TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal’a Prof. Şahin ile yüz yüze görüşme yapması için talimat verdiğini ifade eden Bakan Varank, “Kendi aşımızı geliştirmekte kararlıyız. Uğur Hoca, Türkiye ile ilgili güzel cümleler kurdu. Gerçekten burada ortak bir Ar-Ge merkezi kurmak istiyor.” dedi.
Bakan Varank, Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) Başkanı Turgay Türker ve beraberindeki yönetim kurulu üyelerini kabul etti. Bakanlığın 2020 yılında gerçekleştirdiği faaliyetlerin değerlendirildiği, 2021 vizyonunun ele alındığı toplantıda EMD yöneticilerinin sorularını yanıtlayan Varank, özetle şunları söyledi:
İLK TOPLANTI 31 OCAK’TA
TÜBİTAK, bakan arkadaşlarımız, Cumhurbaşkanı Yardımcımızla istişare ederek 31 Ocak 2020’de ilk koronavirüs toplantısını yaptık.
Acaba Türkiye olarak nasıl bir katkı verebiliriz? O zaman tanı kiti bile yoktu. Tanı kiti, ilaç, aşı geliştirebilir miyiz? Bilim insanlarımızın da olduğu bir heyetti. Aşı konusunda tereddütleri vardı bilim insanlarının. Aşı süreçleri dünyada çok uzun sürüyor. Hızlıca bir şey yapabilir miyiz, Türkiye’deki kapasite yeterli mi? ‘Aşı geliştirsek bile üretebileceğimiz tesis yok.’ diyen hocalarımız oldu.
TÜRKİYE’NİN POTANSİYELİ
Daha sonra mart ayında hocalarımızı topladık. ‘Bakın bir platform oluşturuyoruz TÜBİTAK Kovid-19 Türkiye Platformu. Bütün bilim insanlarımızı davet ediyoruz. Bize uzun hedef koymayacaksınız, bir yılda netice alabileceğimiz hangi işleriniz var? Gelin beraber çalışalım. Ne istiyorsanız karşılayacağız, insan kaynağı için öğrencilere burs, makine, ürün, para, malzeme ihtiyacı hepsini karşılayacağız ama biz sizden hızlıca netice istiyoruz.’ dedik. O gün gördük ki aslında Türkiye’deki potansiyelin bilim insanlarımız da farkında değilmiş.
BİLİM İNSANLARIMIZIN KAPASİTESİ GERİDE DEĞİL
Önce 14 proje, 8 aşı, 6 ilaç geliştirme projesi geldi. Daha sonra 17 projeye çıktı. Sadece TÜBİTAK Kovid-19 Türkiye Platformu olarak 8 aşı, 9 ilaç geliştirme projesini desteklemeye başladık. Yurt dışından ekosistemle irtibata geçtik. Türkiye’deki altyapıları ziyaret etmeye başladık ve gördük ki Türkiye özel sektör marifetiyle aşı ve ilaç sektörüne büyük yatırımlar yapmış. Bu alanlarda üretim olmadığı için bu altyapılar atıl bekliyor. Muhalefet, ‘Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nü kapatmasaydınız işler yürürdü.’ diye eleştiriyor. Enstitüyü biz kapatmadık. En son aşı üretimini 1998 tarihinde yapmış. O tarihten itibaren aşı üretmeyle ilgili faaliyeti olmamış. Dünyada aşı işleri o kadar hızlı gelişmiş ki biz o altyapıyı güncelleme fırsatı yakalayamamışız. Maddi, insan kaynağı sıkıntısı olabilir. Türkiye’de bir aşı üretme kapasitesi zaten yok olmuş. Bunun AK Parti ile ilişkisi yok. Hocalarımızı topladık, birebir takip edeceğiz, ediyoruz da. Üç gün önce gece hocalarımızla toplantı yaptık. Sürekli iletişim halindeyiz. Gördük ki bilim insanlarımızın kapasitesi olarak yurt dışındaki insanlardan daha geride değiliz. Atıl haldeki kapasiteler devreye girdiğinde Türkiye’de bu potansiyel var. Sadece bu platform altında değil başka hocaların da çalışmaları var.
