FINANSGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ
Hong Kong’da Çin yönetimi yanlısı ulusal güvenlik yasalarının uygulanmasıyla birlikte finans sisteminin devleri de Doğu-Batı krizinin ortasında kaldı. 2020 kârlarının çok büyük bir bölümünü Çin ve Hong Kong piyasasından elde eden HSCB İngiltere-Çin arasındaki gerginlik nedeniyle çok zor bir süreçten geçiyor. Bloomberg Yazarı Elisa Martinuzzi’ye göre banka gelecekte bölünme sürecine girebilir. İşte Martinuzzi’nin o yazısı:
3 trilyon dolarlık varlığıyla Londra ve Hong Kong’da halka açık işlem gören dev banka HSBC gerçek anlamda küresel kredi sağlayıcısı olan bir avuç işletmeden birisi. Ancak Doğu ile Batı arasındaki ticareti hayati bir önem taşıyan bankanın uluslararası bir firma olarak geleceği giderek daha fazla ekonominin serbest ticaret yasalarından çok siyaset tarafından dikte edilmeyi sürdürüyor.
Bankanın önünde sonunda bölgesel birimler halinde dağılması yatırımcıları şaşırtmamalı.
Çin'in Hong Kong'a yönelik baskısı ve İngiltere ve ABD tarafından bankanın Pekin'in bir aracı haline geldiği yönündeki eleştirileri arasında kalan HSBC İcra Kurulu Başkanı Noel Quinn, Salı günü İngiliz milletvekilleri tarafından nadir görülen bir sorguya maruz kaldı. Bankanın etik, siyasi duruşu ve Çin'in Hong Kong'daki muhalifleri ele alışı hakkındaki kendi görüşünü açıklaması yönünde için baskı yapılan Quinn, siyasi açıklamalardan uzak durmaya çalıştı. Ancak ne yazık ki milletvekilleri bu numarayı yutmadı. Milletvekilleri Quinn’i ve bankasını çifte standart uygulamakla ve Çin yönetiminin taleplerini kabul ederek ve çeşitli tavizler vererek yatıştırmakla suçluyorlar. Haklı yanları da var.
Doğrusunu söylemek gerekirse Quinn’in İngiltere’deki parlamento komitesi tarafından çağırılmasının nedeni olan Hong Kong’da sürgündeki eski bir yasama meclisi üyesinin hesaplarını askıya almak konusunda HSBC’nin yasal taleplere uymaktan başka seçeneği olmayabilir.
Hong Kong yetkililerinin isteklerini yerine getirmemek binlerce hissedara ve mudiye ev sahipliği yapan bankanın lisansına mâl olabilir. HSBC’nin tıpkı İngiliz yasalarına uymak zorunluluğu olduğu gibi eski kolonide de aynısını yapmaktan başka çaresi yok.
Quinn milletvekillerine yaptığı açıklamada, “Bu tür konularda ahlaki ve siyasi hükümlerde bulunmak benim konumum değil. Hangi yasalara uyulması gerektiği konusunda seçim yapamam” ifadelerine yer verdi.
HSBC'nin son yıllarda kara para aklama konusundaki ciddi aksaklıkları göz önüne alındığında, yasalara uyma taahhüdüyle dalga geçmesi oldukça kolay. Ancak bankanın içinde bulunduğu durum üst düzey yöneticileri için hiç de eğlenceli değil. Çin'i Batı'dan ayıran hırçın siyasi sularda gezinmek gibi neredeyse imkansız bir görevle karşı karşıyalar.
HSBC, Çin’in güvenlik yasalarını destekleyeceği sinyalini vermesinin ardından “itaatkar kurumsal şirket” eleştirilerine maruz kalsa da 2020’nin ilk dokuz ayında bankanın kârının %90’ından fazlasının Hong Kong ve Çin’de elde ettiği hesaba katıldığında bu çok daha az hayret verici görünüyor. Hong Kong’daki durumun bankanın piyasadan çıkmayı değerlendireceği kadar korkunç bir noktada olup olmadığı sorulduğunda Quinn bu soruyu koşulsuz bir şekilde cevaplayarak “Hayır” dedi. Quinn şu andaki işlerinin zorda olabileceğini ancak HSBC’nin kurulduğu şehre %100 bağlı olduğunu sözlerine ekledi.
Quinn, HSBC'nin Hong Kong'daki her türlü işletme ve politik ortamı kabul edeceğini etkili bir şekilde göstererek bankanın tutumunu açıkça ortaya koydu. HSBC'nin sorunu, özellikle İngilizlerin Pekin yönetimine karşı daha sert bir çizgide bulunduğu bir ortamda Londra merkezli bir banka olarak sorunlarını nasıl çözeceği üzerinde. Bankanın gerekli gördüğü politik hamlelerinin uzun vadede nasıl sürdürülebilir olabileceğini öngörmek çok zor.
Doğu ve Batı'da derin kökleri olan saygıdeğer bir şirketin duygu durumu anlaşılabilir. Savunması daha zor olan konu ise HSBC’nin etik konusunda uyguladığı çifte standartlar. Şirketlerinin sadece kâr anlamında değil aynı zamanda toplumdaki yerini düşünmeye başlayan yatırımcılara güvence sağlanmayacaktır. Bankanın iklim değişikliği ve çeşitlilik gibi küresel konularda kampanya pozisyonunda yer almaktan neden son derece mutlu olduğu sorulduğunda Quinn, Çin'in baskısı olmadan tarafsız bir tutum göstereceğine yemin eden Quinn, daha yeşil bir çevre ve daha kapsayıcı bir işgücü için yaptıkları hamlelerin sadece ticari vaatler olduğunu, "etik üzerine bir açıklama" içermediğini belirtti.
Milletvekilleri bankayı ortam uygun olduğu için Batı’da erdemli bir İngiliz sinyali veren ahlaki tutumları nedeniyle suçladı. Hokkabazlık gösterilerinin yakın zamanda kolaylaşacağını öngörmekse çok zor. Hükümetin şirketleri ve hane halkını kurtarmasıyla pandemi sonrasında politikacıların bankalardan daha da fazla talepte bulunması için cesaretleneceği ortamda politik baskılar çok daha yoğun gale gelecektir.
Milletvekillerinin son sorusunda Çin’e karşı radikal bir çizgide olan Tom Tugendgat, Quinn’e HSBC’nin Çin operasyonunu değerlerdeki çatışma nedeniyle dünyanın geri kalanından ayırmayı planlayıp planlamadığını sordu. “Hayır” cevabını veren Quinn, “Uluslararası bir banka olarak iyi bir iş çıkardığımızı düşünüyorum” dedi. Hong Kong’taki durum göz önüne alındığında diğerleri de bu iddiayı sorgulayabilir.
HSBC’nin yeni stratejisi Çin’e odaklanıyor
JP Morgan perakendede gözünü yurtdışına dikti