Yazdır
FINANSGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ
2020 yılı yeni teknolojilerin hızla benimsendiği bir yıl oldu. Korona virüs pandemisi, şirketleri çalışanlarının evden çalışabilmesi için neredeyse bir gecede çözüm üretmek zorunda bıraktı. Hali hazırda dijitalleşme konusunda bir stratejisi olmayan şirketler için, teknolojik altyapıyı geliştirmek önem kazandı. Teknolojik altyapı hedeflerinde, bulut (cloud) teknolojisi öne çıkarak %80 oranında bulut sistemine geçilmesi hedeflendi.
Şirketlerin fiziki veri merkezlerini dijitalleştirmesi elbette ilk adım, ancak denklemin ‘gelecek için inşa etme’ kısmı, iş dünyasının liderlerinin odak noktası. Teknolojide inovasyon ufukta görünürken, blockchain ve dağıtık sistemler şirketlerin dijital dönüşüm stratejilerinde yer almadığı takdirde, geleceğe hazırlıklı olamazlar. Birçok şirket dijital altyapılarına önemli yatırımlar yaparken, rekabet de artıyor.
Bu nedenle uygulamalarını ve verilerini bulut sistemine taşıyan şirketler, neden iki teknolojiyi bir araya getirmesin? Ufuktaki tüm inovasyonları benimseyebilmek için şirketlerin, diğer kurumlarla veri paylaşımı ve işbirliği yapması gerekiyor. Böylelikle işbirliği sonucu oluşan ortak bir veri altyapısı ve tek bir kaynak ortaya çıkabilir.
Şirket liderleri verilerini korumanın rekabet avantajı yarattığı yönündeki inançlarını geride bırakmak zorunda. Verilerini paylaşmamak şirketlere avantaj sağlamıyor ve muhtemelen gelecekte kullanılmayacak bir iş modeline bağımlı hale getirecek. Ortalama tedarik zinciri süreci, ürünleri üretim noktasından alarak tüketim noktasına taşıyor. Bu süreç ise üretici, lojistik şirketi, dağıtım hizmeti sağlayıcılar ve perakendeciler arasında ortalama 20 konşimento gerektiriyor. Bununla taraflar arasındaki veri uyuşmazlığı için de ekiplerin çalışması gerekiyor.
Pandemi sürecinde şirketlerin %78’inin tedarik zincirinde hasar almasıyla birlikte, bu modelin bir felaket olduğu anlaşıldı. Bulut sisteminde tüm taraflar uygun kontroller ve güvenlikle birlikte tek bir veri kaynağına erişebiliyor. Kontroller ise kimin, neyi, ne zaman görebileceğinin belirlenmesine imkan tanıyor. Bu sistem ise blockchain ve diğer dağıtık defter teknolojilerinin de içinde bulunduğu birçok yeni teknolojinin bir araya gelmesiyle sağlanıyor.
Forbes’un haberine göre, bulut teknolojisinin blockchain gibi diğer teknolojilerle bir araya gelmesinden oluşan sistemler, verilerin kontrol noktasını, veri sahiplerinden yapay zekaya ve uygulama geliştiricilere, tüm taraflar tarafından düzenlenebilen politikalar temelinde değiştiriyor. Bu veri koruma sistemi ise, bulut sisteminin esnek mimarisi üzerine kurularak, veri paylaşımı fırsatlarına imkan tanıyor.
Tek bir veri sisteminin şirketlere sağladığı avantaj ise toplam bilişim ve depolama maliyetlerindeki düşüş. Uzun vadeli fırsat ise, geçmişte tek bir şirketin odağıyla sınırlı olan ancak şimdi çok taraflı sistemlerle zenginleştirilebilecek iş süreçlerinin oluşturulması. Bu tip bir iş modeli değişimine bugünlerde tanıklık ediyor. Bazı sektörler, ekosistemlerini bulut temelli çok taraflı sistemler kullanarak nasıl dönüştürebileceğini düşünmeye başladı.
Sermaye piyasalarında yer alan kilit altyapı liderleri (DTCC, ASX, Swiss/SDX gibi) dağıtık hesap defteri (DLT) temelli çok kullanıcılı sistemler oluşturuyor. Bu sistemler ise, menkul kıymetlerin alım-satım süreçlerini ve dijital para yatırım süreçlerini sadeleştirecek. Tek bir entegre sistem üzerinde işbirliği sağlamak, şirketlere birçok avantaj sağlayacağı gibi, yeni inovasyonlar, ürünler ve hizmetler için de zemin oluşturacak.
İş dünyasında ortaklıkların önemi artıyor
Mastercard'dan kripto paralar ile ödeme hamlesi