OCAK’TA FAZ ÇALIŞMASI
Bizim hocalarımızdan üçü faz 1 yani insan çalışması yapacak aşamadalar. Bunların ürünlerin üretileceği tesislerde 3 özel sektör firmamız Sağlık Bakanlığı’ndan dünya standartlarında üretim yapabilecekleri sertifikalarını aldı. Hatta bir hocamız pilot üretimini tamamladı. Başvurusunu Sağlık Bakanlığına yaptı. Onay aldıktan sonra faz 1 insan çalışmalarına başlayacaklar. Hatta bunların yapılacağı merkezlerde yerler ayrıldı, gönüllülere ilişkin tespitler yapıldı. Ocak ayı içinde bu aşıların en az bir iki tanesinde faz çalışmalarına başlamak istiyoruz.
HOCALARIMIZLA GURUR DUYUYORUM
1998’de bu kabiliyetler ülkemizden gittikten sonra bu alana yoğunlaşmamışız. Onay süreçleri nasıl yönetilir, kılavuzlar nasıl hazırlanır? Biz şu anda Türkiye’de dünya ile başa baş götürebileceğimiz bir kapasiteyi oluşturduk. Aşıda deneme, onay süreçleri nasıldır bunları da öğrendik. Yurt dışından aşı alternatiflerini Sağlık Bakanlığımız çalışıyor. Şu anda en acil insanımız nasıl aşılanır bunun çalışmasını yapıyor. Bunun yanında kendi yerli ve milli aşımızı piyasaya çıkarmak için de gayretlerimiz büyük bir hızla sürüyor. Açıkçası her toplantıda hocalarımızla gurur duyuyorum.
BİONTECH’LE KRİTİK BULUŞMA
BioNTech’in kurucu ortağı Prof. Dr. Uğur Şahin Hoca açıklama yaptı. ‘Son 15 yılda Türkiye’deki teknoloji yatırımları gelişti, TÜBİTAK’la görüşüyoruz’ dedi. Doğru, biz mart ayından beri Uğur Hoca ile görüşüyoruz. Burada beraber iş yapmak için görüşüyoruz. TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal hocamıza talimat verdim, Almanya’ya gitmesi için. Beraber üretim yapabilir miyiz? Türkiye iyi bir noktada. Kendi aşımızı geliştirmekte kararlıyız. Salgınla beraber özellikle insanların aşılanmasıyla insan adayları bulmakta zorlanıyorsunuz özellikle faz 3 aşamasında ama biz bu işe çok ciddi şekilde devam ediyoruz. Çünkü bu salgının uzun yıllar devam edeceğini görüyoruz. Bugün aşılanma takvimlerini ilan eden ülkelere baktığınızda dünya nüfusunun az bir kısmının 2021’de aşılanacağını görüyoruz. Belki yabancı ülkelerle iş birliği yapabiliriz ama kendi aşımızın olmasını istiyoruz. Burada kazandığımız kabiliyetlerin Türkiye’nin elini çok güçlendireceğinin farkındayız.
ALTERNATİFLERİ KONUŞACAĞIZ
Hasan Hoca defalarca Uğur Hoca ile görüştü. Birlikte araştırma merkezi açma fikri bu görüşmelerden doğdu. Biz şu anda şunu biliyoruz. Onların üretim kapasitelerinde bir kısıt var. Beraber bir üretim tesisi Türkiye’de kurabilir miyiz diye bizzat gidip görüşmesini istedim. Zoom toplantıları etkili olsa da yüz yüze görüşme daha farklı. Kısa sürede gidecek. Türkiye’de üretim yapabilir miyiz diye alternatifleri konuşacağız. Almanya açısından yasal engel yok. Fikri mülkiyet ile ilgili kısıtlama var mı bilmiyorum. Bunları da tartışmak üzere gidiyor. Uğur Hoca, Türkiye ile ilgili güzel cümleler kurdu.
Gerçekten burada ortak bir Ar-Ge merkezi kurmak istiyor, özellikle kanser çalışmaları yapmak istiyor. Bunu zaten bir yola soktuk. Ortak üretim konusunu Hasan Hoca görüşecek.