Yazdır

Dolar ne olacak sorusu bir süre yanıtsız kalır

Tarih: 02 Nisan 2021 - 08:49

Ali Ağaoğlu ve Hakan Güldağ,  Merkez Bankası'ndaki başkan değişikliğinin reel sektöre etkilerini konuştu. Reel sektörün çalkantılara karşı güçlü direnişine ve sorunlarına çözüm arayışlarına dikkat çekti.

Ekonomist Ali Ağaoğlu ve gazeteci Hakan Güldağ, Dünya’da bu hafta, yükselen tahvil faizlerinin ekonomiye etkilerini, bankacılık hisselerinin 2001'deki kriz döneminin seviyelerine geldiğini konuştu. Altın ve gümüşle ilgili beklentileri de mercek altına alan ikili, dövizdeki son durumu da değerlendirdi.

Güldağ: Merkez Bankası'nda Naci Ağbal'ın görevden alınmasının ve Şahap Kavcıoğlu'nun atanmasının hemen ardından yaptığımız özel sohbette konuştuk. Bir hayli de izlendi. Bana göre siyasetin gerekleri ile ekonominin ihtiyaçlarının örtüşmediği bir süreç yaşandı. Daha işleri düzeltmek için yeni rota değişikliği yapılmıştı oysa. Sürekli aynı şeyleri konuşuyor olmak üzüyor. İnsanlar değişiyor ama problem aynı kalıyor. Gerçi, bu kez baktım önde gelen sanayicilerimiz de tepki verdi. Tabii herkes işlerin iyiye gitmesini istiyor. Vakit ve enerji kaybına tahammülü yok.

Ağaoğlu: Reel sektörü de mutlaka konuşalım. Çünkü reel sektörün canını yakan gelişmeler oldu. Ama Merkez Bankası meselesine ekleyeceğim bir şey var; Para Politikası Kurulu dahil, destekleyecek kadro hareketleri gelmediği bir dönemde Ağbal'ın görevden alınmış olması piyasalarda ciddi bir etki yarattı.

Güldağ: Sonrası da öyle...

Ağaoğlu: Evet, PPK neden iki ayrı günde değiştirildi?

Güldağ: Tercihlerin nedenleri vardır tabii. Ama tercihleri yaparken izlenen yol ve yöntem bir algı yaratıyor. İyi ya da kötü faturası sonuçta iş insanlarına, vatandaşa çıkıyor. Şimdi benim gördüğüm, dün yılsonu enflasyonu için yüzde 10-11 diyorduk. Şimdi beklenti 15'e çıktı.

Ağaoğlu: Eskiden Trump’ın tweetlerini bekliyorduk şimdi de acaba hangi Kanun Hükmünde Kararname yayımlanmış diye bekliyoruz.

Güldağ: Resmi Gazete'ye bakmadan yatılmıyor geceleri...

Ağaoğlu: Bu piyasaları geriyor, piyasaları gerince belirsizlik artıyor, belirsizliğin artması kura yansıyor. Reel sektörün işi zor.

Güldağ: Haklısın. Fakat geçen gün, Vahap Munyar ile birlikte Kayseri'deydik. Kayseri OSB'de başkan Tahir Nursaçan ile birlikte firmaları dolaştık. Üretim tam gaz devam ediyor. Sorunlar yok mu? Var. Konteyner sorunu had safhada, hammadde fiyatlarındaki artış ayyuka çıkmış. Kur hareketi tedirgin ediyor. Ama 'biz buradayız, üretime devam' diyorlar. 'Bizim işimiz üretmek. Biz üzerimize düşeni yapıyoruz. Herkes üzerine düşeni yapacak' diyorlar.

Ağaoğlu: Şimdi şunu da düşünmek lazım, reel sektör bugünden yarına, borsadan hisse senetlerini satıp çıkar gibi hemen çıkacak durumda değil. Fabrika kurmuşlar, büyük işler yaratmışlar, pazarlama teşkilatları, servis teşkilatları kurmuşlar. Hem bir alt yapıyı yönetiyorlar, hem de insan istihdam ediyorlar. Onların borsadaki gibi aldım-sattım, ben kapattım deme şansları da yok. Bu belirsizlikle yaşamak zorundalar. Reel sektörün işi çok zor.

