Yazdır

Avrupa eksi faiz oranlarını neden sürdürmeli?

Tarih: 15 Aralık 2020 - 15:47

Pandemi döneminde eşitsizlikler giderek artarken, Avrupa Merkez Bankası’nın politikaları oldukça önemli bir dengeleyici oldu.

FINANSGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ

Avrupa Merkez Bankası’nın eksi faiz oranı politikaları tartışma yaratmaya devam ediyor. Ancak Euro Bölgesi’nde borçlanma maliyetini düşüren politikaların devam etmesi için, özellikle de pandeminin bu aşamasında güçlü nedenler var. Eski faiz oranları, Avrupa’nın çok yıllık kreditör ülkeleri Almanya, Avusturya ve Hollanda’da uzun süredir vergi olarak görülüyordu. Bu konudaki temel endişe, negatif faiz oranlarının banka müşterileri üzerine yüklediği yükün, hesap sahiplerinin bankalardan kaçmasıyla, bankaların karlılığını ve kredi verme kapasitesini düşüreceğiydi. Bu aynı zamanda Avrupa Merkez Bankası’nın teşviklerinin etkinliğini de ortadan kaldırabilirdi.

Bu korkular oldukça yerinde olsa da, 2020’de edinilen tecrübeler, bazı uzmanları haksız çıkardı. Avrupa Merkez Bankası’nın mevcut gecelik faiz oranı olan %-0,5’in Euro Bölgesi’nde banka müşterilerini kaçırdığına yönelik herhangi bir kanıt yok. Avrupa Sistemik Risk Kurulu’nun Eylül ayı için açıkladığı kredi riski verileri, bankaların kredi marjlarının bir tehdit altında olmadığını gösteriyor.

Alman, Belçikalı ve Hollandalı kredi kurumlarından kurumsal sektöre verilen kredilerde, marjların 2020 yılında ilerleme kaydettiği tespit edildi.

Dahası, Avrupa’nın bankacılık sektöründe karlılığın düşmesi ve ileri yaştakilerin paralarını yastık altında saklamayı tercih etmesi, Avrupa Merkez Bankası’nın eksi faiz oranı politikalarından çok daha önceye dayanan problemler. Gelişmiş dünyanın büyük bir bölümünde olduğu gibi, Avrupa’da da yavaş bir nüfus artışı ve verimlilik büyümesi görüldü. 

Bu trendlerse finansal kriz, euro borç krizleri ve pandemi nedeniyle hızlandı. Bu uzun süreli durgunluk Avrupa Merkez Bankası’nın, talebi canlandırmak için oranları daha da düşürmesini zorunlu kıldı.

Bloomberg’in haberine göre, kronik talep kıtlığı, birikim fazlası ve pandemiyle karşı karşıya kalan ülkeler için, doğru politika hamlesi yüksek faiz oranları değil. Bu hükümetin kemer sıkma politikalarını ve batık kredilerin miktarını yükseltir. 

Avrupa’nın, nakit saklamaya son verecek, sermayeden getiri sağlayacak ve dev hükümet teşviklerini destekleyecek önlemlere ihtiyacı var. Daha da acil çözüme kavuşması gereken risklerden bir tanesi de Euro Bölgesi’nin kredi maliyetlerinin halen yeterince düşük olmaması.

Enflasyonun Avrupa Merkez Bankası’nın %2’nin altında ancak bu seviyeye yakın olan hedefine ulaşamayacağı konusundaki istikrarlı beklentiler, büyümenin uzun zamandır potansiyelinin altında olduğunu ve oranların çok yüksek olduğunu gösteriyor.

Bankanın “aşırı yırtıcı” mirasının üstesinden gelmek, mevcut faiz oranı belirleme politikalarını doğru uygulamaktan fazlasını gerektiriyor. Gelecekte, bu yıl ABD Merkez Bankası’nın (FED) yaptığı gibi, ortalama enflasyon hedefine geçmek gerekebilir. Pratikte bu durum daha uzun süre düşük faiz oranları anlamına geliyor. Euronun bu yıl daha hızlı toparlanma gösteren bölgeleri takdiri de, yerel oranların çok yüksek olduğunu gösteriyor. Avrupa Merkez Bankası’nın Başekonomisti Philip Lane’in yakın zamanda yaptığı açıklamada söylediği gibi, daha güçlü bir euro, pandemiye yanıt olarak ortaya çıkan mali politikaların reflasyonel faydalarını ortadan kaldırıyor.

