Almanya’da 2005’ten bu yana Başbakanlık (Şansölye) koltuğunda bulunan 67 yaşındaki Angela Merkel, emekliye ayrılmadan önce 20 Ağustos’ta Putin’i son kez ziyaret edecek.
Almanya hükümet sözcüsü Steffen Seibert tarafından yapılan açıklamada, Almanya Başbakanı Angela Merkel’in 20 Ağustos Cuma günü Moskova’yı son kez ziyaret edeceği ifade edildi. Seibert, programın detaylarının gelecek hafta açıklanacağını vurgularken, Kremlin tarafından yapılan açıklamada ise Rus liderin Merkel ile ikili ilişkilerin gelişiminin yanı sıra uluslararası ve bölgesel meseleleri görüşmeyi planladığı söylendi.
22 Kasım 2005 yılından bu yana Almanya’da Başbakanlık görevini yürüten Angela Merkel, Şansölye sıfatıyla gerçekleştirdiği son ziyaretleri ayağında Moskova’dan iki gün sonra Kiev’e geçerek Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelensky ile görüşecek.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin tepkilerine rağmen Rusya ile Kuzey Akım 2 projesi için büyük çaba harcayan Şansölye Merkel, Rusya’dan Almanya’ya yılda toplam 55 milyar metreküp gaz kapasitesine sahip olan doğal gaz boru hattının inşası üzerindeki son engeli ABD Başkanı Joe Biden ile Temmuz ayı sonunda gerçekleştirdiği görüşmeler sonucunda ortadan kaldırmıştı.
Neredeyse tamamlanan projede Rusya’nın Kuzey Akım 2 boru hattını siyasi bir silah olarak kullanma girişimine karşı koyma taahhüdünde bulunan Merkel, aynı zamanda derin görüş farklılıklarına rağmen Rusya ile işbirliğinin sürdürülmesini stratejik gereklilik olarak gördüğünü ve bunun, diplomatik bir görev olduğunu belirtmişti.
Rusya ile diyalogun AB’nin çıkarına olduğunu belirten Merkel, söz konusu diyalogun güvenlik ve istikrarı sağlamak için de önemli olduğunu vurguladı.
“Rusya, AB’nin en büyük kıta komşusudur. AB de güvenlik ve istikrar istiyorsak, ne kadar zor olursa olsun Rusya ile görüşmelere devam etmemizde büyük fayda var” diyen Merkel, ABD Başkanı Joe Biden’a Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir araya gelerek, Rus hükümetiyle diyalog başlattığı için teşekkür etmişti.
PUTİN: MERKEL’İ ÖZLEYECEĞİM
Haziran ayında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Almanya Başbakanı Angela Merkel ile güvene dayalı iyi ilişkileri olduğunu belirterek eylül ayında görevini bırakmayı planlayan Merkel’i özleyeceğini ifade etmişti.
15 BİN EURO EMEKLİ MAAŞI ALACAK
Alman basını, halkın desteğine rağmen emekli olmaya karar veren Angela Merkel’in Vergi Mükellefler Birliği verilerine göre görevden ayrıldıktan sonra 15 bin Euro emekli maaşı alacağını bildirdi. 1990’dan beri düzenli olarak Federal Meclis’e seçilen Merkel, Helmut Kohl hükümetinde de görev yaptıktan sonra muhalefette kısa bir süre faaliyet gösterirken, daha sonra ise Başbakanlığa seçilerek 16 yıl boyunca görevini sürdürüyor.
ALMANYA’DA YENİ DÖNEM
Federal başbakanlığın en güçlü iki adayı Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Başkanı Armin Laschet ile Yeşiller Eşbaşkanı Annalena Baerbock bu yılın Nisan ayında parti içi rekabette rakiplerini geride bırakarak seçimlerde başbakan adayı olmaya hak kazandılar. Baerbock, diğer eşbaşkan Robert Habeck’e karşı öne çıkıp partisi Yeşiller’in ilk federal başbakan adayı olurken, Laschet, federal seçimlere sürekli birlikte girdikleri kardeş Hıristiyan Sosyal Birliği (CSU) güçlü başkanı Markus Söder’e karşı zorlu bir yarışın ardından CDU/CSU’nun federal başbakan adayı olarak kabul edildi.