Güldağ: Öyle ama 'pes etme' durumu da yok, onu söylemeye çalışıyorum. Zorlanıyorlar hatta bazı işyerleri hammadde bulamadığı için işini durdurmuş. Kimisi çalışanlarına izin vermiş. Ama büyük çoğunluk üretime devam ediyor. Konteyner bulamıyor ama devam ediyor. Fabrika dolmuş, 'burada 100 konteynerlık mal bekliyor' diyor ama üretime devam ediyor. 'Nasıl olacak bu işler' diye sorduğumda; 'Bizim sorunlarımızı görüp yukarıda üç-dört vidayı sıksalar, aşağısı çok daha iyi işleyecek zaten' dediler. İhracat ilk aylar çok iyi gitmiş ama biraz yavaşlıyor. Büyük çoğunluk 'kısa çalışma ödeneği mutlaka sürmeli' diyor. Belli başlı destekler devam etsin, biz bir şekilde işimizi yürütürüz inancı var Anadolu iş insanında...

Ağaoğlu: İş dünyası kendi akılcı yol ve yöntemleriyle bu işleri çözüyor. Bir dengeyi kollama çabası içinde her zaman. Aynı akılcılık politikadan da bekleniyor, Akılcı olmaktan öte ideolojik olarak birtakım tercihler yapılıyor. Belli ölçülerde kabul edilebilir ama kökten bazı şeyleri bozuyor ya da bozacaksa buna mutlaka bir takım farklı bakış açıları gerekiyor.

Güldağ: Sen de reel sektörle sık görüşüyorsun...

Ağaoğlu: Perakende ve son kısıtlamalarla hizmetler sektörü, lokanta-cafe grubunu ciddi oranda yoracak görünüyor.

Güldağ: Yoruyor zaten...

Ağaoğlu: Daha da yoracak.

Güldağ: Az görürsün, çok görürsün ama o gruptaki çalışanlara gelen 1500 lira destek önemli. Ama diğer sektörleri kapsamıyor olması sıkıntı. Mesela turizm sektörü. Kısa çalışma da uzamıyor...

Ağaoğlu: Perakende sektörü neredeyse ay saymaya başlamış durumda. Gerçekten de yorgun hissediyorlar kendilerini. İlave kaynak ihtiyacı arttıkça artıyor. Şu anda olabildiğince hizmet sektörüne kaynak aktarmayı tercih etmeliyiz çarkların dönmesi için. Aksi takdirde kendisi güvende olsa bile mal satacağı adam güvende değil. Çarkların döner tutulması lazım. Durmak hepimiz için çok büyük tehlike. Kovid-19 nedeniyle 'devlet desteklesin' diyenlerin arasında ben bile vardım.

Güldağ: Özellikle vatandaşı. En zor durumda olan da o. Geçim maliyeti yükseldi. Geliri artmıyor. Ücretsiz izin de sürüyor. O zaman görev hala geçerli bence. Doğrudan gelir desteği gerekiyor dar gelirli vatandaşa. Orta direği ciddi şekilde tahkim etmemiz gerekiyor. Çarklar dönmeli diyorsun ya...

Ağaoğlu: Çare yok. Kısa zamanda hızlı fon akışını sağlayan yer devlet.

Güldağ: Bütçe açığına da çok takılmamak lazım. 3.5 olarak belirledik. Dünyada ise bütçe açığı ortalaması yüzde 12. Böyle bir dönemde orta direği tahkim etmeyeceğiz de ne zaman edeceğiz? İnsanlar endişe içindeyken, bütçe fazlası versek ne yazar, amiyene tabiriyle. Kaldı ki, bütçe disiplinini çok bozmadan, önceliklerimizi değiştirerek, hem bu bütçe içinde kalıp hem sokağa desteği artırmak mümkün. Ayrıca biliyorsun, kısa çalışma ödeneğinin bütçeye zararı da yok. Zaten bizlerden kesilmiş olan işsizlik fonundan karşılanıyor. Fon demişken, bu süreçte sermaye hareketlerinin nasıl etkilenmesini beklersin?

