Kolbaşı yaptığı açıklamada, ithalat için gidilen Asya Pasifik bölgesine, ihracat için de gidilerek karşılıklı denge bulunabileceğini söyledi.
Kolbaşı, "Asya Pasifik dediğimiz zaman; 17 ülkeyi, 2 de bölgeyi alıyoruz ve o bölgeye baktığımız zaman her yıl aşağı yukarı 35 milyar dolarlık bir açık veriyoruz. Öncelikli hedefimiz, Asya Pasifik bölgesindeki bu açığı kapatmak. İhracatımızı artırarak hem dış ticaretteki verilerimizi ve dünya dış ticaretindeki payımızı artırmak hem de Asya Pasifik bölgesi ile dengeli bir dış ticareti yakalamak istiyoruz. Bu sayede de ihracatımızda özellikle 30 milyar dolara yakın bir büyümeyi hedefliyoruz." ifadelerini kullandı.
İhracatın artması için öncelikle iç pazarı geniş, büyük olan ülkelere bakılması gerektiğini vurgulayan Kolbaşı, şöyle devam etti: "Özellikle o ülkelerin neleri hangi ülkelerden ithal ettiğini tespit edip Türkiye'deki firmalarımızın o alanları hedefleyerek amacına ulaşmasını tavsiye ediyoruz. Muhakkak fuarlara katılmalarını tavsiye ediyoruz. O bölge ile ilgili Türkiye'de var olan bütün STK'larla veya çalışmalarla yakın ilişkiye geçilmesini, öncelikle ülkeyi ve o bölgeyi iyi tanımalarını tavsiye ediyoruz. Bölgenin önemli bir konusu; markalaşma süreçlerine değer verilmesi. Türk markalarının aslında Asya'da pozitif bir algısı var. Sadece bu markalarımızın bilinirliğini artırmamız gerekiyor."
"Türkiye algısının, yatırımların turizm ve ticaret alanındaki gelişimini sağlıyoruz"
Murat Kolbaşı, Ticaret Bakanlığı ile koordineli olarak bu ülkelerde Türkiye algısının, Türkiye'nin yatırımlarının turizm ve ticaret alanındaki gelişimini sağladıklarını, bu amaçla bölgeyi tekrar mercek, büyüteç altına aldıklarını söyledi.
Ticaret Bakanlığı tarafından belirlenmiş olan 17 hedef ülkeden 5'inin Asya Pasifik bölgesinde olduğunu hatırlatan Kolbaşı, "Özellikle o bölgede 3 tane ülke ile aramızda Serbest Ticaret Anlaşması (STA) var. Bu ülkeler Güney Kore, Malezya ve Singapur. STA yapılmış olan Güney Kore ve Malezya, halihazırda yine dış ticarette açık verdiğimiz ülkeler. Bu ülkeler hedef bir ihracat pazarı olarak seçilebilir ve örnek olarak buralardan başlanabilir." diye konuştu.
Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Anlaşması'nın (RCEP) şu an için etkilerinin hissedilmediğini ifade eden Kolbaşı, devamla şu değerlendirmelerde bulundu:
"Çünkü bu özellikle anlaşmanın içinde olan ülkelerin konfirmeleriyle zaman içerisinde devreye girecek bir anlaşma. Bunu yakından takip edip özellikle RCEP içinde olan 3 ülke ile STA'mızı kaldıraç olarak kullanarak bu ülkeler içerisinde ihracatımızı nasıl geliştiririz? Hepimizin buna bakıyor olması lazım. Tabii ki sürecin dezavantajları olacağı gibi avantajları da olacaktır. Her şeyden önce bölge ile bu anlaşma kapsamında gelen ülkeler ile yakın teması artırmamız gerekiyor."