Avrupa Komisyonu acil durum hükümet transferlerinin İtalya’nın kamu borcunun gayrisafi yurtiçi hasılaya oranını, bu yıl %25’ten %160’a çıkardığını tahmin ediyor. Yunanistan’ın kamu borcuysa gayrisafi yurtiçi hasılaya oranla %200’ün üzerine çıktı. Bu yıl nominal gayrisafi yurtiçi hasılada görülen rekor düşüşün ardından, ekonomilerin 2019 yılındaki aktivite seviyelerine dönmesi yüksek ihtimalle birkaç yıl alacak.

Bu da bu borç yükünün yakın gelecekte Avrupa’nın sırtında kalmaya devam edeceği ve Avrupa Merkez Bankası’nın faiz oranlarının, büyümeyi teşvik etmesi ve hükümet borcunu sürdürülebilir seviyelere geri çekmesi için, mevcut ya da daha düşük seviyelerde kalması gerektiği anlamına geliyor.

Bütün bunların ışığında, Avrupa Merkez Bankası eksi faiz oranlarının etkinliğini sağlamak için önemli adımlar attı. Belki de en büyük inovasyon, eksi faiz oranı sistemini iki katmanlı bir kredi oranı ve mevduat faizi oranı olarak tasarlamaktı. Merkez bankasında mevduat faizi oranları, para piyasası faiz oranları için bir taban görevi gördü ve hükümet tahvili getiri eğrileri için bir dayanak noktası oldu. Bankanın kredileri ve varlık alımlarıyla birlikte, İtalya ve Yunanistan da dahil olmak üzere, Euro Bölgesi hükümetlerinin korona virüs programlarını, rekor seviyede düşük borçlanma maliyetiyle finanse etmesini sağladı.

Belki de daha da önemlisi, banka Mart ayında, pandeminin başında uzun süreli banka kredisi olanaklarında daha düşük faiz oranı uyguladı. Bankalar, Avrupa Merkez Bankası’ndan 3 yıllık fonları borç almaları için %0,5 ila %1 puan ödeme alıyor. Bu ikili mevduat ve kredi eksi faiz oranı sistemi, Avrupa Merkez Bankası’nın politika alanında, faiz oranlarını daha da düşürmesine olanak tanıyor. Bu aynı zamanda parasal politikalar üzerindeki siyasi baskıyı da hafifletiyor. Avrupa Merkez Bankası’nın mevduatlarda eksi faiz oranı, bölgenin yüksek birikimi olan zenginleri tarafından hoş karşılanmayan bir vergi oldu.

Ancak bu yıl Avrupa Merkez Bankası’nın banka kredileri için ikinci bir eksi faiz oranı, doğrudan kredi kurumlarına fayda sağladı ve merkez bankasına talebi arttırmak için siyasi özgürlük tanıdı. Avrupa Merkez Bankası’nın Banka Kredisi Anketi, Avrupalı kredi kurumlarının eksi faiz oranlarını, müşteriler için daha uygun maliyetli kredi ve daha yüksek kredi hacmi olarak gördüğünü ve dolayısıyla Avrupa’da parasal genişleme sağladığını ortaya çıkardı.

Elbette eksi faiz oranları Euro Bölgesi’nin enflasyonu ve borç verimliliği açıkları için bir çare değil. Ancak Avrupa Merkez Bankası’nın varlık alımları ve uzun vadeli banka kredileriyle birleştiğinde, piyasaların faaliyete devam etmesini sağladı ve hükümetlerin rekor miktarlarda teşvik kullanmasına yol açtı.

Bu durumdan en yüksek faydayı gören, Avrupa’nın en zayıf kredi borçluları oldu. Çeşitli makroekonomik yapıların, finans sistemlerinin ve mali kapasitelerin bir araya geldiği Avrupa’da Avrupa Merkez Bankası’nın eksi faiz oranları önemli bir dengeleyici ve eşitsizliği önleyici unsur oldu. Aynı zamanda ekonomik krize karşı harekete geçme konusunda siyasilerden daha hızlı davrandı. Pandeminin ikinci dalgasında sekteye uğrayan ekonomik toparlanma göz önünde bulundurulduğunda şimdi karşılaşılan risk, çok fazlasını yapmak değil, yeteri kadar yapamamak olacak.

Goldman Sachs anlaşmasız Brexit’in İngiltere’ye maliyetini açıkladı

 

Kripto bankalar geliyor

 

Fitch'ten kritik Türk bankaları değerlendirmesi

 

Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/avrupa-eksi-faiz-oranlarini-neden-surdurmeli/1536897