ALMANYA AB İÇİN ÖNEMLİ!
Almanya’da Merkel sonrası dönemi belirleyecek olan seçimlerin başta Avrupa ülkeleri olmak üzere birçok ülke tarafından yakından takip edildiğini söylemek yanlış olmaz. Zira Almanya’nın Fransa ile birlikte Avrupa Birliği (AB) siyasetine yön veren iki en önemli aktörden biri olduğu biliniyor. Hatta Almanya’nın Avrupa’nın en büyük ekonomik gücü ve AB bütçesine en fazla katkıda bulunan ülke olduğu düşünüldüğünde Berlin’in Paris’ten daha etkili olduğunu belirten uzmanlar, bu nedenle, başta AB’nin ekonomik desteğine daha fazla ihtiyaç duyanlar olmak üzere bütün AB ülkeleri Almanya’da kurulacak yeni hükümetin başına Laschet’in mi yoksa Baerbock’un mu geçeceğini, koalisyonun hangi partiler arasında yapılacağını ve Almanya’nın bundan sonraki AB politikasının nasıl olacağını merak ediyor.
Uzmanlar, Almanya seçimlerinin ABD ve Rusya açısından önemini de vurgularken, her iki ülkenin de Berlin’de iktidarın kimin elinde olduğunu çok önemsediğini ve bu konuda etkide bulunmak için de çaba sarf ettiğini ifade ediyor. ABD açısından bakıldığında, Almanya Soğuk Savaş döneminden beri önemli ve kaybedilmemesi gerekli bir müttefik olduğu belirtilirken, özellikle de Çin ve Rusya’ya karşı küresel rekabetin yoğunlaştığı dönemde Washington için geleneksel müttefikleriyle bağları sıkı tutmak önem arz etmekte.
TİCARET SAVAŞLARI
Ancak Berlin’in özellikle Rusya ve bazen de Çin konusunda kendi ekonomik çıkarlarını öncelemesi ve ABD’nin bu ülkelere karşı yaptırım politikasına ayak uydurmaktan imtina etmesi Washington’da rahatsızlıklara yol açıyor. Bu nedenle ABD, Almanya seçimlerinde Washington’la yakın ilişkilere sahip Yeşiller ya da CDU’nun Atlantikçi kanadının başarılı olmasını arzu ediyor.
Dış politikada genellikle ABD ile uyumlu bir çizgiye sahip Yeşiller’in federal başbakanlığı kazanması Washington açısından ideal sonuç olacaktır. Buna karşılık Rusya, Atlantik ötesine daha eleştirel yaklaşan Sol Parti ve SPD’nin seçimlerde başarılı olmasını arzu ediyor.
SPD’nin son federal Başbakanı Gerhard Schröder zamanında Almanya’nın Washington’la daha mesafeli ve Moskova ile daha yakın ilişkilere yönelmiş olmasının Rusya’nın bu eğilimini açıklayan iyi bir örnek olduğunu vurgulayan uzmanlar, ancak Moskova’nın bütün yumurtaları aynı sepete koymadığını, seçimlerde başarı şansı daha yüksek olan Hıristiyan Birlik Partileri’nin özellikle CSU kanadıyla da yakın ilişki arayışı içerisinde olduğunu da ifade etti.
Bunun yanında Rusya’nın aşırı sağcı AfD’ye destek vermek suretiyle de Alman siyaseti üzerinde etkili olmaya çalıştığına dair eleştirilerin de varlığına dikkat çeken siyaset bilimcileri, gerek ABD gerekse Rusya’nın Almanya’da etkili oldukları klasik ve sosyal medya üzerinden Almanya’daki seçimler üzerinde etkili olmaya çalıştıklarını iddia etti.
Merkel sonrası Türkiye-Almanya ilişkileri nasıl şekillenecek?