Bugüne kadar ağırlıklı olarak dünyaya ihracat yapma vizyonuna sahip olan Asya ülkelerinin, özellikle Çin'in son 3 yıldan beri düzenlemekte olduğu uluslararası ithalat fuarları ile ithalata ağırlık vermeye başladığını aktaran Kolbaşı, "Böylece kişi başına düşen milli geliri artan, tüketime yönelen orta sınıfı ile 2030 yılında küresel orta sınıfın üçte ikisini içinde barındırması beklenen bir bölge konumuna geçiyor. Dolayısıyla bu bölgeleri hedefleyerek markalarımızla, gastronomimizle, özellikle turizm kaldıracını da kullanarak kültürlerimizi ve markalarımızı ihraç edebileceğimizi düşünüyoruz." şeklinde konuştu.
"Orayı, 'Doğu' veya 'Asya Pasifik' diyerek akıllarda yaklaştırmak arzusundayız"
Türkiye-Asya Pasifik İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Kolbaşı, Endonezya, Japonya, Tayland ve Pakistan gibi diğer ülkelerle STA çalışmalarının sürdüğünü anımsatarak, “Dolayısıyla ülkeleri gitgide daha iyi tanıyoruz, ilişkilerimizi daha çok geliştiriyoruz. Açık konuşmak gerekirse, Türkiye olarak bölgeye mütemadiyen 'Uzak Doğu' diyorduk. Artık uzak kelimesini düşürüp orayı, 'Doğu' veya 'Asya Pasifik' diyerek akıllarda yaklaştırmak arzusundayız. Dolayısıyla bölgeyi zaten ithalat yaparak ciddi anlamda yakınlaştırmışız. Şimdi sıra ihracat yaparak yakınlaştırmak. Bunun da bu dönemde Yeniden Asya inisiyatifi ile hem Dışişleri Bakanlığımızın hem de Ticaret Bakanlığımızın destekleri ile olabileceğine inanıyoruz." dedi.
Kuşak ve Yol projesi kapsamında özellikle kuzeyden Duisburg ile Xian ve Wuhan arasında çalışan trenleri yakından takip ettiklerini aktaran Kolbaşı, iki kıta arasında ciddi bir kapasite artırımı olduğunu söyledi. Kolbaşı, "Yani Avrupa ile Asya arasında giden bu tren hatlarının güneyinden geçen Gvadar Limanı hareketle Kahire üzerinden Pire Limanı'na gelen deniz yolunun da farkındayız." ifadesini kullandı.
Orta koridorda bu yıl karşılıklı olarak planlanan 104 trenin çalışması ve bu tren hattında ürünlerin özellikle doğuya ihracatı konusunda yakın takipte olduklarını belirten Kolbaşı, şunları kaydetti:
"Asya Pasifik, Türkiye'nin ihracatı için batıya doğru bir dezavantaj olabilir. Bunu yakın markaja alıp bakmamız gerekiyor ama avantaj olacak konular da var. O da şöyle; bir kere geriye dönen tren ve konteynerlerle ihracatımızı artırabiliriz. Çinli ve özellikle Asya'daki firmalarla iş birlikleri yapıp özellikle Türkiye'yi lojistik bir üs olarak kullanarak, depolama veya üretim gibi, Avrupa ve Afrika kıtalarına birlikte iş birliği yaratabiliriz. Böylece dezavantaj gibi gözüken Kuşak ve Yol, Türkiye için iyi bir avantaj olabilir. Nasıl yorumlayacağımız ve nasıl iş birlikleri yapacağımız, bundan sonraki süreçte Kuşak ve Yol'da nasıl pozisyon alacağımızla da çok yakından ilgili. Biz bu olaylara da daha pozitif bakıyoruz. Çünkü dünya ticareti, Türkiye'yi içine aldıkça ihracatımızın da gelişeceğini, dış ticaretten aldığımız payın da artacağını düşünüyoruz."
Türkiye ve Yunanistan yarın masaya oturuyor
Rus aşısını Türkiye’de üretecek firma müjdeyi verdi