FINANSGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ
Credit Suisse’in de aralarında bulunduğu bazı küresel bankalar, Hong Kong’da bulunan çalışanlarını Çin’e yönlendiriyor. Bankalar, Çin’de derügasyon çalışmaları hız kazanırken, dünyanın en büyük ikinci ekonomisinde rekabet avantajı kazanmak istiyor.
Credit Suisse yakın zamanda üç direktörü ve dört orta seviyeli çalışanını Çin’e gönderdi. Bloomberg’in haberine göre, bir diğer İsviçre bankası UBS de “bazı direktörlerin yerini değiştirme sürecinde.” Aynı zamanda JPMorgan da son dönemde ABD bankasının Hong Kong ve Şangay ile yaptığı anlaşmaları yöneten Houston Huang’ı Çin’de yer alan yatırım bankacılığı biriminin başkanlığına atadı.
UBS sözcüsü Global Times’a yaptığı açıklamada, “UBS’in çalışanlarını sistematik olarak Hong Kong’dan Çin’e transfer etme planı yok. Esnekliği artırmayı hedefliyoruz ve az sayıda personelimiz ihtiyaca göre Hong Kong ve Çin arasında seyahat edecek” dedi. UBS, UBS Menkul Kıymetler’deki hissesini, 2018’in aralık ayında %51’e yükselterek, Çin’deki bir menkul kıymetler ortak teşebbüsünde hisse çoğunluğuna sahip olan ilk yabancı banka oldu.
Credit Suisse ve JPMorgan’a yöneltilen sorular ise cevapsız kaldı. Wuhan Üniversitesi Finans ve Menkul Kıymetler Enstitüsü Direktörü Dong Dengxin, küresel bankacılığın devleri yüksek ihtimalle Çin’de genişlemeyi hedeflediğini söyledi. Ülke yabancı sermaye ve şirketler için giderek daha çekici bir hale geliyor.
13 Ocak’ta Morgan Stanley, Goldman Sachs ve Blackrock’ın da aralarında bulunduğu 13 yabancı yatırım bankası, Çin’de 383 iş ilanı verdi. Yabancı finans kurumları geçtiğimiz yıl Çin’in düzenleyicileri yabancıların hisse sahipliği sınırlamasını kaldırdığında yerel yetenekleri işe alma konusunda, ikinci çeyrekte hızlandı.
Vadeli işlemler şirketlerindeki yabancı sahipliğine yönelik limitler, 1 Ocak 2020’den itibaren yürürlükten kalktı ve yabancı hissedar kontrollerinin kalkması ise 1 Nisan 2020’yi buldu. Menkul kıymetler şirketleri için ise tarih 1 Aralık 2020 olarak gerçekleşti. Çin’de daha kapsamlı bir finansal sektör reformu için çabaların artmasıyla birlikte, Çin’in eşi benzeri görülmemiş sermaye açılımının devam edeceği tahmin ediliyor. Bunun sonucunda ise ülke küresel kurumların odak noktası haline gelecek.
Çin’e yönelik giderek artan ilgi ise Hong Kong pazarının zayıflayacağı anlamına gelmiyor. Zira oldukça uluslararası bir nüfusa sahip olan şehir yabancı sermayeyi çekebilmek için Çin’le işbirliği içinde.
Banka ve fintek işbirliği yükselişte
Enflasyonda artış beklentisi sürüyor