FINANSGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ
Brexit referandumundan neredeyse beş yıl sonra ve Brexit anlaşmasının uygulamaya konmasından beş ay sonra, Londra’nın finans merkezi olarak geleceği gündemde fazla yer tutmadı. 2016’nın haziran ayında Avrupa Birliği’nden çıkışa evet oyu verenler, Brexit’in ülke üzerindeki etkilerinin düşük olacağına inanıyor ve işten çıkarmalar ile şirketlerin AB’ye göç etmesinin verdiği sinyalleri umursamıyor. Brexit’e karşı oy kullananlar ise tam tersini savunuyor ve geleceğin İngiltere için karanlık olduğuna inanıyor.
Gerçek tabloyu görebilmek için öncelikle korona virüsün geçtiğimiz 18 aydaki resmi bulanıklaştırdığını kabul etmek gerekiyor. Taşınmayı planlayan birçok kişi, pandemi nedeniyle planlarını gerçekleştiremedi. Daha da önemlisi İngiltere’nin ortak finansal piyasadan çekilmesinin etkisini geçici olarak hafifleten düzenleyici hamleler gerçekleşti. Londra’da bazı Avrupa Birliği merkezli şirketler için geçici izin rejimi uygulanıyor. Avrupa Komisyonu ise euro temelli işlemlerin 2022’ye kadar Londra’da yapılmasına izin verdi.
Dolayısıyla bugünkü tablo Brexit’in uzun vadede ortaya çıkaracağı etkileri yansıtmıyor. Yine de şimdiye kadar görülen değişimler, Londra’nın geleceğini ve burada gerçekleşen finansal operasyonları değerlendirmeye başlamamız için bazı işaretler oluşturuyor. Dikkat çeken hamlelerden biri Avrupa Birliği sermaye işlemlerinin aniden Londra’dan Amsterdam’a yönelmesi oldu. Ocak ayında Amsterdam borsalarında günlük ortalama 9,2 milyar euroluk hisse işlemi gerçekleşti.
The Guardian’ın haberine göre, Londra’da ise işlem hacmi sert bir düşüşle 8,6 milyar euroya geriledi. Bu değişimin perde arkasında ise düzenlemeler yer alıyor: Avrupa Komisyonu İngiltere’nin borsalarına “denklik” izni vermedi ve bu konuda da fikir değiştirmesi beklenmiyor. Yine de Brexit taraftarları bu darbenin fazla sayıda istihdam kaybına yol açmadığını iddia etti. Aynı zamanda Londra’nın Avrupa’nın sermaye merkezi olmaya devam ettiği söylendi. Bu yılın ilk çeyreğinde Londra’da gerçekleşen halka arzlarda 8,3 milyar euro sermaye elde edildi.
Bu rakam ise Frankfurt’ta 5,4 milyar euro, Amsterdam’da 5,6 milyar euro ve Paris’te 0,1 milyar euro oldu. New York’ta Londra’nın kaybettiği işlemlerin bir kısmını çekmeyi başardı. Aynı zamanda yaklaşık 1 trilyon euro değerinde banka varlıkları İngiltere dışına çıkarıldı. Bu rakamın büyük bir bölümü ise Frankfurt’a gitti. Ekonomik açıdan ise yatırım işlemlerinden ziyade şehirde yaşayanların ödediği vergiler daha büyük anlam taşıyor. Brexit oylamasının hemen ardından Oliver Wyman 75 bin işin İngiltere dışına çıkacağını tahmin etmişti.
finansgundem.com'un derlemesine göre, emlak piyasalarında da bazı reaksiyonlar görülüyor. Son iki yılda emlak fiyatları Paris’te %20, Amsterdam’a 40 artarken, Londra’daki artış %6 seviyesinde kaldı. Ancak İngiltere merkezli şirketler nasıl Avrupa Birliği piyasalarına erişim sağlayamayacaksa, Avrupa Birliği merkezli şirketler de İngiltere’ye erişim sağlayamayacak. Bu nedenle 300 ila 500 küçük Avrupa şirketinin Londra’da ofis açması gerekecek. Böylelikle 2016 yılında öngörülen iş kayıplarının yaşanmayacağı düşünülüyor.
Dolayısıyla Londra gelecekte de Avrupa’nın en büyük finansal piyasası olmaya devam edecek. Avrupa Birliği içinse Londra birincil finansal merkez olmaktan çıkarak, önemli bir offshore merkez olacak. Yine de Londra’nın Avrupa’nın sermaye başkenti olarak yaşadığı altın çağ sona erecek.
ECB’den pandemi sonrası borç krizi uyarısı
İngiltere'de demiryolları yeniden kamulaştırılıyor