Ağaoğlu: Burada çok enteresan ama önemli bir problem çıktı. Merkez Bankası başkanının görevden alınmasından sonra borsada tahvil tarafında, 'ehh daha da fazla bir şey olmaz' diyen, 'buralar artık çok dip seviyeler' diyen bazı yabancılar dahi satışa geçtiler. Hisse senedi ve tahvil tarafında çok ciddi satışlar oldu. 10 yıllık tahvil yüzde 19.20 seviyelerine geldi TL cinsinden.

Güldağ: Gerçekten çok fırladı faiz

Ağaoğlu: Bu şu demek; yaklaşık 4 buçuk yılda siz paranızı ikiye katlıyorsunuz. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir faiz yok.

Güldağ: Biz kendimiz yaptık...

Ağaoğlu: Öyle. Bu faizin çıkış sebebi 'dış saldırıdır' demek biraz abesle iştigal. Çünkü önce bunu tetikleyen Merkez Bankası başkanının değişimi, arkasından satışlar, bir miktarı çıkmak isteyenlerin satışları... Bir miktar da bu çıkmak isteyenleri biz üçüncü defa kilitledik. Londra’da swap faizleri bir ara 1000’in üzerine çıktı. O köprü zaten yıkık döküktü, üzerinden zar zor geçiliyordu, yeniden geçilemez hale geldi.

Güldağ: Yeniden tamir oluncaya kadar da zorluk çekeceğiz...

Ağaoğlu: Biraz da sıtkı sıyrılmış bir şekilde sattılar diyeyim. Özellikle banka hisse senetleri ve tahvil tarafında satışlar öyleydi. Şu anda bankacılık endeksi dolar bazında 2001 seviyelerine bile geldi. Çok ciddi sert satış yedi. O yüzden sermaye hareketi dediğimiz zaman sermaye piyasalarındaki fonlarda ciddi bir çıkış gördük son bir hafta içinde.

Güldağ: Kurlar tekrar arttı. Yeni yabancı sermaye gelir mi?

Ağaoğlu: Kur artsa bile kolay kolay bu ortama yabancı sermayeyi çekmeniz zor. Beraberinde Türkiye’nin risk primi de, fonlama maliyetlerimiz de artıyor. Daha da artabilir önümüzdeki günlerde. Yani o sermaye hareketlerinden içeriye dönüşlerin olma ihtimali daha da zor.

Güldağ: Bu çok çarpıcı, 4.5 yılda ikiye katlıyorsun. Hangi ülkede, hangi iş alanında Türkiye dahil bir iş kursanız, 5 yılda ikiye katlarsınız?

Ağaoğlu: Bunun hesabı gayet basittir. Borsada fiyat-kazanç oranı denilen, sizin yatırdığınız parayı kaç yılda geri alacağınızın oranıdır. ABD’deki hisse senetlerinde bu 35-40 yıla geldi. Yani siz paranızı 35-40 yılda geri alabiliyorsunuz. Türkiye’deki hisse senetlerinde bu oran bir ara 14-15’lere, 16’lara çıkmıştı. Şu anda hisse senetleri bazında 6-7’lerde. Bu da çok ucuzlamışız demektir. Ama tahvile baktığınızda 4.5 yılda ikiye katlıyor. Üstelik devlet garantisi var. Faizin yüksekliği enflasyonu daha da enteresan bir noktaya getirecek. Kurun artışı da esas enflasyon tarafına bir baskı yaratacak. Çok talihsiz bir kısır döngü içine giriyor olabiliriz.

Güldağ: Özellikle enflasyon bakımından. Dünyadan da gelen etkilerle yeni yeni enflasyon dalgalarına hazır olalım. Gerekli önlemi alırsak tablo mutlaka olumluya doğru değişir. Ama çok açık ki artık işimiz çok daha zor.

Ağaoğlu: Aksi takdirde dediğimiz o faizleri çıkarmak için çok daha fazla çalışırız. Açıkçası dünya kriterlerine göre daha da ağır hamallık yapmaya devam etmemiz gerekecek. O da hepimizi ziyadesiyle yoracaktır.

