FINANSGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ
Korona virüs öncesinde de küreselleşme düşüş trendindeydi. Mal ve hizmetlerin uluslararası ticareti ve sermaye akışları neredeyse 10 yıldır düşüş gösteriyordu. Korona virüsün ise bu trendi hızlandırması bekleniyor. Geriye bakıldığında, küreselleşmenin altın çağında, sınırların hala önemli olduğu sektörlerden biri de bankacılıktı. Bankacılığın temel ürünü, sermaye, elektronların bir kablo içinde hareket ettiği gibi hareket ediyor. Ekonomiler devasa boyutta çünkü modern bankacılığın teknoloji yatırımlarına ihtiyacı var. Ve büyük küresel bankalar, yerel rakiplerinden daha düşük bir sermaye maliyetine sahip olmalı.
Yine de finansal kriz öncesi yıllarda küreselleşmenin sağladığı kazançlara rağmen, sektörün genel uluslararası verileri oldukça zayıf. Daha geçen hafta, küresel bir bankanın zorluklarından birini hatırladık: Deutsche Bank, ABD düzenleyicilerine, Ortadoğu ve diğer bölgelerde müşteri kazanmak için rüşvet ödediği iddialarını çözüme kavuşturmak için 125 milyon dolar ödemeyi kabul etti. Bu olay, uluslararası bankaların uzun skandallar listesinde son sıraya yerleşti. Deutsche Bank ise, diğer bankaların riskli bulduğu alanları tercih etmesiyle tanınıyor.
Diğer önemli bankacılık skandalları arasında Goldman Sachs’ın geçtiğimiz yıl Malezya’daki 1MDB skandalını çözüme kavuşturmak için 3,9 milyar dolar ödemek zorunda kalması da yer alıyor. JPMorgan da Asya’da bazı sorunlarla karşılaştı. 2016 yılında, bankanın müşteri kazanabilmek için Çin’de iyi bağlantıları olan bazı kişileri işe almasının sonucunda, ABD yetkililerinin açtığı soruşturmanın ardından 264 milyon dolar ödemişti. Tüm bu dosyalar, küresel bankacılığın derin sorunlarının belirtilerini gösteriyor.
Karlı ABD pazarına girmeye çalışan büyük Avrupa bankalarının geçmişi hayal kırıklığı ve geri çekilmeyle dolu. Credit Suisse, Deutsche Bank ve Barclays, son birkaç on yılda ABD’de büyük yatırımlarda bulundu ve çoğunlukla sıralamalarda geride yer aldı. İspanya’nın BBVA’sı, ABD’deki operasyonlarını sonlandıran en son Avrupa bankası oldu. HSBC’nin de BBVA’yı takip etmesi bekleniyor.
Tam tersi bir yöne yönelen, ABD’den dünyaya açılma çabası da farklı bir hikaye anlatmıyor. Citigroup Meksika ve Asya’da büyük perakende operasyonları satın aldı ve yatırımda bulundu. Ancak dev bankanın satın aldığı şirketler ve finans kurumları, Citi’nin bir parçası olmanın avantajları olduğunu ortaya koymadı.
Citi’nin getirileri ve hisse değerlemeleri, ısrarla rakiplerinin gerisinde kalmaya devam ediyor. Elbette küresel bankacılık şirketleri de var. Özellikle de özel amaçlara hizmet edenler öne çıkıyor. Büyük ve uluslararası ABD bankalarının küresel sermaye piyasaları birimleri bunun bir örneği. Aynı zamanda, bazı pazarlarda Santander’in Latin Amerika’daki operasyonları gibi, tam hizmet sağlayan başarılı bankalar da var.
Ancak diğer küresel sektörlerle olan tezat, yazılımdan otomotive, dikkat çekiyor. Bankacılık ise ısrarla yerel kalmaya devam ediyor. Bankacıların bunun için gösterdikleri birinci neden ve muhtemelen en önemlisi, düzenlemeler.
Hükümetler, bankacılık sektörlerinin tam anlamıyla kontrolleri altında olmasını istiyor. Ancak bu bankaların küresel olarak başarı gösterememesinin tek nedeni değil. Financial Times’ın haberine göre, bunun üç nedeni daha var.
Birincisi bankaların genellikle uluslararası alanda yayılma yönteminin satın alım yoluyla olması. Merkez ofisteki yönetim genellikle tam olarak anlayamadıkları bir şirketi satın alıyor. HSBC’nin, Meksika’da Bital’i satın almasının ardından yaşadığı başarısızlık ise oldukça dikkat çekici bir örnek.
İkinci neden ise, bankacılık sektörünün aşırı döngüsel olması. Küresel ekonomi zarar gördüğünde, bankalar daha büyük hasar alıyor.
Zor dönemlerde bankalar, genellikle uluslararası yan şirketlerine yönelik yatırımları kesiyorlar. Ancak bankacılıkta, zor zamanlar bir yatırımın en etkili olabileceği dönemler. Merkez ofisler tarafından gözden çıkarılmanın yarattığı bu yıkıcı etki, ABD’nin küresel yatırım bankalarının başarısızlığının öne çıkan nedenlerinden bir tanesi.
Son neden ise, bankacılığın temelinde bir sağduyu işi olması. Sektörde başarı kazanmanın yolu, doğru kişiye kredi vermek ve doğru kişiler ve kurumlarda iş yapmak. Bankalar büyüme için hep sınır ötesine bakacak. Ancak başarılı olanlar tehlikeleri fark edecek ve şu soruyu soracak: Bu yeni pazarı ne kadar anlayabiliyoruz? Zor zamanlarda bu pazara yatırım yapmaya devam edecek miyiz? Ve en iyi ve en güvenilir çalışanlarımızı oraya göndermeye istekli miyiz?
Londra'nın en yüksek gökdeleninin geleceği şüpheli
2021’e damga vuracak 6 ödeme trendi
Deutsche Bank ve Signature Bank'tan Trump kararı