AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli, yazılı açıklamasında, Türk lirasının 1990'da Nisan ayında konvertibl olduğunun ilan edildiğini hatırlattı.
Türk lirasının konvertibilitesinin, Türkiye Cumhuriyeti devleti adına Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) kendisine getirilen Türk lirası karşılığında talep edilmesi halinde o günkü kur üzerinden dolar veya euro (rezerv para) sağlayacağını taahhüt etmesi anlamına geldiğine dikkati çeken Canikli, konvertibilite ile TCMB'nin Türkiye'de yerleşik olan veya olmayan, gerçek veya tüzel kişi, kim tarafından ibraz edilirse edilsin Türk liraları karşılığında döviz sağlama sorumluluğu altına girdiğini bildirdi.
‘2020 yılındaki cari açığın 2 nedeni var’
Bu sorumluluk ve taahhüt gereği, TCMB'nin, Türk lirası karşılığında döviz talep edip de döviz piyasasından bu talebini karşılayamayanlara istedikleri dövizi sağlamak mecburiyetinde olduğunu kaydeden Canikli, şu değerlendirmelerde bulundu:
Eğer TCMB, Türk lirası varlıklarını dövize dönüştürmek isteyenlerin bu talebini karşılamaz ya da karşılayamaz ise Türkiye Cumhuriyeti devleti temerrüde düşmüş olur. Yani döviz piyasası çökmüş ve Türkiye Cumhuriyeti devleti ve TCMB tüm kredibilitesini kaybetmiş olur. Şimdi bu genel bilgiler çerçevesinde Merkez Bankası’na 2020 yılında yaklaşık 93 milyar dolarlık döviz talebinin nereden geldiğini ve satışın kimlere ve nerelere yapıldığına bakalım. 2020 yılında Türkiye ekonomisi 36 milyar dolarlık cari açık vermiştir, 36 milyar dolarlık döviz açığı ortaya çıkmıştır. Yani, Türkiye ekonomisinin 2020 yılındaki döviz harcamaları, döviz gelirlerinden 36 milyar dolar daha fazla olmuştur. Cari açığın kaynağı da dış ticaret açığıdır. 2020 yılında TCMB cari açığın finansmanı için 36 milyar dolarlık döviz satışı gerçekleştirmiştir. Bu noktada belirtmekte fayda var. 2020 yılındaki cari açığın 36 milyar dolara ulaşmasının 2 nedeni var. Birinci nedeni, 2020 yılında pandemi nedeniyle turizm gelirlerinin 25 milyar dolar azalması, ikinci nedeni ise 2020 yılında 26.6 milyar dolarlık altın ithal edilmesidir.
Canikli, 2020 yılında yabancı portföy yatırımcısının Türkiye'den 9.3 milyar dolarlık çıkış yaptığını vurguladı.
Canikli, yabancı yatırımcının daha önceki yıllarda Türkiye'ye getirip Türk lirasına çevirdiği ve ağırlıklı olarak BİST'e ve kamu kağıtlarına yatırdığı dövizinin 9.3 milyar dolarlık kısmını tekrar dövize çevirip geldiği ülkeye geri götürdüğüne dikkat çekti:
2020 yılında, Türkiye'de yerleşik gerçek kişilerin bankalardaki döviz mevduatı 28 milyar dolar, tüzel kişilerin döviz mevduatı ise 13 milyar dolar artmıştır. Türkiye’de yerleşiklerin bankalardaki döviz mevduatlarında toplam 41 milyar dolarlık artış meydana gelmiştir. 41 milyar dolarlık bu dövizler 2020 yılında TCMB tarafından satılmıştır. 2020 yılında TCMB, yolcu beraberinde yurt dışına çıkarılan ve TCMB bilançosunun Net Hata ve Noksan kaleminde yer alan 3.3 milyar dolarlık döviz talebi için satış yapmıştır. 2020 yılında TCMB, özel sektörün kısa vadeli dış borcunun finansmanı için 3 milyar dolar döviz satışı gerçekleştirmiştir. Yukarıda belirtildiği üzere, TCMB tarafından karşılanan toplam döviz miktarı 93.3 milyar dolara ulaşmaktadır.
Canikli, 2020 yılında TCMB tarafından satılan dövizin 26.6 milyar dolarının altın ithalatında kullanıldığını, bu altının hane halkının yani Türk vatandaşının yastık altında durduğunu, hiçbir yere gitmediğini aktardı.
‘Sansasyonel ifadeler piyonların davranış tarzını yansıtmakta’
Satışı yapılan 41 milyar dolarlık dövizin Türkiye'deki gerçek ve tüzel kişiler tarafından satın alındığını, bunların Türkiye'deki bankalarda mevduat olarak durduğunu belirten Canikli, şunları kaydetti:
"Kalan kısım ise ithalatın finansmanında, özel sektör kısa vadeli dış borcun ödenmesinde ve yabancı portföy yatırımcısının döviz talebinin karşılanmasında kullanılmıştır. TCMB tarafından satışı yapılan dövizlerin kimlere yapıldığı, isim isim, tarih ve saat olarak bellidir. 2018, 2019 ve 2020 yıllarında ülkemize yönelik yoğun finansal saldırılara rağmen gelen bütün döviz talepleri TCMB tarafından karşılanmış ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin temerrüde düşmesi engellenmiştir.
Dünyada bu kadar yoğun döviz talebini sorunsuz bir şekilde karşılayacak ülke sayısı çok fazla değildir. Bu durum Türkiye ekonomisinin güçlü yapısını bir kez daha ortaya çıkarmış, iç ve dış şoklara karşı dayanma gücünün ve performansının bir kez daha test edilmesini sağlamıştır. TCMB'nin döviz piyasasındaki şeffaf ve açık döviz işlemleri üzerinden dezenformasyon ve manipülasyon yaparak sanki meşru olmayan gizli kapaklı uygulamaların yapıldığı algısını oluşturmaya çalışmak ekonomi biliminin, ahlakın ve edebin ayaklar altına alınması anlamına gelmektedir.
'Merkez Bankası’nın dövizleri nereye gitti?' gibi sansasyonel ifadelerle suçlayan ve iftira eden, ülkemizin kurumlarını ve yönetimini itibarsızlaştırmayı hedefleyen söylemler, efendilerinden aldıkları talimatları yerine getiren piyonların davranış tarzını yansıtmaktadır. Ekonomi yönetmeyi bazı uluslararası finans kuruluşlarının şablon ekonomi programlarının otomatik pilotluğu olarak kabul eden ve uygulayan, aklını ve ruhunu üst akla kiraya vermiş ve onların avukatlığını yapan, Türkiye ve Türk milleti ile hiçbir ortak paydası kalmamış müptezellerin hali ise içler acısıdır."