Gümüşün desteklemediği altın çok artamaz

Güldağ: Enflasyon daha da artacak diyoruz. Dünyada da bir enflasyon beklentisi var. Altın, enflasyondan korur inancı da güçlü. O zaman altın neden düşüyor?

Ağaoğlu: OPEC+ kararı çıkacak yakında. Petrol fiyatını yukarıda tutmaya çalışıyorlar. Kısıtlama uzatılacak diye petrol fiyatı yukarıda. Onu istisna tutalım. Ama tarımsal emtia, endüstriyel metallerdeki yükselişler durdu faiz artışları ile birlikte. Pek umut da vaat etmiyor. Bir de teknik seviyeleri var. Şu anda 1686’lardayız. Buraları kritik. 1700'e de çıkabilir. Ancak ben dolar likiditesine ihtiyacı olan fonların altını ilk satış yaptıkları alan olarak görüyorum.

Güldağ: Ya gümüş?

Ağaoğlu: Gümüş özellikle 24.70 teknik seviyesi vardı onun altına geldi. Büyük ihtimalle 22-23.50 arasında bir yerlere gerileyecek gümüş. Gümüşün gerilediği bir ortamda altın çok kolay yukarı çıkamıyor. Altının da 1645-1615 bandına gerilemesini bekliyorum. Ama oradan itibaren, enflasyon beklentileriyle yeniden alım dalgası gelebilir.

Bankacılık hisseleri ile Euro'yu bile bozduk!

Güldağ: The Economist’e de baksan, Financial Times’a da, 'faizler yükselecek, gelişmekte olan ülkeler dikkat etsin' uyarıları bol bol yer almaya başladı. Gerçi Fed 2024'e kadar uzattı faiz artışını ama...

Ağaoğlu: Fed faiz artırdığı için faiz artmaz. Ya da Fed faiz düşürdüğü için faiz düşmez. Önce piyasa bunu yapar Fed takip eder. Fed aslında bir tür onay mekanizması gibi çalışıyor. 1.9 trilyon dolarlık paketten sonra şimdi de 2.3 trilyon dolarlık altyapı ve istihdam yatırımlarıyla Amerika’da para arzının artacağı, enflasyonist endişelerin de kabardığı bir dönemde Amerikan 10 yıllıkların faizlerinin geri gelmesi biraz zor olacak. Belki 1.50-160’lara geri gelir. Ama çok fazla geri çekilmez. Beraberinde gelişen ülke piyasalarına bir baskı gelecektir. Baskıyla birlikte de buralardan çıkış olur. Bir de buna bizim kendi iç şartlarımızı da ekle...

Güldağ: Neredeyse Avrupa’da Euro’yu bile bozduğumuzu söyleyenler var... Ağaoğlu: Doğrusu, bankacılık sistemimizden Avrupa’ya geçen ve orayı da bir etkileyen olumsuz bir hava oluştu. Türkiye’ye krizin tetikleyicisi mi olacak diyen yorumlar da yok değil. Zannetmiyorum çünkü dışarı ile olan akışkanlığımızı son 2-3 yılda fazlasıyla azalttık. Ama bu aynı zamanda yurtdışı fonlamanın zorlaşacağını gösteriyor.

Dolar ne olacak sorusu bir süre yanıtsız kalır

Güldağ: Kurlara bakmaktan işe güce bakamıyor vatandaş. Hep aynı soru: Dolar ne olacak?

Ağaoğlu: Kurdaki hareketlilik fiyatlama davranışlarını bozdu, bozuyor ve daha da bozacak.

Güldağ: Orada bir yumuşama, bir istikrar dönemi gelir mi?

Ağaoğlu: 8.58 dolarda bir önceki gördüğümüz zirveydi. Şimdi 8.45'i gördük. Ama geride bir boşluk var. 7.50 ile 7.60’lar arasında bir 'gap' kaldı. Bu boşluk kapanacak. Ama hangi koşulda kapanacak noktası, hakikaten çok ama çok büyük bir soru işareti. O soru işaretinin cevabını çok kısa zamanda da alamayabiliriz diye bir endişe var herkeste.

Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/dolar-ne-olacak-sorusu-bir-sure-yanitsiz-kalir/1560695