Aslında geçen yıl yapılması gereken ancak salgın nedeniyle ertelenen Olimpiyat Oyunları, 23 Temmuz'da Japonya'nın başkenti Tokyo'da başlıyor. 8 Ağustos'a kadar sürecek olan müsabakalar, salgın önlemleri çerçevesinde seyircisiz olarak, ama tarihi bir rekorla gerçekleşecek. Bu yıl Olimpiyatlar'da yarışacak olan kadın sporcu sayısında rekor kırılacağını açıklayan organizatörler, Tokyo'da başlangıç müsabakalarının yüzde 48,3'ünün kadın sporcular için ayrıldığını duyurdu. Olimpiyatlar'a kadın katılımcıların artan sayısı, Cuma günü düzenlenecek olan açılış törenine de yansıyacak. Olimpiyatlar'a katılan ülkelerin bayrakları, bir kadın bir erkek sporcu tarafından stadyuma taşınacak. Oyunların yapılacağı 16 gün içinde 156 müsabakada da madalyalar kadınlara verilecek.
Deutsche Welle Türkçe'deki habere göre; En son Brezilya'nın Rio de Janeiro kentinde 2016 yılında düzenlenen Olimpiyatlar'da 42 disiplininde 306 madalyanın 161'i erkeklere, 136'sı kadınlara gitmiş, 9 madalyada karma yarışmalarda sahiplerini bulmuştu. Bu yılki hem kadın hem de erkek oyuncuların birlikte mücadelede ettiği karma müsabakaların sayısı da artırıldı.
Leipzig Üniversitesi'nden spor sosyoloğu Petra Tzschoppe, kadın sporcuların desteklenmesinin 1996 yılından beri Olimpiyat Şartı'nın bir parçası olduğuna dikkat çekerek Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) Başkanı Thoma Bach'ın da bu hedefi 2020 gündemine dahil ettiğini, böylece kadın ve erkek sporcuların sayısında bir yakınlaşma sağlandığını söyledi. Kadın ve erkek sporcuların eşit sayıda katıldığı ilk olimpik etkinlik ise 2018 yılında Buenos Aires kentindeki Gençlik Olimpiyat Oyunları olmuştu.
Kadınlar için uzun ve taşlı yol
Kadınlar, Olimpiyatlar'a eşit katılım sağlamak için uzun ve zorlu bir yolda mücadele etmek zorunda kaldı. Aslında Paris'te düzenlenen ikinci Olimpiyat Oyunları'na kadın sporcular katılmıştı. Ancak az sayıdaydılar. Sadece tenis ve golfte ayrı, balon ve uçurtma uçurmada ise karma müsabakalarda yarıştılar. Kadınların katılımı, modern Olimpiyat Oyunları'nın kurucusu sayılan Pierre de Coubertin'in karşı çıkmasına rağmen gerçekleşmişti. Courbertin, Olimpiyatları "erkek atletizminin törensel bir kutlaması" şeklinde değerlendirmişti.
Kadın sporcular 1928 yılında ise Olimpiyatlar'ın temel spor dallarını oluşturan bazı atletizm disiplerinde yer almaya başladı. Kadınların yüzme dalında Olimpiyatlar'a katılması ise 2012 yılında sağlanabildi. Kadınlar bazı disiplinlerin performanslarını "zorladığı" ya da bazı dallarda da yeterince "estetik" olmadığı gibi önyargılara karşı uzun yıllar savaşmak zorunda kaldı. Petra Tzschoppe, "Spor bilimi, maalesef onlara yardımcı olmadı. Kadınlar baskıların üstesinden gelmeseydi ve taleplerinde ısrarcı olmasaydı bugün bu noktaya gelemezdik" değerlendirmesini yapıyor.
Kadın sporcular 1984 yılından beri Olimpiyatlar'da maraton koşuyor, 1992 yılından beri judo, 2004 yılından beri güreş ve 2012 yılından bu yana da boks müsabakalarında yer alıyor.
Yüzde 50 kotasının hayata geçirilmesi zor
Ancak IOC'nin cinsiyet eşitliğini sağlama hedefi, uluslararası spor kulüplerinin tümü tarafından sevinçle karşılanmıyor. Hâlâ çok sayıda spor dalında erkekler, kadınlardan daha fazla. Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nin yüzde 50 kadın kotasının hayata geçirilmesi, dünya şampiyonaları ve dünya kupalarının düzenleyicileri tarafından benimsenmediği için zorlaşıyor. Spor bilimcisi Petra Tzschoppe, "Eğer kadınlar, Olimpiyatlar'da giderek daha fazla spor dalında varlık gösterirlerse bu yayılacak. Dünyanın her yerinde kadın ve kız çocuklarının bu spor dallarında yer almasını sağlayacak. Bu kadın sporunun da gelişmesine hizmet edecek" şeklinde konuşuyor.
Öte yandan IOC'nin yönetiminde de kadınların temsiliyeti azınlıkta. Geçen 20 yıl içinde IOC'nin sadece 10 kadın üyesi oldu. Bugünse Komite'de 96 oy hakkından 29'u kadınlara ait.
Türkiye'yi ise bu yıl Tokyo'da 16 branşta 58'i erkek, 50'si kadın olmak üzere 108 sporcu temsil edecek.
Tokyo Olimpiyatları'nda vaka sayısı artıyor
DSÖ: Tokyo'da sıfır korona virüs riski mümkün değil