıtılmaktaydı. Ancak Türkiye’nin ithalatı ve vadeli ithalatında yapısal bir değişiklik olmamasına rağmen son yıllarda ithalat borçlarında dikkat çekici bir artış gözlenmiştir (Grafik 1).
Firmaların gümrük beyannamelerinde ödeme şeklini tam yansıtamamaları ve bankacılık sistemi
aracılığıyla yaptıkları ithalatta kredi geri ödeme bilgilerini bankalara zamanlı raporlamamalarının bu
artışın kaynağı olduğu değerlendirilmektediriledi.
Ayrıca TCMB’nin 15 milyon dolar üzeri yabancı para kredi riski bulunan firmalardan, döviz risklerinin
takibi amacıyla, 2018 yılından itibaren yabancı para borç ve alacaklarına ilişkin aldığı raporlamalarda
da yurt dışı ticari borçların varsayımların oldukça altında olduğu görülmüştür.
Diğer taraftan ülkelerin ticari kredi yükümlülükleri kıyaslandığında da, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin “İthalat Borçları/İthalat” oranlarının ortalama ve medyan değerlerine kıyasla, Türkiye’nin oranının görece yüksek olduğu gözlenmektedir (Grafik 2). Gelişmekte olan ülkelerin 2020 yılı ortalaması %13 ve medyan değerleri %9 düzeyinde iken, gelişmiş ülkelerin aynı oranları sırasıyla %10 ve %8 düzeyindedir. Türkiye’nin bu dönemdeki ithalat borçlarının ithalata oranı ise %26 düzeyindedir.
Ticari krediler istatistiklerindeki söz konusu yanlılıkların düzeltilmesi amacıyla 2020 yılında TCMBTÜİK iş birliğinde, birçok ülkede yaygın olarak kullanılan (Tablo 1) doğrudan raporlama tekniği ile firma seviyesinde veri derlenmesine yönelik bir çalışma başlatılmıştır. Çalışma ile çeyreklik dönemler itibarıyla toplam vadeli ithalatın ve ihracatın en az yüzde seksenini temsil eden firmalardan ticari alacak ve borçlarını yurt içi – yurt dışı ayrımında, yabancı para kompozisyonlarını da içerecek şekilde
raporlamaları talep edilmiştir.
Doğrudan raporlama yöntemi ile elde edilen ticari kredi borç ve alacak verileri öncelikle tam kapsayıcılık sağlayacak şekilde tümevarım yöntemiyle genişletilmiş, daha sonra da girdi oluşturdukları istatistiklere geriye dönük olarak yansıtılabilmeleri için geçmiş zaman serileri üretilmiştir (Grafik 3). Buna göre; 2021 Mayıs ayı itibarıyla ihracat alacakları 13,1 milyar ABD doları artarak 24,5 milyar ABD dolarından 37,6 milyar ABD dolarına, İthalat borçları ise 25,1 milyar ABD doları azalarak 56,5 milyar ABD dolarından 31,4 milyar ABD dolarına gerilemiştir.
Menkul Kıymetlerin Sahiplik Tanımında Değişiklik: Uluslararası standartlara uyum kapsamında, menkul kıymet istatistiklerinde menkul kıymeti elinde tutan bilgilerinin “yasal sahiplik” yerine “ekonomik sahiplik” esasına göre derlenmeye başlanmıştır. Örneğin, bir bankanın sahipliğindeki menkul kıymet (Eurobond, DİBS) yurt dışı yerleşik ile repo veya ödünç verme işlemi sonucu el değiştirdiğinde, eski uygulamada DİBS’ler için yasal sahiplik Eurobond’lar için ekonomik sahiplik esas alınmakta iken, yeni uygulamada DİBS’ler için de ekonomik sahiplik esas alınmaya başlanmıştır. Bir menkul kıymetin ekonomik sahibi ise tüm risk ve faydaları taşıyan taraf olarak tanımlanmaktadır. Bu yeni tanım ve uygulama gereği, repo yoluyla sağlanan yurt dışı kaynaklar ve fonlar, banka için kredi yükümlülüğü olarak kaydedilmektedir. Repo konusu menkul kıymetler ise bankanın ekonomik sahipliğinde kalmaya devam etmektedir. Repo yoluyla sağlanan yurt dışı kaynakların kredi kullanımı olarak değerlendirilmesi dış borç stoğunu yukarı yönlü etkilemiştir.
Yurt Dışı Yerleşiklerin DTH’larında Kısa-Uzun Vade Ayrımı Yapılması: Diğer bir iyileştirme ise, yurt dışı yerleşiklerin Türkiye’deki mevduatlarının kısa ve uzun vade ayrımının yapılması olmuştur.
Eski uygulamada yurt dışında yerleşik gerçek ve tüzel kişilerin yurt içinde yerleşik bankalardaki döviz
ve TL mevduatlarının tamamının kısa vadeli olduğu varsayılmaktaydı. Ancak, söz konusu mevduat
yükümlülükleri için banka mizan verilerinde 1 yıla kadar ve 1 yılın üstünde olmak üzere vadeye göre
ayrım olduğu bilinmektedir. Bu çerçevede, mevcut tablodaki mevduat kalemlerinin kısa ve uzun
vadeli olarak ayrıştırılması Bankalar Tek Düzen Hesap Planı (THP) çerçevesinde yapılmıştır. Çalışma
sonucu, uzun vadeli mevduat tutarları kısa vadeli dış borç tablosundan çıkarılmıştır.
Revizyonların İstatistikler Üzerindeki Etkisi: Üç başlık altında gerçekleştirilen revizyonlar sonrası Mayıs 2021 itibarıyla;
• Kısa Vadeli Dış Borç 25,7 milyar ABD doları azalarak 144,9 milyar ABD dolarından 119,2 milyar ABD dolarına,
• UYP net pozisyon açığı 33,6 milyar ABD doları azalarak 327,8 milyar ABD dolarından 294,2 milyar ABD dolarına,
• Firmaların Net Döviz Pozisyon Açığı ise 37,0 milyar ABD doları azalarak 168,6 milyar ABD dolarından 131,6 milyar ABD dolarına geriledi.