Yazdır
FINANSGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ
Hayat sigortasının alım ve satım şekilleri hiçbir zaman eskisi gibi olmayabilir. Pandemiyle birlikte sigorta poliçelerinin imzalanma süreci de hızlandı. Bu süreçte dijital kayıtlar daha sıklıkla kullanıldı ve müşterilerin evlerine medikal danışmanlar daha az gönderildi. Geçtiğimiz yıl birçok sigorta şirketi veri temelli ve tahminsel metodlar kullanarak poliçe hazırlama kapasitesini genişletti.
Hayat sigortası şirketi Aite Group Analisti Manoj Upreti’ye göre, bu durum sigorta sektöründe bir başka değişimle aynı anda gerçekleşti. Gençlere yönelik daha küçük ölçekli poliçelerin satışları arttı. Wall Street Journal’ın haberine göre, ABD’nin hayat sigortası poliçelerine başvuru aktivitesi 2020 yılında 44 yaş altı kişiler için bir yıl öncesine kıyasla %8 artış gösterdi.
MIB Group’un verilerine göre geçtiğimiz yıl ABD’de satılan hayat sigortası poliçeleri toplamda primlerin düşmesine rağmen büyüdü. Bu durum ise pazarda küçük ve erişilebilir poliçelerdeki büyümeye işaret etti. Sigorta şirketlerinin müşteri ağına daha yüksek sayıda genç kişinin katılması ise risk konsantrasyonu trendini tersine çevirebilir.
Swiss Re’nin Amerika Kıtası Hayat ve Sağlık Sigortaları Başkanı Chris Behling, “riski ne kadar fazla dağıtabilirsek, daha iyi fiyatlayabiliriz” dedi. Ancak sigorta şirketleri aynı zamanda risklerin değişmesi ve korona virüsün ardında bıraktığı maliyetle de yüzleşmek zorunda kalacak. İlk aşamada korona virüsün ölüm oranları üzerindeki etkisi çarpıcıydı: ABD’de ortalama yaşam süresi 2020’nin ilk altı ayında bir yıl düştü.
Bu durum kalıcı bir değişimi beraberinde getirmeyebilecek olsa da korona virüsün ortalama yaşam beklentisi üzerindeki etkisi halen cevaplanmamış bir soru. Eğer virüs daha az ölümcül hale gelir ve korona virüs geçirmiş olmak gelecekteki sağlık durumu üzerinde etkili olmazsa, Kaliforniya Üniversitesi’nden Prof. Patrick Heuveline’a göre, “beklenen yaşam süresi eski seviyelerine dönecek.”
Bu yılın ilk dönemlerinde hayat sigortacıları korona virüs sürecinde primleri artırmamış olsa da, bazı durumlarda sigorta şirketleri en yaşlı müşterilerine bazı poliçelerin satışını durdurdu. Profesörler Timothy Harris, Aaron Yelowitz ve Charles Courtemanche, bu durumun sigorta şirketlerinin korona virüsün risklerinin farkında olduğunu ancak aynı zamanda karantina önlemlerinin, davranışsal değişimlerin ve aşıların ölüm oranları üzerindeki telafi edici etkisini de gördüğünü gösterdiğini söyledi.
Yine de sigorta şirketleri korona virüsün beraberinde getirdiği birçok sosyal ve sağlık alanındaki değişimlere ayak uydurması gerekecek. Reinsurance Group of America’nın Küresel Risk Uzmanı Jonathan Porter gelecekteki mortalite riskleriyle ilgili birkaç potansiyel "artılar ve eksileri” sıraladı. Bunlar arasında geciken tanı ve tedaviler risk oluştururken, gelecekteki grip salgınlarında sosyal mesafe kurallarının benimsenmesi yönündeki davranış değişiklikleri artı olarak görülüyor.
finansgundem.com'un derlediği bilgilere göre sigorta şirketi aynı zamanda grip salgını için kayıp bir yılın ardından gribe karşı bağışıklığın düşmüş olma ihtimalini de izliyor. Kişilerin aşı geçmişleri ise genellikle hayat sigortası poliçelerinde göz önünde bulundurulmuyor. Sigorta şirketleri bu nedenle bundan sonra korona virüsün yeniden ortaya çıkma ya da mutasyonlarının oluşması riskine karşı toplumlardaki aşılama oranlarını değerlendirmesi gerekecek.
Sigorta şirketleri tarafından göz önünde bulundurulan diğer sağlık riskleri de değişecek. Örneğin korona virüs pandemisinin ardından geciken tedavilerini yaptırmak isteyen sigorta sahipleri dişçilere akın edebilir. Ancak diş tedavilerinin gecikmiş olmasının daha büyük sağlık sorunları yaratmış olma ve daha pahalı prosedürleri gerektirme ihtimali de risk oluşturuyor.
Sinovac aşısı 3-17 yaş grubundaki çocuklar üzerinde de etkili
Rus aşısının 'Delta' varyantına karşı etki oranı açıklandı
JPMorgan’dan teknoloji hamlesi!